Göz sağlığında 40 yaş sonrasına dikkat

TUNAY AFYON/ÖZEL HABER

Akıllı telefon ve bilgisayar gibi teknolojik cihaz kullanımının zarar verdiği göz sağlığı, ileri yaşlarda da büyük dikkat gerektiriyor. Toplumda göz sorunlarının 40 yaş üzeri hastalarda daha çok görüldüğünü ifade eden Operatör Doktor (Op. Dr.) Tülin Kaçmaz, göz sağlığı ile ilgili açıklamalarda bulundu. Op. Dr. Kaçmaz, Sarı Nokta hastalığının ileri yaştaki kişiler için büyük tehdit oluşturduğunu belirtti.

Günümüzde göz sağlığı muayenelerinin yenidoğan döneminde daha önemli olduğunu söyleyen Kaçmaz, “İlk 3 aylık dönemde bebekler, doğuştan gelen bir katarakt olup olmadığının anlaşılması, retina problemleri ve göz arkası rahatsızlıklarının teşhisi için muayene ediliyor. Sonraki dönemde de 1-3 yaş ile okul öncesi dönemlerde ve özellikle gözün hızlı büyüme çağı olan 8-9 yaş sonrasında, miyop ve astigmat gibi kusurların daha sık yaşanmaya başlandığı dönemlerde de hasta yoğunluğu çok oluyor ancak göz sorunları 40 yaş sonrasında daha fazla görülüyor” dedi. 40 yaş üzeri hastalarda yakını görme problemlerinin ortaya çıktığını söyleyen Kaçmaz, “Bu sorunda tek seçenek eskiden gözlük kullanımıydı, daha sonra lazerli tedavi yöntemleri uygulandı. Göz hastalıkları genel olarak 40 yaş üzerinde daha sık görülüyor” ifadelerini kullandı. 

AKILLI MERCEK UYGULAMASI

Yakını görme sorununun esas olarak göz merceği ile ilgili olduğunu belirten Kaçmaz, “Göz merceği ve onu tutan bağların sertleşmesi ile ortaya çıkan bir durum. Soruna uygun tedavi yönteminde göz merceğine odaklanma başladı ve müdahalelerde akıllı göz merceği kullanımı ile hastalar gözlüklerden kurtuldu” dedi. Kaçmaz, akıllı mercek uygulamalarında ultrasonik lazerle, fako teknolojisi ile hastanın kendi göz merceği alınarak yerine 3 odaklı mercek takıldığını söyledi. Duruma göre, hastaların göz özelliklerine uygun farklı mercekler de kullanıldığını kaydeden Kaçmaz, “Genel olarak ‘uzak-yakın ve orta mesafe’ özellikli 3 odaklı mercek kullanılıyor. Kataraktın yoğun olarak görüldüğü 60 yaş üzeri hastalar da akıllı merceği tercih ediyor” diye konuştu.

SARI NOKTA KÖRLÜĞE YOL AÇABİLİR

Op.Dr. Kaçmaz, ilerleyen yaşlarla beraber göz hastalıklarının yoğunluk gösterdiğini belirterek insan ömrünün uzaması ile Sarı Nokta hastalığının da ortaya çıktığını söyledi. “Göz arkasında zaman içinde metabolizmanın zayıflaması ile hücre yapısında sarı benek halinde oluşan noktaların, retinada görmeyi sağlayan hücrelerin fonksiyonunu bozması ve özellikle santral görme problemleri ile devreye giren bir hastalık” tanımını kullanan Kaçmaz, Sarı Nokta hastalığının kuru ve yaş olmak üzere iki tipten oluştuğunu aktardı. Kuru tipin daha ılımlı olduğunu ve hastanın görme seviyesinin daha uzun sürede belli seviyenin altına düştüğünü ifade eden Kaçmaz, “Genellikle besin desteği ve 6 aylık takiplerle hasta tedavisi yapılıyor. Lutein, astaksantin ve kısmi omega-3 içeren besin destekleri verilen hastalar sıkı takibe alınıyor, görme seviyesinde aşırı düşme görülen hastaların da 6 aydan önce muayenesi yapılıyor. Yaş tipin etkilediği hastalarda iğne tedavisi yapılıyor ve yapılmadığı durumda da görme ışık hissine kadar düşebiliyor. Belirli aralıklarla yapılan bu iğnelerle, kişilerin yaşamı boyunca görme kalitesinin belli bir seviyede tutulması amaçlanıyor. 60 yaş üzeri kişilerde görülen, görme seviyesini düşüren ve körlüğe götüren bir hastalık. Ailede sarı nokta hastalığının görülmesi, diyabet, tansiyon hastalığı ile sigara-alkol kullanımı ve dengesiz beslenme sarı nokta hastalığının görülmesini arttırıyor” dedi. 18-20 yaş üzeri hasta grubunda da göz çizdirme denilen numara sıfırlama ameliyatları yapıldığına değinen Kaçmaz, lazer kullanılarak yapılan bu ameliyatlarla 10 dakika gibi kısa sürede, ağrı sızı olmadan konforlu bir şekilde hastaların sorunlarından kurtulduğunu söyledi.

KERATOKONUS İÇİN TEK ODAKLI MERCEK 

Genellikle kronik alerji, gözlerin ovuşturulması, güneş altında çalışılması gibi nedenlerle korneanın zarar görmesi ile Keratokonus rahatsızlığının ortaya çıktığını söyleyen Kaçmaz, “Söz konusu durumda kişilerin kornealarını tutan çapraz bağların zayıflamasıyla kornea öne doğru sivrilir ve korneada bulunan, görmeyi sağlayan şeffaf dokunun zarar görmesi ile opak bir kornea oluşur. Bu durum da görme sorunu hatta körlüğe neden oluyor” ifadelerini kullandı. Keratokonus hastalarının ışığı hiçbir zaman kaybetmediğinin altını çizen Kaçmaz, “Ancak görmenin yüzde 10’un altına düştüğü durumlarda kornea nakli gerçekleştiriliyor. Keratokonus hastaları, genellikle miyop astigmat ve yüksek astigmatı olan hastalardır. Hastalar gözlükten kurtulmak istiyor, gözlük bağımlılığına son veremiyoruz ama uygun vakalarda, gözlük numarasını düşürebiliyoruz.  Keratokonus hasta grubunda akıllı mercek yerine astigmatlı tek odaklı mercek kullanılıyor” dedi. 

KORNEA NAKLİNDE GENÇLER ÖNCELİKLİ

Kaçmaz, görme seviyesi yüzde 10’un altına düşen Keratokonus hastalarının mercek kullanımı yerine halk arasında göz nakli denilen kornea nakli gerçekleştirildiğini belirtti. Kornea naklinin konforlu olarak uygulandığını vurgulayan Kaçmaz, “Organlarını bağışlayan ya da vefatı sonrası yakınları tarafından organları bağışlanan donörlerden alınan kornealarla bu işlem gerçekleştiriliyor. Hastalar göz nakli için belirli sıraya alınıyor. Özellikle iki gözü etkilenen hasta grubu ve genç hastalara nakil için öncelik veriliyor” dedi. Özel kliniklerde sıra beklemeden de nakil gerçekleştirildiğini ifade eden Kaçmaz, “Bu maddiyatla ilgili bir durum. Ortalama 40 dakikalık bir sürede göz nakli tamamlanabiliyor. Kataraktı olan hastada tek odaklı mercek ameliyatı tek göz için 12 bin TL’den başlıyor. Akıllı mercek takılacak ameliyatta ise 25 bin TL’den başlayan ücret söz konusu. Özel sektörde kornea nakil ameliyatları ise 60-70 bin TL’den başlıyor” diye konuştu.

HABER MERKEZİ