Sayfa Yükleniyor...
Araştırmacı yazar Hakkı Yılmaz, İslam dini cenneti dünyada yaşatmak için gelmiştir. Ama şimdi gördüğümüzde birileri İslam adına cehennemi dünyada yaşatıyor dedi
TANER UYANIKER - ÖZEL HABER
İslam dini ve Kuran hakkında yazdığı onlarca kitap ile bu alanda adından sıkça bahsedilen araştırmacı yazar Hakkı Yılmaz ile bir araya geldik.
Özellikle Tebyinül-Kuran adlı sıra dışı çalışmasıyla Kuranın anlaşılmasına büyük katkılar sunan ve geniş kitleler tarafından beğeni ile takip edilen Hakkı Yılmaz'ın bu eseri ise Kuranın, iniş sırasına göre necm necm mealini vermektedir. Hakkı Yılmaz, İslamın yozlaştırıldığını ifade ederek bin 300 yıldır dinin uygulanamadığını söyledi. İslam dininin en iyi uygulandığı ülkeyi sorduğumuzda ise cevabı, İskandinav ülkeleri ve Japonya oldu.
Kuranın dünyada doğru anlaşılmadığı söyleyen Yılmaz, bunun en önemli nedeninin Kurandaki ayetlerin bir düzen içinde olmamasına bağladı. Yılmaz, Bizim çalışmalarımız diğerlerinden farklı. Klasik musaf anlayışına aykırı. Kuran necm necm indi. Halife Osman döneminde tabiri caizse karambole bir düzenleme yapıldı. Onun içinde Kuran doğru düzgün anlaşılamıyor. Biz buna bir düzenleme yaptık ve bunu dünyada ilk kez ben gerçekleştirdim. Bir olayı düşünün bir paragrafı bir yerde bir paragrafı başka bir yerde. Biz onu düzenledik yerini değiştirerek olması gereken yere koyduk. Bir puzzle düşünün yüzde 50si yerine konmuş. Geri kalanı da alelade serpiştirilmiş. Biz onları teknik açıdan yerlerine koyduk. Böylece herkes Kuranı daha iyi anlıyor dedi.
YAPBOZU TAMAMLADIK!
Konuyla ilgili açıklamalarını örneklerle sürdüren Yılmaz, şunları söyledi: Allah bir konuyla ilgili peygambere 10 ayet gönderdi. O konu orada bitti. Bir ay sonra 20 ayet gönderdi. O da başka yerde duruyor. O ayetlerin hepsini sırasına, inişine, konusuna göre bakılmaksızın hepsi arka arkaya dizilecek olursa bazı cümlelerdeki ifadelerin birbirine girmesi farklı anlaşılmalara neden oldu. Örnek verecek olursak; Lokman Suresi Ey oğlum diye nasihat ediyor. 10 cümlelik bir nasihati var diyelim. 3. cümlesi bitiyor. Araya aile hukukuna ait bir pasaj konuluyor sonra yine ey oğlum diye devam ediyor. Bu açıkça gösterir bunların birbirleriyle alakası yok. O aile hukukuyla ilgili pasaj oradan çıkacak ve Lokmanın oğluna nasihati bir bütün olarak devam edecek. Biz işte bunu gerçekleştirdik. Kuran en ileri derecede dil bilgisi kurallarına uygun ve edebiyat kurallarına uygun olarak indi. İşte bunlara uygun değil. Daha iyi anlaşılması için gayret gösterdik. Bunu iman borcu olarak gördük. Biz bazı sözcüklerin o günkü anlamına göre bugüne çevirdik.
DİNDEN PARA KAZANILMAZ
Dini konularda dinden para kazanmanın yasak olduğunu ifade eden Yılmaz, Allahın peygambere dinden kesinlikle ücret aldırmadığını söyledi. Geçmiş peygamberlerin de dinden kazanç sağlamadığını belirten Yılmaz, Allah, dedi ki Sizin ücretinizi ben vereceğim kesinlikle dinden faydalanmayacaksınız. Ben bu yolda giderek kitaplarımın hiçbirinden telif almadım, kitaplarımdan bir çay içmişliğim yoktur. Din, bir elmas vadisidir. O kadar sömürülmeye müsaittir. Bu dinin orijinali Kuranın içindedir. Onu anlamak için Kuran dışında başka herhangi bir kitaba ihtiyaç yoktur. Ama zaman içerisinde bu sömürü düzeni kuruldu. Bu durum İslama düşman olan kesim tarafından bu hale getirildi. İslam geldiği zaman çapulculuğu, köleliği kaldırdı. Bu birilerinin işine gelmedi. O birileri bir faaliyette bulundu. Rant elden gidiyor, kullarımız ellerimizden kaçıyor, bankadaki paralarımız uçup gidiyor. Böyle olmaz bizim efendiliğimiz, patronluğumuz var dediler. Buna çözüm olarak dini yozlaştırdılar. Kuran beyinsel zihinsel hastalıkların hepsine ilaçtır. O ilacın dozajını değiştirirsek ona başka şeyler sokarsak o ilaç etkisini gösterir mi? Göstermez dedi.
İslamda da tek kaynağın Kuran olduğunu ifade eden Yılmaz, buna rağmen bunun yanına sünnet gibi kıyas gibi şeyleri de eklediklerini söyledi. Yılmaz, Din sadece Allahın Kurandaki ilkeleri olmasına rağmen bu defa çeşitli yorumlarla, falan hazret şunu dedi, falan bilgin şunu dedi diyerek onun bunun görüşleri dine sokuldu ve zamanla din olarak kabul edildi. Bu defa İslam dini amacından çıktı ve bin 300 senedir bu dini anlamadık. Müslümanlar ilk etapta Kurana dayandığında bir köle bile valilik yapacak düzeye gelmişti. Ondan sonrada Müslüman alimleri eski bilgileri tekrar ede ede yerinde saydılar. Askeri, ekonomi, ilim, bilim alanında hepsi çöktü ve yabancılarda Müslüman aleminin önüne geçti. Mezhep dediğimiz, cemaat dediğimiz şeyler İslama aykırı şeylerdir. Bunlar olmaması gereken şeyler. Allah bir ayetinde, Gerçek şu ki, dinlerini parça parça edip kendileri de gruplaşanlar, sen hiçbir şeyde onlardan değilsin der. Her cemaat kendi değerleriyle övünür. Kurandakini dikkate almazlar. Biz Kurandaki İslamı tekrar milletin önüne serdik. Bu cemaatçilerin hepsi bizim dedikodularımızı yapar. Ama bir Allahın kulu çıkıp da Hakkı Yılmaz şurasını yanlış dedi diye bir şey söyleyemez. Biz bu Kuranı doğru anlattığımızdan dolayı da zamanında ben ateistim, deisttim diyen, dine karşı soğuk bakan kesim böylece Kuranı en iyi anlayan en iyi anlatan kesim oldu. Çünkü kendisiyle buluştu. Bizim Kuranımız akıllı insanları muhatap alır, akılsız insanların üzerine pislik yağacağını, söyler. O yüzden biz Kuranda olmayıp da çıkarları için müritlerini kandırmaya çalışanları dikkate almıyoruz dedi.
İSLAMDA AÇ DOYURMA YOK!
İslamın ne sosyalizm ne kapitalizm olduğunu belirten Yılmaz, İslamın kendine özgü bir yapısı olduğunu söyledi. Yılmaz, şu ifadelerde bulundu: İslamda kazanç hürriyeti vardır. Nereye kadar özgürsün ama benim sınırıma zarar vermeyecek kadar. Sınırsız değil. Büyük balık, küçük balığı yutamaz yani... Eşitlik de tam anlamıyla adalet değildir. İslamın herkes hakkına alacak der. Eşit bir şekilde demez. Örnek olarak bir babanın iki oğlu var biri üniversitede biri ilkokulda okuyor. Bu çocuklarına aynı parayı veremez. Üniversite de okuyana fazla vermesi gerekir. Kuranda Necim Suresinin de bir ayeti var, İnsana çalışıp kazandığından başkası olamaz der. Mesela Marx bunu 2 bin sayfa kapital olarak yazdı ama bunun özünü getiremedi. İslamda kesinlikle refah olan şey eşit olacak. Belli bir kesimde olmayacak. Bu sosyalizm ve kapitalizmde yoktur. Adil bir paylaşım olacak. Adil paylaşımda şimdiki gibi sadaka kültürüyle vererek değil. Herkes kendi kazanacak. İslamda aç beslemek yok. Aç adama iş vermek var. Adam aç mı gel şurada çalış. İstihdam yaratacaksın o kişi kendi ekmeğini yiyecek. İslam kesinlikle bir kişinin başka bir kişinin sadakasını yemesine izin vermez. Araplarda bir deyim var, İnsan, insanın kölesidir diye. Bir insana yemek verirsin kölen olur. Yeri gelir seni eleştirmesi gerekir, eleştiremez. İslamda bu yoktur. Kuranda açı doyuracaksın diye bir ayet yok. Aça iş vereceksin. Şimdi kapitalizmde millet birbirini sömürür. Sosyalizmde milleti milletten birileri sömüremez bu kez devlet sömürür. İslam ise bunun ikisine de izin vermez ne insana ne de devlete sömürtür. Bugün dinci dediğimiz kişiler peygamber döneminin ebu cehilleridir. Sarığıyla, cüppesiyle, gururuyla, kibriyle küçük dağları ben yarattım edasında gezerler.
DEVLET TÜM İNANIŞLARIN ŞEMSİYESİDİR
Türkiyede laikliğin tanımının doğru yapılamadığını belirten Yılmaz, laiklik nedir dendiği zaman herkesin yorumunun farklı olduğunu söyledi. Yılmaz, Laikliği bir din hürriyeti olarak ve devletin dine karışmaması noktasında ele alacak olursak Allah kişilere özgürlük vermiştir, dileyen Müslüman, kafir, münafık olur. İslamda birisine kesinlikle benim gibi düşüneceksin denilemez. İslamda yanlış yapan kişilerin sorumluluğu aydınlardadır. Aydınlar toplumun karşısına geçecek, iyiyi, güzeli, doğruyu hep anlatacak. Duvara birbirinden farklı tabloları astığınızı ve halka bunlardan istediğinizi seç dediğinizi düşünün. Halk orada istediğini seçer. Onlara sen benim gibi neden düşünmüyorsun deme hakkımız yoktur. İslamın öngördüğü bu. Dinin devlete müdahalesi noktasına gelince burası da doğru anlaşılmadı. Hangi dini devlete müdahale ettireceksin. Kurandakini bir kenara atıp ta yok onun elini keseceksin, yok bunu recm edeceksin dediklerini sen din olarak ele alıp devlete empoze etmeye kalkarsan, o millet onu reddeder. Olmaması da lazım. Dünyanın değişik yerlerinde laiklik uygulanıyor. Devletin dini olur mu? Din kişilerde olur. Devlet dedi ki ben Müslümanım, Hıristiyanları, Musevileri ne yapacaksın o zaman? Devlet olarak onlara kol kanat germeyecek misin? Onun için devlet tüm inanışların şemsiyesidir. Onları korur. IŞİDçiler bilmem neler ortaya çıkıyor. Onların din dedikleri dinde yok. Bunlar İslam dinini yozlaştırmak için bir projeydi o da uygulandı. İslamda insana zarar verecek hiçbir şey yok. İslam insanoğlunun mutluluğu için gelmiş bir dindir. İslam dini cenneti dünyada yaşatmak için gelmiştir. Ama şimdi gördüğümüzde birileri İslam adına cehennemi dünyada yaşatıyor. İslam dinine en uygun yaşayan ülkeler ise Japonya ve İskandinav ülkeleridir diye konuştu.
AYDINLANMA DEVAM ETSEYDİ
Atatürkün İslama çok büyük katkıları olduğunun altını çizen Yılmaz, Atatürkün İslam coğrafyasını gezerek, İslam aleminin sefilliğini gördüğünü ve bunun da bu dinin yozlaşmasından kaynaklandığını fark ettiğini söyledi. Yılmaz, şu ifadelerle konuşmasını sürdürdü: Allah kölelikten kurtarmış ama zaman içerisinde halk ağalara, şeyhlere, tarikatlara köle olmuştur. Atatürk, o gün çok iyi şeyler yaparak halkın Kuranla tanışmasını sağlamıştır. Atatürke kadar din hacıların, hocaların elindeydi. Halk hocaya gidip, Şu kara kitaba bak, ne diyor diyorlardı. Onların bazıları da Bir kuzu getir de bakalım diyordu. Halk Kuranda ne yazıyor bilmiyordu. Atatürk, halka Allah ne demiş bunu öğrensinler diye Elmalılıya Kuranı Türkçeye çevirtmiştir. Atatürk, kendi parasıyla o kitabı bastırmış ve onun Anadolunun her yerine yayılmasını sağlamıştır. Atatürk dine çok büyük hizmet etmiş birisidir. Cumhuriyet kurulduğunda da ağalık, şeyhlik eski ihtişamını kaybedince Atatürke karşı antipati başladı. El altından Cumhuriyet düşmanlığı, Atatürk düşmanlığı başlatıldı. Atatürkün derdi muasır olabilmek. Hakiki mürşit ilimdir sözü bu Kuranın tabiridir. Atatürk döneminde başlayan aydınlanma devam edebilseydi. Tüm dünya ülkelerinden önde olabilirdik.
Hakkı Yılmaz Kimdir?
Arapça ve Kuranı ilkokula başlamadan önce öğrendi. 1961 yılında ilkokulu bitirdi. 1963 yılında Arapça ve hafızlık eğitimi almaya başladı. 1965 yılında Arapça bilenler arasından seçilerek tekâmül eğitimi için Alanyaya gönderildi. 1969 yılında İstanbulda Arapça Tekâmül Kursunda hocalık yaptı. Bu arada dışarıdan imam hatip lisesini bitirdi. Askerlik dönüşü ticaretle uğraşmaya başladı. Bu süreçte fahri vaizlik, Arapça öğretmenliği ve muhtelif araştırmalarla uğraştı. 1987 yılında ticareti tamamen bırakıp Kuran İlimleriyle uğraşmaya başladı. Kuran ve ilmi çalışmalarla uğraşan Hakkı Yılmaz evli ve çocuk babasıdır.
Kitapları: Kur'an Işığında Halis Din ve Dinde Elçilerin Yeri, Nüzul Sırasına Göre Tebyinü'l Kur'an - İşte Kur'an (8 Kitap Takım) İslam ve Kapitalizm, Mecelle, Kuran Işığında Siyasetname, İslam Dininin Temel Direkleri
Haber Merkezi