Sayfa Yükleniyor...
Üniversite öğrencisi Ömer Tuncer’in öncülüğünde yaklaşık 4 yıl önce kurulan 6 kişilik Patiseverler Grubu, Menemen, Ulukent, Egekent ve Çiğli’de hayvan dostlarımızın, her türlü ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyor
YUSUF ÇAĞIRTEKİN-ÖZEL HABER
Hayvanlara yönelik şiddet olaylarının sık sık gündeme geldiği bugünlerde İzmir’de can dostlarımız için mücadele eden Patiseverler Grubu, her kesimden insanın takdirini topluyor. Yaklaşık 4 yıl önce açlıktan ölen bir hayvan görmesiyle hayvanlara karşı hassasiyeti artan üniversite öğrencisi Ömer Tuncer, bir daha hiçbir hayvanın açlıktan ölmemesi için harekete geçerek oluşturduğu 6 kişilik Patisverler Grubu ile belediyelerin ve bazı vatandaşların daha rahat yemek bulması için Harmandalı Çöplüğüne bıraktığı sokak hayvanlarının dağılarak fazlalaştığı Menemen, Egekent, Ulukent ve Çiğli bölgelerinde can dostlarımız için uğraş verip, çeşitli sebeplerle yaralanan hayvanları veterinere götürerek tedavi edilmesini sağlıyor. Bulundukları bölgede her geçen gün sokak hayvanı sayısının arttığını ve buna bağlı olarak can dostlarımıza daha çok yardım etmek için desteğe ihtiyaç duyduklarını ifade eden Ömer Tuncer, “Instagram’dan ve kendi kişisel hesaplarımızdan ihtiyaçlarımızı sürekli olarak takipçilerimize bildirip, yardım talep ediyoruz ama her zaman yeterli olmuyor. Yardım etmek isteyenlere buradan çağrı yapıyorum. Bu bölgede çok fazla sokak hayvanı var. Sezimize kulak verin. Bu hayvanları aç bırakmayalım” dedi.
“HAYVAN SAYISI GİDEREK ÇOĞALIYOR”
Her gün düzenli besleme yapılabilmesi için yardıma ihtiyaç duyduklarını ifade eden Ömer Tuncer, “İzmir’in çeşitli bölgelerindeki hayvanları salacak yer olmadığından, genelde Karşıyaka, Bostanlı, Alsancak gibi nezih bölgelere de salmak istemedikleri için genelde hayvanlar orada daha rahat yiyecek bulurlar diye Harmandalı çöplüğüne bırakıyorlar. Bu hayvanlar da Harmandalı çöplüğünden Egekent 2, Ulukent, Menemen gibi bölgelere dağılıyorlar. Bu gittikçe büyüyen bir sorun haline geldi çünkü her gün tanımadık köpeklerle karşılaşıyoruz. Her gün besleme yapıyoruz. Fotoğraflar çekerek, günlük olarak takipçilerimizle paylaşıyoruz. İlan açıyoruz, destek olanlar oluyor fakat bizim sürekli destek gerekiyor. Biz günlük besleme yaptığımız için, 6 kişilik de bir ekibimiz olduğundan dolayı mama giderimiz aylık 8 yüz TL ile bin TL arasında değişiyor. Sürekli ilan açıyoruz ama bu talep karşılanmadığında bazı bölgelerimizde aksaklık olup, hayvan dostlarımıza yeterli mama imkanı sağlayamıyoruz. Bu da tabi onların daha az doymasına ya da hiç doymamasına neden oluyor” ifadelerini kullandı.
“BELEDİYE KISIRLAŞTIRMA YAPMIYOR”
Bölgelerindeki hayvanların kısırlaştırılmadığı için her geçen gün üreyip çoğaldıklarını ve yavru hayvanların açlıktan öldüğüne dikkat çeken Ömer Tuncer, “Mama ihtiyacı, su ihtiyacı vs. bunların hepsi birbirleriyle bağlantılı faktörler. Burada asıl sıkıntı sokak hayvanları burada sürekli ürüyor ve çoğalıyor. Biz de bunun önüne geçemiyoruz. Ben sürekli çevrede yavru kedi ya da köpek ölüsü görmekten sıkıldım. Menemen Belediyesini bu konuyla ilgili defalarca bildirdik ama bize veteriner olmadığını, bu hayvanları alıp barınağa götürebileceklerini söylüyorlar. Biz bunu istemiyoruz. Biz zaten sokaktaki hayvanlara bakıyoruz. Belediyelerden talebimiz bu hayvanları kısırlaştırmalarıdır. Kısırlaştırıp aldıkları yere geri bırakmalarını talep ediyoruz fakat Menemen Belediyesi bunu yapmıyor. Eğer bu sorunu çözebilirsek, mama sorunu da su sorunu da kendiliğinden çözülür. Ben hayvanları kendimi bildim bileli seviyorum. Hayvan beslemeye karar vermemin sebebi ise bir köpeğimizin açlıktan ölmesiyle oldu. Evcil hayvan beslemeye karar verdik. Ondan sonra bu durum içime dert oldu. Açlıktan ölen bir köpek bir daha görmek istemediğim için çevremdeki hayvanları beslemeye karar verdim. Besledikçe ve desteklerin artmasıyla birlikte tek başıma da hepsine yetişemediğim için böyle bir ekip kurmaya karar verdim” dedi.
“DESTEK BEKLİYORUZ”
Gruplarının kuruluş hikayesini aktaran Ömer Tuncer, “4 yıl önce hayvan beslemeye başladık. Önceleri kendi çapımızda, elimizde olan imkanlarla besleme yapmaya çalışıyorduk. Takipçimiz, destekçimiz yoktu. Çorbacılardan aldığımız kemikleri evde kaynatıp, fırınlardan aldığımız bayat ekmeklerin üstüne döküp, kedi ve köpeklere dağıtıyorduk. Bir zaman sonra çok aşırı yük olmaya başlamıştı. Köpek ve kedi sayısı iyice çoğaldı ve bizde bunları fotoğraflayıp, paylaşarak destekçi bulmak istedik. Yavaş yavaş destekçilerimiz olmaya başladı. Zamanla takipçilerimizin artması ile birlikte yurt içinden ve yurtdışından destek almaya başladık. Instagram’da bir ‘Patiseverler’ adında hesabımız var. Kendi kişisel hesaplarımız ve Patiseverler hesabından destekçilerimizin artması ile birlikte gelen mamaları ya da yardımları sokak hayvanlarına tek başına ulaştıramayacağımız için bir ekip kurmaya karar verdik. Şu an 6 kişilik bir ekip olduk. Egekent 2, Ulukent ve Çiğli’ de çeşitli bölgelere ayrılmış bir vaziyette organize olduk. Hepimiz kendi bölgemizde besleme yapıyoruz. Bazı hayvan severler seviyorum ama dokunamıyorum diyor. Bu şekilde olan kişiler bize ulaşırsa, biz onlara hayvan sevgisini daha güzel aşılayıp, onların bu korkusunu ya da tikini adı her ne ise birlikte aşabiliriz. İsterlerse ekibimize de dahil edebiliriz ya da hayvan sahiplenmelerini sağlayabiliriz” dedi.
“AYNI OTOBÜSTE KARŞILAŞTIK”
Patiseverler Grubuna dahil oluş hikayesini anlatan üyelerden Hilal Sarı, “Ömer ile Manisa Celal Bayar Üniversitesinde okuyoruz. Aynı otobüsle seyahat ederken, serviste bulunan ortak arkadaşlarımız vesilesiyle Ömer’le tanıştım. Patiseverler ekibinden, kendi beslemelerinden, Instagram hesabındaki paylaşımlardan bahsetti. Öyle takibe aldım. O zamanlar fazla desteği yoktu, anca kendi bölgesine yetebiliyordu. Eylül ayında bir yavru kedi bulmuştum sahipsiz bir şekilde duran. Bana yardımcı oldu, biberon falan alıp beslemiştik fakat hayvan hastaydı ve öldü. O kedi öldükten sonra bende bir hassasiyet başladı. Ömer’e bir destek gelirse ekibe beni de dahil et, bende yardımcı olmak istiyorum dedim. O da kabul etti ve bende ekibe dahil oldum” ifadelerini kullandı.
“TAKİPÇİLERİMİZLE PAYLAŞIYORUZ”
Küçüklükten beridir hayvanları çok sevdiğini dile getiren grup üyelerinden Damla Umur ise, “Böyle bir grubun içinde yer almaktan dolayı çok mutluyum çünkü küçüklükten beridir hayvanları gerçekten çok seviyorum. Benim evde 6 tane kedim var. Hayvan besleyince insanda hassasiyet başlıyor. Bu sebeple gruba dahil olmak istedim. Çeşitli bölgelerde beslemeler yapıyoruz. Sahiplendirme yapıyoruz. Günlük 8 ya da 9 tane sahiplendirme ilanı alıyoruz. Artık kendi hayvanlarımızı sahiplendirmeye çalışıyoruz. Onun dışında hayvan dostlarımızın tedavisi ile ilgili çalışmalar yapıyoruz. Özel bir veterinerimiz var. Çeşitli sebeplerle tedaviye ihtiyaç duyan hayvanları bu veterinere götürüyoruz. Masrafı ne kadar çıktıysa takipçilerimizle paylaşıyoruz ve gelen desteklerle bu ücreti karşılıyoruz” şeklinde konuştu.
“YETİŞEMİYORUZ”
Gruba dahil olduğu için çok mutlu olduğunu ifade eden Buse Erten, “Bende Ömer ile aynı servisteydim. Okula birlikte gidip geliyorduk. Benim de 8 yaşında bir köpeğim vardı. Geçen sene öldü. Ömer’in hayvanları çok sevdiğini biliyordum ve köpeğimi sürekli anlatıyordum. Ben bu gruba dahil olmadan önce de elimden geldiğince sokaktaki köpeklere, kedilere yardım yapıyordum fakat bizim burada 6-7 tane çok büyük köpek var. Her zaman tek başınıza yetişemiyorsunuz. Bu şekilde Ömer ile konuştuk. Birbirimize destek olduk. Böylece ben de gruba dahil oldum. Elimizden geldiğince bir şeyler yapmaya çalışıyoruz. Yaralı hayvanlara yardım etmeye çalışıyoruz” dedi.
“DEĞİŞMESİ GEREKİYOR”
Açlarının farkındalık oluşturmak olduğunu ifade eden grup üyelerinden Çiğdem Satılmış da, “Bence en büyük sıkıntı belediyenin hayvanları kısırlaştırmaması. Belediye bu hayvanları kısırlaştırırsa sorunların büyük bir kısmı aşılmış olur. Bir de insanlar hayvanlarla fiziksel temasa geçtikten sonra her şey değişebiliyor. Önce bu aşamaya gelmek lazım diye düşünüyorum yani farkındalık oluşturmamız gerekiyor. Burada da görev herkese düşüyor. Benim oturduğum sitede bir köpek doğum yapmıştı. Diğer insanların o köpek yavrularına karşı davranışlarını gördükten sonra bende bu duygu gelişti. Burada bir yanlışlık var, bu şekilde olmaması gerekir ve bir şeyleri değiştirmemiz gerekiyor diye düşünerek yola başladım. Bir gün işten dönerken bir köpek ile karşılaşmıştım. O köpek bir taraftan diğer köpeklerden çok korkuyordu diğer taraftan da arabanın ezdiği bir kediyi yemeye çalışıyordu. Hayvan o kadar açtı yani. Ben işte bu görüntüden rahatsız oluyorum. Sağda solda ölü kedi köpek yavruları görmek istemiyorum ve insanlar bu durumdan nasıl rahatsız olmuyor bunu anlamıyorum” değerlendirmelerinde bulundu.
Haber Merkezi