"Dünya vicdanının harekete geçmesi lazım"

Sebze ve meyve fiyatları arasındaki makasın daraltılması için çalışmalar yürüttüklerini kaydeden Bakan Tüfenkci, şöyle devam etti: “Bununla ilgili çalıştaylar yapıyoruz, bunlardan birini de Malatya’da gerçekleştirmiştik. Buradan çıkan sonuçlarla birlikte özelikle sebze ve meyve fiyatlarının istikrara kavuşturulması noktasında bir program dahilinde çalışmalarımızda epeyce bir mesafe aldık. Burada her zaman günah keçisi olarak gösterilen hal komisyoncularının, esasında fiyatların bu kadar yükselmesinde büyük bir rol oynamadıklarını da söylemek gerekiyor. Fakat şu da var, üreticiyle tüketici arasında sebze ve meyve fiyatlarında derin bir makas olduğunu da görmek lazım. Elbette sebze ve meyve, mevsimsel etkilerden çabuk etkilenen ve mevsimsel etkilere bağlı olarak fiyatı değişen bir ürün. Buna rağmen alacağımız tedbirlerle, piyasaya yönelik sağlıklı üretimle beraber toplanmasından, depolanmasına, standart kaplara konulmasına ve soğuk hava zincirlerinde taşınmasına, hallerde soğuk hava depolarının zorunlu hale getirilmesine yönelik teşviklerimiz var. Çünkü biz hal esnafımıza yükümlülükler getirirken aynı zamanda onları teşviklerle desteklemek istiyoruz.”

TÜRKİYE’NİN KADERİ YAZILACAK

Konuşmasının devamında 16 Nisan referandumunun öneminden bahseden Bakan Tüfenkci, “Bu referandum, Türkiye’nin geleceğini oylayacağımız bir referandum. Milletin iradesi mi hakim olacak yoksa vesayet odakları mı başka güçler mi hakim olacak? Türkiye’nin kaderinin yeniden yazılacağı bir referandumu 16 Nisan’da gerçekleştireceğiz. İnşallah sizlerin kararıyla 16 Nisan’da yeni bir Türkiye oluşturma adına Anayasa değişikliğine evet diyeceğiz” değerlendirmesinde bulundu.

“Biz neden bu anayasa değişikliğini gündeme getirdik” diyen Bakan Tüfenkci, şunları kaydetti: “Biz istedik ki Türkiye yanı başımızdaki bir Suriye ve Irak olmasın. Her türlü terör saldırısıyla mücadele eden Türkiye’nin bölgede güçlü bir yönetime sahip olması lazım. Daha dün Suriye’de kimyasal silah kullanarak bir insanlık suçu, bir savaş suçu işlendi. Bu insanlık ve savaş suçunu nefretle kınıyoruz. Elbette ki yapanlar hesabını vermelidir. BM, Adalet Divanı bu noktada gücünü göstermeli, harekete geçmeli ve bunu yapanlardan hesap sormalıdır. Çünkü bu normal savaş hukuku içerisinde cereyan eden bir olay değil. Çocuklara, gençlere, yaşlılara, kadınlara herhangi bir ayrım yapmadan bütün insanlara karşı işlenmiş bir suç. Dolayısıyla bunu mazur görmek ve göstermek hiçbir akıl sahibine ve hiçbir devlete yakışmaz. Dünyanın vicdanının harekete geçmesi lazım. Eğer bu duruma seyirci kalırsak dünyanın geleceğinden de endişe etmemiz lazım. Biz bunun için, birbirimizle uğraşmamak için, Türkiye’nin enerjisi sen, ben öteki diyerek ve kamplaştırarak boşa harcanmaması için yeni bir sisteme geçmek istiyoruz. Geçmişte insanları ötekileştirerek, kamplaştırarak ayrıma gittiler. Hatta 15 Temmuz’da eğer o darbe girişimi başarılı olsaydı, Türkiye’de bir iç karışıklığa ve bölünmeye neden olacak bir sürece girmiş olacaktık. O gün sizler darbeye hayır diyerek kalkışmaya dur dediniz inşallah, 16 Nisan’da da milletin hakimiyetine evet diyeceğiz.” (İHA/MALATYA)