- Sağlık
- 14.03.2025 15:00
Sağlık emekçileri Sağlık Bakanlığı görevine Kemal Memişoğlu’nun gelmesinden sonra 5’inci kez ülke genelinde greve gidecek. Sağlıkta şiddet, sağlıkta özelleştirme ve bütçe yetersizliğine karşı cuma günü iş bırakacak
SEMİ TEKTAŞ-ÖZEL HABER/ Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından 2 Temmuz 2023’te Fahrettin Koca yerine Sağlık Bakanlığına getirilen Kemal Memişoğlu döneminde sağlık emekçileri 5’inci kere greve gitmeye hazırlanıyor. 14 Mart Cuma Günü iş bırakacak olan sağlık emekçileri, sağlık hizmetinin metalaştırılarak alınıp satılan bir mala dönüştürülmesine, hastaya müşteri denilmesine ve sağlık bütçesinin özel sermayeye akıtılmasına, sağlık kurumlarının şirketleşmesine, halkın sağlığının paraya tahvil edilmesine, performans -güvencesizlik- şiddet üçgeninde faturanın sağlık emekçilerine kesilmesine ve 14 Mart Tıp Bayramı’nın Sağlık Mücadele Haftası olması talebiyle iş bırakacak. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) İzmir 1 Nolu Şube Başkanı Hava Akcan, “Nitelikli, bilimsel, ulaşılabilir, ücretsiz sağlık hizmeti sunarak hem halkın sağlığını hem de sağlık çalışanlarının mesleki onurlarını korumak, sosyo-ekonomik hakları savunabilmek ve gündeme getirmek için 14 Mart’ta iş bırakacağız” diye konuşurken; 2 Nolu Şube Başkanı Başak Edge Gürkan ise “Personel eksikliği ve hasta yoğunluğu bahanesiyle mesai dışı, uzayan mesai adı altında angarya çalışma koşulları dayatılmaktadır ve bu durum sağlık emekçileri açısından dayanılmaz bir hâl almıştır” diye tepki gösterdi.
Sağlık emekçileri son beş ayda 5’inci kez grev yapmaya hazırlanıyor. Sağlık emekçileri ilk olarak taleplerini bakanlığa duyurmak için 5-7 Kasım tarihlerinde grev kararı almıştı. Daha sonraki süreçte sırasıyla 2-6 Aralık, 6-10 Ocak ve 14 Şubat tarihlerinde iş bıraktı. Emekçiler 5’inci eylemlerine ise 14 Mart Cuma Günü ülke genelinde yapacakları iş bırakma grevi ile devam edecek. Sağlık emekçileri İzmir’deki eylemin adresi ise Cumhuriyet Meydanı olacak. Emekçiler Eski Sümerbank önünden Cumhuriyet Meydanı’na yürüyecek, burada daha sonra İzmir Sağlık Platformu ortak metinle basın açıklaması gerçekleştirecek.
Sağlık sisteminde politikanın değişmesi gerektiğinin altını çizen Akcan, talepleri yerine getirilene kadar mücadele etmeye devam edeceklerini ifade etti. Akcan, “Nitelikli, bilimsel, ulaşılabilir, ücretsiz sağlık hizmeti sunarak hem halkın sağlığını hem de sağlık çalışanlarının mesleki onurlarını korumak, sosyo-ekonomik hakları savunabilmek ve gündeme getirmek için 14 Mart’ta iş bırakacağız. Bakan değişti ama sağlık sistemi değişmedi. Sağlık sisteminin değişmesi için bakan değil, politikaların ve bakış açıların değişmesi gerekiyor. Ama maalesef ki bu, AKP hükümetiyle pek mümkün değil. Çünkü AKP hükümeti, sağlığı özelleştirme çabası içinde. Eğitimde de aynısını yaptılar, bakanlar değiştikçe içini boşalttılar. Aynısını sağlıkta da yapıyorlar. Sağlıkta politika değişmeden sorunlar çözülemez, ama sorunlar çözülmeyecek diye mücadeleden vazgeçmeyeceğiz. Hem sağlık emekçileri için hem de halkın ücretsiz sağlık hakkı için mücadele etmeye devam edeceğiz. Taleplerimiz yerine getirilene kadar eylemlere devam edeceğiz. Sonuç alana kadar devam edeceğiz. Maaş zamları için iş bırakmıştık, ASM’lerdeki sorunlar için iş bırakmıştık, 14 Mart’ta Tıp Bayramı dolayısıyla daha görünür hale gelmek için iş bırakacağız” diye konuştu.
Sağlık emekçilerinin yaşadıkları sorunlara değinen Akcan, “Sağlık çalışanları parçalı ödeme alıyor. Maaşlarımızı ayrı, ek ödemelerimizi ayrı alıyoruz. Parçalı ödeme istemiyoruz, tek kalemde maaşlarımız yatsın. Maaşlarımız emekliliğimize yansıyor, ama seyyanen yapılan zamlar, ek ödemeler, teşvikler ve performans ödemeleri emekliliğe yansımıyor. Biz bunu kabul etmiyoruz. Sağlık çalışanına, “Seni hem ücretli çalıştıracağım hem de basit ücretlendirme yöntemiyle sistemin içinde tutacağım” deniyor. Ama sağlık sistemi böyle çalışmaz. Sağlık sistemini bir fabrika gibi bant sisteminden sağlık üretmeye çalışıyorlar. Bu şekilde sağlık hizmeti üretmez, hastalık üretir. 14 Mart’ta iş bırakacak dernek ve sendikaların amacı, ulaşılabilir, nitelikli, kamusal bir sağlık politikası üretmektir. Öyle bir sağlık sistemi yaratıldı ki, eczaneye ilaç almaya giden vatandaş ile eczacıyı karşı karşıya getirdiler. Hastanede sağlık çalışanı ile sağlık emekçisini karşı karşıya getirdiler. Sorduğumuzda sistem suçsuz diyorlar, ama esas suçlu sistem. Önceden anne babalarımız muayene ücreti vermez, emekliden de sadece yüzde 10 oranında ücret alınırdı. Ama şimdi öyle değil. 2-3 kalem reçete dışında her kalem reçeteden SGK kesinti yapıyor. Hekimin yazdığı ilacın aradaki farkını hasta ödemek zorunda kalıyor. Emekliye 300-400 lira fark çıkarılıyor, ödenmesi bekleniyor. Gece nöbet tutan emekçilerin, az elemanla çok çalıştırılmasına karşı mücadele ediyoruz. Ayda 12 gün 24 saat nöbet tutan sağlık emekçisi, evine ve ailesine nasıl zaman ayırabilir? Biz insanca çalışmak, insanca yaşamak istiyoruz” değerlendirmesinde bulundu.
Ek göstergelerin eşit dağıtılması gerektiğini ifade eden Akcan, “Sağlıkta 12 adet istihdam şekli var. Bunların kaldırılmasını istiyoruz. Herkes aynı statüde olmalıdır. Aynı meslekte çalışanlardan biri 4A’lı diğeri 4B’li olmamalıdır. Tek tip bir istihdam şekli olmalıdır. Son çıkan yönetmelikte fiili hizmet süresinde sadece nöbet tuttuğumuz günler esas alınıyor, ama gündüzleri de çalışıyoruz. Sağlık ve depreme dayanıklı binalarda hizmet vermek istiyoruz. 112 emekçilerinin şiddet görmediği bir gün var mı? Ya da aracının bozulmadığı bir gün var mı? İçişleri Bakanlığı ve Savunma Bakanlığı’nın araçları hepsi yenilendi. O zaman biz insana hizmet ediyorsak ve en kutsal varlık insansa, neden yeni ambulanslar almıyoruz? 700 bin kilometre yol yapmış, ekonomik ömrünü tamamlamış araçlar neden hala hizmet veriyor? Sağlık çalışanlarının emekleri görünmüyor. Ek göstergelerin eşit dağıtılması gerekiyor. Sağlık çalışanları hizmet vermemek ya da ülkesini sevmediği için değil, daha insana yakışır şartlarda yaşamak istediği için göç ediyor. Koştur koştur 3-5 dakika hasta muayene etmek için değil Dünya Sağlık Örgütü’nün 20 dakika olarak belirlediği sürede muayene edebilmek için göç ediyor. Kurum yöneticilerinin torpille değil, liyakatle seçilmesi gerekiyor” diyerek sözlerini tamamladı.
Kamu çalışanlarından alınan vergi oranın yüzde 15’te sabitlenmesi gerektiğini söyleyen Edge Gürkan, “14 Mart’ta yurt çapında, 16 sendika ve sağlık meslek örgütüyle birlikte, sağlık emekçilerinin sorunlarını bir kez daha dile getirmek için iş bırakıyoruz. Özellikle bu yıl kamu emekçilerine yapılan yüzde 11,54’lük sefalet zammıyla birlikte sağlık emekçileri ekonomik krizin altında iyice ezilmiştir. Teşvik, taban ek ödemeleri gibi farklı isimlerle yapılan ödemeler ise emekliliğe yansıtılmamaktadır. Çeşitli isimler altında ödenen bu tüm ödemelerden kesilen vergiler, artık belimizi tamamen büktü. Vergi dilimlerinin yüzde 15’te sabitlenmesini istiyoruz. Personel eksikliği ve hasta yoğunluğu bahanesiyle mesai dışı, uzayan mesai adı altında angarya çalışma koşulları dayatılmaktadır ve bu durum sağlık emekçileri açısından dayanılmaz bir hâl almıştır. Artan şiddet vakalarıyla can güvenliğimiz bile sağlanamazken, bizlere dayatılan bu çalışma koşulları kabul edilemez. İnsanca yaşayacak bir ücret ve insanca çalışma koşulları talebimizle birlikte, meslek onurumuzu ve halkın sağlık hakkını savunmak için 14 Mart’ta iş bırakıyoruz” şeklinde konuştu.