Sayfa Yükleniyor...
Uzman Pedagog ve Aile Danışmanı Sedat Baş, okulların açılması ile birlikte ana sınıfına ve ilkokul birinci sınıfa başlayacak olan çocukların ailelerine bir kabus haline gelen okul korkusu ile ilgili uyarılarda bulundu
BURCU YANAR/ÖZEL HABER
Okulların açılma telaşının yaşandığı şu günlerde, ana sınıfına ve ilkokula başlayacak olan çocukların ailelerini farklı bir telaş daha sarmış durumda. “Okul korkusu telaşı.” Ebeveynler bu süreçte okula gitmek istemeyen ve uyum konusunda zorluk çeken çocukları için bir hayli endişeli. Uzman Pedagog ve Aile Danışmanı Sedat Baş, okulların açılması ile birlikte ana sınıfına ve ilkokul birinci sınıfa başlayacak olan çocukların ailelerine karşı ciddi uyarılarda bulunarak, “Eğitimde merhamet yoktur. Çocuk ne kadar ağlasa da okula gitmek zorundadır” dedi. Baş, ailelere: “Süpürge anne baba olmayın. Onları kendi içinize çekmeyin. Çocukların açılmaya ve sosyalleşmeye ihtiyaçları vardır” uyarısını yaptı.
“ÇOCUĞUN AĞLAMASI NORMALDİR”
Pedagoji üzerine eğitimlerini Almanya’da tamamlayan Uzman Pedagog Sedat Baş’ın çocuklarla olan iletişimi üniversite dönemlerine dayanıyor. Almanya’da yaptığı eğitimlerinde çocuklarla olan iletişimini daha da güçlendiren Baş, sonrasında ülkesine dönerek buradaki ailelere ve çocuklarına danışmanlık sağlıyor. “Sorunlu çocuk yoktur, sorunlu aile vardır” diyen Baş, küçük yaştaki çocukların okul korkusu ile ilgili şunları söyledi: “Biz sadece çocuklarla değil aileleriyle de çalışıyoruz çünkü onları yetiştirenler aileleridir. Aslında sorunlu çocuk diye bir şey yoktur, sorunlu anne ve baba vardır. Şu anda ülkemizde ne yazık ki süpürge anne baba modeli var. Ne demek süpürge anne baba modeli; ‘Aman çocuğum ağlamasın, aman çocuğum üzülmesin, ona bir şey olmasın, hasta olmasın’ diyerek çocuğun her dediğini yapan ve şımartan anne baba modelidir. Ama olayların iç yüzüne baktığınız zaman aşırı koruyucu davranan bu aile modellerinin içerisinde çocuğa şiddet uygulanması da yer alıyor. Bu aile yapısı zamanla çocuğa en çok şiddet uygulayan ailelere dönüşüyor. Bu iki durum birbiri ile oldukça çelişiyor fakat gerçek bu.”
Sedat Baş, okul korkusunun aslında çocuklara ebeveynler yüzünden sonradan kazandırılan bir korku olduğuna dikkat çekerek, “Çocuklar aslında karşı taraf onu motive derse korkularını aşabilecek durumdadır. Bütün çocuklarda belirli korkular vardır. Özellikle de karanlık korkusu. Ama okul korkusu kesinlikle yaratılmış bir korkudur. Çocuk ilk olarak anaokuluna gidecek ve hayatında ilk kez güvenli üssünden yani annesinden kopacaktır. Elbette ki bu sancılı bir dönem olacak ve çocuk ağlayacak. Ağlamalı da. Ben hiçbir zaman bir çocuğun çok mutlu bir şekilde anaokuluna başladığını görmedim. Zaten asıl çok mutlu bir şekilde başlıyorsa burada duyguları istismar edilen bir çocuk var demektir. Asıl sorun orada başlar. Bir çocuk doğal süreçte anne ve babasından kopunca ağlayabilmelidir ki normal bir gelişim gösterdiği anlaşılabilsin. Bu bizim kritik noktamızdır” şeklinde konuştu.
“KARARLI OLUN!”
Ailelere örnekler veren Baş, “Örneğin bir çocuk anaokuluna başladığında çocuk ağlıyor diye okuldan geri alınmamalıdır. Bu çocuğu diğer sene tekrar okula gönderdiğinizde kesinlikle okula gitmek istemeyecektir ve bu sefer ağlamaları daha da şiddetli olacaktır. Bu böyle böyle devam ederek ilkokul sürecine kadar gidecektir. Biz hep şunu diyoruz; ‘Eğitimde merhamet olmaz, olmamalı.’ Özellikle okul öncesi dönemine gelecek olursak biz her zaman çocukların 2 yaşından itibaren kreşlere, 3 yaşından itibaren ise anaokullarına gitmesi taraftarıyız” ifadelerine yer verdi. Öncelikle anne ve babaların çocuğun okula gitmesi konusunda kararlı olmalıları gerektiğini hatırlatan Baş, “Okulda da bir oryantasyon süreci olması gerekiyor. İlk hafta çocuklar 1 saatten fazla okulda tutulmamalıdır. Çocuk mutlaka ki ağlayacaktır ama annesi onu kapıda bekleyecektir. Bu uyum sürecine çocuk istediği zaman annesini görebilmeli fakat sonrasında tekrar içeri alınmalıdır. Ebeveynler çocuklarını okuldan aldıktan sonra yüz mimiklerine dahi dikkat etmeliler. Anne çok üzgün bir yüz ifadesiyle çocuğunu karşılarsa çocukta yine kaygılanmalar başlayacaktır. Çocuklar tüm bunları hissederek anlıyorlar. Başlamadan önce çocuğu motive etmek de çok önemli. Bunun için belki okulun bahçesi veya içi ziyaret edilebilir, orada yeni arkadaşlarının olacağı çocuğa anlatılabilir” dedi.
YAPILAN YANLIŞLAR!
Burada yapılan en büyük yanlışlardan birinin de çocuğu okula götürüp ‘Burayı istiyor musun?’ diye sormak olduğunu belirten Baş, “Böyle bir saçmalık dünyanın hiçbir yerinde yok. Anne babalar bu hataları en başta yaptıkları için diğer sorunlar doğuyor. Çocuğun okul öncesi dönemde seçme ya da bir kararda onay verme gibi bir lüksü olamaz. Fakat popülist psikologlar genelde ‘Çocuklar bir bireydir’ diye yazılar yazıp çiziyorlar. Çocuklar o yaşta bir birey değildir henüz, bireyselleşme aşamasındadırlar. Bizler de aileler olarak onları destekleyen kılavuzlarıyız. Okul öncesi dönemde çocuğun gideceği okula anne babası karar vermelidir. Okulun fiziki şartlarına bakmalıdır. Merdivenlerin durumuna bakmalıdır. Yemekhanesine, temizliğine ve bunun gibi birçok şeyle yakından ilgilenmelidir” diye konuştu.
KISA CÜMLELERLE ANLATIN
Son olarak çocuklara kısa ve kararlı cümlelerle konunun anlatılması gerektiğini vurgulayan Baş, “Eğer çocuğa kararlı ve kısa bir cümle kurarsanız çocuk kendisini zaten güvende hissedecektir. Ebeveynler çocuklara asla yalan söylememelidirler. En çok yapılan hatalardan biri de çocuğa sen burada dur ben bakkala çikolata almaya gideceğim demektir. Bir de en çok yapılan hataların başında çocuğu okula her gün farklı birinin bırakması geliyor. Çocuk alışma süreci geçene kadar okula tek bir kişi tarafından bırakılmalı ve güvenli bir yere gittiğine inandırılmalıdır. Çocuk okul öncesi dönemde zaten uygun bir şekilde okula adapte olduysa ilkokul döneminde hiçbir zorlama olmadan kendi isteğiyle gidecektir. Bu sebeple tüm aileler çocuklarını mutlaka anaokullarına göndermelidirler” açıklamalarına yer verdi.
Haber Merkezi