Her felaketin nedeni kadın zihniyeti

Karşıyaka Belediyesi ve 11 kurumun katılımıyla düzenlenen ‘Kadına Şiddete Dur De’ çalıştayında konuşma yapan Avukat Nilgün Şentuna kadına uygulanan şiddet çeşitlerinin akıl almaz boyutlara ulaştığını söyledi


  • Oluşturulma Tarihi : 10.11.2015 08:12
  • Güncelleme Tarihi : 10.11.2015 08:12
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Her felaketin nedeni kadın zihniyeti

NİLGÜN TAZE

İnsanlığın ilk başlangıcından bu yana kadının yaşanan felaketlerden sorumlu tutulduğunu belirten Av. Nilgün Şentuna ortaçağ başta olmak üzere günümüz yüzyılında da kadının çıkarlar uğruna kullanılmaya devam edildiğini belirterek, “Havva’nın elmayı yemesiyle insanlık cennetten kovuldu, ardından ortaçağda kadınlar şeytanla ilişkiye girebilen cadılar oldukları için yakılmaya başlandı. Aslında cadı ilan edilen kadınlar mevcut haksızlıklara göz yummayan muhalif kadınlardı.  İnsanları kadın ve erkek diye ikiye ayırdık ancak erkekleri insan olarak kabul ederken kadınları insan olarak kabul etmedik. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü ile ilgili yapılan röportajların birinde bir erkek insanımız, ‘kadınlar yesinler, içsinler, gezsinler, oynasınlar ne de olsa bugün onların günü çünkü onlarda bir nevi insan’ açıklamasını yaptı. Toplumsal kültür koşullandırması altında yetişen insanlardan bir kısmı başkalarını yönetme hakkını kendinde bularak dünya kurulduğundan bugüne birbirine şiddet kullanır hale geldi” dedi.

“ULAŞIM KANALLARI KAPALI”

 Türkiye’nin toplumsal cinsel eşitsizlikte 17. sırada,  142 ülke arasında ise 125. sırada yer almakta olduğunu belirten Şentuna, 10 kadından 4’ünün fiziksel şiddete uğradığını söyledi. Duygusal şiddete uğrayanların yüzde 40, ekonomik şiddete uğrayanların ise yüzde 30’u oluşturduğunu belirten Şentuna, “Çocuk yaşlarında gelin edilen kız çocuklarının acısı unutulmadı. Kanunlarda 18 yaş altı evlilik yasak olmasına rağmen bu oran hala yüzde 26. Türkiye’de yüze 89 oranında kadın şiddete uğradığı halde mağduriyetlerini hiçbir kurum ve kuruluşa ulaştıramıyor. Şiddete uğraya 100 kadından sadece 11’i ilgili kurum ve kuruluşlara ulaşabilmekte. 2015 yılı itibariyle öldürülen kadınların sayısını 345 olarak bildirmelerine rağmen net rakamlara ulaşılamıyor.  Devlet ve hukuk tüm bu gerçekler karşısında susuyor. Karısını öldürdükten sonra savunmasında öldürme hakkını kullandığını ifade eden erkek insan ‘böyle bir hakkım olduğunu da yeni öğrendim’ dedi. Akşam eve geldiğinde yemek olmadığı için karısını öldüren bir başkası ise, yemek yapılmamasının hoş görülemez olduğunu söyledi. Karısını yastıkla boğan bir diğeri ise ‘evlilik bana göre değil ve ruh sağlığımda zaten iyi değil’ dedi. Bu örnekleri her gün gazetelerin 3. sayfalarında okuyoruz” açıklamasını yaptı.

“ERKEK ÖLDÜRME HAKKINA SAHİP”

Toplumda yaşanan şiddet örneklerinin saymakla bitirilemeyeceğini belirten Şentuna ev içerisinde akla hayale gelmeyecek şiddet türlerinin yaşandığını ifade ederek, “Evlendikten sonra psikolojik, fiziksel baskı gördüğü için kendisinden boşanmak istediğimi söyledim. Eşim ‘gidip kendini öldür ya da yak’ cevabını verdi ve evdeki bıçakları bileyerek beni temsili olarak nasıl keseceğini gösterdi. Sezeryanla yeni doğum yapmıştım ve kocamın ilişkiye girme isteğini reddettim.  Zorla benimle ilişkiye girdi ve dikişlerim patladı.  18 yıldır evliyim eşim düzenli olarak şiddet uyguluyor ve üzerimde ütü masasını kırdı, uykudayken boğazımı sıkacakmış ve ben sürekli uykusuzum. 14 yaşındayım annem ikinci evliliğini yaptı ve yeni babam odama gel seni seveyim diyor ve ben çok korkuyorum. 25 yıllık evliyim eşim alkolik olduğu için sürekli beni dövüyor. Çocuklarımı benden almakla tehdit etti. Şeker hastası olduğum için her gün gözümden iğne olmak zorundaydım. Bir gün artık iğne olamayacağımı söyleyerek kapıyı üstüme kilitledi. Perdelerin açılma ve kapanma saatleri var eğer bu saatlere uymazsam eşim beni dövüyor. Kocam sinirli bir insan her sinirlendiğinde sofrayı ters düz ediyor ama Allah var bana vurmuyor gibi örnekler çok fazla” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi