Sayfa Yükleniyor...
Türkiye’de özellikle son yıllarda yaşanan ev sahibi-kiracı anlaşmazlığı her geçen gün derinleşirken, gazetemize ulaşan bir aile, Malatya’da depremden kaçarken, İzmir’de kendi evinin enkazında kaldı
Eşinin tayini dolayısıyla 4 çocuğu ile birlikte İzmir’den Malatya’ya yerleşen bir vatandaş, 6 Şubat Kahramanmaraş Depremi’nin ardından bölgede ikamet edemez hale geldi. Evleri ağır hasarlı olan aile, soluğu yeniden İzmir’de almak isteyince başlarına gelmeyen kalmadı. İzmir’de bulunan evlerini yıllar önce kiraya veren ve imzalattığı kira sözleşmesi 2023 yılının Mart ayında sonlanan aile, kiracı ile anlaşınca yollara düştü, fakat umduğunu bulamadı. Yazın çıkacağını söyleyen kiracı, evi terk etmedi, olay mahkemeye taşındı.
Türkiye’de özellikle son yıllarda yaşanan ev sahibi-kiracı anlaşmazlığı her geçen gün derinleşirken, ortaya çıkan bu ve benzeri tablolar ev sahiplerinin de yaşadığı bir başka mağduriyeti gözler önüne seriyor. Psikolojik ve ekonomik olarak zorlu bir dönemden geçen hatta bebeğini kaybeden aile gazetemize ulaştı, seslerine ses aradı.
MALATYA’DAN İZMİR’E GÖÇ
Kişisel bilgilerine yer vermek istemeyen ev sahibi, süreci şöyle aktardı: “Yıllar önce İzmir Bornova’dan ev almıştık. Bu ev, aldığımız andan itibaren kiradaydı. Farklı kiracılar girdi, çıktı. Görevimiz icabı, doğu-batı çalışmaktan evimize oturmak nasip olmadı. Bir gün emekli olur, otururuz diye düşünüyorduk. Eşimin emeklisi doldu, ufaktan emeklilik hayalleri yapıyorduk. Biz hayata karşı plan yaparken meğer onun da bize karşı planları varmış. 6 Şubat’ta Malatya’da depremi yaşadık. Çok şükür ki canımıza bir şey olmadı fakat ağır hasarlı binadan çıktık. Evimiz kullanılamaz halde olduğu için 6 Şubattan sonra 4 çocuğum ve eşimle beraber önceleri çadırda, sonra havanın soğuk olması ve çadırın zorlu şartları nedeni ile eşimin iş yerinde kalmaya başladık. Yaklaşık 2 ayımız böyle geçti… En küçük çocuğum 1 buçuk yaşında, diğeri 3 buçuk, öteki 9, en büyüğü ise 12 yaşında. Bu arada tekrar hamile olduğumu öğrendim. ‘Çocukları seviyorum, bakacak gücüm var, sağlığım yerinde’ diye düşündüm ve sevindim. Tabi deprem nedeni ile düzenimiz bozulmuştu, önümüzü göremiyorduk. Düzensiz bir hayatımız vardı, ‘ne yapacağız?’ diye düşündük ve karar verdik. İzmir’deki evimize güvenerek tayin istedik. Eşime deprem tayin hakkı verdiler.”
TELEFONLARIMIZI ENGELLEDİ
İzmir’e geldikten sonra yaşananları aktaran ev sahibi, “İzmir’deki evimizde kalan kiracı ile konuştuk. ‘Maddi manevi destek olacağım size. Ben de mahcubum, böyle olmasını istemezdim ama çaresiz kaldım. Taşınma, nakliye, emlakçı ücretini ben karşılayacağım’ dedim. Kiracı ilk başta ılımlı yaklaştı. Sanırım kendini öyle göstermek istedi, amacının bizi oyalamak olduğunu çok sonradan anladık. ‘Yaza çıkarım’ dedi. Haziran-Temmuz gibi çıkacaktı. ‘Bu süreçte idare ederiz, AFAD nasılsa bizlere yer veriyor’ diye düşündüm. Eşim Malatya’ya, devam eden görevine gitti ve bende 4 çocuğumla İzmir’den ayrıldım, Manisa’ya ailemin yanına geldim. Haziran’ın 15’i gibi eşim Malatya’dan ilişiğini kesti ve bizi almaya geldi. Temmuz’un 3’ünde de İzmir’de göreve başlayacaktı. Kiracıyı aradık, ‘Abi çıkacaktın yaza, biz geliyoruz ne zaman çıkıyorsun?’ dedik. (Bu arada kiracı bize her seferinde ‘ev arıyorum’ dedi, onunla beraber bende internetten ev aradım, bir sürü ev buldum, kendisine gönderdim, hep geçiştirdi. Sonunda bize karşı çirkinleşti, ‘çıkmayacağım, git mahkemeye, mahkeme 3 yıl sürer, istinaf derken 5 yıl daha otururum, beni rahatsız etmeyin polisi ararım’ dedi. Telefonlarımızı engelledi” dedi.
SESİMİ DUYURAMADIM!
İzmir’de bir süre misafirhanede kaldıklarını belirten ev sahibi, “Misafirhane 1 oda ve ben her gün elde çamaşır yıkıyorum, çocukları sabah, öğle, akşam dışarı yemeğe götürüyorum, restoranlar ateş pahası derken misafirhanede yaklaşık 10 gün kaldık. Bu süreçte çok yoruldum… Gel zaman git zaman derken hamile halimle kiracının eşi ile görüşeyim, kadın halden anlar belki dedim ama gitmez olsaydım. ‘Defolun buradan. Ne haliniz varsa görün, sizde kimsiniz, nerden çıktınız?’ deyip kapıyı yüzüme çarptı. Bu süreçte bir sabah şiddetli ağrı ile karnımdaki bebeğimi kaybettim. Halimize, perişanlığımıza, kaybettiğim bebeğime oturup ağladım. Yıllardır çalıştım, çabaladım, düğün takılarımı dahi kattığım evimin kapısından kovuldum… Geçte olsa mahkeme sürecini başlattım. Ayrıca mahkeme noktasına gelmeden önce Bornova Kaymakamına, kiracının emekli olduğu ve halen çalıştığı Bornova Belediyesi’ne, kiracının üye olduğu ve belediyede meclis üyesi olduğunu öğrendiğim için partiye defalarca gittim. Kimseden destek alamadım, sesimi duyuramadım” eleştirisinde bulundu.
TAHLİYE TAAHHÜDÜ İLE MAHKEMEYİ KAZANDIM
Mahkeme sürecinin başladığını kaydeden ev sahibi, “Çaresizce eve çıkmam gerekiyordu. 4 çocukla maddi, manevi hiçbir yerde idare edilemiyordu. Evimin olduğu, Bornova’daki evlere baktım. Evimin emsal kiraları 20 bin olmuş ve ben Bornova’dan ev kiralayamadım, gücüm yetmedi. Ayağımı da yorganına göre uzatarak Çiğli’ye yerleştim. Kiracım Bornova’da en güzel yerde otururken, ben Çiğli’de dağ başında, çatı katında bir evde oturuyorum… Tüm bu düzensizlik içerisinde tahliye taahhüdü ile mahkemeyi kazandım. Kiracının tahliyesine karar verildi fakat bu sefer kiracı ‘istinafa gideceğim’ diye tutturdu. 4 haftadır gerekçeli kararın gelmesini bekliyorum, ardından evlere tebliğ edilmesini. Sonra 15 gün içinde kiracının istinafa gitmesini ve istinaf sürecini. Ben ‘ne zaman bitecek de düzen kuracağım’ diye düşünürken kiracı ‘bu ev benim’ diyerek keyifle oturmaya devam ediyor” bilgisini paylaştı.
KİRACILAR EVİMİZİ GASP EDİYOR!
Sesini duyan kitlelere çağrıda bulunan ev sahibi son olarak ise “Tahliye taahhüdü kiracıya ait, bilirkişi tarafından test edildi. İstinafta ne değişecek? İstinaf mağdur ev sahibine zaman kaybından ve duyarsız kiracıyı uzun süre oturtmaktan başka bir işe yaramıyor. İstinaf süreci kapatılmalı. Uzun süren mahkemeler, ihtiyacı olan ev sahibini yeterince mağdur etmektedir. Kiracılar evimizi gasp ediyor. Bunun başka türlü bir açıklaması yok. Son olarak mahkemelerde bu karar bu denli uzun sürmemeli. Kiracı mahkemelerin uzun sürmesini kullanıyor. Tahliye davalarında istinaf kalkmalı. Dilerim süreç bir an önce biter ve düzenimi kurarım. Herkes elini göğsünün üzerine koysun ve adaleti yüreğinde arasın” serzenişinde bulundu.
SULTAN GÜMÜŞ KAYA