AK Partili Yıldız’dan Büyükşehir’e işçi tepkisi: Belediye CHP’nin arka bahçesine döndü

AK Partili Yıldız, Büyükşehir’de tekrar gündeme gelen işten çıkarmalar hakkında “Belediyenin son 6 yıldaki kadrolaşması tamamen CHP’nin arka bahçesi gibi şekillendi. Delege için adam alındı. DİSK’in yöneticilerinin yakınları kadroya alındı” dedi

  • Oluşturulma Tarihi : 24.06.2025 09:07
  • Güncelleme Tarihi : 24.06.2025 09:07
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
AK Partili Yıldız’dan Büyükşehir’e işçi tepkisi: Belediye CHP’nin arka bahçesine döndü haberinin görseli

SEMİ TEKTAŞ - İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi AK Parti Grup Başkanvekili Hakan Yıldız, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde işten çıkarılacağı iddia edilen bin 30 işçi hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Yıldız, Büyükşehir’in elinde işten çıkarılacaklar listesi olmadığını söylerken, DİSK yöneticilerinin yakınlarının ise işten çıkarılmayacağını iddia etti. İşçi çıkarımları için Büyükşehir’e yüklenen Yıldız, “CHP ne yazık ki Aziz Bey’den sonra belediyeyi sağlıklı bir şekilde yönetemez hale geldi. Aynı anlayış ilçelerde de devam etti. Şimdi bu politikanın maliyeti her geçen gün artıyor. O gün atılan imzaların, verilen taahhütlerin bedeli bugün çok daha ağır bir şekilde karşımıza çıkıyor” diye konuştu.

“DİSK’TEN KURTULMAMIZ LAZIM”

Büyükşehir’in CHP’nin arka bahçesi haline geldiği eleştirisinde bulunan Yıldız, “Faaliyet raporu sürecindeki konuşmamda bir ifade kullanmıştım. O zaman da demiştim ki: ‘DİSK’ten kurtulmanız lazım. DİSK’in temsilcisi olan şahıslardan, eş-dost ilişkilerinden kurtulmanız lazım. Ve sizi masaya çektikçe bu işin sonu greve gider’ demiştim. Bu konuda net bir konuşmam vardı. Önceki dönemde de bu süreci takip ediyordum. Ben açık konuşuyorum, şu gerçeği kabul etmek lazım: Belediyenin son 6 yıldaki kadrolaşması tamamen CHP’nin arka bahçesi gibi şekillendi. Delege için adam alındı. DİSK’in yöneticilerinin yakınları kadroya alındı. Milletvekillerinin referansları işe alındı. Günün sonunda belediyeye ortalama 13-14 bin yeni kişi alındı. Bu yük, popülist bir politikanın sonucuydu. Şimdi Cemil Bey bu durumu eleştiriyor. Ancak Cemil Bey göreve geldiğinden beri, faaliyet raporlarında da ortaya koyduğu gibi, kendi verdikleri rakamlarla bin beş yüz kişilik alımı net bir şekilde kabul etti. Ayrıca emekli olup tespit edilemeyenler de vardı. Onları da ekleyin, yaklaşık iki bin kişi. Bu iki bin kişi alınmasa, personel azaltımı zaten bir noktaya gelmiş olurdu. Ama ne yaptı? Kendi vaat ettiği kişileri yerleştirmek için o da benzer bir yolu izledi” değerlendirmesinde bulundu.

AZİZ BEY’DEN SONRA...

Büyükşehir ve CHP’li ilçe belediyelerinin kadrolarının İzmir’i tanımayan kadrolardan olduğunun altını çizen Yıldız, “Afyon’dan gelen bir kişi İZFAŞ’ın genel müdürü oldu. Dışarıdan, parti yöneticileri atandı. Hâlâ bu anlayış devam ediyor. Genel sekreterinden diğer üst yöneticilere kadar birçoğu İstanbul’dan geldi. Kadrolar tamamen dışarıdan getirildi. Konak’a bakalım, neredeyse tüm yöneticiler dışardan getirildi. Çeşme de öyle. Karabağlar zaten içten içe karışık bir hale geldi. Yola birlikte çıktıkları meclis üyeleri ve başkanlarla yaşanan istifalar da bunu gösteriyor. CHP ne yazık ki Aziz Bey’den sonra belediyeyi sağlıklı bir şekilde yönetemez hale geldi. Aynı anlayış ilçelerde de devam etti. Şimdi bu politikanın maliyeti her geçen gün artıyor. O gün atılan imzaların, verilen taahhütlerin bedeli bugün çok daha ağır bir şekilde karşımıza çıkıyor. Bu yükü kim ödüyor? İzmir halkı ödüyor. Artık bu sistemin köklü bir şekilde düzeltilmesi gerekiyor. Gerçek anlamda performansa dayalı bir analiz yapılmalı. Kim ne iş yapıyor, bu net olarak ortaya konmalı” şeklinde konuştu.

MEVCUT MODEL SAĞLIKLI DEĞİL

Yıldız, “Bu dönem biz denetim komisyonu raporu hazırladık. Rapor çok net. ESHOT’ta olağanüstü fazla mesai ödeniyor. Neden fazla mesai ödenir? Yeterli personel olmadığında, mevcut çalışanlara mesai yaptırılır. Bu bir gerçek. Kendileri de bunu kabul ediyor. ESHOT’ta yıllardır izin kullanmayan personeller tespit edildi. Adam izin kullanmıyor, fazla mesai yapıyor. Bir yandan da sürekli yeni personel alınıyor. Demek ki ihtiyaç olan alanda personel alınmamış. Bazıları işçi kadrosuyla girip büro personeline dönüşmüş. Kendi beyanları da var, benim söylememe gerek yok. Bu durumu tespit edip bir yol haritası belirlemek gerekiyor. Emekliliği gelen emekli edilmeli, yerine gereksiz alım yapılmamalı. Performansı düşük personel için alternatif çözümler üretilebilir. Burası İzmir; 4,5 milyonluk bir şehir. Bu yönetim vizyonunun ortaya koyması gereken bir durum. Ancak bu yapılmadan, insanlara ‘Sen kapının önündesin’ demek de doğru değil. Vicdanen ve ahlaken bu sürecin analiz edilmesi gerekiyor. Ben böyle yaklaşıyorum. Ancak sizin bir yıldır bu konuda gerçekçi, somut bir çalışma yapmadığınızı görüyorum. Peki o bin 30 kişi kim? Bu kişiler Belediye-İş ile TİS sürecindeki arkadaşlar. Neden? Çünkü “eşit işe eşit ücret” ilkesini sözleşmede uygulamadığınız için ve yaptığınız dayatmalar nedeniyle bu sayı ortaya çıktı. Asıl İzmir’i greve taşıyan bu bin 30 kişi mi? Hayır. Herkes yaptığı işin birinci dereceden sorumluluğunu taşımalı ve etik davranmalıdır. Ben bu durumu böyle yorumluyorum. Bu anlayışı sürdürülebilir bulmuyorum. Mevcut modelin de doğru ve sağlıklı işlediğini düşünmüyorum” açıklamasında bulundu. 

ÇÖP TOPLAMA TARTIŞMASI

İZELMAN, İZNERJİ ve Ege Şehir Planlama’nın İzmir’de gerçekleştirdiği grevde sahaya inip çöp toplayan Başkan Tugay’ın bu hamlesi hakkında konuşan Yıldız, “Bu işler bu kadar ucuzlaştırılmamalı. Yapılan eylemi küçümsediğimi söylemiyorum. Zaten bunun planlı ya da kurgulanmış bir şey olduğuna da inanmıyorum. Bu, artık spontane bir gelişmenin sonucu olarak ortaya çıkmış olabilir. Bu tür refleksler önemlidir; algıyı değiştirir, sahaya etki eder. Mesele şu: Kahramanlık bu kadar ucuz olmamalı. Yapılan eylemi, ortaya konulan çabayı ve gayreti vatandaş zaten takdir etmiştir. Ama benim meselem o değil. Asıl mesele şu: Siz, aldığınız bu rüzgârla birlikte artık İzmirlinin, muhalefetin, iktidarın yani herkesin ‘Ya kardeşim bu sorunu çöz!’ diyerek bir refleks ortaya koyduğu bu noktada, siz nasıl bir çözüm sunuyorsunuz? Aksi takdirde bu iş bir sabun köpüğüne dönüşebilir. Gerçekten bir sorun çözmek istiyorsanız, çıkıp bunun karşısına net bir çözüm koymalısınız. Siz ‘Bin 30 kişi’ dediğinizde, ben size sormak isterim: Bu bin 30 kişilik bir liste var mı? Tatmin edici bir açıklama yapıldı mı? Ben araştırmadığım hiçbir konuda konuşmamayı tercih ederim. Şimdiye kadar bu konuda sistemde çok konuşan biri olmadım. Ama bu eylem gelmeden önce olacağını söyleyenlerden biriyim. Belediyenin bu işi sürdüremeyip bataklığa saplanacağını söyleyen biriyim. Personel rejimi ve politikasının gözden geçirilmesi gerektiğini, İzmirliye faydalı hizmet üretecek bir sistem kurulması gerektiğini ifade ettim. Ama şu anki durumda bu yapılmıyor” ifadelerini kullandı.

BU SAYILAR İLE İŞ YÜRÜMEZ

Yıldız, “35 bin personeli analiz etmeniz, herkesin performansını ortaya koymanız gerekirdi. Ama bu yapılmamış. Şimdi bin 30 kişilik bir liste oluşturmuşsunuz. Belediye-İş’e diyorsunuz ki, ‘DİSK’in yaptığı anlaşmayı bana uyarla.’ Şimdi ne yapıyorsunuz? TİS’e dava açmışsınız ama yürütmeyi durdurma kararı alamamışsınız. Bin 30 kişilik bir liste hazırlayıp kurumlara bildirmişsiniz. Yasa diyor ki bu tür işten çıkışlar öncesinde bildirim yapılmalı, siz de bunu uygulamaya çalışıyorsunuz. Bunlar işin şekli kısmı. Ama içerik kısmı eksik. Bin 30 kişinin ana kriteri ne? Belli değil. ‘TİS’te şu maddeleri revize edeceksin, etmezsen işçileri işten çıkaracağım’ diyorsunuz. Peki, çıkarın. Kim bu insanlar? Belirsiz. Bu tamamen bir algı operasyonu gibi. Ama İzmir, duyarlılığı yüksek insanların yaşadığı bir şehir. İzmirli bunu yer mi? Basın toplantısında sendikacıların birinci derece yakınları öne çıkarıldı. Bu da toplumda tepki yarattı. Basın ekibiniz bu işi manipüle etti. Burada belli bir algı oluşturulmak istendi. O algıyı arkasına alıp hareket etmek istediniz. Tekrar söylüyorum: İzmirlinin size sağladığı sağduyu kredisini boşa harcamamanız gerekir. Bir gün bin 30 kişiyi açıklıyorsunuz, ertesi gün ‘Bunun 50’si şu, 30’u bu’ diyorsunuz. Sonra da ‘Bunlarla ilgili ortak bir çalışmam yok’ diyorsunuz. O zaman neden böyle bir algı yaratıyorsunuz? Toplantının sonunda sanki bazı kişiler öne alınmış gibi bir izlenim oluşmadı mı? Bu sayılarla ve bu verimle bu iş yürümez. Belediyenin personel sayısını optimum düzeye indirmeniz gerekir. Bunu yaparken de hakkaniyetli davranmalısınız. Kamuoyuna da durumu doğru anlatmalısınız. İkincisi size inanan, kurum kimliğinizde yer alan bu insanlara alternatif yollar sunarak çözüm üretmelisiniz. Kimse, iş üretmeyen, çaba göstermeyen, oturduğu yerden para alan birini kamu görevinde görmek istemez. Ama kamu görevini yöneten kişi de kamu yararını gözetmeli, hakkaniyetli olmalıdır. Zaten ‘şehrin emiri’ dediğimiz makam, inanç dünyasında güvenilir kişi anlamına gelir. Sizin açıkladığınız şey bu güvene karşılık geliyor mu? Başkan ne getirecek ne sunacak, nasıl bir yol izleyecek? Bekliyorum. Bir de şu gerçek var: Bu 2 bin işçiyi siz almadınız, bunu kabul edelim. Ama bu yükün fotoğrafı başka bir yerden geliyor. Yine de bir yıldır bu sorunu düzeltmek için bir adım atmanız gerekirdi. Basın karşısına çıktığınız açıklamanın yüzeysel olduğunu bugün çok net şekilde söyleyebilirim” dedi.

TUNÇ SOYER TARTIŞMASI

İzmir Büyükşehir Belediyesi önceki Başkanı Tunç Soyer’in seçime 5 gün kala imzaladığı TİS’i eleştiren Yıldız, “Bir kere, sıyrılmaya çalıştıkları nokta baştan yanlış. Size bir şey sormak istiyorum: Mecliste, Adalet ve Kalkınma Partisi’ni eleştirirken bu arkadaşlar hiç dönem ayrımı yapıyor mu? Yani mesela ‘Abdullah Bey’in başbakanlığı dönemi’, ‘Cumhurbaşkanımızın başbakanlığı dönemi’, ‘Davutoğlu dönemi’, ‘Binali Yıldırım dönemi’ gibi bir ayrım var mı? Yok. Yirmi beş yıldır iktidarda olan bir partiye eleştiri getirirken bu tür ayrımları yapmadan konuşuyorlar. Peki biz cevap verirken böyle bir dönem ayrımına mı gidiyoruz? Hayır. Ben grup başkanvekili olarak hiçbir zaman kendi dönemimizi parçalara ayırmadım. Biz diyoruz ki: ‘Biz bu ülkede 25 yıla yakındır iktidardayız ve bu iktidarın tüm dönemlerini savunuyoruz.’ Ben ayrım yapmıyorum. Arkadaşların yönelttiği –ki çoğu boş olan– eleştirilere teknik yanıtlar veriyoruz. Ama ne zaman bu arkadaşlar konuşmaya başlasa, Cumhuriyet Halk Partisi’nin önceki dönemlerini inkâr ediyorlar. Bu, CHP’nin kendi geçmişini reddeden bir anlayıştır. Bunu kabul etmem mümkün değil. Siyaset bilimi okumuş biri olarak da böyle bir şeyi kabul edemem. Böyle bir siyaset anlayışı olabilir mi?” diyerek sözlerini tamamladı.