- Sağlık
- 16.04.2025 11:49
Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Hulusi Atmaca, diyabet hastalarının oruç tutma durumlarının hastalığın tipine, seyrine ve diğer sağlık sorunlarına bağlı olduğunu belirtti
Ramazan ayında oruç tutan diyabet hastalarının dikkat etmesi gereken konuları açıklayan Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Hulusi Atmaca, diyabetin kan şekeri dengesinin bozulduğu bir hastalık olduğunu vurguladı. Diyabetin kan şekerinin dengesizleştiği bir hastalık olduğunu ifade eden Atmaca, oruç tutabilme durumunun hastalığın seyrine göre değişebileceğini belirtti. Özellikle uzun süren açlık veya susuzluğun bazı diyabet hastaları için uygun olmadığını ifade eden Atmaca, her diyabet hastasının durumunun ayrı ayrı değerlendirilmesi gerektiğini vurguladı.
Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Hulusi Atmaca, Ramazan ayında oruç ve diyabet hakkında bilgilendirmede bulundu. Diyabetin halk arasında genellikle kan şekerinin çok yükselebildiği bir hastalık olarak bilinmesine rağmen, gerçek hayatta kan şekerinin anormal yükselme ve/veya hayati tehlikeye sokacak kadar anormal düşmeye neden olabildiğini söyleyen Prof. Dr. Mehmet Hulusi Atmaca, “Bu açıdan diyabet, kan şekerinin dengesizleştiği bir hastalıktır. Diyabeti olmayan sağlıklı bireylerde beslenmedeki dengesizliklere rağmen kan şekeri normal sınırlarda seyredebilirken, diyabetik bireylerde pankreastan salgılanan insülindeki yetersizlik nedeniyle bu denge kurulamaz. Böylece uzun süren açlıklarda kan şekeri hayati tehlikelere yol açabilecek ani şeker düşüklüğüne veya aşırı ve sağlıksız beslenmede kan şekerinin ileri derecede yükselmesine yol açabilir” diye konuştu.
Orucun mevsimine ve yaşanan coğrafyaya göre değişen sürelerde gün boyu açlığın ve susuzluğun sürdüğü bir ibadet olduğunu söyleyen Prof. Dr. Atmaca, “Hangi hastanın oruç tutabileceği diyabetinin tipine, seyrine ve eşlik eden diğer hastalıklara bağlı değişiklik gösterir. Bu yüzden her diyabet hastasının bu açıdan ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekir. Bazı hastaların uzun sürecek bir açlık veya susuzluğa maruz kalması uygun değildir, bazılarının da uygun önlemler ve tedavide yeni düzenlemelerle oruç tutması sağlanabilir” şeklinde konuştu.
“Oruç ve diyabet ilişkisi, 3 grupta değerlendiriliyor”
Oruç ve diyabetik hasta ilişkisinin basitçe üç grupta ele alınabileceğini söyleyen Prof. Dr. Atmaca, bunları şu şekilde sıraladı: “Oruç tutmaması gereken hastalar: Bunlar; tip 1 diyabeti olanlar, tip 2 diyabeti olup da kan şekeri dengesiz ve kontrol dışı seyredenler, kan şekerinde ani düşmeler (hipoglisemi) yaşayanlar, yoğun insülin tedavisi (günde 3 kez veya daha fazla insülin enjeksiyonu) alanlar, diyabetik gebeler ve böbrek yetmezliği eşlik eden hastalardır. Belirli önlemleri alması şartıyla oruç tutabilecek hastalar: Diyabet hapları ile veya günde bir veya iki kez insülin kullanımı ile kan şekeri dengede olan tip 2 diyabetli hastalardır. Bu gruba giren hastaların hekimlerine başvuru yaparak oruca özgü bir tedavi düzenlemesi yapmalıdır. Aksi halde oruç tutmamalıdır. Oruç tutabilecek hastalar: Kan şekeri sadece diyetle veya metformin ve/veya pioglitazon içeren haplarla kontrol altında olan hastalardır. Bu hastaların oruç tutmaları halinde, ilaçlarında herhangi bir değişikliğe ihtiyacı yoktur.”
“Tatlı ve hamur içerikli gıdalardan uzak durulmalı”
Oruç tutması uygun görülen hastaların yaklaşık 14 saat sürecek açlık ve susuzlukta dikkat etmesi geren durumlar olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Atmaca, “Oruç sırasında kan şekerinde ani düşmeler veya 250 mg/dl’yi aşacak yükselmelerde oruca son verilmeli ve hekime başvurmalıdırlar. Hastaların mutlaka sahura kalkmaları, yeteri kadar sıvı almaları ve menü içeriği ve miktarı büyük önem arz eder. Tatlı ve hamur içerikli gıdalardan uzak kalmak ve kalori sınırlaması, özellikle kilo sorunu olan hastalar için kilo kaybı sağlayabilir. Sonuç olarak, uygun hastalar için Ramazan ayı sağlık açısından bir fırsat ve kazanç ayına dönüştürülebilir” ifadelerini kullandı.