“Karşılıksız kalacak bir davranış değildir”

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan Kaya'nın Hollanda'da yaşadığı engellemelere sert tepki göstererek, "Hollanda'da nazizmin ve faşizmin ayak seslerinin duyulmasının ötesine geçildiği ve hükümetin bu kararıyla nazizmin ve faşizmin yeniden dirilttiğini görüyoruz" dedi


  • Oluşturulma Tarihi : 13.03.2017 08:47
  • Güncelleme Tarihi : 13.03.2017 08:47
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
“Karşılıksız kalacak bir davranış değildir”

Düzce'ye giden Bakan Bozdağ, TEM gişelerinde partililer tarafından karşılandı. Bakan Bozdağ, partililerle bir araya geleceği öğle yemeği öncesi gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bakan Fatma Betül Sayan Kaya'nın Hollanda'ya sokulmamasına tepki gösteren Bozdağ, “Hollanda hükümetinin yaptığı seyahat hürriyetinin engellenmesidir, ifade hürriyetinin engellenmesidir. Toplanma hakkının çiğnenmesidir, insan haklarının ve demokrasinin katledilmesidir. Hukukun yok edilmesidir. Esasında Avrupa Birliğinin, Avrupa Konseyinin ve Avrupa medeniyetinin üzerinde yükseldiği değerleri imhadır. Bu Avrupa medeniyet anlayışının iflasıdır. Net bir şekilde demokrasi de insan hakları da ayaklar altına alınmıştır. Hollanda hükümeti İslamofobi hastalıklarına karşı dirayetli bir duruş sergileyememiştir. Görünen o ki Hollanda'da yükselen ayrımcılık, ırkçılık, yabancı düşmanlığı ve İslamofobi hastalıkları Hollanda hükümetine de yayılmıştır, hükümeti teslim almıştır. Buradan bir kez daha sesleniyoruz. Diyorum ki eğer ayrımcı, ırkçı, İslamofobik bu olumsuz anlayışlara karşı siyasetçiler sesini yükseltmezse, ülkeyi yönetenler tavır koymazlarsa ileri de kendi ülkelerinde konuşabilecekleri demokratik bir ortamı bulamazlar, bulma imkanları da yoktur" diye konuştu.

FAŞİZMİN AYAK SESLERİ

Bakan Bozdağ, Hollanda hükümetinin yaptığının nazizt ve faşist bir uygulama olduğunu vurgulayarak şunları söyledi: "Teröristlere her türlü imkan verip, teröristlere kucak açıp demokratik hukuk devleti olan Türkiye'nin meşru hükümetinin bakanlarına kapıyı kapatmak ve onu demokrasiyle insan haklarıyla ve hukukun üstünlüğüyle izah etmek mümkün değildir. Bu çok net bir şekilde ifade etmek gerekirse ilkel bir uygulamadır. Diplomatik nezaketin büyük bir ilkellikle çiğnenmesidir. Nazist ve faşist bir uygulamadır. Hollanda'da nazizmin ve faşizmin ayak seslerinin duyulmasının ötesine geçildiği ve hükümetin bu kararıyla nazizmin ve faşizmin yeniden dirilttiğini görüyoruz. Ama burada üzücü olan şey su. Avrupa Birliği organları, Avrupa Konseyi organları ve Avrupa ülkeleri bunun yanında insan hakları örgütleri ve Avrupa ile ilgili Avrupa Konseyi ile ilgili her gün rapor hazırlayan başka ülkelerin hepsine demokrasi hukuk dersi veren, ayar üstüne ayar çekmeye çalışan demokrasi havarilerinin hiçbiri şu ana kadar konuşmadı. Ben şimdi buradan Avrupa Konseyi Genel Sekreteri'ne soruyorum. Hollanda hükümetinin yaptığı demokrasi katliamı, insan hakları ve hukuku mezara gömme anlayışı ve bu faşist ve nazizt uygulama karşısında sizin söyleyecek bir çift sözünüz var mı yok mu? Eğer varsa iki gündür neden hala konuşmadınız. Türkiye söz konusu olduğunda insan hakları raporları hazırlanıp kaşlarını çatıp konuşanlar onlara da sesleniyorum. Neden Hollanda'ya, Almanya'ya, Avusturya'ya insan hakları hukuk ve demokrasi katliamı yapmaları karşısında, bu faşist uygulamalar karşısında nazizt kararlar ve uygulamalar karşısında sessiz kalıyorlar, niye konuşmuyorlar? Adil olun, objektif olun, net olun, mert olun. Çifte standardı bırakın. Demokrasi, hukuk devleti ve insan hakları söz konusu olan herkese karşı eşit davranın. Görüyoruz ki böyle bir uygulama söz konusu değil. Liderler de konuşmuyor, herkes susuyor. Herkes başka bir noktadan olaya bakıyor."

YOLUNA DEVAM EDECEK

Bakan Bozdağ, Hollanda hükümetinin yaptığı bu tavrın karşılıksız kalmayacağını ifade ederek konuşmasına şöyle devam etti: "Türkiye'de ifade hürriyeti üzerine konuşuyorsunuz. Kimsenin ifade hürriyeti şu ana kadar engellenmemiştir. Kimsenin toplanma hakkı engellenmiştir, seyahat hürriyeti engellenmiştir. Herkes özgürce bu ülkede kendini ifade etmekte, toplanmakta, seyahat edebilmektedir. Ama buna rağmen teröristleri himaye için bu konularda Türkiye'yi suçlayanlara diyorum ki Türkiye'nin bakanı terörist mi? Değil. Bir terör örgütü üyesi mi? O da değil. Peki nedir, 80 milyonluk Türk milletinin oluşturduğu büyük Türkiye devletinin bin yıllık bir devletinin meşru bakanıdır. Siz teröristlere gösterdiğiniz hoş görüyü, teröristlere gösterdiğiniz yaklaşımı Türkiye devletinin meşru hükümetinin bakanlarına göstermiyorsunuz. Bu elbette ki karşılıksız kalacak bir davranış değildir. Türk milleti ve Türkiye devleti büyük bir millet, büyük bir devlettir. Büyük millet ve devlet olmanın vakar ve onuruna yaraşır bir şekilde bu konudaki davranışını belirleyecek ve ona göre yoluna devam edecektir." (DHA)

Haber Merkezi