Sayfa Yükleniyor...
AİHM, midesinde ilaç izine rastlanmadığı halde intihar tespiti ile soruşturması kapatılan İzmirli Gülperi hemşirenin kocası tarafından öldürülmüş olabileceğini belirterek soruşturmanın tekrar açılması gerektiğini bildirdi
İzmirde Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Kadın Doğum Servisinde hemşirelik yapan 26 yaşındaki Gülperi O., hastanenin eczanesinde çalışan sekiz aylık eşi O.O. tarafından 18 Temmuz 2005 akşamı hastaneye götürüldü. Doktorların şikayetlerini sorması üzerine O.O., eşinin ilaç içerek intihara kalkıştığını söyledi. İntihar ettiği söylenince midesi yıkanan Gülperi hemşire, yapılan müdahalelere rağmen kurtarılamadı. Gülperi hemşirenin otopsi raporunda midede ilaç izine rastlanmadığı bildirildi. Talihsiz kadının ciğerlerinde aşırı derecede ödem oluştuğu belirlendi. Olay gecesi hastane polisi tarafından ifadesi alınan koca O.O., eşiyle kavga ettiklerini ve eşine vurduğunu söylemesine rağmen savcılık tarafından ifadeye çağrılmadı. Gülperi hemşirenin ilaç içtiğine dair hiçbir bulguya rastlanmazken, savcılık 2006ta intihar tespitiyle soruşturmayı kapattı. Kızının eşinden gördüğü şiddet sonucu öldüğünü düşünen ve kızının ölümüyle ilgili etkili soruşturma yapılmadığı gerekçesiyle 2007 yılında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine (AİHM) başvuran anne Ümran Durmaza, AİHMden emsal sonuç çıktı. AİHM, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) yaşam hakkını savunan 2. maddesine göre aile içi şiddetin ölüme yol açtığı iddiasıyla açılan davada Türkiyenin 22 bin euro tazminat ödemesine hükmetti, soruşturmanın tekrar açılması gerektiğini bildirdi. Aile, AİHM kararına dayanarak dokuz yıl sonra İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına soruşturmanın tekrar açılmasını ve eski kocanın yargılanmasını talep edecek.
EMSAL TEŞKİL EDİYOR"
AİHMe başvuruyu yapan Fransa Strasbourg Barosu ve İzmir Barosuna bağlı Avukat Ümit Kılınç, AİHMnin savcılığı hatalı bularak toplam 22 bin avro tazminat cezası vermesinin diğer tüm benzer davalarda emsal teşkil ettiğini belirtti. AİHMin bu davada, kocası tarafından aile içi şiddete maruz kalan genç bir kadının ölümü sonucunda yapılan soruşturmanın etkili ve yeterli olması gerektiğini açıkça dile getirdiğini kaydeden Kılınç, sözlerini şöyle sürdürdü: Böyle bir durumda yapılacak soruşturmanın şüpheye yer bırakmayacak şekilde yapılması gerekmektedir. Benim kanaatime göre bu davanın önemi, AİHM yapılan soruşturmanın yetersiz ve etkisiz olduğundan dolayı soruşturmanın tekrar açılması gerektiğini söylemesidir. Bu nedenle verilen tazminat miktarı bizim için çok önemli değil. Bizim için önemli olan soruşturmanın tekrar açılması ve adaletin açılacak soruşturma sonucunda yerine gelmesidir."
İNTİHAR OLARAK NİTELENDİRMEK İMKANSIZ"
Gülperi Hanımın ölümünün intihar olmadığı, tam tersine aile içi şiddet sonucu ölüm olduğu sonucuna varmak çok kolay" diyen Kılınç, savcının yaptığı gibi olayı intihar olarak nitelendirmenin imkansız olduğunu vurguladı. Olayın intihar olmadığı yönünde AİHMin de ciddi şüpheleri olduğunu dile getiren Kılınç, AİHM de Türkiyede kadına karşı şiddetin genel bir uygulama olduğunu ve kadınların bu konuda ayrımcılığa maruz kaldıklarını söylüyor" diye konuştu.
İÇ KANAMA NASIL OLDU?"
Kızı öldüğü günden beri intihar olayına inanmadığını söyleyen anne Ümran Durmaz, yaşadıkları olayı şu sözlerle anlattı: Çocuğum o gece sadece bir cümle kurabilmiş. Sadece nefes alamıyorum demiş ve hayatını kaybetmiş. Eşi ifadede vurdum dediği halde bir kere olsun mahkemeye çıkarılmadı. Niye vurdun? diye sorulmadı. Gittiğim her kapı bana kapandı. En son çareyi AİHMe başvurmakta buldum. Otopsi raporunda ilaç, uyuşturucu madde bulunmadı. İç kanamadan öldüğü belirtiliyor peki bu iç kanama nasıl oldu? Kanıtlarım elimde, ifadeler elimde. İfadesinde vurdum demiş ama olayın üstü kapatıldı."
DOKUZ YILDIR AĞLIYORUM"
Dokuz yıldır ağladığını ve yüreğinin yandığını söyleyen anne, Ben yandım başka anneler yanmasın. Başka Gülperiler ölmesin. Önce Allaha sonra yüce adalete güveniyorum. Sayın Cumhurbaşkanıma, Başbakanıma, Adalet Bakanıma sesleniyorum. Ben yaralıyım başkaları yaralanmasın. Takipsizlik kararı verilince itiraz ettim ama reddedildi. O kapı da yüzüme kapandı. O yıllarda maddi gücüm yok diye avukat tutamadım. Benim kızım intihar edecek biri değildi. Ben de bir anayım. Anne olanlar bu acının ne olduğunu anlayabilir. Ağlamaktan gözlerimi kaybettim" dedi. (İHA/İZMİR)
Haber Merkezi