İzmir Kent Konseyi’nden dev proje

İzmir Kent Konseyi Başkanı Çağrı Gruşçu, kent konseylerinin daha etkin bir çalışma modeline sahip olması gerektiğini savunarak, “Yeni bir modele ihtiyacımız var. Projelerimiz hazır. Dünya Bankası’ndan 13,5 milyonluk kredimiz hazır. Tüm Türkiye’ye örnek olacak kent konseyi yapısını bir an önce hayata geçirmeliyiz” dedi


  • Oluşturulma Tarihi : 12.03.2016 08:01
  • Güncelleme Tarihi : 12.03.2016 08:01
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
İzmir Kent Konseyi’nden dev proje

ÖZKAN PEKÇALIŞKAN

İzmir Kent Konseyi Başkanı Çağrı Gruşçu, kent konseylerinin yapısının daha etkin bir şekilde yeniden oluşturulmasının önemine değindi. Gruşçu, kent konseylerinin danışma meclisi gibi hareket etmesi gerektiğini belirterek, “Seçim döneminde muhtarları ziyaret ederken bir muhtara gittim. Manavkuyu Mahalle Muhtarı bana orada dedi ki: ‘Kent konseyleri halkın karar alma mekanizmalarına katılıp duruyor diyorlar ama bu havada kalan bir söylem.’ Burada halkın karar alma mekanizmasına katılması gibi bir durum söz konusu değil. Biz de dedik ki Türkiye’de ilk defa bir model oluşturalım. Böylece Türkiye’ye örnek oluruz” şeklinde konuştu.

“KENT KONSEYLERİ MALİ ÖZGÜRLÜĞE KAVUŞMALI”

Gruşçu, kent konseylerinin İç İşleri Bakanlığı’na bağlı bir yönetmelik ve belediye yasaları ile kurulmuş yapılar olduğuna dikkat çekerek, “Bu bakımdan belediye yasaları ile kurulduğumuz için tüm ayni ve nakdi yardımlar bize belediyeler tarafından yapılıyor. Büyükşehir Belediyesi’ne bağlıyız ve Büyükşehir Belediyesi bize bu konuda böyle bir imkan sunuyor. Geçmiş dönemlerde ortalama 2,5 milyon liralık bir bütçemiz vardı. Üç katlı bir binamız ve 20 civarında da personelimiz vardı. Biz seçimi kazandıktan sonra bu personel sayımız üçe düştü. Yıllık bütçemiz 10 bin TL’ye düştü ve mekanımız da değişerek buraya geldik. Tabi bunun en önemli sebeplerinden bir tanesi genel kurullarda yaşanan süreçlerdir. Büyükşehir Belediye Başkanımız veya İlçe Belediye Başkanlarımızın görüşleri ne düzeyde olursa kent konseyleri o düzeyde hareket etmek zorunda kalıyor. Türkiye’deki yasal süreçten dolayı kent konseyleri yasal olarak idari ve mali anlamda daha özgür bir yapıya kavuşmadığı sürece bu böyle sürüp gidecektir” diye konuştu.

“KENDİ KAYNAKLARIMIZI YARATMALIYIZ”

İdari ve mali anlamda daha özgür kent konseylerini savunduklarının altını çizen Gruşçu, “Ama mevcut siyasi yapılanmada bu düşünce çok fazla tasvip edilmiyor. O nedenle de baktığınız zaman cezalandırılmış gibi gözüküyor olsak da biz aslında şu anda ödüllendirildik. Daha özgür ve daha iyi hareket etme kabiliyetine sahibiz. Bize verilen bütçeyi kullanmıyoruz. Biz kendi kaynaklarımızı yaratmak düzeyinde çalışmalar yürütüyoruz. Şu anda bir finansal destek birimi kuruyoruz. Bu birimde genç arkadaşlarımızın olmasını özellikle istiyor ve destekliyoruz. Çünkü bizim şöyle bir misyonumuz var; mali anlamda çok daha güçlü bir kent konseyi yaratırken bu genç arkadaşlarımızın etkin bir biçimde kendilerini yetiştirmelerini sağlamak istiyoruz. Birimde bulunacak arkadaşlarımız elbette çeşitli kriterler ile burada olacaklar. Yabancı dil bilip projeden anlayacaklar. Ama uzman olmaları gerekmiyor. Çünkü biz onlara yeni bir yol açmalıyız. İzmir’de bu işleri bilen çok iyi uzman kadrolar var. Bunun yerine biz gençleri tercih ediyoruz. Çünkü o arkadaşlarımızın çeşitli bağlantıları olup kendilerini geliştirme şansları olacak. Projeyi nasıl yapmaları gerektiğini öğrenecekler. Biz onları dünya entegrasyonuna sunmak istiyoruz. Avrupa’da kent konseyi bulunan şehirlere bu arkadaşlarımızı göndermek istiyoruz. Salt gönüllü mantığı üzerinde değil aynı zamanda yarışmacı olacakları bir ortam sunacağız. Bu yüzden genç arkadaşlardan oluşan bir finansal destek birimi oluşturmayı uygun buluyoruz. Bu birimimizle İzmir’deki 30 ilçeyi kapsayan ve Avrupa Birliği üzerine çalışan ilçe belediyeleri ile ortak çalışıyoruz. Yine valilik, meslek odaları, kamu kurum ve kuruluşları ile beraber çalışacağız. Üniversitelerimizin temsilcilerini de buraya davet ediyoruz” dedi.

 “YAPTIKLARIMIZ YETERLİ DEĞİL”

Geçmiş dönemlerdeki etkinliklere bakıldığı zaman çeşitli projeler gerçekleştirdiklerine değinen Gruşçu, “Parkıma renk kat projesi ile zihinsel engellilerin çok daha aktif ve etkin çalışabilecekleri bir projeyi Büyükşehir Belediye Meclisi’ne göndermiştik. Yine engelliler ile ilgili engelsiz ilaç kutusu projesini sunmuştuk. Yine otomobilsiz kent projemiz vardı. Plevne Bulvarı’nı bir günlüğüne taşıt trafiğine kapatarak yayalaştırmayı sağlayıp birçok etkinliği ve festivali orada gerçekleştirmiştik. Bunlar yeterli mi? Hayır. Biz daha makro düşünmek zorundayız. İzmir ile ilgili kaygılarımızı daha çok Büyükşehir Meclisi, Valilik, diğer odalar kurum ve kuruluşlarla beraber hareket ederek sunmak zorundayız. Bunu da yaparken bizim şu anda mevcutta bulunan 305 genel kurul üyemizin dışında bunların dışında kalan meslek odaları, üniversite, sendika,  muhtar ve kamu kurumlarından temsilcileri de içine alan bir meclis kurmak istiyoruz” diye konuştu.

“TÜRKİYE’YE ÖRNEK OLACAK”

İzmir’in danışma meclisi olacak ve her ay düzenli toplanarak İzmir gündemi ve projeleri üzerine karar alacak bir meclis oluşturmayı hedeflediklerini söyleyen Gruşçu, “Bu Türkiye’de yeni bir uygulamadır. Türkiye’de böyle bir kent konseyi uygulaması yok. Bunun bir model olmasını istiyoruz. Bana kalırsa bugüne kadar kent konseyleri içinde yapılmış en önemli çalışmalardan biri bu çalışma olacak. Tabi süreç nasıl işleyecek bunu göreceğiz ve süreç içerisinde de arama konferansı ve stratejik plan çalışması ile önümüzü görmek istiyoruz. Haziran ayına kadar stratejik planı bitirip eylül ayına kadar da danışma meclisi çalışmalarını bitirip eylül ayından itibaren artık İzmir’in gündemini tartışan gerçekten halkın katılabildiği bir danışma meclisini hayata geçirmeyi düşünüyoruz. Bunu bir senato olarak görüyoruz. Halkın gerçekten katılabildiği, söz söyleyebildiği ve karar alabildiği ve bu kararları uygulamaya koyabildiği bir model oluşturma peşindeyiz. Bu bir kent konseyleri açısından bir öncelik olacak ve bizde buna öncülük etmiş olacağız. Bunu artık yapmalıyız. Bugüne kadar yapılmayışının birçok sebebi vardı ama en ana sebep siyaseten belediye başkanlarımız ne kadar destek verirlerse versinler siyasi olarak belediye başkanları ile ters düşmek istemeyen kent konseyi başkanları ne şiş yansın ne de kebap yansın diyerek bu süreci götürüyorlardı. Biz de doğruyu söyleyip bu iş böyle yapılır demek zorundayız. Aziz Bey de doğrusunun böyle olduğunu görecektir. Bizim muhakkak yeni bir modeli Türkiye’ye sunmaya ihtiyacımız var” ifadelerini kullandı.

“KENT KONSEYLERİNİ ANLATAMADIK”

Gruşçu, sokakta kent konseyleri nedir diye sokakta sorulsa kimseden cevap alınamayacağının altını çizerek, “Çünkü bugüne kadar kent konseylerini anlatamadık. Ben şuna inanıyorum engellisi, çocuğu, genci ve kadını ile seferber olan yani bu kente kendini ait hisseden bir aidiyet duygusunu yaratmalıyız. Buna ihtiyacımız var. İzmir’de yapılması gereken o kadar çok şey var ki İzmir’in dokusunu ön plana çıkarmamız gerekiyor. Çünkü İzmir’de söz söyleyebilecek kanaat önderi konumunda bulunduğunu düşündüğümüz hatta entelektüel olarak algıladığımız kişilerin söyledikleri sözlerin doğru yere ulaşmadığını görüyoruz. Biz o kapıyı açmalıyız. Kent konseyinin böyle bir misyonu da var. Çünkü biz bir sivil toplum bileşeniyiz. Bir siyasi görüşü olmadan her türlü tarafsızlık ilkesini benimsedik. Konseylerin bana kalırsa her bakımdan kentin hukukunu ve vizyonunu koruyacak ve anlatacak bu tür yapılanmalara ihtiyacı var” şeklinde konuştu.

“GENÇLER DESTEKLENMELİ”

Gençlerin desteklenmesi gerektiğinin altını çizen Gruşçu, “Gerek ekonomik hayatta gerekse sosyal ve siyasi hayatta olsun genç arkadaşlarımızın desteklenmesi gerekiyor. EXPO çalışmaları dolayısıyla İtalya’ya davet edilmiştim. Orada da gördüğümüz anlayış kolektif birliktelik anlayışı idi. Ciddi bir kolektif birliktelik var. Tabi ki kendi içlerinde anlaşmazlıkları ve çatışmaları var ama hiçbir zaman onu dışarıya yansıttıklarını görmedik. Orada sadece kolektivizmi gördük. Ciddi bir çalışma anlayışları vardı. Bize karşı yaklaşımları sürekli fikir alan sorgulayan ve araştıran bir anlayıştı. Benim gittiğim süre içerisinde İtalyan hükümetinin kabinesini inceleme fırsatım olmuştu. Genç bir Başbakan 43 yaşında ve kabinesindeki isimler 37-45 yaş arasında değişiyordu. Muazzam bir dinamizm var. Ama bu imkan tanınmış ve sağlanmış. Bunu burada da sağlamak mümkün” dedi.

“KÜLTÜRPARK BİLİM MERKEZİ OLMALI”

Kent konseylerinin seçim dönemine kadar İzmir halkına ‘İzmir nasıl bir kent olmalı?’ sorusunu sorduklarını belirten Gruşçu, “Bunu sorduğumuz zaman aldığımız cevaplara göre fikir önerileri geliştirdik. Çocuklar için bir potansiyeli yüksek Ar-Ge okulunun olmazsa olmaz olduğunu, gençler için bilim teknoloji ve ar-ge merkezi kurulması gerektiğini, kadınlar için üretici kadın kooperatifi, engelliler için ise engellilerin kent yaşamı için üretebilecekleri yaşayabilecekleri bir sosyal yaşam evinin hayata geçmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bu dört makro proje ile yola çıktık. Şu anda o projelerimiz muhteviyatını koruyor. Yeni yapılanmamızda bu projeleri Büyükşehir Belediye Meclisi’ne sunmayı ve diğer kuruluşların da desteğini almayı düşünüyoruz. O yüzden İzmir’de doğan ve İzmir’de yaşayan gençlerin bu cevherinin İzmir’de kalmasını istiyoruz. Ama üniversiteyi okuyan tamamlamış olan arkadaşlarımız burada iş sahibi olamadıkları ve uzmanlaşamadıkları için başka kentlere ya da yurtdışına gidiyorlar. Kültürpark’taki hollerin bir bilim merkezi olmasını istiyoruz. Bunu bir proje önerisi olarak sunuyoruz” diye konuştu.

“ÜSTÜN ZEKALILAR İÇİN OKUL”

Gruşçu, Türkiye ve İzmir içinde ciddi sayıda üstün zekalı çocuk potansiyelinin olduğuna dikkat çekerek, “Biz bunların tespit edilmesi amacıyla Türkiye üstün Zekalılar Eğitim Vakfı ile görüşerek bu çocukların tespit edilmesini sağladık. Sadece ilk toplantıda 300 tane üstün zekalı çocuğun velisi toplantımıza katıldı. Biz de bunları gördükten sonra bu çocuklar için bir Ar-Ge okulu oluşturalım dedik. Bunun çalışmasını başlatmak istiyoruz. Bu Türkiye’de bir ilk olacak. Umuyorum ki sonuca ulaşır ve inanıyorum o çocuklar orada yetişirken geleceğe çok farklı hazırlanacak çocuklar haline gelirler. Böyle bir imkanı ve cevheri neden ortaya çıkarmayalım. Kadınlar için üretici kadın kooperatifi kurmak istiyoruz. İzmir’de irili ufaklı kadın kooperatifleri var ama bir araya getirip etkisini arttırmak gerekir. Onlara bu imkanı sunmak için çeşitli kurum ve kuruluşlarla görüşmeye başladık. Üç yıl içerisinde bunu tamamlamak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

13,5 MİLYONLUK KAYNAK İZMİR’E GELECEK

Yapmayı düşündükleri Ar-Ge Okulu projesi için Ankara’da Dünya Bankası’nın Türkiye temsilcisi ile görüştüklerini kaydeden Gruşçu, “13 milyon 500 bin liralık kaynağımız şu anda hazır ve kullanılmayı bekliyor. Sadece bürokratik işlemlerin tamamlanmasını bekliyoruz. Sadece İzmir için Dünya Bankası’ndan bu miktarda bir kaynağımız var. Üstelik şöyle de bir avantajımız var. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin mali tablosu pozitif olduğu için Dünya Bankası’ndan hibe alabilen tek belediyedir. Hiçbir peşinat ve kredi ödemeden bu hibeyi alma şansına sahip olacağız” diye konuştu.

Haber Merkezi