Kendisini umutla var eden roman kadınlar bu belgeselde

‘Pandemide Roman Kadın Olmak’ isimli bir belgesel yayınlayan 3 aktivisit kadın, Gaziantep, Hatay, Edirne, İzmir ve İstanbul’un umut var eden, güçlü roman kadınlarını bir araya getirdi


  • Oluşturulma Tarihi : 10.04.2021 08:48
  • Güncelleme Tarihi : 10.04.2021 08:48
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Kendisini umutla var eden  roman kadınlar bu belgeselde

SULTAN GÜMÜŞ

Roman Dayanışma Ağı, Sıfır Ayrımcılık Derneği’nin öncülüğünde bir grup gönüllünün bir araya gelmesiyle 9 Nisan 2020’de sivil bir inisiyatif olarak kuruldu. Bu ağın kurucularından Ekin Çuhadar ve Hemra Nida, yönetmen Elmas Arus danışmanlığında bir araya gelerek ‘Pandemide Roman Kadın Olmak’ isimli bir belgesel çekti. Dayanışma ağı çalışmaları kapsamında, Avrupa Birliği Sivil Düşün Programı desteğiyle kameralarını Roman kadınlara çeviren aktivist kadınlar, süreç içerisinde yaşadıklarını anlattı, kadınların gücünü ortaya koydu.

AYLAR SÜREN BİR ÇALIŞMA

Belgeselin hikayesinin, 8 Nisan Dünya Romanlar Günü’ne dayandığını kaydeden kadınlardan Hemra Nida, “8 Nisan’da Sıfır Ayrımcılık Derneği öncülüğünde bir iletişim kampanyası yürütüldü. Bu kampanya kapsamında medyada yer alan haberlerden birinde, çocukları aç kalmasın diye dilenmek zorunda olduğunu anlatan bir Roman kadın vardı. Bir kamu görevlisinin derdini anlatan Roman kadına ‘Geber’ demesiyle adalet duygusu bir kez daha zedelenen bir grup gönüllü olarak bir araya geldik. Ertesi gün Roman Dayanışma Ağı’nı kurduk. Bu ağ ile 10 ilden 779 aileye gıda, 2 bin 395 aileye kıyafet desteği verebildik. İnsani yardım çalışmalarımız devam ederken sahada karşılaştığımız hikayeleri kamuoyuyla buluşturmak istedik. Ekin Çuhadar’ın Avrupa Birliği Sivil Düşün Programı’na yazdığı projenin kabul edilmesiyle yola koyulduk. Gaziantep, Hatay, Edirne, İzmir ve İstanbul’da çekimlerimizi gerçekleştirdik ve aylar süren çalışma sonucu belgeselimizi bitirdik” dedi.

BELGESEL GÜÇLÜ BİR ARAÇ…

Nida, sözlerine şöyle devam etti: “Danışmanımız Elmas Arus’un ifadesiyle; belgesel gereklilikten ortaya çıktı. Sesini duyurmaya çalışan yüz binlerce insan var ve bizim sorumluluğumuz da sahada bu seslerin duyulmasını sağlayan araçlar yaratabilmek. Bunun için de kullanabileceğimiz en iyi yöntem buydu çünkü belgesel güçlü bir araç. Bu anlamda, Roman kadınların sahip oldukları haklara gerçekten sahip olmalarını, bu hakların yerine getirilmesi gerektiğine dair daha keskin bir anlayışın yerleşebilmesini sağlamak üzere kamusal görüş alanında görülmelerine ve duyulmalarına destek olmak istedik. Bunu yaparken de sesini duyurmak isteyen öznelerin doğrudan kendi sözlerini söyleyebilecekleri ve özgül deneyimlerini paylaşabilecekleri bir belgesel hayal ettik.”

OLANI OLDUĞU GİBİ AKTARMAK İSTEDİK

Henüz bir tanıtım çalışması yapmadıklarını belirten Nida, “İlk gösterimimizi belgeselin gerçekleşmesini mümkün kılanlar da dahil olmak üzere Roman kadınların katılımıyla gerçekleştirdik ve onların geri bildirimlerini almak istedik. Olanı olduğu gibi aktarabildiğimizden emin olduktan sonra çeşitli kadın derneklerinin katıldığı iki gösterim gerçekleştirdik, kadın derneklerinden gelen talepler doğrultusunda gösterimler devam edecek. Yaptığımız iki gösterimde de çok olumlu yorumlar aldık. Belgeseli izleyenlerin ortak kanaati, Roman kadınların ‘kendisini umutla var eden güçlü kadınlar’ olduğu yönünde idi. Danışmanımız Elmas Arus belgeselin bir dakikalık fragmanında farklı illerden birbirini hiç tanımayan kadınların aynı sesi vermiş olduğunu söyledi ve tecrübeli bir yönetmen olarak belgeselin kendi sesini doğru iletmesi açısından bunun bir başarı olduğunu belirtti. Bu da bizi motive etti” yorumunda bulundu.

YA DRAMATİZE EDİLİYORLAR YA DA…

Romanlarla ilgili belgesellerde iki kolay yöntemin bulunduğunu ifade eden Elmas Arus da “Ya dramatize edilir ya da romantize edilir. ‘Pandemide Roman Kadın Olmak’ belgeselinde her şey tüm gerçekliğiyle yansıtılıyor ve kadınların umudunu, umuda sarılışını seyrediyoruz. Bu kadar yokluğa, yoksulluğa, mağduriyete rağmen umuduyla kendini var eden, imkan olsa neler yapabileceğini gösteren kadınların hikayelerine tanık oluyoruz. Acıyan, ‘zavallı’ imajı çizen hiçbir yaklaşım yok. Hepsi güçlü kadınlar… Bu güçleriyle umut vaat ediyorlar ve imkan verilse o umutları nasıl yeşerteceklerini anlatıyorlar” bilgisini paylaştı. “Belgesellerimde seçtiğim konular, toplumsal değişim, dönüşüm yaratabilecek konular…” diyen yönetmen Arus, şunları ekledi: “Bu anlamda başkanı olduğum Sıfır Ayrımcılık Derneği’nin misyonu da bu. Sıfır Ayrımcılık Derneği de ürettiği bilgiyi farkındalık yaratmak, aynı zamanda politikaya dönüştürmek için alanlar açıyor. Halihazırda her birimiz bireysel ve birlikte farklı yöntemlerle ve farklı alanlarda Roman kadınların güçlenmesine ve sözlerinin duyulmasına yönelik çalışmalar yürütüyoruz. Var olduğumuz sürece bu çalışmalara devam edeceğiz.”

TÜM KADINLARA SELAM OLSUN…

Son olarak konuşan Ekin Çuhadar ise “Farklılaşan birçok kimliğimize ve özelliğimize rağmen Türkiye’de veya dünyada yaşayan kadınlar olarak hepimizin emek verdiği ortak şeyler var: Var olmak ve hayatta kalmak. İçinde bulunduğumuz adaletsiz koşullarda, hayatta kalmak üzere verdiğimiz mücadeleye rağmen yaşadığımız hayattan keyif almak, kendimizi gerçekleştirebilmek, var olabilmek ve var etmek için hep bir arada emek vermeye, dayanışmayla üretmeye devam edeceğiz. Yaşasın kadın dayanışması diyoruz. Birlikte emek verdiğimiz ve güçlendiğimiz tüm kadınlara selam olsun” seslenişinde bulundu.

Haber Merkezi