Dr. Bengü Demirağ'dan çocukluk çağı kanseri açıklaması: Şu an kliniğimizde yatan en küçük hasta 40 günlük

İzmir’de hizmet veren Dr. Behçet Uz Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Onkoloji Uzmanı Dr. Bengü Demirağ, "Daha anne karnında bile bu tümörlerin ortaya çıkabilme ve büyüyebilme olasılığı var" ifadelerini kullandı.


  • Oluşturulma Tarihi : 14.02.2025 15:22
  • Güncelleme Tarihi : 14.02.2025 15:22
  • Kaynak : DHA
Dr. Bengü Demirağ'dan çocukluk çağı kanseri açıklaması: Şu an kliniğimizde yatan en küçük hasta 40 günlük

Çocukluk çağı kanserleri konusunda farkındalığı artırmak amacıyla 15 Şubat tarihi, Dünya Çocukluk Çağı Kanseri Günü olarak ilan edildi. Dr. Behçet Uz Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Onkoloji Uzmanı Dr. Bengü Demirağ, çocukluk çağı kanserine ilişkin açıklamalarda bulundu.

Çocukluk çağı kanserlerinin çocukların en nadir hastalıklarından biri olduğunu ancak hayati öneme sahip olduğunu vurgulayan Demirağ, böyle günlerde farkındalığı arttırmak adına halkı bilinçlendirmek istediklerini belirtti. Çocukluk çağı kanserleri ile ilgili hastanelerdeki yoğunluğun giderek arttığını açıklayan Dr. Bengü Demirağ, "20 yıldır bu işi yapıyorum. 20 yıl öncesine göre hasta sayımız her geçen yıl artıyor. Türkiye genelinde istatistiklere baktığımız zaman 0-14 yaş arasında, ülke genelinde yıllık 3 bin hasta var. Dünyada da yıllar içinde 250 binden 300'e çıkan hasta sayısı var. Dünya Sağlık Örgütü'nün yayınladığı rakamlara bakıldığında, bu hastalık erişkinleri ne kadar etkiliyorsa çocukları da o kadar etkiliyor. Kanser sebepleri farklı olsa da çocuklar da bundan etkileniyor" diye konuştu.

 

“BESLENME VE HİJYEN KOŞULLARI DA ÇOK ÖNEMLİ”

Uzm. Dr. Demirağ, çocukluk çağı kanserleri içerisinde en sık kan kanserine yani lösemiye rastladıklarını ifade etti.

Daha sonra ise beyin ve omurilik tümörlerine bağlı olarak kanser vakalarına rastladıklarını kaydeden Demirağ, lenfoma yani lenf bezi kanserlerine de sık rastladıklarını anlattı.

Demirağ, konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

"Bunun dışında 'Nöroblastom' adını verdiğimiz sinir kökenli tümörler, böbrek, karaciğer, kemik veya göz tümörleri olmak üzere her bölgenin tümörleri de çocuklarda sıklıkla görülebiliyor. Kanserin tedavisi bir ekip işi. Doktorlar sacayağının bir parçası. Hemşirelerimiz de bu konuda oldukça tecrübeli. Ailelerimiz ile de tanı sırasında kapsamlı bir görüşme yapıyoruz. Çocuğun alacağı tedavinin detayları, kemoterapi, radyoterapi ve cerrahi aşamaları anlatılıyor. Tek başına kemoterapi ile baş edemediğimiz tümörlerde cerrahiden veya radyoterapiden yardım alıyoruz. Bu sacayağında üçlü bir iş birliği yapıyoruz. Ailenin bütün detayları bilmesi gerekiyor. Beslenme ve hijyen koşulları da çok önemli. Hastalıkları ile mücadele eden çocuklarımızın ilave bir sıkıntı yaşamaması gerekir. Enfeksiyon ve bulaşıcı hastalıkları ne kadar azaltabilirsek, beslenmesine ne kadar önem verirsek yan etkilerimiz o kadar azalıyor ve tedavinin başarısı o kadar yüksek oluyor.”

 

“ÇOCUKLUK KANSERİ ERİŞKİN GİBİ DEĞİL”

Dr. Demirağ, çocukluk çağı kanseri vakalarında bir artış olduğunun altını çizdiği konuşmasında, yaş aralığının da giderek aşağıya çekildiğini söyledi. Demirağ, “Çocukluk çağı kanseri erişkin gibi değil. Sigara, alkol ya da radyasyon gibi faktörleri, hastalığın nedenini yetişkinlere söylemek kolay. Klinik olarak 4 saatlik bebeğe kanser tanısı koyduk. 4 saatlik bir bebek kanser olmak için ne yapmıştır? Hiçbir şey. Daha anne karnında bile bu tümörlerin ortaya çıkabilme ve büyüyebilme olasılığı var. Şu an kliniğimizde yatan en küçük hasta 40 günlük” açıklamasında bulundu.

 

“UFAK DETAYLAR DA BİR BELİRTİ OLABİLİR”

Dr. Behçet Uz Eğitim ve Araştırma Hastanesi Çocuk Onkoloji Kliniği'nde 18 yatan hasta kapasitesi olduğunu söyleyen Dr. Demirağ, Türkiye'nin birçok yerinden sevk alan bir merkez olduklarını belirtti. Demirağ, hematoloji ile beraber lösemi ve kitleli kanser vakalarının tedavilerini gerçekleştirdiklerini anlattı ve aileleri uyardığı konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Çocukluk çağı kanserleri bilinen, basit, sık karşılaşabilen her türlü çocukluk çağı hastalığını taklit edebilir. Burada önemli olan hastanın var olan rahatsızlığı ile ilgili uygulanan tedaviye yanıtıdır. Eğer size verilen tedaviyle çocuğunuzun iyileşmesi gerçekleşmiyorsa o zaman altta farklı bir neden yatabilir. Doktorunuzla irtibatınızı koparmamak gerekir. Basit, devam eden bir öksürük ya da bir alerji yakınmasıyla başvuran hastalarımıza tanı koyabiliyoruz. Dikkatli hekimler, bu detayları gözden kaçırmayıp hastayı onkoloji merkezlerine yönlendiriyor. Uygulanan tedaviyle çocuğunuz iyileşmiyorsa, bunun altındaki sebebin araştırılması gerekiyor. Doktorla irtibatı koparmamak önemli. Çünkü kanserin birebir bir belirtisi olmuyor. Ufak detaylar da bir belirti sayılabilir."

 

“ELİMİZDEN BAŞKA BİR ŞEY GELMİYOR”

İzmir'in Buca ilçesinde yaşayan iki çocuk babası Anıl Yurtsever (32) de 2,5 yaşındaki oğlu Efe'ye kısa bir süre öncesi lenfoma tanısı konulduğunu belirtti.

Yurtsever, yaşadıklarını anlatırken şu ifadeleri kullandı:

"Yılbaşı gecesi Efe'nin vücudu şişti. Yıl başını hastanede geçirdik. Acilde alerji iğnesi vurdular. Şikayetler geçmişti ancak iki gün sonra yeniden başladı. Alerji şurubu içmeye başladık, şişlikler azaldı. Farklı doktorlara gittik. Yüzündeki şişlik ve morluklar geçmiyordu. Gece yatarken nefes alamıyordu, tıkanıyordu. Ciğerlerinde bir sıkıntı görülmedi. Ama son iki aydır bu şikayetlerle mücadele ediyoruz. Behçet Uz Hastanesi alerji bölümüne geldik. Yatış yapıldı, detaylı tetkikler yapıldı. Göğüs kafesinin önünde kitle tespit edildi, onkoloji servisinde tedaviye başladık. Lenfoma tanısı konuldu. Kemoterapi başladı. Önce Allah'a sonra, doktorumuza emanet ettik. Baba olarak üzgünüm. Refakatçi olarak annesi kalıyor. İçimiz kan ağlasa da ona gülüyoruz. Bu hastalıkta en gerekli şey moral. Elimizden başka bir şey gelmiyor.”  

 

DHA

Yazarımız Kim ?

DHA