Sayfa Yükleniyor...
Cumhuriyete Değer Katanlar yazı dizimizin konuğu İstanbul MAREV Yönetim Kurulu Başkanı Avukat Haluk Eldem. Eldem, Türkiye ve Mardinin kalkınması için yaptıklarını, hizmetlerini, başarılarını, yaşam hikayesini ve karşılaştıkları zorlukları anlattı
ADNAN AVUKA/MARDİN ÖZEL RÖPORTAJ
Yıllarını Mardinin gelişmesi ve kalkınması için harcayan MAREV kurucular başkanı ve şimdiki İstanbul MAREV Yönetim Kurulu Başkanı Avukat Sayın Haluk Eldem ile bir söyleyişi gerçekleşmenin mutluluğunu yaşıyorum.
Bizler sorduk kendisi cevap verdi. Haluk Bey, her zaman esprileri ile takdir ettiğimiz bir ağabeyimizdir. Sorduğumuz soruları tek tek açık yüreklilikle cevapladı.
Kendinizi tanıtır mısınız?
Atalarımdan anne ve babamdan Mardinliyim, soyadımızın Eldem olmasına karşılık Mardinde bilinen aile lakabımız Çeppidir. Rahmetli annem, ailesinin Mardinden İstanbula çok erken göç etmesi nedeniyle, şimdilerde Mardinde pek hatırlanmayan, o tarihlerde çok ünlü bir iş adamı olan Şehmus Kalavın kızıdır. Mardinde doğdum. Benden yaşça küçük olan iki erkek kardeşim de Mardinde doğdu. O tarihlerde Mardin merkezde doğan bütün çocuklar gibi, ana dilim Mardin Arapçasıdır. Mardin Lisesinde 5. sınıftan, 6. sınıfa geçtikten sonra, 27 Mayıs 1960 ihtilalinden 2 gün sonra ayrılarak, İstanbula anneannemin yanına yerleştim. Beyoğlu Atatürk Erkek Lisesi mezunuyum. Babam İbrahim Eldemin 1965 yılında vefatı üzerine, ailece İstanbula göç ettik ve o tarihten beri İstanbulda yaşıyorum. Hukuk Fakültesinden mezuniyeti ve avukatlık stajı ile askerliği takiben 1971 yılında aynı zamanda, meslektaşım olan eşim ile birlikte serbest avukatlığa başladık. Halen de biri kızım biri yeğenim olan, ancak tümü benim için evlattan farksız, oldukça kalabalık bir avukat grubunun başında, mesleğimi sürdürüyor ve bunun için de hep Allaha şükrediyorum.
Siz aslen Mardinlisiniz ve iş nedeniyle İstanbula göç ettiniz. Sizi iten sebepler denir? Çünkü Eldemler, Mardin için güzel insanlar oldukları kadar Mardinde güzel hizmetleri de olmaktadır. Bunun bir örneğini vermek istiyorum. Mardin için halen önemli sanat dallarından olan marangozluk, ahşaptan yapılan tarihi kanepeler, gelinler için çeyiz gardırobu gibi önemli faaliyetler yapmaktadırlar. Buna ne diyeceksiniz?
İstanbula göç ettiğimiz yıllarda Mardin çok küçük ve gelecek vaat etmeyen küçük bir Anadolu kasabasıydı. Annemin ailesinin çok önce İstanbula göç etmiş olması nedeniyle, çocukluğumuzdan beri iki gece üç günlük ve çok meşakkatli bir kara tren yolculuğundan sonra İstanbula gidiyor, sonra aynı şekilde Mardine dönüyorduk. Mardindeki okul hayatımızın bir kısmı gaz lambasının zayıf ışığında ders çalışmakla geçti. Çünkü şehre çok kısıtlı saatlerle jeneratörden elektrik veriliyordu. Babam o tarihlerde, henüz Mardin Ovasında yeni başlayan makinalı ziraat ile çiftçiliğe başlamıştı. Bazen ortakçılık yaptığı ova köylerine bizi götürürdü. Şimdiki nesil hayal bile edemez, ama o tarihlerde hiçbir köyde elektrik, su hatta tuvalet bile yoktu. İki üç çeşitten fazla yemek bilinmez, ağırlıklı olarak süt ürünleri ve lavaş ekmeği tüketilirdi. Özetle o tarihlerde, Mardinde batıyı görmüş ve yaşamış insanları, özellikle çocukları cezbedecek veya ilgisini çekecek hiçbir şey yoktu. Hayat, Mardin şehrinin, şimdi bakmaya doymadığımız hayranı olduğumuz emsalsiz güzellikteki taş yapılarını seyrederek de geçmiyordu. Bence, özellikle Mardin il merkezinden yoğun göçün nedeni budur. Şimdi ise her şey çok değişti. Mardin gün yüzüne çıktı. Sanayi, özellikle sahip olduğu emsalsiz kültür ve tabiat varlıkları sayesinde turizmi çok gelişti. Bunda emeği geçen herkese şükran borcumuz var. Hepimizin ortak dilek ve duası, akan kanın bir an önce durması ve Mardinin birkaç yıl önceki parlak günlerine dönmesidir.
Bizim ailemizin bir kesimi, rahmetli Abdülkerim Çeppi ve halen de çocukları marangozlukla uğraşıyor ve dediğiniz gibi sanat eseri olarak nitelenebilecek çok güzel oyma mobilya yapıp satıyordu. Mardin için geleneksel sanat eseri olan bu kanepe ve koltuklardan, gerek MAREVde ve gerekse evimde bulunan birkaç parçayı zaman zaman, hayranlık ve hüzünle seyrettiğimi burada ifade etmek isterim. Ailemizin geri kalan bölümü ise, yüksek tahsillerini tamamlayıp, bürokrat olarak hayata atıldılar veya ticaret ve çiftçilikle uğraştılar. Hem anne ve hem de baba tarafından Mardin milletvekili seçilen, bakanlık yapan yakın akrabalarım da oldu.
AVUKATLIK STRESLİ BİR MESLEK
Hem avukat hem de iş adamı kimliğiniz var. Bu kadar yoğun tempoda çalışmak sizi yormuyor mu?
Bir yanlış algıyı düzelteyim. Ne yazık ki benim, ayrı bir beceri ve yetenek gerektiren iş adamlığım yok. Ancak avukatlığımın ilk yıllarında kendisiyle tanışmayı, kendim için büyük bir şans olarak gördüğüm ve 40 yılı aşkın süre hem müşavirliğini yaptığım hem de dostluğumuzu sürdürdüğüm, Mardinin değerli evlatlarından rahmetli Yakup Tahincioğlunun öneri ve isteği ile kurduğu bazı şirketlere, mütevazı oranlarda olsa da ortak oldum. Ama bu şirketlere iş adamı olarak değil, bir hukukçu olarak katkıda bulundum. Çok okuyarak ve çok çalışarak avukatlık mesleğini aklımın yettiği kadar, hakkını vererek sürdürmeye çalıştım. Avukatlık stresli bir meslek. Ama bir işi hakkıyla becerdiğinizde veya Müvekkilinizin hakkını alıp teslim ettiğinizde tüm sıkıntılar bitiyor, yorgunluğunuzu unutuyorsunuz. Unutmamak gerekir ki ve ne yazık ki; her şeyin yerli yerine oturduğu ve bireyin en önde olduğu uygar batının aksine, ülkemizde zor olmayan hiçbir iş veya meslek yok. Belki bizim nesil göremeyecek ama yeni nesillerin bu zorlukları ve sıkıntıları yaşamayacakları, insanların, tıpkı Mardinliler gibi birbirine karşı sevgi ve hoşgörü ile yaklaştıkları, çağdaş uygarlığı yakalamış bir Türkiye benim en büyük hayalim ve özlemimdir. Doğrusu böyle bir ülkede yaşamayı hep hayal ettim.
26 YILDIR ARALIKSIZ VAKIF ÇALIŞMALARI
Yıllardır birçok sivil tolum kuruluşunun çeşitli ünitelerinde hizmet ettiniz. Türkiyenin en büyük vakıflarından birisi olan MAREV kurucular kurulu başkanlığını yaptınız. Şu anda MAREV başkanısınız, bu vakıf için ne düşünüyorsunuz ne gibi çalışmalarınız var?
26 yılı aşkın bir süre önce kurulan ve vakfın tesciline ilişkin mahkeme kararında, vekil olarak adım bulunan Mardinliler Eğitim ve Dayanışma Vakfının (MAREV) bugün, çoğu Hakkın rahmetine kavuşmuş, kurucu müteşebbislerini rahmetle anıyor, hatıraları önünde saygı ile eğiliyorum. Bir kısmını çok erken kaybettiğimiz bu müteşebbislerimiz ile yine rahmete kavuşan kurucularımızın hepsinin hayatta olmalarını ve MAREVin bugün geldiği saygın yeri görmelerini çok arzu ederdim.
Dediğim gibi MAREVin bir kurucusu olarak başladığım vakıf çalışmalarım, 26 yıldır aralıksız sürüyor. MAREVin bugüne kadar çeşitli organlarında görev yaptım en son yaklaşık 15 yıl süren, Vakıf Yönetmenler Kurulu ve aynı zamanda Kurucu Meclis Başkanlığımdan sonra, Mart 2016da yapılan yönetmenler kurulu toplantısında, arkadaşların ısrar ve arzuları ile oluşturduğum yönetim kurulu listesi ile seçime girdik ve bizden başka bir adayın oluşturduğu bir başka listenin aldığı bir oya karşılık benim ve arkadaşlarımın yer aldığı liste, geriye kalan tüm yönetmenler kurulu üyelerinin oyuyla seçildi. Bu seçimin sonucuna göre, o tarihte MAREVe çok büyük hizmetlerde bulunan ve 12 yılı aşkın bir süre genel başkanlık yapan çok değerli Genel Başkan Fehmi Tahincioğlundan, MAREV genel başkanlığı görevini devir almanın onur ve gururunu yaşıyorum. Bu vesile ile Sayın Fehmi Tahincioğluna ve yürütme kurulunda birlikte çalıştığı tüm arkadaşlarımıza şükranlarımı sunuyorum.
YARDIMLAR ARTARAK SÜRÜYOR
Yukarıda belirttiğim gibi biz göreve mart ayında geldik. Bizden önceki yönetimlerin bugüne kadar başarı ve özveri ile yürüttüğü burs ve erzak yardımlarını, arttırarak sürdürdük. Bu yıl Ramazan ayında Mardin ve ilçelerine 2 bin 200 koli erzak dağıttık. Bakırköy şubemiz ve merkezimizde görev yapan çoğu hanım arkadaşlarımız da İstanbulda yaşayan ihtiyaç sahibi Mardinlilere başta erzak, okul malzemeleri ve nakdi yardımlarını Ramazan ayında yoğunlaştırmakla beraber, bütün yıl sürdürüyorlar. Bugüne kadar, merkez ve şubelerimizle birlikte 4 bin civarında öğrencimizi burslarımızla destekleyerek mezun ettik. Bu desteğimiz bu yıl da devam ediyor. Mardin Derikte bulunan MAREV İbrahim Fidan İlköğretim Okulu bizim katkılarımızla yapıldı ve birkaç yıldır eğitime devam ediyor. Mardindeki köy okullarını onarıyoruz, öğrencilerin giyim ve malzemelerinin yanı sıra, bilgisayar, kitap, kırtasiye ve bunun gibi ihtiyaçlarını da karşılamaya çalışıyoruz. Kültürel ve Mardinin tanıtımına katkı yapan faaliyetler gerçekleştiriyoruz, kitap yayınlarımız var. Ankarada, Ankara şubemiz tarafından gerçekleştirilen MAREV Kültür Evine en büyük katkıyı MAREV verdi. Bu tesis halen MAREV ve Mardin Eğitim ve Dayanışma Vakfı (MARSEV) tarafından müştereken kullanılıyor ve Ankaradaki hemşehrilerimize hizmet veriyor. Bu tesisin gerçekleştirilmesinde inisiyatif alan, projenin fikir babası olmanın yanı sıra gecesini gündüzüne katarak çalışan, MAREV Ankara Şube Başkanımız Sayın İbrahim Aysoya ve tesis arsasının tahsisinde büyük destek veren MARSEV Başkanı Sayın Kemal Nehrozoğlu ile Ankaradaki hayırsever iş adamı ve hemşehrilerimize burada şükranlarımı sunmayı bir borç biliyorum.
PROJE ÇALIŞMALARI SÜRÜYOR
MAREVin, kuruluşundan bu yana, Mardinde bir şubemizin olmamasının eksikliğini hep hisseder ve dile getirirdim. İlk icraat olarak MAREV Mardin Şubesini açmak ve şube yönetim organlarını değerli Mardinli hemşerilerimizle oluşturmaktan kıvanç ve sevinç duyuyorum. Bu vesile ile şube tesis ve döşemesini gerçekleştiren, Mardin şube başkanımız ve Mardin eski Belediye Başkanı değerli kardeşim Metin Pamukçuya teşekkür eder, başarılar dilerim.
Bunun yan sıra, Bakırköy Belediyesinin açtığı ihaleye girerek, eskiden kiracısı iken, süre bitince tahliye ettiğimiz Bakırköy Dostlar Parkı ihalesini yeniden kazandık. Bu parkın işletmeciye kiralanması sonucunda kısa zamanda vakfa gelir sağlayacağımız gibi, işletmeci ile yaptığımız anlaşma sonucunda Bakırköy şubemize hizmetlerini bu parkta yürütmesi için çok güzel bir mekan, yani şube binası temin etmiş olduk. Bu güne kadar şube başkanı olarak, MAREVe büyük katkılar sağlayan Sayın Beşir Bilginin ve çalışma arkadaşları, böyle bir mekanda çalışmayı fazlasıyla hakketmişlerdir. Proje geliştirme çalışmalarımız sürüyor, bundan sonraki projemiz, ilk elde vakfımıza gelir getirecek daha sonra da gerekirse vakfımızın çalışmalarını sürdürebileceği bir taşınmazın satın alınmasıdır.
VAKFIN BİRLEŞTİRİCİ ÖZELLİĞİ VAR
Hani bir söz vardır, Meyve veren ağaç taşlanır diye ancak birçok Mardinli vatandaşımız ve özellikle Mardinli olup İstanbulda ikamet edenler şöyle diyor, MAREV zenginlerin vakfıdır, bizi adam yerine koymayarak hep kendileri bu yönetimde bulunmak istiyorlar. Yani zenginler vakfı diye belirtiyor bu konuda ne diyeceksiniz?
Çoğu kişinin bilmediği bir husus var. Allaha adanan mal anlamına gelen vakıf bir İslam hukuku müessesesidir. Tüm İslam ülkelerinde özellikle Osmanlıda çok çeşitli amaçlarla sultanlar, saltanat mensupları veziri azamlar, vezirler, paşalar ve varlıklı insanlar tarafından pek çok vakıf kurulmuştur. Bunlardan en önemli örneklerden biri olan, Fatih Sultan Mehmet Vakfının namesini okuyanların heyecanlanmaması mümkün değil. Azınlıklar da Müslüman vakıflarını örnek alarak çoğu kiliseler etrafında olmak üzere kendi vakıflarını ve pek çok vakıf kurulmuştur. Bunun gibi Mardinde de aileler, çeşitli amaçlar için Teamüli Vakıflar kurarak halkın ihtiyaçlarını karşılamayı amaçlamışlardır. Örneğin, şebeke suyunun olmaması nedeniyle yağmur suyu ile doldurulan sarnıçlara düşen cisimleri çıkarmak için kullanılan çok kancalı alet (Mınkaş)bu hayırlı işe vakfedilmiş ve vakfeden aile tarafından ihtiyacı olanlara tahsis edildiğini hatırlıyorum. Yine, özellikle ölüm ve düğünlerde, misafirlere ikram için et ve pilav pişirilen devasa tencereler de bir ailenin vakfı idi.
Vakfımızın tüm mensupları, vakfın bu ulvi anlam ve amacının bilincinde olarak, yardımlaşma ve hayırseverliği ön planda tutarak tüm faaliyetlerinde etkin köken, dil ve din ayırımı gözetmeksizin ve fakat bizleri birleştirici unsur olan T.C. Anayasası ve Mardinliliği esas alarak karşılıklı sevgi ve hoşgörüyü bugüne kadar hakim kılmış ve bu ilkeleri bundan sonra da hakim kılmaya kararlıdır.
ZENGİNLERİN SAYISI 15İ GEÇMEZ
Bizim de kulağımıza MAREVin zenginler kulübü olduğu ve bunun gibi dedikodular geliyor. Bu gibi dedikoduları, MAREVin ilkelerini benimsememiş, kendi inanç ve yaşam tarzlarını MAREVe hakim kılmaya ve MAREVi bu amaçlarına peşkeş çekip de bunu başaramayan kişilerin hezeyanı olarak görüyoruz. Gerek kuruluşunda ve gerekse Ataşehirdeki tesislerimizin yapımında maddi desteğini esirgemeyen Mardinli zengin iş adamlarımızın sayısı 15i geçmez. Bunların da bir bölümünün Süryani kardeşlerimiz olduğunu hatırlatmak gerekir. Hepsini minnet ve şükranla yad ettiğimiz bu yardımlar dışında ve bunların yanı sıra gerek vakfımızın kuruluşunda ve tesislerimizin yapımında gerekse bugüne kadar büyük özveri ile sürdürdüğümüz burs ve erzak yardımlarında esnaf, emekli memur, serbest meslek erbabı ve bunun gibi orta halli Mardinlilerin ve daha da önemlisi vakfımızın faaliyetlerinden etkilenerek, her yıl vakfımıza sürekli yardımlarını esirgemeyen ancak Mardinli olmayan dostlarımızın da ciddi yardım ve katkılarını da unutmamak gerekir.
Şimdi soruyorum; yukarıda bir bölümünü saydığım faaliyetlerimiz zenginlere mi, yoksa orta halli ve yoksullara mı yönelik? Erzak ve burs yardımlarımızı zenginlere mi yapıyoruz? Mardinde yardım yaptığımız okullar, zengin çocuklarının okudukları okullar mı? Salonlarımızdan yararlananların, düğün yapanların mevlit ve dua okutanların büyük çoğunluğu zenginler mi, yoksa orta halliler ile yoksullar mı? Zengin olmak kabahat mi? Tüm Mardinlilerin varlıklı olması hepimizi mutlu etmez mi?
Bu ve bunun gibi sorulara cevap verecek vicdan ve izan sahibi hemşehrilerimizin verecekleri cevaplar, MAREVin, Zenginler kulübü olup olmadığının da en doğru cevabı olacaktır. Ama dikkat edin, tek şartımız var. Bu sorular vicdan ve izan sahibi, yürekleri tertemiz hemşehrilerimize sorulmalıdır.
GELİRLERİMİZİN EN AZ YÜZDE 70İ MARDİN İÇİN HARCANIYOR
Edindiğim bilgiye göre vakıf parasal konuda oldukça varlıklı. Ancak bugüne kadar vakfın gözle görülebilen bir hizmeti Mardinde yapılmamış. Bugün Doğu ve Güneydoğu illerindeki olayların tek sebebinin cehaletten kaynaklandığını biliyoruz. Acaba MAREV olarak Mardinde görülebilen çok amaçlı bir okul yapamaz mıydınız?
Vakfımızın sanıldığı gibi çok parası yok. Ama böyle bir yanlış imaj var. Bu yanlış imaj da aşağıda da belirteceğim gibi, bizim bağıştan gelecek gelirlerimizi ve dolayısıyla projelerimizi çok olumsuz etkiledi ve etkiliyor. Her zaman söylediğim gibi, emsalsiz derecede yüksek bir zeka ve niteliklere sahip olan rahmetli başkanımız İbrahim Özlenin, becerisi ve dirayeti ile başta iş adamı hayırseverlerimiz olmak üzere, Müslüman ve Hristiyan hemşehrilerimizin kenetlenmesini sağlaması sonucunda, inşa ettiğimiz bugünkü tesislerimizden elde ettiğimiz gelir ile faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Tesislerimizden gelir elde etmemiz nedeniyle, eskiden bize bağış yapan bazı varlıklı hemşehrilerimiz ne yazık ki artık bize zekat ve burs bağışı yapmıyor veya çok cüzi yardım yapıyorlar. Yine de bugüne kadar verdikleri katkı ve yaptıkları yardımlar için her vesile ile kendilerine teşekkürlerimizi her fırsatta dile getiriyoruz ve kendilerini hep minnetle anıyoruz. Bazıları ise bugüne kadar sürdürdüğümüz ve vakfımızı her türlü bela ve badireden titizlikle koruyarak, sürdürdüğümüz çizgimizi beğenmedikleri için özellikle yardım yapmıyorlar ve böylece bizi cezalandırdıklarını sanıyorlar.
Tevazu gösterip bugüne kadar yaptıklarımızı çoğu zaman dile getirmediğimiz için Mardinde, MAREVin kalıcı eserinin olmadığını söylemenizi doğrusu yadırgamıyorum. Ancak yukarıda bir kısmını saydığım faaliyetlerimizin tümü Mardin ve Mardinlilere yönelik. Gelirlerimizin en az yüzde 70ini Mardin ve Mardinliler için harcıyoruz.
Bahsettiğiniz çok amaçlı okul projesinin ne olduğunu bilmiyorum. Önümüze bu ve benzeri proje gelir ve kurullarımız karar verirse, Mardin ve Mardinlilerin hayrına olacak böyle bir projeye, o günkü imkanlarımız ölçüsünde neden desteklemeyelim.
TÜRKİYEDE SİYASET MEŞAKKATLİ BİR İŞ
MAREV başkanından ziyade sizlerin İstanbulda bir kariyeriniz var. Herkes sizi tanır, siyasetçilerden tutun iş adamlarına kadar. İstanbulda binlerce Mardinli var. Neden bugüne kadar bir siyasi partiye geçmediniz, Mardin için daha yararlı olamaz mıydınız?
Teşekkür ederim. Bir kere ben tevazu severim ve benden söz edilmesinden mahcubiyet duyan bir kişiliğim var. Türkiyede siyaset çok zor ve meşakkatli bir iş. Bunun yanı sıra insanlarımızın bir bölümü, özellikle işsizin ve yoksulun çok olduğu Mardin gibi yerlerde yaşayanların, siyasetçilerden haklı ve çok yoğun istekleri olduğunu bizzat gözlemledim. Sonuçta milletvekili olsanız bile bu isteklerin çoğunu karşılamanız mümkün değil. Yine siyasetçi olan yakınlarımın haklı olan bu isteklerden bunaldıklarına da şahit oldum. Eminim şimdiki siyasetçilerde bu istekleri karşılayamamanın sıkıntısını yaşıyorlardır. İşte bu ve bunun gibi nedenlerle ciddi teklif ve desteklere rağmen siyasete hiç heves etmedim. Kaldı ki bir ülkede insanlara yardımcı olmanın tek yolu siyaset değil. Biz de karınca kararınca vakıf gibi sivil toplum kuruluşları vasıtasıyla insanlara yardımcı olmaya çalışıyoruz.
VAKFIMIZ SİYASET DIŞIDIR
Ülke siyasetini çok iyi bilen bir kişiliğiniz var. Milletvekillerimizin çalışmasını nasıl buluyorsunuz. Taraf tutmadan belirtirseniz mutlu olurum?
Bizim hepimizin, kişi olarak kendisine ait siyasi görüşü var ve öyle olması demokrasi gereğidir. Vakfımız siyaset dışıdır. Vakıf olarak tüm siyasilere de aynı mesafededir. Ancak İstanbulda yaşayan Mardinliler olarak nerde bir Mardinli aday var ise, siyasi görüşlerimiz farklı olsa bile o adayın arkasında MAREV olarak dururuz ve destekleriz. Bu kuruluşumuzdan buyana değişmeyen ilkemiz.
Bugüne kadar Mardinden veya İstanbuldan seçilen Anavatan, Adalet, AK Parti ve bağımsız seçilen milletvekilleri ile çok iyi ilişkilerimiz oldu. Bizi hep ziyaret ettiler, etkinliklerimizde bizi yalnız bırakmadılar. Maalesef HDPliler ile böyle bir ilişkimiz olmadı. Olmasını çok arzu ederdik. Bilmiyorum acaba bu konuda bizim hatalarımız mı oldu diye düşünmüyor değilim. Ama Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ahmet Türk ve Artuklu Belediye Başkanı Sayın Emin Irmak ve eş başkanları ile karşılıklı ziyaretlerimiz oldu ve bundan çok hoşnut olduk. Bir de HDP, İstanbul, Ataşehir İlçe Teşkilatı mahalli seçimlerden önce, meslektaşım Hasip Kaplan ve adayları ile birlikte bizi ziyaret ettiler. Samimi bir havada geçen bu ziyaretten de elbette mutluluk duyduk.
Şu anda AK Parti Mardin Milletvekili olan Ceyda Bölünmez Çankırı, mensubumuz ve bağışçımız Sayın Süleyman Bölünmezin kızı. Dolayısıyla bizim de kızımız ve kardeşimiz. Sayın Orhan Miroğlu da daha önceden gıyaben tanıdığımız ve çok cefa çekmiş çok değerli bir yazar ve fikir adamı. Her ikisinin de bizimle olan diyalogundan ve vakfımıza gösterdikleri ilgiden dolayı, mutluyuz ve bundan dolayı müteşekkiriz. Mardine hizmet için çok çaba harcadıklarını hep beraber izliyor ve çok takdir ediyoruz. Bir Mardinli olarak, kendilerinden öncelikli beklentimiz de bu.
Siz bir Mardin milletvekili olsaydınız Mardin için ne yapardınız?
Milletvekili olmadığıma ve bu yaştan sonra olmayı düşünmediğime göre, bu soruyu bana değil milletvekillerimize ya da adaylarımıza sormalısınız.
MARDİN NADİR BİR ŞEHİR
Mardin ve özellikle Türkiyenin çeşitli illerinde bulunan hemşehrilerimize söyleyebileceğiniz bir söz veya bir mesajınız olabilir mi?
Mardin farklı kültür, etnik köken ve farklı din mensuplarının yaşadığı, dünyada örneğine ender rastlanan bir şehrimiz. Bu farklılıklar bizim en büyük zenginliğimiz. Bu güne kadar bu farklılıkları öne çıkarmadan, karşılıklı sevgi, saygı ve hoşgörü içinde, kardeşçe yaşayarak dünyaya örnek olduk. Ama daha önemlisi, etrafımızın barut fıçısına dönüştüğü bu zor zamanda, bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da karşılıklı saygı, hoşgörü ve barış içinde, birlikte yaşamımızı devam ettirme, azim marifet ve becerisini göstermek zorunda olduğumuza inanıyorum.
Haber Merkezi