- Tarihte Bugün
- 29.10.2025 00:54
Tarihte bugün ne oldu? 29 Ekim…
29 Ekim tarihinde dünya ve Türkiye tarihinde pek çok önemli olay yaşandı. Tarihte bugün neler oldu, kim doğdu, kim öldü sorularının yanıtları ve yaşanan tarihî gelişmeler sizler için derlendi.
- Oluşturulma Tarihi :
- Güncelleme Tarihi :
- Kaynak : HABER MERKEZİ
29 Ekim, tarih boyunca keşiflerden siyasi gelişmelere, bilim, kültür ve sanat alanındaki önemli olaylara sahne oldu. Bu tarih hem dünya hem de Türkiye açısından birçok dönüm noktasına ev sahipliği yaptı. İşte 29 Ekim tarihte bugün yaşananlar, doğumlar ve ölümler…
TARİHTE BUGÜN NE OLDU?
Anadolu'nun işgalden kurtarılmasının ardından Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde, TBMM'nin 29 Ekim 1923'te Cumhuriyet'i ilan etmesiyle "Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir" sözü de devlet yönetiminde en belirgin şekliyle yerini aldı.
Mustafa Kemal Atatürk, Erzurum Kongresi'nde Mazhar Müfit Bey'e, "Zaferden sonra hükümet şeklinin cumhuriyet olacağını" söyledi ancak yakın çevresi ne de toplum henüz cumhuriyet sistemine alışık olmadığı için bu düşüncesini milli bir sır olarak sakladı.
Türkiye Cumhuriyeti'nin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkmasıyla yakılan bağımsızlık meşalesi, Türk milletinin verdiği büyük mücadele sayesinde bir daha hiç sönmedi.
23 Nisan 1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılmasıyla Türk milletinin yaşamında yeni bir dönem başlamış oldu. Artık halkın temsilcilerinden oluşan Türkiye Büyük Millet Meclisinin üstünde hiçbir gücün olmadığı ortaya koyuldu.
Kurtuluş Savaşı'nın başarıyla sonuçlanmasının ardından, yeni Türk devletinin varlığı, 24 Temmuz 1923'te imzalanan Lozan Antlaşması ile tescillenmiş oldu.
İkinci dönem Türkiye Büyük Millet Meclisinin toplanmasından 2 ay sonra 13 Ekim 1923'te Ankara, Türkiye'nin hükümet merkezi oldu. Artık mevcut rejimin isminin de bütün açıklığı ile konulması, yeni devletin başkanının seçilmesi gerekiyordu.
O güne kadar devlet başkanlığı görevi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı olarak Mustafa Kemal Paşa tarafından yürütüldü. Diğer taraftan bazı yabancı ülkeler de Lozan Antlaşması'nın onayı için Türkiye'deki yeni devlet rejiminin daha açık şekilde belirlenmesini istiyordu.
27 Ekim 1923'te İcra Vekilleri Heyetinin istifası ve Meclisin güvenini kazanacak bir kabine listesinin oluşturulamaması da bu soruna acil bir çözüm gerektirdi.
Atatürk, 28 Ekim 1923 akşamına kadar hükümetin kurulamaması üzerine Çankaya Köşkü'nde arkadaşları için Latife Hanım'a bir sofra hazırlattı.
İsmet Paşa, Ali Fuat Paşa, Halit Paşa, Kemalettin Sami Bey'in de yer aldığı akşam yemeğinde yaşananları Atatürk, Nutuk'ta şöyle anlattı:
"Gece olmuştu... Çankaya'ya gitmek üzere Meclis binasından ayrılırken, koridorlarda beni beklemekte olan Kemalettin Sami ve Halit Paşa'lara rastladım. Ali Fuat Paşa, Ankara'dan hareket ederken bunların Ankara'ya geldiklerini o günkü gazetede 'Bir Uğurlama ve Bir Karşılama' başlığı altında okumuştum. Daha kendileriyle görüşmemiştim. Benimle konuşmak üzere geç vakte kadar orada beklediklerini anlayınca, akşam yemeğine gelmelerini, Milli Savunma Bakanı Kazım Paşa vasıtasıyla kendilerine bildirdim. İsmet Paşa ile Kazım Paşa'ya ve Fethi Bey'e de Çankaya'ya benimle birlikte gelmelerini söyledim. Çankaya'ya gittiğim zaman, orada, beni görmek üzere gelmiş bulunan Rize Milletvekili Fuat, Afyonkarahisar Milletvekili Ruşen Eşref Bey'lerle karşılaştım. Onları da yemeğe alıkoydum.
Yemek sırasında, 'Yarın Cumhuriyet ilan edeceğiz' dedim. Orada bulunan arkadaşlar, derhal düşünceme katıldılar. Yemeği bıraktık. O dakikadan itibaren, nasıl hareket edileceği konusunda kısa bir program belirledim ve arkadaşları görevlendirdim. Belirlediğim programın ve verdiğim talimatın uygulanışını göreceksiniz.
Efendiler, görüyorsunuz ki Cumhuriyet ilanına karar vermek için Ankara'da bulunan bütün arkadaşlarımı davet ederek onlarla görüşüp tartışmaya asla lüzum ve gereksinim duymadım. Çünkü, onların da aslında ve tabii olarak benim gibi düşündüklerinden şüphe etmiyordum. Halbuki o sırada Ankara'da bulunmayan bazı kişiler, yetkileri olmadığı halde, kendilerine haber verilmeden, düşünce ve rızaları alınmadan Cumhuriyet'in ilan edilmiş olmasını bize gücenme ve bizden ayrılma sebebi saydılar."
Mustafa Kemal Paşa o gece İsmet Paşa ile 1921 Anayasası'nın bazı maddelerini değiştiren kanun tasarısını hazırladı.
"Türkiye devletinin hükümet şekli Cumhuriyettir." hükmünün yer aldığı tasarı üzerinde TBMM'de yapılan konuşmalardan sonra saat 20.30'da oturuma katılan 158 üyenin tamamının oyuyla Cumhuriyet'in ilanı kabul edildi. Cumhuriyet'in ilanı "Yaşasın Cumhuriyet" sesleri ve alkışlarla karşılandı.
Böylece yeni devletin yönetim biçimi bütün açıklığı ile ismini almış oldu. Cumhuriyet'in ilanı ile "Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir" ilkesi de artık devlet yönetiminde en belirgin şekliyle yerini buldu.
Ardından cumhurbaşkanlığı seçimine geçildi. Yapılan gizli oylamada 158 milletvekilinin tamamının oyunu alan Gazi Mustafa Kemal Atatürk, TBMM tarafından yeni Türk devletinin ilk cumhurbaşkanı seçildi. Bunun üzerine kürsüye gelen Atatürk, yaptığı konuşmasını, "Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır." sözü ile bitirdi.
Böylece devletin adı ve rejimiyle ilgili tartışmalara son verildi ve devlet başkanlığı konusu çözüme kavuştu. Hükümetin kurulma şekli yeniden düzenlendi.
Buna göre, cumhurbaşkanı başbakanı atayacak, başbakan da bakanlarını seçip cumhurbaşkanının onayına sunacaktı. Bu uygulamayla, Meclis Hükümeti Sistemi yerine parlamenter rejime geçilmiş oldu.
İlk hükümeti kurmakla İsmet İnönü görevlendirilirken, Fethi Okyar da TBMM Başkanlığı'na seçildi.
Türk halkı, 29 Ekim gecesi ve 30 Ekim günü Cumhuriyet'in ilanını kutladı. 26 Ekim 1924'te yayımlanan kararname ile Cumhuriyet'in ilanının 101 pare top atışı ve düzenlenecek etkinliklerle kutlanmasına karar verildi.
Karar doğrultusunda 29 Ekim 1924'teki etkinlikler, kutlamaların başlangıcı oldu.
Hariciye Vekaleti, 2 Şubat 1925'te bir kanun teklifiyle 29 Ekim'in bayram olmasını önerdi. Teklif, Meclis Anayasa Komisyonu tarafından incelendi ve 18 Nisan'da karara bağlandı.
TBMM'de teklifin 19 Nisan'da kabul edilmesi ve yeni Türk devletinin Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde yüzünü çağdaşlaşma ve demokrasiye çevirmesiyle 29 Ekim, 1925 yılından bu yana "milli bayram" olarak kutlanmaya başlandı.
TARİHTE BUGÜN KİM DOĞDU?
Hüseyin Atalay, 27 Ekim 1991 tarihinde Antalya’da doğmuş, sahaya adımını attığı andan itibaren mücadele ruhunu hiç kaybetmeyen bir futbolcudur. Futbola memleketi Antalya’da Antalyaspor altyapısında başlayan Atalay, genç yaşta yeteneğini göstererek 2008 yılında profesyonel sözleşme imzaladı ve A2 takıma yükseldi.
2010-11 sezonunda A takım antrenmanlarına katılmaya başlayan Atalay, 22 Aralık 2010’da Beypazarı Şekerspor karşısında Türkiye Kupası’nda ilk resmi maçına çıkarak sahaya adım attı. 2012-13 sezonunda Denizlispor’a transfer olarak kariyerine yeni bir sayfa açtı ve farklı kulüplerde edindiği deneyimlerle oyun anlayışını geliştirdi.
Millî takım düzeyinde de adından söz ettiren Atalay, Türkiye U-15, U-16 ve U-19 takımlarında toplam 5 kez millî formayı giymeyi başardı. Bu süreç, onun sahadaki disiplinini ve sorumluluk duygusunu pekiştirdi.
Günümüzde Fethiyespor formasıyla 2. Lig’de mücadele eden Hüseyin Atalay, saha içindeki enerjisi ve kararlılığıyla hem takımına hem de genç futbolculara ilham vermeye devam ediyor.
TARİHTE BUGÜN KİM ÖLDÜ?
Metin Ersoy, 15 Nisan 1934 tarihinde İstanbul’da doğmuş, Türk müzisyen ve şarkıcıdır. 1960 yılında tanıştığı İlham Gencer ve Ayten Alpman ile birlikte müzik çalışmalarına başlayan Ersoy, Harry Belafonte’nin şarkılarını söylemeye başlamış ve kendisine İlham Gencer tarafından “Kalipso Kralı” takma adı verilmiştir. 1969 yılına kadar Gar ve Çakıl gazinolarında çalıp söyleyen sanatçı, 1970 yılında seslendirdiği Vakit Yok Gemi Kalkıyor şarkısıyla asıl çıkışını gerçekleştirmiştir. Ersoy, müzik kariyerinin yanı sıra bazı sinema filmlerinde de rol almıştır.
Özel yaşamında Metin Ersoy’un 1977 doğumlu oğlu Emir Ersoy müzisyen ve piyanist, 1978 doğumlu kızı Tuğçe Ersoy ise oyunculuk yapmaktadır. 1995 yılında Tuğçe Ersoy’un karıştığı bir bıçaklı kavga sonucu lise öğrencisi İlimdar Kalkan hayatını kaybetmiş, Metin Ersoy kısa bir süre tutuklu kalmış ve olayın avukatı Macit Acar öldürülmüştür. Bu olay o dönemde ülke gündeminde büyük yankı uyandırmıştır.
Metin Ersoy, 29 Ekim 2017 tarihinde Bostancı, Şaşkınbakkal’daki evinde 83 yaşında hayatını kaybetmiş ve cenazesi Karacaahmet Mezarlığı’na defnedilmiştir.
Kaynak : HABER MERKEZİ