Sayfa Yükleniyor...
Engellilerin deprem, yangın, su baskınları gibi olası felaketlerde nasıl hareket etmeleri gerektiği ya da nasıl kurtarılacaklarına yönelik uygulamalar yetersiz. Engellilere yönelik tamamlanması gereken pek çok ihtiyaç var afet ve acil durum planlarında neredeyse yok sayılıyorlar
E. ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER
Deprem başladı. Sarsıntıları hissediyorsunuz, ne yaparsınız? Muhtemelen en yakın korunaklı yere atacaksınız kendinizi. Peki ya hareket edemiyorsanız? Mesela bir omurilik felçlisiyseniz nasıl ulaşacaksınız o en korunaklı yere? Ya da tekerlekli sandalyedeyseniz deprem esnasında hangi asansörü kullanabileceksiniz? Diyelim ki yürüyebiliyorsunuz ama görmüyorsunuz; o kargaşada nasıl bulacaksınız yönünüzü? Engellilerin deprem, yangın, sel ve su baskınları gibi olası felaketlerde nasıl hareket etmeleri gerektiği ya da engelli vatandaşların afetlerde nasıl kurtarılacaklarına yönelik uygulamalar oldukça yetersiz. Engellilere yönelik giderilmesi ve tamamlanması gereken pek çok ihtiyaç var. Ancak engelliler, afet ve acil durum planlarında neredeyse yok sayılıyor. Afet ve acil durumlarda engelli bireylerin karşı karşıya kaldığı zorluklara dikkat çeken Engelsiz Hayat Dayanışma Derneği Başkanı Adem Kuyumcu, “Belediyeler afet öncesi, afet anı ve afet sonrası şeklinde eylem planlarını oluşturarak hazırlıklı olmalıdırlar. Sığınaklara erişilebilirlik konusunun incelenmesi başta olmak üzere, özel gereksinimli bireylerin ve ailelerinin konuyla ilgili eğitilmesi, apartman yönetici ve görevlilerinin eğitimi, sosyal işletme yönetici ve çalışanlarının eğitimi gibi birçok hazırlığın yapılması gerekiyor” dedi.
DAHA FAZLA ZORLUKLA KARŞI KARŞIYALAR
Afet durumlarında engelli ve yaşlı bireyler için alınması gereken önleyici tedbirler konusunda yerel yönetimlere çağrıda bulunan Kuyumcu, “Engelli ve yaşlı bireyler için doğal afet kapsamına deprem, sel, su basması, yangın ile birlikte kar yağışı, karın yerde uzun kalması, yoğun yağmur ve şiddetli rüzgar da afet durumudur. Çünkü engelliler, yaşlılar ve bebekli aileler tüm bu doğa olaylarında evden veya bulundukları yerden çıkamaz durumda kalabiliyorlar. Afetlerde riske daha açık kişiler olarak; engelliler, yaşlılar, yatan hastalar, bebekli aileler, yalnız yaşayanlar ve evcil hayvan beslenen evler de dikkate alınmalıdır. Bir afet durumunda, özel gereksinimli bireyler diğer bireylerden daha fazla zorlukla karşı karşıya kalırlar. Acil durumların yaşandığı anlarda özel gereksinimlerin belirlenmesi de zor olur, dolayısıyla da kişiye uygunsuz yardım sunulur. Örneğin; ortopedik, görme ve işitme engelli bireyleri çıkarmak özel bilgi gerektirir, zihinsel olarak farklı gelişen biriyle iletişim kurmak özel bilgi gerektirir, ihtiyaçlarına uygun özel yöntemlerin bilinmesi ve hazırlık yapılması gerekir” dedi.
BELEDİYELER HAZIRLIKLI OLMALI
Kent planlaması yapılırken engelli bireylerin ihtiyaçlarının düşünülmesi gerektiğini vurgulayan Kuyumcu, “Belediyelerin engelli, daha geniş kapsamıyla özel gereksinimli bireyler ve aileleri konusunda hane taraması ile tespit yapması, il ya da ilçesindeki özel gereksinimli bireylerle ilgili veri bankası oluşturması, bu verilerin bir mobil otomasyonla sürekli aktif tutulması ve afet durumlarında söz konusu özel gereksinimli bireye doğru yardım ulaşması için AFAD birimleri ile bilgileri paylaşması kurtarmanın sürecine ve sonrasına çok önemli katkı sağlamış olacaktır. Kurtarma ve yardım ekibinde çalışacak kişilerin de engellilerin kurtarılması, doğru iletişim konularında eğitilmesi ve işaret dili biliyor olması gerekmektedir. Ne zaman olacağı bilinmeyen acil durum ve afetler için önceden plan yapmak akademik ve saha çalışması gerektirir. Belediyeler afet öncesi, afet anı ve afet sonrası şeklinde eylem planlarını oluşturarak hazırlıklı olmalıdırlar. Sığınaklara erişilebilirlik konusunun incelenmesi başta olmak üzere, özel gereksinimli bireylerin ve ailelerinin konuyla ilgili eğitilmesi, apartman yönetici ve görevlilerinin eğitimi, sosyal işletme yönetici ve çalışanlarının eğitimi gibi birçok hazırlığın yapılması gerekiyor. Süreçler konusunda eğitim ve danışmanlık hizmetlerini bizim gibi kurumlardan alabilirler” ifadelerini kullandı.
KANUNU HATIRLATTI
2004 ve 2005 yılında çıkarılan 5216 ve 5393 sayılı Belediyeler Kanunu ile 5378 sayılı Engelliler Kanunu’nda; engellilerin, yaşlıların ve yakınlarının hayatın her alanına eşit katılabilmeleri, güvenli ve eşit yaşamaları için engelsiz erişilebilir ulaşılabilir mimari çevre düzenlemeler başta olmak üzere belediyelere zorunlu görevler verildiğini hatırlatan Kuyumcu, şunları söyledi: “Afet öncesinde özel gereksinimli bireyler en çok zaman geçirdikleri yerde bir çanta içinde; su, toz maskesi, düdük, cep telefonu, birçok paket bebe bisküvisi, acil sağlık çantası, fener, sık kullandığı ilaçlar, sağlık bilgilerinin yer aldığı acil sağlık kartı gibi ihtiyaçları bulundurmaları önemlidir. Türkiye’de her il veya ilçe nüfusunun yüzde 12,29’u, yaklaşık 10 milyon 100 bin insanımız çeşitli sınıflarda özel gereksinimli yani geleneksel ifade ile engellidir. Özel gereksinimli bireylerle yani engellilikle ilgili konular, aileleri ile birlikte en az 30 milyon kişiyi direkt ilgilendirmektedir. Engellilerle birlikte nüfusun yüzde 4’ünü oluşturan 75 yaşın üstündeki 3 milyon yaşlı ve her yıl doğan 1 milyon 300 bin bebek ve ailesi de özel gereksinimli bireylerdir.”
Haber Merkezi