Serap Yücesir: Kız çocuklarına fırsat sunulmalı

HÜSEYİN DEMİR/RÖPORTAJ

Fenerbahçe Spor Kulübü ile tarihi başarılara imza atan, profesyonel basketbol kariyerinden sonra yöneticilik görevinde bulunan, sarı lacivertlilerin önemli ismi İzmirli Serap Yücesir, yaşadığı unutulmaz anları, şampiyonluklarını, Bayraklı Spor Kulübü’nden milli takıma uzanan başarı öyküsünü gazetemize anlattı. Eski milli basketbolcu Yücesir, sporda toplumsal cinsiyet eşitsizliğine yönelik önemli açıklamalarda bulundu.

İzmir’de Bayraklı Spor Kulübü’nde basketbola başladınız. Peki profesyonel kariyerinize geçişiniz nasıl oldu?

Spor hayatıma eskrim branşı ile başladım ve o donem milli takıma seçilen sporcularından biri olarak çalışmalara katıldım. Basketbola ilk adımımı 13 yaşında attım, babam beden eğitimi öğretmeni olduğu için beni hep spora teşvik etti. Uzun boylu olduğumdan dolayı İzmir Karşıyaka Ortaokulu’nda basketbola geçiş yaptım. İlk profesyonellik deneyimim İzmir Bayraklı Spor Kulübü’nde başladım. Henüz 16 yaşında Urla Gençlik Spor’da oynarken milli takım kadrosuna seçildim. Kariyerimin zirve dönemini Fenerbahçe’ye 18 yaşında transfer olarak yaşadım. Emeğin ve sevginin taçlandığı sarı lacivertli formayı 18 yıl onur duyarak taşıdım.

BÜYÜK KAPTAN

Uzun yıllar Fenerbahçe Spor Kulübü’nde kaptan olarak tarihi başarılara imza attınız. Sarı lacivertlilere olan aidiyetinizi nasıl anlatırsınız?

Fenerbahçe Kadın Basketbol Takımı’nın kaptanı olarak 5 lig, 7 Türkiye kupası, 7 Cumhurbaşkanlığı kupası şampiyonluğu ve 1 EuroCup kazandık. Çok sevdiğim 12 numaralı forma ve 'Büyük Kaptan' lakabıyla sonlandırdığım basketbol kariyerime altyapısında yetiştiğim Fenerbahçe Spor Kulübü tarihinde en uzun süre oynayan sporcu olarak devam etmiş ve Fenerbahçe’ye kök salmış olmaktan onur duyuyorum. Bu aidiyetin temelinde; emeğin beslediği bir çınar ağacı gibi kök saldığım muhteşem sinerji, taraftarın gücü ile coşkusu, unutulması imkansız başarılarla taçlanan ve beni olgunlaştıran uzun yıllar var diyebilirim. Harika bir ekip, muhteşem Fenerbahçe  taraftarıyla bütünleşen üst duzey bir takımdaşlık ruhu ile uzun ve yorucu fakat hedefe ulaştığımız için o günleri unutamıyorum.

Türkiye Basketbol Kadınlar Ligi’nde genç oyuncuların gelişimi ve altyapılar için neler söylemek istersiniz?

Bugünün basketbolu bizim oynadığımız döneme göre biraz hızlandı fakat üzülerek söyleyebilirim ki bu, Türk basketbolcularının etkisi ile değil takımlarımızdaki yabancı oyuncu sayısının artmasından dolayı oldu. Bununla birlikte altyapılarda oynayan basketbolcular, yabancı sayısından dolayı hedefsiz kalıyor. Altyapı antrenörlerinin genç ve deneyimsiz olması, kulüplerin Avrupa standartlarında oyuncular yetiştirmenin yerine kısa süreli başarı amaçlanması da bu olumsuz tabloyu yaratıyor.

Sporda toplumsal cinsiyet eşitsizliğine dair nasıl bir mesaj vermek istersin?

Bir kadın basketbol emekçisi olarak sporda cinsiyet eşitsizliğinin, söz sahibi kulüpler ve kurumlardan kaynaklandığı kanaatindeyim. Özellikle Anadolu’daki kız çocuklarının basketbol oynamalarına imkân sunulmaması, özel gereksinimli kızların gerekli olanaklara ulaşmamasına çok üzülüyorum.