Sayfa Yükleniyor...
Bu haftaki röportaj sayfamız için genç şair dostum Neda Olsoy ve Türkiye'de müzik ile şiiri birleştiren tek isim olan Mert Kamiller ile bir araya gelerek hoş bir sohbet gerçekleştirdik
ONURHAN ALPAGUT-ÖZEL RÖPORTAJ
Bu haftaki röportajımda genç şair dostum Neda Olsoy ile ikinci defa bir araya gelerek son kitabı 'Çamur Prenses' hakkında konuştuk.
Akabinde kitabın içinde yer alan 'Funda Oteli' şiirine video çeken Müzisyen Mert Kamiller ile Badpoetry'nin hayat buluşu ve Neda ile tanışmalarının hikayesini dinledik. Olsoy şiir kitabında, kurguya karşı gerçekliğe vurgu yapmak istediğini söyledi.
Günümüzde neler yapmaktasın?
N.O: Şu sıralar öykü ve hikaye'ye yoğunlaştım. Yarışmalara katılmaya çalışıyorum. Şiiri biraz daha geri plana aldım. Lise 3'üncü sınıftayım. Öğrenimime devam ediyorum. Üniversiteye hazırlanıyorum. Güzel Sanatlar okumak istiyorum. Resim veya müzik olabilir.
Son kitabın 'Çamur Prenses'in oluşum sürecini bizimle paylaşır mısın? Nasıl bir kitap?
N.O : Biraz daha lirik şiir ağırlıklı. İlk kitabım 'Yaşamak avuç yalamak işi'ne göre daha derli toplu. Oluşum sürecine gelecek olursak; bana ilk kitabım için teklif sunan yayın evi ile anlaşarak, benden şiirlerimi toparlayarak bir dosya haline getirmemi istedi. Şiirlerim hali hazırda bulunuyordu. Ancak düzenli değildi. Dosya ile birlikte şiirlerimi düzenledim, gönderdim. Kitabın kapağını dahi kendim hazırladım. Çok uzun sürmedi. 1 ay içerisinde raflarda yerini aldı.
Kitabın evveliyatında neler yaptın?
N.O: Eski yazdığım şiirleri de yeni kitabıma koydum. Önceki kitabımdaki şiirlerim daha yeniydi. Bu kitabımda daha çok eski şiirlerim yer alıyor. Ortaokul döneminde ve öğretmenlerime yazdığım şiirler var. Toplumsal şiirler... Bana göre kitabımdaki en iyi şiir; Hande Kader için yazdığım "Zekariyakör."
- Sana Badpoetry ile birlikte çektiğin ortak videoyu sormadan önce Mert Bey'e dönerek biraz projenin hikayesini dinlemek isteriz.
Mert Bey, nedir bu Badpoetry? Nasıl ortaya çıkmıştır?
M.K: 2008'de Rock müzik gurubum vardı. İzmir'de sahne aldığımız sırada şair dostum Onur Akyıl'ı yanıma çağırdım. Kendisi biz müzik okurken şiir okumaya başladı. Seyirci üzerinde müthiş bir etki bıraktı. Şiir, müziğin önüne geçti. Bizde bunu değerlendirmek istedik. 2008'den 2012'ye kadar sadece Onur Akyıl ile birlikte çalıştık. Bir nevi ikimizin işiydi. 2012 senesinde İstanbul'a taşındım. Onur, İstanbul'a gelemeyince 2014'te başka şairler ile çalıştım. Yine şiir-müzik birlikteliğini esas aldım. Bad Poetry "Sınır ihlali" albümünü çıkardım. Şu an satışta. Albümde 14 şair var. Daha çok yer altı edebiyatı şairleri albümde dikkat çekiyor.
Bu albümde neler var? Çalışma esasın nedir? Her isteyene bunu yapıyor musun?
M.K: Her isteyene bunu yapmıyorum. Yer altı edebiyatına şahsi olarak ilgi duyuyorum. Hem yurt içinde hem yurt dışında pek çok ismi takip ediyorum. Çok fazla okuyorum. Bir şiiri okuduğum zaman bana çağrışım yapmalı. Okuduğum şiirin bende müzikal bir çağrışım yapması benim için önemli. Şiirin, müziği kafamda oluşuyor. Albüme gelecek olursak da yer altı edebiyatının 14 değerli şairi var. Bunlar; Müslüm Çizmeci, Gökben Derviş, Onur Akyıl, Altay Öktem, Deniz Durukan, Eren Okur, Neslihan Yalman, Bengü Özsoy, Arif Erguvan, Onur Sakarya, Alper Volkan Dikyar, Semih Yıldız, Nilüfer Ülke ve Ali Ata Dibek.
Neda Olsoy ile tanışman nasıl oldu? Projenin arka planı nedir?
Bizim camia kapalıdır. Yer altı edebiyatının pek çok şairi hali hazırda arkadaşımdır. Neda'da bunlardan biriydi. Her seferinde bir başka ses bulmak namına, farklı şairleri de okuyorum. Neda'nın yazdıklarından da haberim vardı. Ama kişisel bir tanışıklığım yoktu. Kendisinin imza gününde yanına gittim. Bir adet kitabını aldım. İçindeki bir tane şiir kafamdaki müziğe dönüştü. Dönüşmeye de bilirdi. 'Funda Oteli'ne bir video çektik.
Bu durum senin için açından nasıl gerçekleşti?
N.O: Mert Kamiller'i yakından takip ediyordum. Kendisi bazı arkadaşlarımın şiirlerine müzik yapmıştı. Proje çok ilgimi çekiyordu. 'Keşke bana da yapsa' diyordum. Bir şekilde tanıştık. İmza günüme geldi. 'Funda Oteli' şiirine bunu yapabileceğini söyledi. Ondan sonrası da geldi zaten Benim için harika bir deneyimdi.
Şu an 'Sınır İhlali' albümüne bakıyorum da Neda'nın ismini göremedim. Bu albümde neden Neda yok?
M.K: Bu albümde Neda'nın da yer almasını isterdim. Ancak yetişmedi. Albümde farklı jenerasyonlardan şairler var. 10'lu yaşlardan bir erkek şairimiz var. O da; Ali Ata Dibek. En genç jenerasyonumuzu temsil ediyor. Ali'nin yanında bir kadın şair olarak Neda'da olsa şık olurdu diye düşünüyorum.
Bu albümün özelliği nedir?
M.K: Haziran 2016'da çıkan albümün en büyük özelliği türünün tek örneği olmasıdır. Evveliyatı yoktur. İlk resmi örnektir. Sahnede bu tarz çalışmalar yapılmıştır ancak albüm olarak yoktur.
Neda, müzikten çok söz ettik. Birazda kitaba dönelim istiyorum. Nasıl geri dönüşler aldın?
N.O: Olumlu geri dönüşler aldım. Bu beni oldukça motive etti. Beklentimin üzerinde değerlendirmeler geldi.
O.A: Hali hazırda başladığın bir kitabın var mı?
N.O: Yeni bir dosyam var. Dosyada daha fazla toplumsal şiirler mevcut. Genellikle eşcinsellerin hayatını konu alan şiirler var. Şu sıra gerçekleşen olaylar konulu çalışmalar. 2-3 dosya elimde mevcut. Yarışmalara göndereceğim. 30 adet çalışmam var. Azalabiliyor veya artabiliyor. Ödül aldığım takdirde kitapta basılacak.
'Çamur Prenses'de daha çok nelere vurgu yapmak istedin?
N.O: Öncelikle kitabın adı neden 'Çamur Prenses'? Bunu anlatmak istiyorum: Kız çocukları olarak toplumumuzda Barbi bebekler ile büyüyen çocuklarız. Barbielerin genel özelliği şudur: İncedir, güzeldir, kusursuzdur. Onların çizgi filmlerdeki hayatları da aynı şekilde mükemmeldir. Hepsinin hayatları mutlu sonla biter. İstedikleri her şeye sahiptirler. Güzeldirler, kimse onların önüne engel koyamaz. Biz bu algı ile büyüyen çocuklarız. Ben buna bir tepki oluşturmak istedim. Prenses olmak zorunda değilim. Barbie mükemmel olmak zorunda değil. Prenses güzel bir hayata sahip olmak durumunda değil. Bu yüzden adı 'Çamur Prenses'. Kimse öpünce uyanmıyor. Daha çok ona bağlanıyor ve acılarını unutamıyor.
Yazdıklarında ne kadar sen varsın?
N.O: Ne kadar insanların önünde toplumsal şiir olsa da yazdıklarımda en çok ben varım. Benim yaşadıklarım, olaya karşı verdiğim tepkiler Şiirlerimde çok yaşadığım şeyler yok aslında. Daha çok kurgusal gerçeklik.
Sanatına ailenin etkisi nedir?
N.O: Sadece annemin etkisi var. İlk şiir okumaya ve yazmaya onun sayesinde başladım. Annem, Ahmet Arif dinlerdi. Bende ona benzer şiirler yazar ve anneme gösterirdim. Çok hevesliydim. Kendisi gençliğinde çok okuduğu ve yazdığı için bana destek oldu. Annemde şiir yazıyor ve kitabı var. Bazen didişiyoruz, kavga ediyoruz. İkimizde yazıyoruz. Birçok şeyi paylaşıyoruz.
Şiir yazarken neler hissediyorsun?
N.O: Karmaşık şeyler hissediyorum. Bazen yazdığımın farkında dahi olmuyorum. Gelişigüzel oluyor. İstediğim yerde yazabilirim. Belli bir yerim yok. Beni başka bir dünyaya götürüyor. Keşke o dünyada kalabilsem
Foto altı: Mert Kamiller'in hazırladığı, Neda Olsoy'un yazdığı ve kendi sesinden okuduğu 'Funda Oteli'nin yönetmenliğini Arda Gül gerçekleştirdi. Parça 14 Şubatta yayımlandı.
Funda Oteli
İyi uykular, funda oteli aşıkları
Ve güzel içmeler Hilmi Bey
Yılbaşı deyip bahane ettiğiniz bir gece de
Tüm sevişmeleriniz ziyade olsun
Oda numarasını bilmeyen,
Ve sürekli resepsiyondan fiyat listesi isteyen;
Aliye Hanım, size de güzel içmeler,
Yastığınızın altında duran valium kutusuyla.
İyi uykular, funda oteli sakinleri.
Tren istasyonundan özel arabayla gelecek olanlar
(Sezen Hanım)
Tren istasyonuna yürüyüp,
Bayat simit yiyecek olan küçük Tahir.
Güzel geceler Sezen Hanım,
Çarşaflarınız bembeyaz hazırlanacak,
Odanızı az kirletiniz,
Kendinizi daha az daha az.
Haber Merkezi