Sayfa Yükleniyor...
Bu haftaki röportajımızda, karikatürün usta ismi Aziz Yavuzdoğan ile görüştük. Kendisi ile karikatür sanatı üzerine hoş bir sohbet gerçekleştirdik
ONURHAN ALPAGUT - ÖZEL RÖPORTAJ
Türkiye'nin başarılı karikatüristlerinden Aziz Yavuzdoğan, uzun yıllar çeşitli gazete ve dergilerde, çizerlik, grafikerlik ve görsel yönetmenlik görevlerinden sonra yavru vatan Kıbrıs'a giderek oradaki gazetelerde de çizgisini devam ettiriyor.
2008 yılında Türkiye'ye geri dönerek Milliyet'in Miço Mizah Dergisinden emekliliğe ayrılan Yavuzdoğan, sonraları kişisel yayıncılık yapmaya başlıyor ve Forum Edebiyat ile Fe Dergi isimli iki edebiyat dergisi yayınlıyor. 2012 yılından günümüze devam ettirdiği Türkiye'nin ilk uluslararası E-Mizah Dergisi'ni dijital ortamda yayınlayan karikatürist, aynı zamanda Sakarya Gazetesi için mizah dergisi hazırlıyor ve Odunpazarı Belediyesinin Gençlik Merkezi'nde üniversite öğrencilerine karikatür eğitmenliği yapıyor.
Kendinizi bize kısaca tanıtır mısınız?
Uzun hikaye Ancak özetlemeye çalışayım... 1958 Eskişehir doğumluyum. Çocukluğum ve ilk gençlik yıllarım Ankara'da geçti. 12 Eylül askeri darbesi öncesi siyasi ortamdan dolayı Gazi Üniversitesindeki öğrenimim yarım kaldı. Askerlik görevim sonrası, aldığım bir davet üzerine İstanbul basınında meslek hayatım başladı. Uzun yıllar çeşitli gazete ve dergilerde çizerlik, grafikerlik ve görsel yönetmenlik görevlerim oldu. 1989-1994 yılları arasında Kuzey Kıbrıs'ta, transfer olduğum Kıbrıs gazetesinde yine görsel yönetmen olarak ve bir dönem de yayın yönetmen yardımcısı olarak çalıştım. Tekrar dönüş yaptığım İstanbul'da, 2008 yılında ek yayınlar ve Miço Çocuk Dergisi görsel yönetmen olarak çalıştığım Milliyet Gazetesi'nden emekli oldum. Daha sonra kişisel yayıncılık yapmaya başladım ve kısa süreli Forum Edebiyat ile Fe Dergi isimli iki ayrı edebiyat dergisi yayınladım. 2012 yılından bu yana ise aralıksız olarak aylık, Türkiye'nin ilk uluslararası mizah dergisi olan Fenamizah'ı dijital ortamda yayımlıyorum. Son iki yılı aşkın süredir, memleketim olan Eskişehir'de yaşıyorum ve Eskişehir'in en köklü gazetesi olan Sakarya Gazetesi için haftalık mizah dergisi hazırlıyorum. Ayrıca; Odunpazarı Belediyesinin Gençlik Merkezi'nde, üniversite öğrencilerine karikatür eğitmenliği yapıyorum.
Karikatüre olan ilginiz nereden gelmekte? Hikayeniz nedir bizimle paylaşır mısınız?
Öncesinde resim çalışmalarım vardı. İlkokul çağlarına kadar uzanır. 4. sınıftayken bir öğrenci arkadaşımı, hiç unutmam, Giresunluydu ve adı Mustafa idi kıskanmakla ya da imrenmeyle diyelim, çizgiyle haşır neşir olmaya başladım. Sonrası geldi. Yakın bir derinlikteymiş demek ki, arkadaşıma imrenmem bahanesi olmuş. İlkokul, ortaokul, lisedeki resim yarışması başarılarımın ardından, karikatür ilgimi çekti ve çalışmalarımı İstanbul'daki çeşitli mizah dergilerine gönderdim. Yayımlanmaya başlamasıyla da daha çok ilgimi çekti karikatür. Fakat ilginçtir diğer yandan grafik tasarımla da ilgileniyordum ve meslek hayatımın uzunca bölümünde karikatür hep ikinci planda kaldı.
ÜSTATLARLA ÇALIŞTI
Karikatür ile olan bu yolculuğunuzda yanınızda kimler oldu? Destek gördünüz mü?
Doğrusu teknik anlamda somut bir yardım görmedim. Ancak karikatürün duayen isimleriyle, ustamız ağabeylerimizle çeşitli ortamlarda bir arada olma şansı buldum. 7 yıl Karikatürcüler Derneği Yönetim Kurulu'nda dernek sekreteri olarak görev yaptım. Bu bağlamda, çizgi yolculuğumda fikir verenler, yönlendirenler mutlaka olmuştur. Örneğin; Tonguç Yaşar, Yurdagün Göker, Güngör Kabakçıoğlu, Eflatun Nuri, İbrahim Ersaraç ve Raşit Yakalı isimlerini sayabilirim.
KARİKATÜR CESURDUR
Karikatürün tanımı size göre nedir? Nasıl olmalıdır?
Karikatürün birçok ezber tanımı var. Aynı zamanda çok tartışılır bir çizgi sanatıdır ve çok çeşitli yorumlarda yapılmaktadır. Yok yazılı mı olsun, yazısız mı filan... Doğrusu ben pek bu tür tartışmalara girmiyorum. Buna karşın yine de en anlaşılır biçimde söylemek gerekirse; karikatür özünde çizgiyle anlatım sanatıdır. Bu bağlamda dünyanın her köşesinde anlaşılır, evrensel bir dili vardır. Yazılı karikatürler de olmalıdır elbette fakat bu tür çalışmalar yerel olarak kabul edilir. Aslında karikatürün tanımı aramadan önce "mizah nedir?"in yanıtını yerine koymak gerekir. Batıda "humour" olarak adlandırılan mizah, insanları gülmeye, düşünmeye yönlendiren, resimle, karikatürle, yazıyla ya da konuşmayla ortaya konan bir sanat biçemidir. Mizah, güldürmek amaçlı ise de, gülmenin bir anlam kazanabilmesi için iyiliğe hizmet, kötülüğü de incitmesi gibi bir işlevi olmalıdır. Bunun yanı sıra mizah, hiçbir ideolojinin, politik ya da her hangi bir görüşün yandaşı değildir. Kendine özgü güçlü bir muhalif ideolojisi vardır ve başka ideolojilere gereksinimi yoktur. O kadar ki; kendine muhalif edecek kadar cesurdur. Bu bağlamda aynı zamanda mizah, bir bakıma kendi kendisinin de güçlü iktidarıdır.
Bir sanat dalı olan karikatürün, diğer sanat dallarından ayıran fark nedir?
Bazı edebiyatçı dostlarımız, açık yüreklilikle ve imrenerek der ki; "Bizlerin sayfalarca anlatmak zorunda olduğumuzu, sizler birkaç çizgiyle başarabiliyorsunuz." Bu yorum, karikatürü diğer sanat dallarından ayıran bir fark mıdır, bilemem ama kuşkusuz doğru bir saptamadır. Ben de onlara diyorum ki bunun üzerine ek olarak; Evet üstelik evrensel dili ile bir çevirmene de gereksinim duymayan bir sanattır, karikatür...
FELSEFE İLE İÇ İÇE
Sizin çizginiz nedir?
Ben felsefeyle iç içe olan biriyim. Bununla ilintili olarak mistizm de vardır biraz. Sanatsal çalışmalarım bu çizgide oluyor çoğunlukla. Ancak piyasa işi çizdiğim karikatürler de yok değil ve o kişi ben değilim aslında.
Karikatürcülerimiz günümüzde sizce çizgilerinde kendilerini diledikleri gibi ifade edebiliyorlar mı? Sansür var mı?
Gittikçe rahatsız olan bir toplumun, çoğunlukla arızalı bireyleri arasında kendini rahat hisseden çizerler de vardır, olmayanlar da. Karikatürcünün ne çizdiğine bağlı ve çizdiği ile birilerini, bir şeyi rahatsız edip etmediğiyle ilintili bir durum. Aslına bakarsak, benzetmede hata olmaz, karikatürcünün kendisi rahatsız olmalı ki, hedefe yönelsin. Ama dediğim gibi çizerin tercihine bağlı. Laylaylom bir seçenek de var ve saygı duymak gerekir. Sansür elbette var. Hep oldu ve olacak. Yalnızca bizim ülkemize özgü değil ki. Bizde sanki biraz daha ağır ve sancılı bir durum. Böyle bir ortam içerisinde, insan ister istemez, otosansür yoluna da gidebiliyor. Özellikle, çalıştığı bir kuruma bağlıysa. Aslında uluslararası karikatür yarışmalarında karikatürcüler kendilerini daha özgür hissediyorlar bence...
DOĞRU KULLANILMASI ÖNEMLİ
Karikatürde argo kullanılmasını ne kadar doğru buluyorsunuz? Mizahta argo kullanılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Argo yaşamın içerisinde. Yalnızca karikatürle ilişkilendirmek eksik kalır. Hemen hemen toplumun her bir bireyi, ağzına geleni söylüyor zaten. Argo kullanımında sakınca yok fakat, zekice yapılmalı. Ben, açık saçık, hakaret içeren küfürden söz etmiyorum. Sözcüklerin bir kabahati yok. Onu nasıl ve hangi niyetle söylediğimiz önemli. Siz günümüzdeki mizah dergilerinde kullanılan üslubu kastediyorsunuz aslında, anlıyorum. Benim tarzım değil demekle yetineyim. Fakat, halkın "A"sına koyan müteahhitlerin yaşadığı ülke gerçeğinde, karikatürün de "A"sına koyanlar var, ne yapalım. Bu modeller böyle.
Günümüzde mizahın geldiği son nokta nedir? Biliyorsunuz, çok sayıda mizah dergisi kapandı ya da zorluklarla ayakta duruyor, keza mizahçılarımızda öyle geçinmekte zorlanıyorlar. Sizin düşünceleriniz nedir?
Mizah dergileri iyi kötü satıyor. Asıl sorun, karikatürün günlük gazetelerden yok olması. İşin özünde, "Acaba günümüzde gerek çizgi olarak gerekse espri düzeyinde kaliteli bir çizer kaldı mı ki ülkede?" sorusunu sormak gerekiyor. Bir başka açıdan bakarsak, mizah dergileri dışında da var olan karikatürden haberdar olmak gerekiyor. Günümüzde tüm olumsuz koşullara karşın, az sayıda da olsa ülkemiz karikatürünü uluslararası yarışmalarda başarıyla temsil eden arkadaşlarımız var. Medyada yer alamadıkları için bilinmiyorlar.
İlk karikatür çiziminizi hatırlıyor musunuz? Nasıl bir karikatürdü bize biraz bundan söz eder misiniz?
Ankara'dayken, İstanbul basınına gönderdiğim çizimler vardı. Çivi mizah gazetesi vardı. İlk çizimim orada yayımlanmıştı. Aslında esprisi olmayan bir çalışmaydı. Çivi'nin karikatürcü kadrosunu, üst üste yığdığım, karikatür-portreleri çizimiydi... Fakat daha öncesinde ortaokulda, basılı yayın olan okul gazetesinde de çizmiştim.
Karikatür anlamında ne tür etkinliklerde bulunuyorsunuz?
Sayısız etkinliklere katıldım. Özellikle Karikatürcüler Derneği genel sekreteri iken, birçok belediye festivalleri ile üniversite etkinliklerimiz oldu. Bunun yanı sıra kişisel olarak da ülkemizin pek çok şehrinde çok sayıda özel okullarda, çocuklarla ve gençlerle karikatür çalıştayı yaptım ve hala sürdürüyorum bu tür etkinlikleri
Bunlarla ilgili ilginç bir anınız varsa bizimle paylaşır mısınız?
Yaşamımızın çeşitli dönemleriyle ilgili hepimizin belleğinde çok sayıda iz bırakan anıları vardır, öyle değil mi... Bunlardan bir tanesini söyleyeyim, çok ilgimi çekmişti. Bandırma'da festivaldeydik. Gençlerle karikatür atölyesi yapmanın yanı sıra, bazı arkadaşlarımız gönüllü olarak halkın portrelerini çiziyordu. Ben de birkaç portre çizdim. Bu arada hiç farkında değilim, bizleri izleyen kalabalık içerisinde küçük bir kız çocuğu, çok amatör de olsa. Bana pek benzemese de, çaktırmadan masada karşımda otururken benim karikatür portremi çizmişti. Çok duygulanmıştım. Birçok usta karikatürcü arkadaşımın çizdiği portrelerim vardı fakat bu başka bir şeydi. Sonra bu bende alışkanlık yarattı ve gittiğim kimi etkinliklerde zaman zaman amatör çizerlere kendi portremi çizdiriyorum.
Düzenlenen karikatür yarışmaları ile ilgili olumlu ya da olumsuz düşünceleriniz nedir?
Gençlik yıllarımda birkaç önemli uluslararası yarışmalara katılmıştım. Ancak bu konuda hem biraz isteksizim hem de yıllar geçtikçe bu tür yarışmalara hakkında bazı farkındalıklarım oldu. Artık katılmıyorum. Bazı çizer arkadaşlarım kızacaktır bana, ancak çok sayıda bizzat jürisinde bulunduğum yarışmalar da dahil olmak üzere olumsuz gözlemlerim ve deneyimlerim oldu. Gerek yurt içindeki gerekse yurt dışındaki karikatür yarışmalarında, ahbap çavuş ilişkilerinin etkisi olduğu gerçeğinden söz edebiliriz. Bu demek değil ki, kötü bir çalışmaya ödül veriliyor. Demek istediğim iyi çalışmaların içerisinde, önceliğin her zaman jüriye yakın olan isimlere verildiğidir.
Sözlerinize ek olarak belirtmek istedikleriniz nedir?
Söyleşi için çok teşekkür ediyorum. Bu vesileyle, Eskişehir'de hazırladığım mizah dergisine katkıda bulunan İzmirli karikatürcü arkadaşlarıma da ayrıca teşekkürlerimi iletmek isterim, sizin aracılığınızla. İzmir'deki yoğun karikatür ve mizah çalışmalarını, etkinliklerini büyük bir keyifle takip ediyorum. Başta Mustafa Yıldız olmak üzere iletişimde olduğumuz İzmirli tüm çizer arkadaşlarımızla memnuniyet verici işbirliğimizin, dostluğumuzun sürmesini diliyorum. Selam ve sevgilerimle.
Haber Merkezi