İş kazalarında bilinç eksikliği!

Türkiye iş kazalarında Avrupa’da birinci, dünyada ise üçüncü sırada yer alıyor. Son dönemlerde çıkan yasalarla bu durum ortadan kaldırılmaya çalışılıyor. İş güvenliği uzmanı Kadir Taşdemir iş güvenliği hakkında gazetemize bilgi verdi


  • Oluşturulma Tarihi : 17.06.2017 07:36
  • Güncelleme Tarihi : 17.06.2017 07:36
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
İş kazalarında bilinç eksikliği!

TANER UYANIKER - ÖZEL HABER

İş kazalarından Türkiye’nin durumu ne yazık ki iç açıcı görünmüyor. 2016’da bin 970 işçi iş kazalarında maalesef yaşamını kaybetti. İş kazalarının önlenmesi çıkartılan kanunların yanı sıra işveren ve işçinin de bu konuda bilinçlenmesi gerekiyor.

İş güveliği uzmanı Kadir Taşdemir, işyerlerinde yaşadıkları en önemli problemin işveren, çalışanlar ve iş yeri hekimleri tarafından yeteri kadar sürece önem verilmemesi olduğunu söyledi. Taşdemir, İnsanların bakış açılarını değiştirmek, onlara İş Sağlığı ve Güvenliği çalışmalarının iş yaşamının bir parçası olduğuna inandırmak zaman almaktadır” dedi.

KAZADAN SONRA CİDDİYE ALINIYOR

Yaşanılan üzücü olaylarla iş güvenliğinin dikkate alındığının altını çizen Taşdemir, “Ne yazık ki çoğu işletmede olumsuz bir olay ile karşılaşılması (iş kazası, meslek hastalığı ile ilgili tanı konulması vb.) ve denetimlerin yaşanması gibi durumlar meydana geldiğinde yaptığımız iş önem kazanmaktadır. Şuanda işletmelerde yeterli denetimlerin olmaması bu işe önem veren destekleyen işverenlerin şevkini kırmaktadır. Yasanın yayınlandığı günden beri önemli bir yol aldık, tabi ki eksiklikler var bunlarında zamanla düzelmesi ümidi ile daha doğru ve emin adımlar atmak istiyoruz” diye konuştu.

İŞ KAZALARI İÇ AÇICI DEĞİL

Ülkemizin iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili tarihine bakıldığında durumun çokta iç açıcı olmadığı ifade eden Taşdemir şunları söyledi: “İş kazalarından ölenler, tersanelerde, inşaatlarda, maden ocaklarında ve sanayinin birçok alanında aktif iş gücümüzü çok değerli insanımızı çok küçük hatalar yüzünden ve gerekli tedbirlerin zamanında alınmamasından dolayı kaybetmekteyiz ve ne acıdır ki yapılan istatistiklere göre aslında kazaların sadece ve sadece yüzde 2 sinin önlenemez olduğu yüzde 78’inin tehlikeli davranışlardan yüzde 20’sinin ise tehlikeli durumlardan meydana geldiğidir. Çok basit önlemlerle birçok kazanın önüne geçilebilecekken tedbirleri almadığımızdan dolayı birçok insanımızı iş kazalarından dolayı kaybetmekteyiz.”

BİLİNÇ EKSİKLİĞİ VAR

İş kazalarının birinci sebebinin bilinç eksikliğinden kaynaklandığını ifade eden Taşdemir, “Ayrıca kanun işverene belli bir mali yük getirmekte haliyle araya maddi konular girdiğinde kanunu oturtmak daha da zorlanmaktadır. Yine kanunun işçi ve işverene getiri ve götürüsü tam olarak bilinmediği için uygulamada oldukça zorluk ortaya çıkmaktadır. Halbuki kanun hem işçi hem işvereni güven altına almak üzere hazırlanmış olan bir kanundur. En basitinden olası bir iş kazasında daha önce sadece işveren kanuni olarak sorumluları şu anda işçi işveren veya iş güvenliği uzmanı ile işyeri hekimleri kanun karşısında sorumlu ve kaza olduğunda kimin kusuru var ise o ceza almaktadır. Aynı şekilde iş kazasında işveren çok büyük maddi tazminatları karşı karşıya bulunmaktaydı. Kanun yürürlüğe girdikten sonra kimin kusuru var ise o tazminat ödemek zorunda kalıyor. Diğer bir eksiklik ise eğitim eksikliğidir. Malum kazalar daha çok tehlikeli sektörlerde(inşaat vs.) olmaktadır. Bu sektörlerde çalışan personellere baktığımızda eğitim düzeyi düşük insanlar çalışmaktadır. İşçiler kendilerine verilen eğitimde anlatılanları tam alamıyor. Talimatlara uymakta zorluk çekiyor bunun sonucuna baktığımızda oldukça fazla sayıda iş kazası meydana gelmekte ve ayda yüzlerce çalışan hayatını kaybetmektedir” diye konuştu.

İŞİMİZDE SORUNLAR VAR

İş güvenliği uzmanlığının şartlarından bahseden Taşdemir, “4857 sayılı yasaya göre tüm işçiler için aylık maksimum çalışma süresi 180 saat olarak belirlenmiş ancak devlet tarafından online yapılan atamalarda 217 saate kadar İSG (İş sağlığı ve güvenliği) uzmanlarının çalışmalarına izin verilebiliyor. Buna karşın İSG uzmanlarına fazla mesai ücreti verilmesi söz konusu değil. Diğer taraftan atanan bu süreler İSG uzmanlarının aktif olarak çalışması gereken süreler olarak görülüp, işletmeleri denetlemek için yolda geçirdikleri süre çalışma süresi olarak değerlendirilmiyor. Bir uzmanın ayda ortalama 30-40 firmayı denetlediği düşünülürse yolda geçen yorucu saatlerin yanında; ne kadar verimli denetimler ve gerçekçi analizler yapabileceği birer soru işareti. Aslında İSG uzmanlarının iş güvenliği kurallarına uygun olarak çalışamadığı söylenebilir” dedi.

İŞVEREN RİSK ALMAK İSTEMİYOR

İş güvenliği uzmanı ile işveren arasında sorunlar çıktığını ifade eden Taşdemir, “İSG uzmanları işten çıkarılma pahasına sorumluluklarını yerine getirmeye çalışsa bile işveren bu riski göze almak istemediği için daha en başından iş güvenliği sürecini taşerona havale etme yolunu seçiyor. Ayrıca, İSG uzmanının işten çıkarılmasında ya da yıllık izin, sağlık raporu gibi bir sebeplerle yaşanan iş günü kayıplarında başka bir İSG uzmanı ile boşluğu doldurabiliyor. Böylece işveren herhangi bir şekilde iş günü kayıplarından etkilenmiyor. OSGB (Ortak Sağlık Güvenlik Birimi) firmaları ise İSG uzmanlarını kiralayan aracı firma konumunda bulunuyor” diye konuştu.

Haber Merkezi