Sayfa Yükleniyor...
Genç yaşta iki kez lösemiye yakalanan Atakan Yılmaz, iki ay önce ilik nakli olarak hayata döndü. Yasal nedenlerle tanışamadığı bağışçısıyla aralarında isimsiz mektuplarla güçlü bir bağ oluşan Atakan, Can ablam dediği bağışçısıyla tanışacağını günü bekliyor
E. ÇAĞLA GENİŞ / ÖZEL HABER
Marangoz bir baba ve ev hanımı bir annenin tek çocuğu olan Atakan Yılmaz, Muğlanın Bodrum İlçesinde yaşıyordu. Lösemi teşhisi konulduğunda 14 yaşındaydı. Yüksek risk grubunda olduğu söylendi. Ambulansla hemen Ege Üniversitesi Hastanesi Hastanesine getirildi. Tedavi süreci, zor ve meşakkatli bir süreçti. Memleketlerini bırakarak oğullarının tedavisi için İzmire yerleşen Yılmaz ailesi, maddi ve manevi olarak zor günler yaşadı. Aile bireylerinin desteğiyle hastane yakınlarında bir ev kiraladılar. 5 ay içerisinde 5 kür kemoterapi aldıktan sonra taburcu olan Atakan, idame tedavi olarak adlandırılan safhada hastalığın tekrarlanmaması için doktor gözetiminde ilaçlar aldı. Bu süreçte ilik nakli olması gerekiyordu fakat uygun verici bulunamadı. Hastalığın tekrarlaması için riskli görülen dönemde korkulan oldu ve ikinci kez lösemi teşhisi konuldu.
İLİKTEN KALBE
O dönem en büyük destekçisi ailesi ve Kan Ordusu Kanser Derneği oldu. Anne ve babası her an yanı başında onu teselli etmeye çalışan güçlü bir el, dernektekiler ise kelimenin tam anlamıyla birer pervane oldular. Doktorlar, Atakanın sağlığına kavuşması için tek çarenin kök hücre nakli olduğunu söyledi. Uygun vericinin bulunmasıyla iki ay önce kök hücre nakli gerçekleşen Atakan, sağlığına kavuştu. En büyük sıkıntısı ise hareket problemleri. Tedavi sürecinde kullandığı ilaçlar yüzünden bacak kaslarında sıkıntı var. Yürürken güçlük çekiyor. Yaşadıklarından yorgun düşmüş olsa da her daim gülümsemeyi yüzünden eksik etmiyor. Geçtiğimiz günlerde yasal nedenlerle tanışamadığı kök hücre bağışçısından bir mektup aldı. Mektubun yanında, Tanıştığımızda bu çerçeveye fotoğrafımızı koyarsın notuyla gönderilmiş boş bir çerçeve vardı. Tanımadığı kök hücre bağışçısıyla aralarında isimsiz mektuplarla güçlü bir bağ oluşan Atakan, Can ablam dediği bağışçısıyla tanışacağını günü bekliyor.
LÖSEMİNİN NE OLDUĞUNU BİLMİYORDUM
Necla Yılmaz, 41 yaşında. Eşi ve oğluyla birlikte yaklaşık 17 aydır memleketlerinden uzaktalar. Atakanın odasında baş başayız. Anne Necla Yılmaz, ağlayarak anlatmaya başlıyor: Eşim marangozluk yapıyordu, ben de ara sıra evlere temizliğe gidiyordum. Geçen sene bir trafik kazası geçirdik. Bulunduğumuz araca arkadan otobüs çarptı. Bir süre hastanede kaldık. Daha sonra Atakanda bazı sağlık problemleri başladı. Konuşası yoktu, bakışları değişti. Kazadan sonra psikolojisi bozuldu sandım. Kulaklarının içinde bezeler çıkmaya başladı. Bir gün aynı bezelerin kasığında da olduğunu fark ettim. Aile hekimine götürdüm, kan değerlerinde düzensizlik olduğunu söylediler. Milastaki devlet hastanesine götürdüm. Oradan Muğlaya sevk ettiler. Muğladaki doktorlar lösemi olduğunu anlamış ama bize net bir şey söylemediler; İzmire gönderdiler. 15 Temmuz 2016 günü ambulansla Ege Üniversitesi Hastanesi geldik. Hematoloji Bölümünde teşhis konuldu ve yüksek risk grubunda olduğu söylendi. Hastalığı o kadar ilerlemiş ki bir kanama olsaymış kaybedebilirmişiz. Kabullenemedik ilk zamanlar. Löseminin ne olduğunu tam olarak bilmiyordum bile. İnsan başına gelmeden anlamıyor. Bu hastalıkla mücadele sabır istiyor. Hastanedeyken hapishanede gibiydik, içeriden dışarıya çıkamıyorduk.
İKİNCİ DARBEYİ YAŞADIK
Konaklama, kanser tedavisinde büyük sorun. Otel odalarında yaşamak ya da geçici ev kiralamak herkesin harcı değil. Büyük paralar gerektiriyor. Masraflar katlanıyor. Aileler hem manen hem de madden eziliyor. Anne Yılmaz, o dönem yaşadıklarını şöyle anlatıyor: Tedavi süresince hep hastanedeydik. Hastane işlerini koşturduk. Eşim bu süreçte çalışamadı. Hastane yakınlarında bir ev tuttuk. Şu an evin kirasını annem ödüyor, harçlığımızı kayınpederim gönderiyor. Kan Ordusu Kanser Derneği, elinden geldiğince bize yardımcı olmaya çalıştı. Onlara çok şey borçluyuz. İlk kemoterapi kürü 8 gün sürdü. Toplam 5 kür aldı. O süreçte oğlum çok yorgun düştü. 5 ay sonra Hematoloji Bölümünden taburcu olduk. İlik nakli olması gerekiyordu. 2016 yılı Aralık ayında planlanmıştı ama vericide enfeksiyon olduğu için nakil yapılamadı. İkinci vericide de sorun çıkınca Atakanın psikolojisi bozulmaya başladı. İdame tedavisine başladık. Hap şeklinde kemoterapi ilacı alıyordu evde. Doktor o dönemler hastalığın tekrarlama ihtimali konusunda bizi uyarmıştı. Kontroller sırasında yeni kanserli hücre gördüler. Şubat ayında ikinci darbeyi yaşadık. Yeniden Hematoloji Bölümüne yatış yaptık.
DÜĞÜNDEN ÇIKIP HASTANEYE KOŞTULAR
Atakan, ikinci teşhisin ardından iki kür kemoterapi gördü. Anne Yılmaz, Hastalık tekrarlayınca morali çok bozuldu. Evladım için güçlü durmaya çalıştım. Hastanede yakın bir arkadaşı vardı, o da tedavi görüyordu. Enfeksiyon geçirerek hayatını kaybedince Atakan daha da kötü oldu. Yemek yemedi, konuşmadı Hastaneden çıkıp 7 Eylülde Kan Ordusu Kanser Derneği gönüllüsü olan Sevgi Uraçın düğününe gitme planımız vardı. Atakan ile Sevgi çok iyi anlaşırdı. Biz hastaneden çıkıp düğüne gidemedik ama onlar nikahı kıydıktan sonra hastaneye geldiler. O an yaşadığımız duyguların tarifi yok. Sevginin eşi Erdem ile Atakan playstation oynadılar. Enfeksiyon riski fazla olduğu için çok duramadılar ama Atakan için çok büyük bir moral oldu o süreçte dedi.
SUSARAK BEKLEDİK
Atakan, 27 Eylülde Kök Hücre Nakil Bölümüne alındı. Uygun vericinin bulunmasıyla 12 Ekimde ilik nakli gerçekleşti. Atakanın şu anki sağlık durumu hakkında bilgi veren anne Yılmaz, şunları söyledi: Neredeyse bir sene ilik nakli beklemiştik bu yüzden hastalık tekrarladı. İlik nakli olmadan önce Atakan çok endişeliydi ya uymazsa diye. Umudu yitirmemek gerekiyor ama korkular oluyor. Ben kendim olsam o ilaçlara nasıl dayanırdım bilmiyorum. Nakilin ardından kimisinde 12 günde, kimisinde 1,5 ayda vücutta bazı hücreler kımıldamaya başlayabiliyormuş. Doktorlardan o haberi alıncaya kadar suskun suskun oturduk odada. 19. gün hücrelerin harekete geçtiğini söylediler. Ondan sonra oğlumun yüzü biraz daha gülmeye başladı. 13 Kasımda Kök Nakil Bölümünden taburcu olduk. Şimdi haftanın iki günü kontrole gidip geliyoruz.
BİR ABLAM OLDU
İlik nakli sayesinde sağlığına kavuşan Atakan, adını dahi bilmediği bağışçısı ile tanışacağı günü sabırsızlıkla beklediğini belirterek, Teşhis konulduğu sene liseye başlayacaktım. Sınavdan güzel bir puan almıştım, istediğim okula yetiyordu. Şu an önceliğim sağlığım. Daha önce nakil olabilseydim bu yıl okula başlayabilirdim. Biran önce toparlanıp okula devam edebilmek istiyorum. Yaşıtlarım gençliklerinin doyasıya tadını çıkartırlarken benim hastanede olmam beni üzüyordu. Ailem ve Kan Ordusu Kanser Derneği bu süreçte en büyük destekçim oldu. Onlara çok şey borçluyum. Kök hücre bağışçım, Sağlık Bakanlığı aracılığıyla bana bir mektup yazdı. Yanında da boş bir fotoğraf çerçevesi vardı. Adını dahi bilmediğim, 22 yaşında bir ablam oldu. Mektubu okurken çok duygulandım. Umarım bir gün onunla tanışabilirim. Hayatta iyi insanların olduğunu bilmek mutluluk verici. Bana hayat veren donöre çok teşekkür ederim dedi.
22 yaşındaki kadın bağışçıdan Atakana gelen mektup şöyle: Merhaba can kardeşim. Seni görmeden, tanımadan o kadar çok sevdim ki; sana benden küçük bir anı bırakmak istedim. Dilerim Allahtan bu mektup güzel günlerin başlangıcı olur. Ben hep dördüncü bir kardeş istemiştim ve bu kardeşimin bu vesile ile karşıma çıkması, seni çıkarması asla bir tesadüf olamaz. Umarım bir gün tanışırız. Ben tanışacağımızı düşünerek sana bir fotoğraf çerçevesi gönderiyorum. Tanıştığımızda bu çerçeveye fotoğrafımızı koyarsın. Bu çerçeveden ben de aldım kendime. Tanışana kadar en mutlu olduğun anın fotoğrafını koy olur mu? Şansın ve umudun açık olsun. Seni kucaklıyor, ailenin ellerinden öpüyorum. Kendinize iyi bakın. Seni seven can ablan
Atakan bağışçısı ile henüz tanışamadı ama ona mektup yazarak, hissettiklerini tek tek kelimelere döktü: Merhaba can ablam. Hayat bir mucizedir kaderse bilinmez. Bana bırakmış olduğun anının bendeki mutluluğunu kelimelerle anlatamam. Bu mutluluğum ilerleyen zaman içinde seninle tanışınca daha iyi olacak. Evet, bu mektup güzel günlerin bir başlangıcı Ben ailemin tek evladıyım. Hep kardeş istemişimdir. Ama bu bir kaderdir. Benim artık bir ablam var, can ablam. Seninle elbette tanışacağız canım ablam. Gönderdiğin çerçeveyi ömrüm boyunca saklayacağım. Ailenin ellerinden öpüyorum. Sana sonsuz sevgi ve saygılarımı sunuyorum. Annemin babamın sana selamlarını iletiyorum. Kendine iyi bak canım ablam. Seni seven biricik kardeşin. Hoşça kal.
Haber Merkezi