Sayfa Yükleniyor...
Lider Kuru Kahve, Türkiyede bir ilke imza atarak tamamen doğal yollarla ürettiği kafeinsiz kahveyi İzmirden tüm ülkeye taşıyor
ÖZEL HABER-TANER UYANIKER
Gün yetmedi taştıkça taşan neşemize/İmrendi o gün kahvede kim varsa bize /Dostlarla dedim, sohbetimiz bal gibidir/ey kahveci gel katma şeker kahvemize! Bu dizeler şair Beşir Ayvazoğluna ait. 1517 yılında Osmanlıya giren kahve o tarihten itibaren halk tarafından sevilmiş ikramların baş tacı sohbetlerin sırdaşı olmuştur. Türk halkı için ayrı bir yeri olan kahveye ise yenilik İzmirden geldi. Lider Kuru Kahvenin sahibi Kimya Mühendisi Mehmet Gönen, 2.5 yıllık çalışma sonunda 2006 yılından itibaren kafeinsiz kahveyi üreterek Türkiyede bir ilke imza attı. Türkiyede tek Lider Kuru Kahvenin ürettiği kafeinsiz kahve bugün İzmirden tüm ülkeye yayılıyor.
1936 tarihinde İstiklal Savaşı gazisi olan, 1938 yılında İzmirin tarihi çarşısı Hisarönündeki mütevazi dükkanında kuru kahvecilik yapmaya başlayan Hacı Hüseyin Gönen, kuru kahveciliği oğlu Fahrettin Gönene devretmiştir. Kahve üretimine bir sanat gibi yaklaşan kuru kahveci Fahrettin Gönen, bu zanaati beraberindeki ustalık, bilgi, tecrübe ve inceliklerle babadan oğula, aktarmaya devam etmiştir. Nesilden nesile devam eden kuru kahvecilik mesleği, oğlu Bekir Gönen ile sürdürülmüştür ve bugün, Kimya Mühendisi olan Mehmet Gönen ve kızı Sinem Gönen ile devam etmektedir. Bugün Mehmet Gönen kızıyla beraber Türklerin dünyaya armağan ettiği Türk Kahvesini, gelecek nesillerle de buluşturma bilincini taşıyarak, kahve severlere her yudumda aynı kalite ve keyfi ulaştırmayı amaçlıyor.
DOĞAL YOLLARDAN KAFEİNSİZ KAHVE!
Gönen ile sohbetimize kafeinsiz kahveden başladık. Hamile bir müşterisinin, Neden kafeinsiz kahve üretmiyorsunuz? sorusu üzerine bunu yapmayı planlayan Gönen sayısız denemelerinden sonra kafeinsiz kahve üretmeyi başarıyor. Gönen, Kafeinsiz kahve üretmeye başladık. Bunun için çok uğraştık. Dünya genelinde yaygın olan kafeini azaltılmış kahve (Naturally Decaffeinated-Decaf Coffee), Türkiyede sadece Lider Kuru Kahve tarafından doğal yollarla üretiliyor ve dağıtımı yapılıyor. Gıda kodeksi 0,2 idi. Şuan da 0,3tür o da gıda kodeksinin yenilenmesi konusunda yaptığım müracaat sonucunda oldu. Kafeinsiz kahve tamamen doğaldır. Suyla yapılan işlemlerden geçer. Yaşlılar ve özellikle hamileler tercih ediyor. Tamamen doğal yöntemlerle üretildiğinden istenilen yoğunluğa ve lezzete ulaşması için 1 fincana 1,5 tatlı kaşığı kafeinsiz Türk kahvesi eklenmesini tavsiye ediyoruz dedi.
FASON ÜRETİM YAPIYORUZ
Fason üretim de yaptıklarını dile getiren Gönen şu ifadeleri kullandı: Kahve olarak, tüm Türk kahvesi çeşitlerimizin fason üretimini yapmaktayız. Tüm üretimlerimiz, Sağlık Bakanlığının zorunlu tuttuğu sağlık ve hijyen yönetmeliklerine uygun koşullarda yapılıyor. Ayrıca isteğe bağlı olarak müşterilerimize fason ürünlerin ambalaj tasarımında da teknik destek veriliyor. Mesleğimden dolayı Tarım İl Müdürlüğüne bağlı gıda kodeksine uygun olması gerektiğinden her şeyin doğalını kullanmaya başladım. Aroma yaparken de gerçeğini kullanıyoruz. Sağlık açısından bir sorun yaşatmaz. Şuanda damla sakızını fason olarak bir başka Yunan markası adı altına satıyoruz.
KIŞ KAHVESİ TAMAMEN DOĞALDIR
Birçok kahve çeşidi olduğunu ifade eden Gönen, kullanılan malzemelerin kaliteli ve orijinal olduğunu vurgulayarak, Kahve işi bizde eskidir. Dibek kahvemiz var. Foça dibek taşı kullanıyoruz. Farkımız o. Biz hala onu kullandığımız için orijinal dibek kahvesidir. İşin başına geçtiğimizde inovasyon yapmam gereğini duydum ve aromalı kahve üretmeye başladım. Aromalı kahvelerin hem kokusu hem de tadıyla gerçek olduğunu anlarsınız. Kış kahvesi tamamen doğaldır, soğuk algınlığına da iyi geliyor. Çikolatalı kahvede çikolata parçacıklarını hissederseniz. Kavunlu, bademli, çilekli, kakuleli, vanilyalı, yaseminli kahve çeşitlerimiz var. Kızlarağası Hanında satılan kahveyi bizden alırlar, meşhurdur diye konuştu.
KAHVEDE ÖNCELİK TAZELİK
Kahvenin üretiminden mutfağa ulaşıncaya kadar geçen sürecin önemine değinen Gönen şu ifadelerde bulundu: Kahve hangi süreçlerden, her ne şekilde geçerse geçsin; nihai kalite tek bir faktöre bağlıdır: tazelik. Kahve çekirdekleri kavrulduktan sonra oksidasyon süreci başlar ve bayatlamaya neden olur. Bu nedenle satılacağı şekle göre çekirdek olarak veya öğütülerek hemen paketlenmeleri gerekir. Kahvenin, tüketileceği zamana kadar oksijen, nem, koku gibi çevre koşullarından etkilenmemesi ve havasız bir ortamda tamamen korunarak nefis lezzetini ve eşsiz kokusunu kaybetmemesi için çeşitli paketleme yöntemleri geliştirilmiştir. Kahvenin ambalajlanması da önemlidir. Yastık poşet; kahve poşetlerinin görüntüsü bir yastığa benzediği için bu ambalaj türü yastık poşet adı ile anılmaktadır. Öğütülmüş kahve, olumsuz her türlü çevre koşulundan etkilenmeyecek şekilde tam otomatik dolum ve paketleme makinelerinde özel bir ambalaj malzemesi ile paketlenir. Bu poşetlerde 100 gr olarak satışa sunulan Nefis Türk Kahvesi, özel ambalajında son kullanma tarihine kadar ilk günkü tazeliğinde korunur. Tavsiye edilen raf ömrü 8 aydır. Vakumlu Ambalajlarda ise vakumlanmış paketlerin görüntüsü bir tuğlaya benzediği için bu ambalaj türü tuğla paket adı ile de anılmaktadır. Öğütülmüş kahve, özel ambalaj malzemesinden yapılmış poşetlere doldurulur. Ardından otomatik vakum makinelerinde ambalaj içindeki hava alınarak bu poşetler kapatılır. Bizim vakumlu ambalajlarda 250 ve 500 gr olarak satışa sunduğumuz öğütülmüş kahveleri, özel ambalajında son kullanma tarihine kadar ilk günkü tazeliğinde korunur. Tavsiye edilen raf ömrü ise 24 aydır.
KAHVE EKOSİSTEME DE FAYDALI
Kahvenin ekosisteme faydası olduğunu ifade eden Gönen, Ormanların tahrip olması ve çoraklaşma, tropik bölgelerde karşılaşılan en büyük çevre sorunlarından biridir. Bunu önlemek için kahve, limon, portakal gibi hızlı büyüyen ağaçların ekimine öncelik verilmesi gerekir. Özellikle kahve ağaçlarının; kurak mevsim sonrası çiçek açtıktan sonra döktükleri yapraklar, toprağın verimini artıran pek çok kimyasal ve mineral içerir. Bu doğal gübre toprağın verimini artırıcı etkiye sahiptir. Kahve ağaçlarının ve yanlarında yetişen gölge yapıcı ve rüzgâr kesici diğer ağaçların döktükleri yaprakların oranı, bu yaprakların toprağa gübre olarak karışma ve tekrar ağaçlar tarafından emilme hızı diğer tüm tropikal bitkilere göre çok daha fazladır. Öte yandan kahve plantasyonları boyunca, gölge yapmaları için yetiştirilen selvi ve çam ağaçları gelişigüzel ağaç kesimi nedeniyle yerlerinden olan çeşitli kuş türlerine de yuva olmaktadır. Yoğun ve şiddetli tropik yağmurların görüldüğü dönemlerde kahve ağaçlarından dökülen yapraklar toprağın üstünde güçlü bir koruyucu tabaka oluşturarak erozyonu önler. Kuru dönemlerde ise, bu yaprak örtüsü toprağın nemli kalmasını sağlayarak tüm ağaç türlerinin beslenmesi için uygun bir ortam oluşturur diye konuştu.
Haber Merkezi