- Yaşam
- 12.06.2025 11:27
Geçtiğimiz yıl yayımladığı Dedemin Kemanı kitabıyla edebiyat dünyasında tüm dikkatleri üzerine çeken başarılı Yazar Hasan Ali Çakır, romanı ve yeni projelerini gazetemiz okuyucularıyla paylaştı
YUSUF ÇAĞIRTEKİN-ÖZEL HABER
Yaklaşık 1 yıl önce çıkardığı Dedemin Kemanı kitabıyla tüm dikkatleri üzerine çeken yazar Hasan Ali Çakır, beğenilen romanını ve yeni projelerini gazetemiz okuyucularıyla paylaştı. Romanında kendi ailesinin başından geçen olaylara değinen Çakır, dedesi askerde şehit olduktan sonra babasının başından geçenleri ve ailecek yaşadığı zorlukları anlatıyor. Dedesinin askere gitmeden önce sahip olduğu kemanın aile büyüklerince satılmasının ardından, babasının o kemanı bulmak için verdiği uğraşıya da kitapta yer verdiğini ifade eden Çakır, bu mücadeleden dolayı kitaba Dedemin Kemanı ismini verdiğini belirtti. Başarılı Yazar Hasan Ali Çakır ile oluşturduğumuz keyifli söyleşimizden satırbaşları sizlerle.
4 YIL ÖNCE BAŞLADIM
Aynı zamanda İzmir Halkapınarda bulunan Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları Lokomotif Tamir Bakım Atölyesi Müdürlüğü görevini yürüten başarılı Yazar Hasan Ali Çakır, Ege Bölgesindeki trenler, lokomotifler burada tamir bakım oluyor. Burada müdürlük yapıyorum. Asıl işim bu. Romanıma gelecek olursak; küçüklükten beridir zor bir hayat yaşadık. Birçok maddi imkansızlıklarla büyüdük fakat bu zorlukları adım adım aşmasını bildik. O günlerden bugünlere Denizlinin bir dağ köyünden buralara kadar geldik. Buraya gelene kadar yaşadıklarımızı da kitaplaştırmak istedik. 4 yıl önce yazmaya başladım. Evvela babamla uzun bir röportaj yaptım ve kısa kısa notlar aldım. Önceden de günlük tutmuşluğum ve bazı olayları ufak ufak yazmışlığım vardı. Onların hepsini toplayıp, bir dağarcıktan geçirdim ve devamında da Dedemin Kemanı hikayesi ortaya çıkmış oldu. Çok da güzel oldu. Çok fazla kişi tarafından beğenildi. Bir kitap genelde ortalama 3yılda tüketilirmiş ama yayınevinin bana söylediği, bizim kitabımızın şu anda tükenmiş olduğudur. En son Güzelbahçe Kitap Fuarına katıldım ifadelerini kullandı.
DOLU BİR HAYAT HİKAYESİ
Kitabın içeriği hakkında bilgiler aktaran Hasan Ali Çakır, kitabının başarısını yaşanmışlıklara bağlı olduğunu söyledi. Hasan Ali Çakır, Kitabın içerisinde geçen konular, dedemin hikayesi, babamın hikayesi bir miktar da benim anımı içeriyor. Belki sadece dedemin hikayesi bile bu kitabı tek başına doldurmaya yetecekti, çünkü çok dolu dolu yaşanmış bir hayat hikayesine sahipti. Babamın başından geçen olaylarda keza aynı olduğunu düşünüyorum. Çünkü babam tek başına kalmış bir çocuk olarak, Söke Ovasında çalışması ve başından geçen olaylar gerçekten çok fazla. Dedem askere gitmeden önce evleniyor ve askerde vefat ediyor. Babamda onu yani babasını hiç tanıma fırsatına sahip olamıyor. Bir de Anadoluda evlilikler de ufak yaşlarda oluyor. Dedem 16 ninem ise 13 yaşlarında evlenmişler. Çocuk olduğu zamanda dedem haliyle askerdeymiş. Daha sonraki süreçte ninem bir başkasıyla evlenmiş. Babam da ortada kalmış. Bir ninesinde bir annesinde kalıyormuş. Cahillikle birlikte de arada çok itilip, kakılmış ama ona rağmen hayat gayesinden kopmamış. Kendi başına yaşamaya çalışmış, askere gitmiş, sonra Söke Ovasında çalışmaya gitmiş. Düğününde dahi annesi yokmuş. Kendi başına her şeyi başarmış. Ortada çok ciddi bir başarı hikayesi var. Çok da sevecen bir insandır. Allah uzun versin, başımızdan eksik etmesin yaşıyor kendisi. Bende onun başından geçenleri anlatmak istedim. Kitabın kapağında bulunan kişi de babam. Çok şükür ona da görmek nasip oldu. Kitabı 3 kez okudu. Her okuduğunda da o acıklı yerlerde ağlamaya başlıyor. Bende uyardım, okuma artık dedim diye konuştu.
YAYINEVİ ÇOK ÖNEMLİ
Kitabı oluşturduktan sonra yayınlanabilir özelliğinin yüksek bir eser olduğunun farkında olmadığını söyleyen Hasan Ali Çakır, Yayınlanabilir onayı aldıktan sonra anlaşmalarımızı yaptık ve kitabı çıkardık. Tabi burada önemli hususlardan bir tanesi de yayınevinin iyi olması gerekir. Bunu çok net anladım. Benim kitabımı basan yayınevi de sağ olsun gerçekten çok iyi bir yayınevi olduğunu düşünüyorum. Arkamızda durdular ve her yerde bizi desteklediler. Birçok yayınevi en fazla iki saatlik imza günleri hazırlıyor ama bizim yayınevimiz ne zaman istersek bize istediğimiz kadar imza günü ayarlayabiliyor. Böylece biz de kitaplarımızı tüm yazarlar olarak çok rahat bir şekilde imzalayabiliyoruz. Yayınevimizin sahibi ise geçmişte Gırgır ve Fırt gibi önemli mizah dergilerinde bir kişi olan Köksal Aydın. Böyle profesyonel isimlerle çalışınca, onun da desteği çok oluyor. Editörlerin de aynı şekilde desteği büyük oluyor. Bizde burada bu önemli eseri çıkarmış olduk. Buraya kadar da geldik. Beklediğimden çok daha güzel sonuçlar aldık. Çok güzel tepkilerle karşılaştık. Gazeteci arkadaşlarda sağ olsun dikkatini çekmiş ve haberlerimizi yapıyorlar.
ZORLU KOŞULLAR
Kitapta geçen hikayeyi kısa bir şekilde okuyucularımıza aktaran Hasan Ali Çakır, Dedem küçük yaşlarda evleniyor ve yaşı gelince askere gitmek zorunda kalıyor. Askerde de şehit oluyor. Daha sonra babam ortada kalıyor ve babaannem başka bir adamla evleniyor. Babam da üvey babasını tanırken çok acıklı bir ortamda tanıyor. Köy ortamında çok zorlu koşulları altında çok zor geçen bir hayat geçiriyor. Daha sonra babam büyüyüp askere gidiyor ve geldiğinde amcasının kızına talip oluyor. Amcası düğünlerini yapıyor. Amcasıyla birlikte çiftçilik yapıyorlar. Bir süre sonra çiftçilik yapıyoruz ama karnımızı doyuramıyoruz diyoruz diyorlar. Köyden kasabaya taşınıyorlar. Bir süre sonra da köyden kasabaya taşınıyorlar. Kasaba yaşamına uzak oldukları için insanlara çok çabuk güveniyorlar ve başlarına gelmedik olay kalmıyor. Bu arada ailenin büyük çocuğu da ben olduğum için birçok olaya birebir şahitlik ettim. Örneğin sulak bir alan gösteriyorlar ama kıraç bir yer satıyorlar, ev satıyorlar ama tapusunu vermiyorlar. Bu ve bunun benzeri olaylarla karşılaşıyorlar. Babam gençlik yıllarında ise Söke Ovasına hep gidiyor ve bir ağanın yanında çalışıyor. Buna Söke Ovasında Hizmekar tabiri derler. Tarımdaki hizmetçi gibi ama ev işi değil dış işerle uğraşıyor. Bunların yıllık bir anlaşması var. Cumhuriyet Bayramından bir sonraki Cumhuriyet Bayramına kadar belirli bir meblağ karşılığında anlaşıp çalışıyorlar. Yılsonunda görev biterse tekrar konuşuyorlar ve anlaşırlarsa tekrar devam ediyorlar. Anlaşmazsa da başka bir ağanın yanında iş arıyor. Her ağanın yanında da bu tür kişiler var. Sökenin Moralı denen bir yeri var orada oluyor bu anlattıklarım. Babamın buralarda yaşadığı ilginç ve zor anılarını anlatan bir kitap. Ben ve kardeşlerimin de bu zorlu yaşam koşulları altında çıkıp, belli yerlere varmamıza kadar uzanıyor hikayesi değerlendirmelerinde bulundu.
KEMAN HİKAYESİ
Hikayede dikkat çeken hususlardan bir tanesinin de keman hikayesi olduğuna dikkat çeken Hasan Ali Çakır, bu hikayenin bir yandan da kitaba ismini verdiğini söyledi. Hasan Ali Çakır, Keman hikayesi, dedem öldükten sonraki süreçte, babamın kendi babasını merak etmesi ve onun hakkında yaptığı bir takım araştırmalarla ortaya çıkıyor. Babam kendi babasının hakkında bilgi sahibi olmak için arkadaşlarına, aile fertlerine ve dostlarına birçok soru sorup, babasını tanımaya çalışıyor. Onlar da bildiklerini anlatıyor. İyi bir adamdı, herkese yardım ederdi gibi şeylerin yanında bir de keman çalardı diyorlar. Keman dedikleri de tam olarak bir keman mıdır yoksa kabak kemani falan mıdır bilinmiyor. Babasının o kemanı askere giderken bıraktığını öğreniyor. Bir sandığın içerisinde saklanıyor. Fakat babası askerde şehit düşünce kemanın sahibi olmadığı için babasının dayılarından bir tanesi sandıktan o kemanı çıkarıp, bir çingeneye satıyor. Babam bu bilgiye uylaşıyor ve araştırmaya girişiyor. Uzun süren araştırmalara girişiyor. Kemanın satıldığı çingeneyi araştırıyor. Daha sonra karşıda bulunan bir köyde olduğunu öğreniyor. Yanlarına gidiyor ve kemanın durumunu soruyor fakat o çingeneler de kemanı başka birine sattıklarını söylüyor. Babam orada kemanı bulamayacağını anlıyor. Kemanın hikayesi de buradan çıkıyor. Kitap ağırlıklı olarak babamın başından geçen zorlu yaşam hikayelerini anlatıyor. Keman hikayesi de çok dikkat çekici olduğu için kitabın önemli bir kısmında ondan bahsediliyor. Biz de bu hikayeye dikkat çekmek için kitabın adının Dedemin Romanı olmasını istedik şeklinde konuştu.
İZ BULUYORLAR
Romanın gerçek, yaşanmış hayat hikayelerini barındırdığı için çok dikkat çektiğini söyleyen Hasan Ali Çakır, okuyuculardan çok iyi geri dönüşler aldığını da belirtti. Ege Bölgesinde çocukluğunu geçirmiş herkesin kitabında kendi geçmişinden bir iz bulabildiğini ifade eden Hasan Ali Çakır, Herkes çok ilgili. Geri dönüş çok oldu. Herkes kendinden, kendi aile yaşantısından izler buluyor. Okuyucular sosyal medyadan çok güzel mesajlar atıyor. Tanımadığım birçok insan destek mesajları yoluyor. İnanın herkes kitapta kendi ailesinden bir şeyler buluyor. Özellikle Denizliden çok insan yazıyor. Denizlide yaşayan birçok insan Sökeye mevsimlik işçi olarak çalışmak için çok gittiklerinden, onlar o hikayeyi görünce kendi sıkıntılarını birebir kitapta bulabiliyorlar. İnsanlar kendisine benzeyen hayat hikayelerinin kitap halinde sunulmasına da geri dönüş yapmaları çok normal. Ege Bölgesinde yaşayan ve tarım işçiliği yapan herkesin de bu kitaba ilgi duyması beni çok mutlu ediyor. Onların sesini dile getirdik, sıkıntılarını paylaştık yani kısacası Ege Bölgesinde yaşayan insanların sesi olduk diyebilirim. Bu yüzden, onların sesini de dile getirdiğim için ayrıca çok mutluyum. İyi ki bu kitabı oluşturmuşum. Destek olan ve güzel mesajlar yollayan herkese çok teşekkür etmek istiyorum. Bir de kitapta geleneklerimize ve göreneklerimize ait birçok şey bulabilirsiniz. Yemek kültürü, köy yaşantısı, köy düğünleri, sadece bir köye has olan adak isminde bir hikaye var, köyün şivesini de kitaba yansıtınca yöresel bir eser niteliği taşıdı. Onun içinde baya ilgi gördüğünü düşünüyorum ifadelerini kullandı.
Son olarak kitap yazarken çektiği zorluklara da değinen Hasan Ali Çakır, yeni bir kitap daha yazacağını ve hikayenin hemen hemen kafasında oluştuğunu belirtti. Hasan Ali Çakır, Sonuçta mesleğim çok farklı bir alanda olduğu için yazmaya başladığımda çok zorlandığımı itiraf etmeliyim. İlk başlarda nasıl yazılacağını da bilmiyorsunuz. Bir harekete geçiyorsunuz ve 30-40 sayfa yazmaya başladığınız da ise bir kısır döngüyle karşılaşıyorsunuz yani birbirini takip ediyor. Orada birinden yardım almanız gerekiyor. Bende bu nokta da Yeni Asır Gazetesinde köşe yazarlığı yapan Hürol Dağdelenden yardım aldım. Bir görüşme yaptık ve bana durumu izah etti. Olayların kronolojik bir sırasını çıkarmamı istedi. Üst başlığı attıktan sonra altını doldurmamı ve konuların arasında bir tutarlılık olması gerektiğine dair küçük ipuçları verdi. Bende o şekilde hareket ettim ve yazdığım metni ilk ona gönderdim. İlk o kontrol etti. Birkaç yeri düzeltti ve bu kitap ortaya çıktı. Aklımda yeni bir kitap yazma fikri daha var. Yeni kitabım ise o yöredeki insanların sık bildiği bir terim olan Manisanın Delileri olacak. Manisalılar üzerine alınmasın bu tabir orada çok üstün ve büyük insanlara denir. Bu insanlar baya bilgili ve halk arasında ermiş olarak bilinir ama deli diye hitap edilir. Kitap çıktığında bu ilginç ve güzel insanların hikayelerini okumalarını tavsiye ederim dedi.