- Kültür-Sanat
- 06.06.2025 15:14
Kovid-19 salgını nedeniyle sekizinci yılında Türkiye’deki tüm sinemaseverleri 18 Ekim’e dek çevrim içinde buluşturacak
Kovid-19 salgını nedeniyle sekizinci yılında Türkiye’deki tüm sinemaseverleri 18 Ekim’e dek çevrim içinde buluşturacak Engelsiz Filmler Festivali’nin ilk günü eff2020.muvi.com adresinde “Çocuklar İçin” seçkisi, “Uzun Lafın Kısası” seçkisi, “Köpek Filmi” ve “Aether” gösterimleriyle başladı. Sinemaseverler festivalin ilk gününde film gösterimlerine ek olarak film ekipleri ve aktivistlerle yapılan söyleşileri de izleme imkanı buldular. Aether filminin yönetmeni Rûken Tekeş, Köpek Filmi’nin yönetmeni Cem Hakverdi ve Barınak Hep Beraber projesinin yöneticisi Burcu Çağlayan ile gerçekleştirilen söyleşilerin moderatörlüğünü Festival Yönetmeni Ezgi Yalınalp üstlendi.
SİSTEMİN İÇİNDE EZİLMİŞ KİŞİLER
Gösterimlerin ilk gününün en dikkat çeken söyleşilerinden biri “Engelsiz Yarışma”da yer alan “Aether” filminin yönetmeni Rûken Tekeş söyleşisiydi. Belgesel türündeki filminde baraj suları altında kalmadan evvel Hasankeyf’e yaptığı 21 günlük saygı ziyaretini anlatan Rûken Tekeş, kendisinin de o bölgenin bir insanı olduğunu ve Diyarbakır’da doğduğunu söyledi. Hasankeyf’teki değişimi incelemek adına bölgeyi sık sık ziyaret ettiğini söyleyen Tekeş, ilk kısa filmini de kendisi için çok özel olan Hasankeyf’te çektiğini belirtti. İkinci film projesine başlamadan önce Hasankeyf’in ve bölgenin sular altında kalacağı anonsunu duyduğunu söyleyen Tekeş, haberi duyduğunda ise “Ben Hasankeyf’i çekmek istiyorum” dediğini ve Aether’in bu şekilde ortaya çıktığını vurguladı. İnsanın dünyada var olan döngünün yok edicisi olduğunu belirten Tekeş, filmde ise insanları çok az kullandığını, o insanların sistemin içinde ezilmiş kişiler olduğunu vurguladı. “Aether” filmi söyleşisine 13 Ekim saat 20.00’a kadar http://shorturl.at/egNS2 linkinden ulaşılabilir. Festival’de gerçekleşen diğer iki söyleşi “Köpek Filmi”nin ardından filmin yönetmeni Cem Hakverdi ve Barınak Hep Beraber proje yöneticisi Burcu Çağlayan ile yapılan söyleşilerdi. “Kendi normallerimizi yaşarken kendi menfaatlerimiz ve isteklerimiz ön planda olduğu için maalesef hayvanlara çok fazla yaşam alanı bırakamıyoruz” diyen Cem Hakverdi, kendisine en çok “İnsan her şeyi ben yaparım halini nasıl kendinde hak görebiliyor?” sorusunu sorduğunu belirtti. Filmdeki bir sahneden yola çıkarak konuşmasına devam eden Hakverdi, köpeklerin üzücü bir şekilde alınıp satıldığını, bedenleri üzerinde oynamalar yapılarak sprey, fön ve makyajın uygulandığını söyleyerek onlar üzerinden elde edilen kazancı göstermek istediği için filmini çektiğini ifade etti.
BARINAKLAR AGEÇİCİ REHABİLİTASYON MERKEZLERİ
Filmle bağlantılı olarak gerçekleştirilen bir başka söyleşi ise Barınak Hep Beraber proje yöneticisi Burcu Çağlayan ile yapıldı. Söyleşide Barınak Hep Beraber projesi ile ilgili kısaca bilgi veren Çağlayan kendisinin uzun süredir barınaklarda hayvanları beslediğini söyledi. Barınaklarda gördüklerinden sonra bizlerin gördüğü gerçek ile barınaklardaki gerçeğin hiç de aynı olmadığını öğrendiğini ve bu projeyi nasıl hayata geçirdiğinden bahseden Çağlayan, Türkiye’de tam olarak sayıları ve adresleri bilinmeyen 250’ye yakın barınak olduğunu belirtti. “Barınaklar aslında geçici rehabilitasyon merkezi” diyen Çağlayan, barınaklara gelen hayvanların orada tedavi olduktan sonra alındığını yere bırakılması gerektiğinin altını çizdi. Festival’in ilk gününde takip edilen diğer söyleşiler ise Program Koordinatörü Gamze Hamamcıoğlu’nun moderatörlüğünde “Uzun Lafın Kısası I” seçkisinde yer alan “Aries” filminin yönetmeni Dila Bulut, “Ayrık Otu” filminin yönetmeni Doğuş Minsin, “Cadı Üçlemesi 13+” filminin yönetmeni Ceylan Özgün Özçelik, “Hello Afrika” filminin yönetmeni Hasan Serin ve “Kendini Yalnızca Kendinde Yok Et” filminin yönetmeni Nihan Belgin ile yapılan söyleşilerdi.
“KIZ ÇOCUKLARININ HAYATA BAKIŞI DAHA SORGULAYICI”
Hello Afrika filminin yönetmeni ile yapılan söyleşide Hasan Serin, filminin başrollerinde kız çocukları oynatmasının nedeni olarak kız çocuklarının hayata bakışlarının daha sorgulayıcı olduğunu söyledi. Filmin hikayesinin kendi yaşadığı bir anıdan yola çıkarak oluştuğunu belirten Serin, çocukların hikayesini masal gibi anlatmak istediği için bu filmi çektiğini ifade etti. HABER MERKEZİ
Ege’de kornişon turşusu ihracatı
Çanakkale'deki Kalpli Göl, pembe rengini aldı