Engelli vatandaşa hapis şoku

Mental Retardasyon hastası olan Ömer Bulut, boşandığı eşinin açtığı dava nedeniyle ödemek zorunda olduğu nafakayı yatıramayınca hapis tehlikesiyle karşı karşıya kaldı. Baba Ahmet Cihan Bulut, zihinsel engelli birisinin hapse atılmasına anlam veremediğini belirterek adalet beklediklerini söyledi


  • Oluşturulma Tarihi : 20.07.2016 07:02
  • Güncelleme Tarihi : 20.07.2016 07:02
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Engelli vatandaşa hapis şoku

TANER UYANIKER-ÖZEL HABER

Doğuştan Mental Retardasyon (zeka geriliği) hastası olan Ömer Bulut 3 aylık hapis cezasıyla burun buruna geldi. Boşandığı görme engelli eşinin açtığı nafaka davası sonucu ayda 250 TL ödemeye mahkum edilen Ömer Bulut ise üç ayda bir 900 lira para alıyor.

20 ay boyunca nafakayı ödeyemeyen Ömer Bulut’a ise hapis yolu göründü. Baba Ahmet Cihan Bulut, “Oğlumun eline çok az para geçiyor. Bunu nafakaya verirse kendisi nasıl yaşayacak. Ödeyemediği için hapis cezası gelmiş. Oğlum için adalet istiyorum” dedi. Bu durum zeka geriliği olan birisinin hapse girip giremeyeceği tartışmalarını da beraberinde getirdi.

Doğuştan özürlü olan Ömer Bulut’a 2008 yılında Nevvar Salih İş Gören Hastanesi tarafından verilen raporda: “Akli dengesi akıllıca yaşamını sürdürmek için yeterli değildir. Yardıma muhtaçtır. Vasi tayini gerekir” ifadeleri bulunuyor. Bu durumu göz önüne alan Avukat Fesih Aksakal, Trabzon İcra Mahkemesi tarafından verilen nafaka ve hapis cezalarının doğru olmadığını belirterek, akıl hastalığı nedeniyle açılan boşanma davasında akıl hastası olan eşin davranışları iradi olmadığından ona kusur atfedilemeyeceğini bu yüzden boşanma davasında diğer eş lehine maddi ve manevi tazminata mahkemece hükmedilemeyeceğini iddia etti. Ayrıca Aksakal, “Akıl hastası olan bir kişi hakkında ancak koşullar el verirse güvenlik tedbirine hükmedilir. Hiçbir şekilde tazyik hapsi de olsa hapis cezasına hükmedilmez” dedi.

“ADALET İSTİYORUZ!”

Oğluna çıkan 3 aylık hapis cezası nedeniyle hukuk mücadelesini sürdüren görme engelli Ahmet Cihan Bulut “Oğlum eski eşiyle 2009 yılında evlendi. 1 yıl sonra çocukları oldu. Bir süre sonra kavga etmeye başladılar ve kız tarafının açtığı mahkeme ile boşandılar ve oğlum her ay 250 TL nafaka ödemek zorunda bırakıldı. Oğlum 3 ayda bir 900 lira alıyor her ay 250 TL nafaka parasını ödemesi mümkün değil ve ödeyemedi. Şimdi Trabzon İcra Mahkemesi tarafından 3 aylık hapis cezasına çarptırıldı. Biz itiraz etmek istiyoruz ama Yargıtay’a ulaşamadık. İtirazı da aynı mahkemeye yapmak zorundayız. Biz yinede o mahkemeye itirazımızı yaptık ama oradan da aynı sonuç çıkacak. Adaletsizlikle karşı karşıya olduğumuzu düşünüyorum. Oğlum kendi başın hayatını devam ettiremezken nasıl hapse girecek. Hapiste hastalığının daha da fazla ilerlemesinden korkuyorum” diye konuştu.

“MAHKEMECE VASİ ATANIR”

Avukat Fesih Aksakal, vatandaşların 4 fiil ehliyeti grubuna ayrıldığını belirterek, “Bu ehliyet grupları 1- Tam Ehliyetliler 2- Sınırlı Ehliyetliler 3- Tam Ehliyetsizler 4- Sınırlı Ehliyetsizler diye ayrılır. Tam ehliyetsiz bir kimsenin (akıl hastası) hukuki işlem ehliyeti kural olarak yoktur. Tam ehliyetsizlerin yapmış olduğu hukuki işlem bir sürenin geçmesi veya geçici olarak kaybedilen ayırtım gücünün tekrar kazanılması hatta kanuni temsilcinin buna izin vermesi halinde dahi geçerli hale gelmez, baştan itibaren mutlak butlan (kesin hükümsüzdür). Tam ehliyetsizler şahsa sıkı sıkıya bağlı haklarını bizzat kullanamazlar. Kanuni temsilcileri de bu hakları onlar adına kullanamaz. Yine kural olarak ayırtım gücü olmayan bir kimsenin yaptığı evlilik, butlan iddiası ileri sürülünceye kadar geçerli bir evlenmenin sonuçlarını doğurur. Ama ayırtım gücü bulunmayan bir kimsenin yapmış olduğu evliliğin veya hukuki işlemin hükümsüz olduğunu ileri sürmek hakkın kötüye kullanılması niteliği taşıyorsa söz konusu işlem geçerliymiş gibi hüküm doğurur” dedi.

Aksakal, “Ayırtım gücü olmayan biri velev ki bir şekilde evlenmiş veya evlendirilmiş olsun bu durumda bu evliliğin mutla butlanla batıl olduğunu ilgili herkes ileri sürebilir. Ama yukarıda da değindiğimiz gibi bu ileri sürmenin hakkın kötüye kullanılması kapsamında olmaması lazım. Her ne kadar akıl hastalığı nedeniyle evliğinin mutlak butlanla batıl olduğu ileri sürülse de diğer eş isterse mutlak butlanı ileri sürmek yerine TMK 165. Md dayanarak akıl hastalığı nedeniyle boşanma davası da açılabilir. Bu durumda tam ehliyetsiz yanı akıl hastası olan kişinin dava ehliyeti olmadığından dolayı kendisine mahkemece bir vasi atanmalıdır” diye konuştu.

“NAFAKA FAZLA”

Akıl hastalığı nedeniyle açılan boşanma davasında akıl hastası olan eşin davranışlarının iradi olmadığından ona kusur atfedilemeyeceğini, bu yüzden boşanma davasında diğer eş lehine maddi ve manevi tazminata mahkemenin hükmedemeyeceğinin iddia eden Aksakal şu ifadelerde bulundu: “Ancak eğer akıl hastası olan eşin maddi durumu elveriyorsa diğer eş ve çocuk lehine iştirak yoksulluk veya tedbir nafakasına hükmedilebilir. Ama buradaki en önemli kıstas tam ehliyetsiz(akıl hastası) olan eşin maddi durumunun mahkemece kararlaştırılan nafaka miktarını ödemeye elverişli olmasıdır. Örneğin aylık 300-TL geliri olan bir tam ehliyetsizin aylık 250 TL nafaka ödemesine karar verilmesi hak ve nesafet ilkeleri ile bağdaşmayacağı gibi hukuken de böyle bir hüküm kurulması mümkünat dışındadır.”

“HAPİS CEZASI VERİLEMEZ”

Ömer Bulut’un hapis cezasına çarptırılmasının doğru olmadığını ileri süren Aksakal, “Yine akıl hastalığı nedeniyle boşanma davasında hükmedilen nafaka miktarının akıl hastası olan kişice ödenmemesi durumunda mahkemece hükmedilen tazyik hapsi de TCK amir hükümlerine açıkça aykırılık teşkil etmektedir. Şöyle ki TCK 5. Md uyarınca ‘Bu kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır” TCK Madde 32 - (1) Akıl hastalığı nedeniyle, işlediği fiilin hukukî anlam ve sonuçlarını algılayamayan veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneği önemli derecede azalmış olan kişiye ceza verilmez. Ancak, bu kişiler hakkında güvenlik tedbirine hükmolunur’ anılı madde hükümleri göstermektedir ki akıl hastası olan bir kişi hakkında ancak koşullar el verirse güvenlik tedbirine hükmedilir. Hiçbir şekilde tazyik hapsi de olsa hapis cezasına hükmedilmez” diye konuştu.

Haber Merkezi