Sayfa Yükleniyor...
Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan günümüze büyüyüp gelişmesi için çalışan ve emek veren önemli şahısların hayat hikayesini ele aldığımız röportaj dizisinin bugünkü konuğu Arslan Güneydoğu Gazetecilik Matbaacılık ve Kağıtçılık A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı ve gazetemiz İLKSESin İmtiyaz Sahibi Halil Arslan
ADNAN AVUKA/MARDİN
Hem Türkiyenin gelişiminde hem de Mardinin kalkınmasında rol oynayan önemli şahıslardan olan Halil Arslandan, karşılaştıkları zorlukları, projelerini ve yaptığı çalışmaları; kısacası sizler adına merak edilenleri öğrenmeye çalıştım.
Benim gazetecilik hayatım, 50 yıla yakın bir zamanı bulmaktadır. Ben Halil Arslan Beyi 20 yıldır tanırım. Gerçi daha evvel Hürriyet ve Günaydın gazetelerinde çalışırken de tanıyordum.
Mardin ve Mardin halkının gazetesi olarak uzun zamandan beri yayında olan Güney Hakimiyet ve İlkhaber gazetelerinin sahibi Sayın Halil Arslanın, Güney Hakimiyet Gazetesi sadece Mardin haberleri içerir. İlkhaber Gazetesi ise bölge gazetesidir. Güneydoğu Bölgesindeki tüm haberleri yayınlar, Güney Hakimiyet Gazetesi ise Türkiye ile Avrupanın birçok ülkesine gönderilir.
Bu külfetli ve parasal sorumluluğu içeren bu hizmetin tüm giderlerini Halil Arslan üstlenerek omuzlarında taşımaktadır. Burada hiçbir çıkar ve menfaat olmaksızın Mardinlilere gazete ulaştırılıyor ve memleket hasreti ile yanan hemşerilerimize Mardinde ne var, ne yok, kim hakkın rahmetine kavuşmuş, kim evlenmiş, milletin milletvekilleri ne yapıyor, bir hizmetleri var mı, yok mu, Mardinin meşhur kaburgasını kim yemektedir, kim hasreti ile iştahlanıyor, ikbebet ve sembusek ile kitelraha gibi yemekleri kimler özlemiş, iş adamlarımız ve para babaları Mardinde ne gibi hizmetler üretiliyor, kimler yatırım yapıyor, kimler Mardinden yükünü alıp kaçıyor, devletin ihalelerini kim alıyor, kim alamıyor. Siyasi parti hizmet çalışması nedir, neyin nesidir, kim başkan, kim başkan değildir yani kısacası her türlü bilgileri içeren bu muhteşem Güney Hakimiyet ve İlkhaber ile İzmirdeki İLKSES Gazetesi haberleri görebiliyor ve Halil Arslan, muhterem hemşehrilerimize gazeteleri gönderiyor. Halil Arslan bir gazeteciden ziyade, geçmişi çok renkli ve sportmen bir kişiliği vardı. Özellikle gençlik ve askerliği döneminde sportmen bir kişiliği vardı. Halil Arslan memleket sevdası taşıdığı kadar, Bu ülkeme daha ne yapabilirim diyerek kendi evlatlarını en iyi okullarda okutup topluma yararlı evlatlar yetiştirmiştir. Bugün çocukları çok önemli kademelerde görev almaktadır. Aşağıdaki röportajımızda tüm bunları okuyacaksınız.
BORÇ SUYU YUDUM SAYISI İLE İÇERDİK
Sayın Arslan, biz sizi tanıyoruz. Ama elbette bilmediğimiz pek çok yönünüz var. Okuyucularımızın da sizi tanıyabilmesi için bize biyografinizden bahsedebilir misiniz?
Mardinin Midyat İlçesine bağlı eski adı Keferhuvar, yeni adıyla Gelinkaya Köyünde doğdum. Evli ve 6 çocuk babasıyım. Eğitimin önemine inanarak çocuklarımın hepsini okuttum. İki eczacı, bir doktor, bir avukat, bir işletmeci ve diğer birisi de ilahiyatçı olarak yaşamını sürdürüyor.
İlkokulu Gelinkaya Köyünde okudum. Sosyal dayanışmayı ilkokul çağındayken öğrendim ve o zaman uyguladım. Biz çocukken herkes kendi hayvanlarını otlatmaya götürürdü. Yemeğimizi ve suyumuzu akşama yetecek kadar kırsal alanlarda otlattığımız koyunlarımızla suyumuzu beraberimizde götürürdük. Okuduğumuz zaman en büyük isteğim insanlarla, toplumla STKlarla ile bir arada olup bilgi, istişare, yakınlaşma yapıp öyle çalışmaktı. İşte gerçek dayanışma orada başladı. Orada en büyük sermayemiz su idi. Herkes birer matara su götürürdü suyu biten kişi diğerinden su borç alırdı. Aldığımız borç suyu yudum sayısı ile içerdik, ertesi gün borçlu olan, yine hayvanlarımızı otlatma sırasında, o kadar yudum suyu ötekine verirdi. İlk sosyal dayanışmayı ve borçlarımıza olan sadakati, dostluğu bu şekilde, o yaşlarda öğrendik, hayata uyguladık.
Askere gidene kadar Gelinkayada yaşadım. Bu sürede, yani 20 yaşıma kadar öküzlerle çift sürdüm, orakla buğday biçtim, köyde rençber (çiftçi) olarak gereken her işte babama yardım ettim. İlkokulu bitirdiğim zaman babam beni ortaokula yollamadı. Çünkü çiftçilik yapıyordu ve en büyük yardımcısı bendim. Ancak benim de tek hayalim okumaktı. Bir dilekçe yazdırıp babamı beni okutmadığı için mahkemeye vermek istediysem de başarılı olamadım. Mahkeme kapısından çevrilip elimdeki dilekçe yırtılıp yok edildi, okul hayallerim de o dilekçeyle birlikte yok oldu.
4 KİŞİ ARASINDAN SEÇİLDİM
Askere gittiğimde 14 günlük evliydim. Askerliğimi paraşütçü komando olarak 24 ay yaptım. Askerden dönünce belirli imtihanlara girdim. Postanede mektup tevziatçısı sınavını kazandığım halde gitmedim.
Kısmet beni Adanaya getirdi. Adanada Günaydın Gazetesi matbaasına işçi olarak girdim. Bir müddet çalıştıktan sonra Hürriyet Gazetesine geçtim. Hürriyet Gazetesinde 4 yıl çalıştım ayrıldım. Bossa basma fabrikasında hambez ambarında çalıştım. 1980 yılında 12 Eylül darbesi olunca ayrıldım. Kebap ve lahmacun fırını salonu açtım, 1 yıl çalıştırdım. Bir yıldan sonra başkasına devrettim. Günaydın Gazetesine girdim. Günaydın Gazetesinde bir müddet çalıştıktan sonra, gazete Adanada kendi matbaasına müdürü atayacaktı. Adanadan dört kişi sınava gittik biri üniversite, biri lise, biri sanat okulu mezunu idi. Ben ilkokul mezunu olmama rağmen sınava çağrıldım. Sınavı ben kazandım ve görevimi Günaydın Gazetesi Adana Matbaa Müdürü olarak yürüttüm. 1985 yılında Sabah Gazetesi kurulduğunda Sabaha geçtim. Sabahın Adana matbaasının ilk kadrosunu ben oluşturdum ve idare müdürü olarak Sabahta çalıştım.
Geriye dönüp baktığımda 6 çocuk babası olmuştum. Düşündüm taşındım maaşla 6 çocuk okutamayacağımı anladım. Ayrıca diş hekimliğinde okuyan bir kardeşim vardı ve onu da ben okutuyordum. Ayrılıp iş hayatına atıldım ve kağıtçılık kesimhanesi kurdum. O zaman bütün Güneydoğuya teksir ve fotokopi kağıdı satmaya başladım. İşler devam ederken daha önce basında olduğum için basın çevresi beni tanıyordu. Ulusal ve günlük bir gazetenin bölge müdürü bir teklif getirdi. Matbaa alırsan gazetemizi senin matbaanda basabiliriz dedi. Tamamen bildiğim bir alan olduğu için çok düşünmedim hemen gittim matbaa aldım ve ulusal bir gazete baskısıyla matbaacılığa başladım. 1992de Güney Hakimiyet Gazetesini günlük olarak çıkardım. Hayat şartları zor, bu şartlar altında gazetenin ömrü uzun olmadı. Günlükten vazgeçip Güney Hakimiyeti haftalık yaptım.
1995te Adanada yaşayan Mardinlilerin dayanışmasını sağlamak için bir vakıf kurma girişimde bulunduk. Seçici kurulda yer alan 9 kişiden biri de bendim. Kurucu üyesi olduğum MARDAVın kuruluşunda, tüzüğünün hazırlanmasında önemli katkılarım oldu. MARDAV 1995ten beri binlerce ihtiyaç sahibi Mardinli öğrenciye eğitim bursu verdi. Adı burslarla anılan vakıf öğrencilere destek olmaya, burs vermeye devam ediyor. Vakıfla ilgili olarak daha sonra konuşmaya devam edeceğim.
Biz matbaayı 4 ortak ile birlikte kurduk. Daha sonra arkadaşlar ortaklıktan ayrılınca hisselerini satın almak zorunda kaldım. Tek bölgede zorlandığımdan 2. matbaayı Trabzona kurdum. Çalıştıkça mecbur kaldım matbaaları çoğaltmaya. Matbaalar zinciri olarak Trabzondan sonra İzmire kurdum. İzmirden sonra Antalyaya daha sonra Ankara ve en son İstanbula kurdum. Tabi bunlar birden olmadı. Çok uzun yıllar çalışarak yaptım bu işleri. Dolayısıyla Türkiyenin gazete basılan 6 bölgesinde de matbaalarımız oluştu. Matbaaları kurarken tabi 1 Mart 2004te Adanada İlkhaber Gazetesini çıkardım. Merkezi Adanada bulunan gazete, Mardin dahil olmak üzere tüm Güney ve Güneydoğu Bölgesini içine alarak yayın hayatına bölge gazetesi olarak devam etmektedir. 15 Ağustos 2010da İzmirde Egede Bugün isimli günlük bir gazete çıkardım. Daha sonra ismini İLKSES Gazetesi olarak değiştirdiğimiz gazete İzmirde yayın hayatına devam etmektedir.
DÜRÜSTÇE GAZETECİLİK YAPTIĞIMA İNANIYORUM
Sayın Arslan, çok uzun yıllardır basın işkolu içerisinde uğraş veriyorsunuz. Alın teri döküp emek vererek bugün bu noktaya geldiniz. Bütün bunlar bizzat sizin başarınız. Medya alanında çok önemli bir hizmet veriyorsunuz. Ticari bir zeka ve dürüstlüğünüz sizi bu noktaya taşıdı. Maşallahınız var, Allah sizi ve ailenizi nazarlardan korusun. Biliyoruz ki başka bir alanda da çalışmış olsaydınız çok ünlü bir iş adamı olabilirdiniz. Bu mesleği neden seçtiniz? Bizi bu konuda aydınlatır mısınız?
Eğer ben matbaacılık ve gazeteciliği seçmeseydim Bossada çalıştığım için tekstil ile ilgili bir dal seçebilirdim. Ama kısmet gazetecilikteymiş. Elimizden geldiği kadar ülkemize iyi hizmet vermeye çalışıyoruz. Çalıştırdığımız elemanlarla ülke ekonomisine katkı sunmaya çalışıyoruz. İşsizliğe çare olmaya çalışıyoruz. Birçok elemanımız evli, çocuklarını okutuyor, evlerine ekmek götürüyor, bu bizi mutlu ediyor. Ayrıca gazetemizle kamuoyunu dürüstçe bilgilendirmeye ve kamuoyuna hizmet vermeye devam ediyoruz. Dürüstçe gazetecilik yaptığıma inanıyorum, huzur içindeyim.
MARDAV TOPLANTISINI TBMMDE YAPTIRDIM
Mardinden ayrılalı uzun yıllardan oldu. Adanada yaşıyorsunuz. Ancak Mardinden hiç kopmadınız. Hem Adanada hem de Mardinde çok önemli bir çevreniz var. Bunlara işiniz gereği İzmir, Ankara, İstanbul, Antalya hatta Trabzon bile eklendi ama doğduğunuz memleketinizi hiç unutmadınız, hiç kopmadınız. Mardin il ve ilçelerindeki insanlara yararlı olabilmek için çeşitli sivil toplum kuruluşlarında, derneklerde aktif görevler aldınız. Vakıf kurdunuz. Hiç yorulmuyorsunuz. Bizlere yaptığınız hizmetleri sayabilir misiniz?
Biyografimde de bahsettiğim nedenlerle sadece ilkokulu okuyabildim. Çok istememe rağmen, tahsilimi devam ettiremedim. Okuma isteği hep içimde kalmıştır, bu yüzden çok kitap okudum, okuyorum. Ancak benim okuduklarım ve edindiğim bilgiler hiçbir zaman diploma almak için olmadı. Almak için de herhangi bir girişimde bulunmadığım için etiketsiz kaldı. Hem okuyorum hem de okutuyorum dedim. Yıllardır sosyal alanlarda vakıf ve derneklerde burs vererek ihtiyaç sahibi olup da okumak isteyen öğrenciler için elimden geleni yapmaya çalıştım. Ben vakıf başkanıyken Mardinliler Çalışma Platformu kurduk. Platformun dört kurucusundan biri benim. Her 3 ayda bir ilde çalışma platformu yapıyorduk. Benim başkanlığımda sıra Adana MARDAVa geldiğinde ben arkadaşlarıma toplantıyı Adanada değil Türkiye Büyük Millet Meclisinde yapmak istediğimi söyledim. Arkadaşlarım ve yönetim kurulundan onay aldım.
Türkiye Büyük Millet Meclisine gittim, o dönemin milletvekili Sayın Beşir Hamidinin meclisteki makam odasında Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına dilekçemi yazdım. 20 gün bekledim. Bana cevap gelmedi. Tekrar meclise gittim bu kez Sayın Nihat Eriyi makam odasında ziyaret ettim. Sayın Eriye mecliste bir toplantı yapmak istediğimizi ve bunun için bir dilekçe yazdığım halde cevap alamadığımı, Türkiyenin bütün sorunlarının TBMMde çözüldüğünü, biz de Mardinin sorunlarını bu yüzden mecliste dile getirmek istediğimizi söyledim. Sayın Eri TBMM Başkanlığı Genel Sekreterliğine sordu. Oradan aldığı cevapla Meclis Başkan Yardımcılarına dilekçemizi sundu. Dilekçimiz imzadan geçti. O zaman Meclis Başkanı Sayın Bülent Arınçtı ve Romanya gezisindeydi. Arınçın bir gün sonra Romanyadan döneceğini, toplantının TBMMde yapılmasını kabul etmesi halinde bana bildireceklerini söylediler.
Ertesi gün TBMM sekreteri beni aradı, Toplantıyı hangi gün yapmak istersiniz diye sordu. Ben de cumartesi pazar hariç herhangi bir gün mesai gününde olabileceğini söyledim. Toplantıyı pazartesi günü yapmaya kararlaştırdık. Mardinde bir fakültemiz yoktu. Biz o zaman Mardinin sorunlarını 13 madde halinde bir brifingde dosyadaki maddeleri sıraladık. Ayrıca güzel tasarımla bir davetiye hazırladım.
Günlerden 20 Haziran 2005. Mardinin iş adamlarına, bürokratlarına, sivil toplum kuruluşlarına davetiye gönderdik. Türkiye Büyük Millet Meclisinde toplanmak üzere herkes Ankaraya akın etti. O günün Cumhurbaşkanı Genel Sekreteri Sayın Kemal Nehrozoğlu için de davetiye göndermiştim. Ancak sekreteri Vesile Hanıma telefonla davetiyenin ellerine ulaşıp ulaşmadığını sorup teyit ettim. Davetiyeyi almışlar. Vesile Hanıma, Sayın Genel Sekreterime Mardinliler olarak diyoruz ki; Sayın Genel Sekreterimiz aramızda bir güldür. O gülün aramızda olması gerekmektedir dedim. Sayın Nehrozoğlu, toplantımıza katıldı, sorunlarımızı dinledi, kendisi de bir konuşma yaptı.
Nehrozoğlu konuşmasında, Bugün hakikaten Mardinlilerin günüdür. Eskiden Mardinli denildiği zaman İşte Mardinli diyorlardı. Ama şimdi Mardinliler kendini yetiştirmiş, Mardinlilere gıpta ile bakılıyor diyerek mutluluğunu dile getirdi. Değerli Mardin eski Valimiz M. Temel Koçaklar, meclisteki mola sırasında yanımıza gelip sohbet etti. Sayın Koçaklara, Sayın Valim şimdi biz buradaki toplantımızla Mardin üniversitemizin temelini atmış bulunuyoruz dediğimde sayın valimiz onayladı. Hakikaten o gün Mardin sorunlarından birisi beyaz su projesi idi, daha önce de zaman zaman dile getirilmişse bile meclisteki toplantımızla ağırlık kazandı. Daha buna benzer Yeşillide lise eğitimi sorunu vardı. 1955te ilkokul olarak kullanılan ve o zamandan bu yana hizmette olan binada eğitim yapılamaz raporu verildiği halde lise eğitimi yapılıyordu. Toplantımız çok etkili oldu. O günkü toplantının hemen akabinde Yeşilliye yeni bir lise yapıldı. Mardin için önemli isteklerden birisi fakültelerdi. Ve hemen iki fakülte tahakkuk edilip Diyarbakır Dicle Üniversitesinden Mardin adına Mühendislik-Mimarlık ve Güzel Sanatlar Fakültesi eğitimi başlatıldı. Böylece iki fakülteyi hak etmiştik. Daha sonra Mardin Artuklu Üniversitesi kurulması için çalışmalar sürdü. Bu üniversitenin kurulmasında MAREV ve MARSEV en çok emeği olan iki vakıftır. Çok mücadele vererek Mardine üniversiteyi kazandırdılar. Ben de gazete sahibi olarak gazetelerimle elimden geleni yapmaya çalıştım. Şimdi bizler de Adana MARDAVda eğitim bursu verdik vermeye devam etmekteyiz. Çok fazla öğrenci burs için müracaat ediyor.
Ancak tüzüğümüz gereği Mardinli olup da Adanadaki fakültelerden birini kazananlar, ya da Adanada ikamet eden Mardinlilerden diğer illerimizde bulunan üniversitelerde okuma hakkı kazananlara eğitim bursu verebiliyoruz. Halen MARDAV burs vermeye devam etmektedir. Her yıl üniversitede okuyan Mardinli ihtiyaç sahibi bin 300 ile bin 500 arasında değişen kardeşimize burs vermekteyiz. Bu yıl ben vakıf yönetiminde görev almadım. İşim gereği sürekli il dışında bulunuyorum. İl il gezip işlerimi kovalamaktan vakit bulamadığım için yönetimdeki yerimi genç kardeşlerime bıraktım. Halen MARDAVın Onur Kurulundayım. Vakfa maddi ve manevi desteğim devam ediyor. Ayrıca gazetelerimle de destek veriyorum. Yönetimde bulunan arkadaşlara başarılar dilerim.
MAREV VE MARSEVe gelince; MAREV Türkiyede ilk kurulan, Mardinlilerin en başarılı vakfıdır. Bizler vakıf ve dernek kuracağımız zaman hep MAREVi örnek almışızdır. Çok başarılı bir vakıftır. Şu anda Vakıf Başkanı olan Sayın Avukat Haluk Eldeme ve yönetimine başarılar diliyorum. MAREVinde şu anda mevcut onur üyesiyim. Kendilerine bu onurdan dolayı teşekkür ederim. MAREVin Mardine çok büyük hizmetleri olmuştur. Talebelere okullara bilgisayarlar, anaokulu açılması, okullar açılması gibi eğitim hizmetlerinin yanında Mardin Artuklu Üniversitesi MARSEV ile işbirliği yaparak kendi bütçelerinden öğretim üyelerini dışarıya yüksek lisans yapmaya gönderip giderlerini karşılamaktalar. Bu da büyük ve önemli bir hizmettir. Mardin Artuklu Üniversitesinin kurulmasında büyük emek verdiler. Çok zaman harcadılar maddi manevi her türlü katkıları olmuştur. MARSEV, Mardin Artuklu Üniversitesi için Mardin sevenler vakfıdır. En büyük katkıyı üniversitemize MARSEV sağladı ve sağlıyor. Değerli Başkanımız Kemal Nehrozoğlu ve Genel Sekreterimiz Emekli Tuğgeneral Dr. Yavuz Ölçen ve yönetim kurulu üyeleri üniversitemiz için çok şeyler yaptılar. Bana sorulursa ne yaptılar diye, neler yapmadılar ki derim kısacası.
SABRETMEK ZORDUR MEYVESİ BOLDUR
İşleriniz bunca başınızdan aşkınken yer aldığınız STKlarda çalışmalarınızı nasıl sürdürüyorsunuz?
Davetli olduğum tüm STK toplantılarına katılmak için ne pahasına olursa olsun önceden programımı ayarlıyorum. STKları zaman zaman eleştirdik. Ama bu görevleri yapanlar çoğu zaman konuşulanları ve dedikoduları duymayacaktır. Yani MARSEV kurulacağı zaman bir ara toplantıda kurulsun mu kurulmasın mı? lafı edilirken ben konuşmamda şakanın yarısı essahtır demiştim. Bırakın şakayı bu vakfın kurulması hemen hemen gerçeğe dönüştü. Ve demiştim ki sabretmek zordur meyvesi boldur bu konuşmam üzerine Sayın Av. Bülent Ensari demişti ki; Kayıtlara geçeğim. Bu da Halil Arslanın sözü diye. Sabrettik uğraş verdik hep beraber. Mardinliler arasında ben yoktur biz vardır. Biz hep beraber uğraştık ama Mardine üniversite hayalimiz gerçekleşti ve şimdi meyvesi boldur. Nedeni orada binlerce talebe okurken, insanlar çocuklarının ziyaretine giderken ve talebeler gelip giderken otobüsçüsü kazanıyor, marketi kazanıyor, berberi kazanıyor, oğlu kazanıyor işte meyve bol.
Benim işimin gereği işi bilen kişi olarak işimin başındayım. Telefonumu 24 saat daima açık tutmaktayım. İşlerim gazetecilik ve matbaacılık. Gazetecilikte genelde sorumlu yazı işleri müdürlerimle daima irtibat halindeyim. Gazeteye haber akışı, gelen haberlerde müşkül bir haber varsa incelemeden yayınlatmayız. Doğru olan haberi kullanırız ve haberin arkasındayız. Ne olursa olsun vazgeçmeyiz. Yanlış olacak haberi de mutlaka inceleriz. Haber değeri yoksa kullanmamaktayız. Gazetede bir de tasarım kısmı var eski adıyla mizanpaj o bölümlere dikkat ediyoruz. Gazetenin tasarımı iyi olmadığı zaman gazete gazete olmaktan çıkar her şeye benzer. Matbaa bölümüne gelince bizim her matbaada mekanik kısım var, basım kısmı var ve idari bölüm var. Hepsiyle ilgilenmek zorundayız. Matbaa makinelerimizi İsveçten aldığımız olmuştur. Personelim ile birlikte makinelerimizi kendimiz getirip montörlüğünü de biz yapıyoruz. İşi bilmezsek işin çekirdeğinden gelmezsek bu iş zor yürürdü. Bütün personellerimle her yerde herkesle hem toplu hem bire bir görüşmekteyim. Herkesin hepsinin sorunlarını da dinlemekteyim.
Bunca yıldır çıkardığınız ve hiçbir menfaat gözetmediğiniz bir gazete var. Güney Hakimiyet Gazetesi. Büyük bir fedakarlıkla yıllardır sırf Mardinlilere hizmet olsun diye bu gazeteyi çıkarıyorsunuz. Hem ülke genelinde hem de Avrupa, Amerika, dünyanın dört bir yanına nerede bir Mardinli varsa oraya bu gazeteyi gönderiyorsunuz. Çok büyük maliyeti olmasına rağmen bu gazeteyi çıkarıyorsunuz. Hiç yorulmadınız mı? Zarar etmiyor musunuz?
Güney Hakimiyet Gazetesi, Mardinliler için çıkarıldı ve malumunuz Mardinliler arasında bir köprüdür. Bundan vazgeçmeyeceğim. Ben öldükten sonra da devam edecek. Avrupa, Amerika, Lübnan ve birçok ülkede hemşehrilerimize yolluyoruz. Bir de Türkiye içindeki gurbetçi Mardinli kardeşlerimize yolluyoruz. Mardin haberleriyle Mardini adreslerine taşıyoruz.
ONLARA MARDİN İÇİN HİZMET YAKIŞIR
MAREVin çalışmalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Yeterli mi? Yetersiz mi sizce?
MAREVin çalışmalarını takdir ediyorum, beğeniyorum. İnsanlar geçici eserler kalıcıdır. Çok değerli işlere imza attılar. MAREV İstanbulda Mardinlilere çok güzel bir eser kazandırdı. MAREV binası yaptı. Mardinin çeşitli okullarını onardılar, hizmetler verdiler, talebelere daima araç-gereç yolladılar ve çok uğraştılar. Yeterli de olsa devamını ve daha daha fazlasını değerli yönetimden ve değerli Başkan Sayın Av. Haluk Eldemden bekliyoruz.
Çok değerli Ulaştırma eski Bakanımız, MAREV Ankara Başkanı Sayın İbrahim Aysoyda, Ankarada çok güzel bir bina yaparak başkentimizdeki bu eseri Mardinlilere kazandırdı. Bu eser kendisinin de eseridir. Aysoy ve diğer vakıf yöneticilerine teşekkür ediyorum. Onlara Mardin için hizmet yakışır.
Yukarıda da saydığınız gibi Türkiyenin birçok ilinde matbaalarınız var ve çok sayıda gazete baskısını yapıyorsunuz. Mardinde de bir matbaa açmayı ve bir gazete çıkarmayı hiç düşündünüz mü?
Benim matbaalarımın bulunduğu yerler dağıtım bölgeleridir. Yani her bulunan yerden çıkıp bölgeye dağılıyor. Ben bu işe ticaret gözüyle bakıyorum. Mardinde matbaa kurarsam, farz edin ki Güney Hakimiyeti basacağım. Güney Hakimiyet Adana bölgedir, Mardine de aynı günde varıyor ve okuyucumuzun eline ulaşıyor. Onun için Mardinde matbaa düşünemem. Zaten Mardine gazetemizi yolluyoruz. Mardinlilere de yolluyoruz. Yurt içinde bulunan Mardinlilere de yolluyoruz. Mühim olan Mardinde temsilciliğimizin bulunması. Temsilcilik oldu mu haber akışı geldikçe gazetelerimizde zaten yayınlanıyor ve aynı gün hemşehrilerimize ulaşıyor. Temsilcilik bulunması matbaadan da önemlidir. Şimdi bilgisayar devridir. Anında haberi gönderip yayınlayabiliyoruz. Bu konuda değerli temsilcimiz siz Adnan Avukaya çok çok teşekkür ediyorum. Her zaman Mardin için yüz akısınız. Mardine büyük hizmetler vermektedir. Haberi anında kamuoyuna duyurmaktadır. Size, ailenize ve aile efratlarına teşekkürümü bir borç biliyorum.
Yaptığınız işlerle kaç kişiye ekmek yediriyorsunuz?
Matbaalarımızda ve gazetelerimizde toplam 134 kişi çalışmaktadır. Bu 134 kişi içerisinde gazetede olanlar çoğu sarı basın kartı sahibidir. Almayanlar da günleri dolunca alacaklardır. Adanada İlkhaber Gazetemizde 22 kişi, İzmir İLKSES Gazetemizde 26 kişi, matbaada ise 86 personel çalışmaktadır.
MİLLETVEKİLLERİMİZE TEŞEKKÜR EDİYORUZ
Siyasete girmeyi hiç düşündünüz mü? Şu anda ülke genelinde siyaseti nasıl buluyorsunuz?
Geçmişte Adalet ve Kalkınma Partisinden iki kere Adanadan milletvekili aday adayı oldum. Nasip olmadı. Adaylığım gerçekleşmedi. Bir daha düşünmedim. Şu anda da düşünmüyorum. Fakat iyi ki gerçekleşmemiş, nedeni işimin başındayım ancak işim yürüyor. İşimin başında olmasaydım belki de iflas edecektik. Nedeni budur.
Gazetecilik hayatınızda birçok milletvekili ve belediye başkanı tanıdınız, gördünüz. Bunlarla ilgili olarak gazetelerinizde özel haberler yayınlandı. Milletvekillerimizin Mardine hizmetleri, çalışmaları hakkında bilgi verebilir misiniz? Ne gibi yararları oldu, sizce yeterli mi?
Mardinden daima seçkin insanlar milletvekilliği yapmışlardır. Burada belirtiyorum seçkin insanlar diyorum, ama tabi ki iktidarda olanlar bir şey yapabilir. Muhalefettekiler ister, çok ister, her şeyi ister, ama iktidarda bulunanlar hizmet edebilir, yatırım getirebilir, iş yaptırabilir yaptırabildiği kadar ve ilimize ayrılan bütçe kadar yaptırtmaktadırlar. Fakat eski milletvekillerimizden olan iş adamı Sayın Süleyman Bölünmez hakikaten Mardine çok ama çok şeyler yaptı. Fakülteler yaptı, Anadolu lisesi yaptı, anaokulu yaptı. Mardinin belirli yerlerinde su kuyuları açtırdı. Çalışmalarına bütün Mardinliler hayran kaldı. Onun döneminde Mardinspor birinci ligde bulunuyordu. Süleyman Bölünmez elini çekti Mardinspor liglerde gözükmez oldu. Diğer milletvekillerimizde uğraş içerisinde olmuşlardır. Şu anda da Sayın Ceyda Bölünmez Çankırı, Sayın Orhan Miroğlu; ikisi de Mardin için gerekeni yapma uğraşı veriyorlar. Kendilerine teşekkür ediyoruz.
Mardinin en büyük sorunlarından bir kaçını sayabilir misiniz?
1-Olmazsa olmazlardan tıp fakültesi istiyoruz, 2-Sanayi bakımından iyice ele alınmalı, 3- Eğitimde öğretmen açığı giderilmeli, 4- Mardinin belirli ilçelerindeki yıkılan ve harabeye dönen yerlerin inşası en kısa zamanda yapılmalı, 5-Tarımda devlet gereken desteği vermeli tohumda mazotta mutlaka katkı yapmalı, 6-Liselerde dershaneleri aratmayacak şekilde eğitim verilmeli.
MARDİN HALKI KENDİSİNE YAKIŞANI YAPTI
15 Temmuz darbe girişiminde Mardin halkının dik duruşunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
15 Temmuz darbe girişiminde Mardin halkı vatan sevgisini, yürekliliğini bir kez daha ortaya koymuş, kendine yakışanı yapmış ve dimdik durmuştur. Bunu takdirle karşılıyorum. Darbe girişimcilerine gereken cevabı vermiştir. Birliği ve beraberliği sağlamışlardır. Zaten Sayın Valimizi makamında ziyaret ettim, kendisine dik duruşu nedeniyle teşekkür ettim. Hakikaten Mardinimiz için gurur verici, nöbeti sonuna kadar devam ettirdiler. Mardinimizi kutluyorum. Temsilcimiz siz Adnan Avukada o günler için resimler hazırlamıştı.
Mardinli hemşehrilerinize buradan vermek istediğiniz bir mesajınız var mı?
Birlik beraberlik her zaman dile getirdiğim, ülkemizin vazgeçilmezidir. Tüm Türkiye olarak daima birlik ve beraberlik içinde olmamız gerekiyor. Birlikten kuvvet doğar. Bütün dünya Türkiyeyle uğraşır ama bizdeki birlik beraberlik duygusu onları hep alt etmiştir. Onun için hamdolsun bölünmeyeceğiz, bölemeyecekler, bölmeye güçleri yetmeyecek. Allah birlik beraberliğimizi daim etsin. Türkiye Cumhuriyetini de güçlü kılsın. Mardinliler olarak zaten dini, dili, rengi, ırkı ne olursa olsun kardeşçe yaşadık, yaşıyoruz, yaşamaya devam ediyoruz. Mardin demek birleşmiş milletler demektir.
Halil Arslanın başarı dolu hayat hikayesinden bahsederken, ömrünün her döneminde yanında olan her konuda desteklerini esirgemeyen eşi Halisa Arslandan bahsetmemek haksızlık olur. Halil Arslanın eşi Halisa Arslan, Mardinin Midyat İlçesine bağlı Gelinkaya Köyünde inşa edilen ilkokulun, ilk eğitim ve öğretim yılında diploma alan öğrencilerindendir. Halisa Arslan, özellikle yıllar önce devletin başlatmış olduğu, Haydi kızlar okula kampanyasına öncülük etti. Midyat ve çevresindeki köylerde yaşan kız çocuklarının okuma yazma öğrenmeleri için çalışmalar yaptı. Bununla beraber Halisa Arslan, kendi çocuklarını eğitimini de yakından takip etti. Çocuklarının; doktor, avukat, eczacı ve işletmeci olmalarını sağlayarak topluma kazandırdı.
Haber Merkezi