Sayfa Yükleniyor...
Gençlik hayalini emekli olduktan sonra gerçekleştiren 45lik Plak Dükkanı sahibi Birol Üzmez, İzmirde müzik kütüphanesi olmadığını dikkat çekerek, Yunanistanda müzik kütüphanesi var ve İzmir müziklerini Selanikte bulabiliyoruz dedi
KENAN YEŞİL / ÖZEL HABER
Gençlik hayalini emekli olduktan sonra Tarihi Kemeraltı Çarşısı Mirkelam Hanında açtığı 45lik Plak Dükkanı ile hayata geçiren Birol Üzmez, plak sektörü hakkında gazetemize önemli bilgiler verdi. İzmirde plak müzesi veya kütüphanesi olmadığını vurgulayan Üzmez, İzmir müziklerini Yunanistan arşivlerinde bulduklarını söyledi. Yunanistanda müzik kütüphanesi olduğunu ifade eden Üzmez, İzmire de müzik kütüphanesi açılması gerektiğini söyledi. Plakçılık sektörünün tekrar hareketlendiğini ifade eden Üzmez, sektörün en büyük sıkıntısının ise herkesin bu işe yönelmesi ile kalitenin düşmesi olarak açıkladı. Bu yıl ile plakçılık işinde 7nci yılını giren Birol Üzmez, Plak olayı gençliğinden bu yana düşüncemde olan bir plandı. Plakçı dükkanı açmayı hep istemiştim. Çocukluğumdan beri plak dinleyicisiydim. Evimizde pikap vardı, plak dinlenirdi. Sonra 13-14 yaşlarımda plak almaya başladım. O zamanlar Zonguldakta yaşıyordum. Biriktirdiğim harçlıklarımla gider plak alırdım. Epey bir plak oldu elimde. Annemde bana Oğlum ne yapacaksın bu kadar plağı diye hep kızardı. Her taraf plak olduğu için Ne yapacaksın bunları, paranı bunlara boşuna yatırıyorsun diye söylenirdi. Böyle böyle kendi koleksiyonumu biriktirmiş oldum. Arkadaşlarımıza hep bizim evde toplanırdık. Yaş günleri partileri bizim evde yapılırdı. Çünkü plak o zaman herkesin dinlediği bir şey değildi. Pikap herkeste olmazdı, belli kişilerde olurdu dedi.
DİZİ VE FİLMLER İLGİYİ ARTIRDI
Plak olayının yavaş yavaş bitmeye başladığını ve yerini kasetler aldığını belirten Birol Üzmez, 1993 yılında plağın tamamen ortadan kalktığını söyledi. Dizi ve filmlerde plakla ilgili detaylar konmaya başladığını ve günümüzde tekrar popüler hale geldiğini dile getiren Birol Üzmez, şöyle konuştu: Plakçılık yavaş yavaş ölmeye başladı. Plak sadece kayıt yapılan bir şeye dönüştü. Kaset teknolojisi geldiği için plaklardan kayıt yapılmaya başlandı. Plak sektörü 93lerden sonra tamamen yok olup gitti. Sonra CD teknolojisi çıktı. CDler, DVDler yıllar böyle akıp geçti. Sonra sinemalarda, filmlerde plakla ilgili şeyler yeniden moda oldu. En son Issız Adam filmiyle beraber plaklar yeniden popüler olmayı başladı. Dizilerde de çok görülmeye başlandı. Öyle Bir Geçer Zaman ki dizisinde, Kaybedenler Kulübü filminde bazı parçalar çaldı. Bu Türkiye ile beraber dünyayla da paralel gelişen bir durum. Orda da filmlerin içine plakla ilgili detaylar koymaya başladılar. Birden bu gündeme gelmeye başladı.
GENÇLİK HAYALİNİ HAYATA GEÇİRİDİ
Plakların tekrar popüler olmaya başladığı dönemde emekli olduğunu belirten Üzmez, gençlik hayalini hayata geçirmek için hareket geçtiğini söyledi. Emeklilik hayatının sıkıcı gelmesi ve elinde gençlik yıllarından kalma epey bir plak olduğu için plak dükkanı açmaya karar verdiğini aktaran Üzmez, Emekli olduktan sonra fotoğrafla ilgileniyordum. Emeklilikten sıkılmaya başlamıştım. Daha sonra bu plak işi gündeme gelmeye bayınca bir şey yapmak istedim. İki tane bildiğim iş vardı. Biri fotoğrafçılık, biri de plak işi. Plak işi yapmaya karar verdim. Koleksiyoncu arkadaşlarım vardı. Plak dükkanı açtığımı onlara da söyledim. Onlar da bana destek verdiler. İlk önce sevgi yolunda küçük bir yerde denedim. Baktım insanlar ilgili ve plak satılıyor. Sonra 1-2 defa Bit Pazarına gittim. Millet plaklara hücum etti. Ondan sonra bu iş olacak dedim. Kendi plaklarım bana sermaye oldu şeklinde konuştu.
FİYTALAR POPÜLERLİĞE GÖRE BELİRLENİYOR
Dükkanında bulunan plakların hepsi orijinal baskı olduğunu vurgulayan Üzmez, Yaşça benden büyük plaklar da var. Plakların fiyatı popülerlik ve isme göre belirleniyor. Fiyatları piyasa belirliyor. Bir Zeki Mürenin plağını kimse 15-20 liraya satmıyor. Size adam 70 TLye getiriyor. Sen de üstüne koyuyorsun 100 TLye satıyorsun. Böyle belirleniyor fiyatlar. Toplumda ne popülerse ona ilgi büyük oluyor. Bu da fiyatlar aşırı yükseliyor. Mesela Yaşar Güvenirin bir tane plağı var. Yalnızım Ben Çok Yalnızım şarkısı. Bu Issız Adam filminde Nil Burak söylemişti. Nil Burak o şarkıyı filmde söylemeden önce, Yaşar Güvenirin plağının hiçbir kıymeti yoktu. Sıradan bir adamdı. 20-25 TLye dükkanda sattığımız bir plaktı. Birden Nil Burak o şarkıyı söyleyince popüler oldu plak. Herkes astronomik fiyatlar istemeye başladı plağa, 300 TLye çıkan fiyatlarla. Şimdi Yaşar Güvenirin plakları piyasada 500 TLye kadar alıcı buluyor. Bunun nedeni de şu. Plak o kadar az basılmış ki piyasada yok. 500 tane bin tane zamanında basılmış. Ondan günümüzde 50-100 tane kalmış. O kimin elinde belli değil. Yani piyasada bol değil plak. Herkes ona saldırınca plak fiyatları aşırı derecede yükseliyor. İnsanlar popüler malzemenin elinde olmasını istiyor. Fiyatlar astronomik olarak yükseliyor diye konuştu.
İYİ PLAK BULMAK ÇOK ZOR
Bu işin en zor tarafının plak bulamamak olduğunu dile getiren Birol Üzmez, internet üzerinden satış yapmadığına değinerek, Eskiden Unkapanına gidip istediğin kadar plak alabiliyordunuz. Şimdi böyle bir şey olmadığı için sıkıntı yaşanıyor. En zor tarafı bu işin plak bulamamak. Sürekli plak bulmak zorundasın, yeni şeyler bulmak zorundasın. Bu da insana sıkıntı veriyor, geriyor açıkçası. İnternet üzerinden satış yapmıyorum, sadece dükkandan bu işi yapıyorum. Yurt dışında yaşayan arkadaşlarım var. Almanyadan, Fransadan gelirken bana plak getiriyorlar. Sizi tanıyan insanlar getiriyor. İnternetten yeni plaklar araştırıyorum. Bu şekilde bir devir daim oluyor. Ama önemli olan plak bulmak, plağın da iyisini bulmak dedi.
SEKTÖR TIKANMA NOKTASINA GELDİ
Plak sektörün tıkanma noktasına geldiğini söyleyen Üzmez, Plakçılığın en zorlu tarafı plakı bulamamak. Plağı bulmak çok zor. Plağın nerde olduğu belli değil. Bunun artık bir deposu kalmamış. İnsanlar yine plak getiriyorlar ama bu iş popüler olmaya başlayınca, plak gelmemeye başladı. En kötü tarafı sektörün tıkanma noktası diyeceğim buna. Sektör şu anda bir bocalama içerisinde. Bu iş başladı ama kimse önünü göremiyor. Bu iş sürecek mi sürmeyecek mi belli değil. Çok az sayıda plak evi kaldı diye konuştu.
ELDE ETME HASTALIĞI VAR
İnsanların popüler kültürün empoze etmesi ile plak aldığını belirten Birol Üzmez, plak sektöründe en büyük tehlikenin ise plak dinleyicisinin oluşmaması olduğunu vurguladı. İnsanlar elde etme hastalığı oluştuğunu değinen Üzmez, Bu sektörün en büyük çıkmaz plağın olmaması. Plak olsa gelecek için net bir şey söyleyebilirim, önümü görebilirim. Buradaki en büyük tehlike ise plak dinleyicisi oluşmaması. Popüler kültürün baskısıyla insanlar plakı moda gibi görüyor. Herkes buna saldırıyor. Eskiden evlerde gösteriş olsun diye salonlarda ansiklopediler olurdu. Şimdi ise plaklar ansiklopedilerin yerini aldı. İnsanlar sadece plak alıyor, aslında bir plak dinleyicisi değil. Akşam evde karısıyla bir plak dinlemiyor. Sırf hava olsun diye plak alıyor. Sen bir Zeki Müreni dinlemiyorsan, bir Samime Sanayı dinlemiyorsan o zaman plağı almanın bir anlamı yok. Bu sefer sektör sırf alma üzerine dönüyor. İnsanlarda elde etme hastalığı var. Şu an insanlarda plak alma hastalığı var. Bu da işe ket vuracak gibi gözüküyor şeklinde konuştu.
ORTA YAŞ VE ÜSTÜ PLAK ALIYOR
Plak alıcı kitle hakkında da bilgiler veren Üzmez, Plak alıcı kitle orta yaş ve üstü. Asıl kitle üniversite gençliği olması lazım ama 120 lira vererek plak alamaz. Alım gücü yok gençlerin. Ama 50 yaş ve üstündeki birisi emekli olmuştur. Yaşam mücadelesinde telaşın bittiği bir dönemdir. Emekli olunca da gençliğinde ertelediği tüm işleri yapmaya başlıyor. Asıl plak alan kitlemiz 40 yaş ve üzerinde vatandaşlarımız dedi. Plaktaki sesin daha doygun olduğunu ifade eden Birol Üzmez, insanların CD veya internetten dinledikleri müziklerde plaktaki gibi doygun ses alamadıklarını ve bu yüzden bir arayış içinde olduklarını belirterek, Plakta ses çok farklı. Plakta bir doygunluk vardır. Plakı dinlemeye başladığınız zaman o doygun sesi alabiliyorsunuz. Bir yapaylık yok, doğal sesler. Çünkü o zamanki kayıt teknolojisiyle beraber gerçek doğal sesler kaydedilmiş. Plakın hammaddesinin de buna uygun olması ses kalitesine etkiliyor. O yüzden ses daha güzel çıktığı için insanlar plaktaki gibi doygun ses arıyor. Bir CDde olsun veya internette bir şarkı olsun o tamamen sıkıştırılmış bir format. Küçücük bir cihazın içine binlerce bir şarkı sıkıştırılıyor. Plakta ise bir şarkı var. Binlerce şarkıyı bir cihazda toplayınca da onun tüm ara seslerinin yok olmasına neden oluyor. İnsanlar bir yerde de tek düze sesten sıkılıyor. Günümüz müziklerinde pek bir şey yok. Dolayısıyla insanlar bir arayış içinde. Bu da insanları plaka yönlendiriyor. İki teknoloji arasında kayıt teknolojisi olarak fark var ifadelerini kullandı.
KÜTÜPHANE YOK
Müzik, kayıt teknolojisi çok yeni olduğunu belirten Üzmez, 150 yıl önce taş plaklara ilk kayıtların yapıldığını dile getirdi. Türkiyede eski kayıtların saklanmaması sonucu yok olduğunu belirten Birol Üzmez en kısa zamanda bir müzik kütüphanesi veya müzik müzesi kurulması gerektiğini vurguladı. Birol Üzmez şöyle devam etti: Kendimize ait plaklar, bantlar saklanmamış. TRTnin elinde belli bir dönemin bantları var. Ancak plak teknolojisine ait bir kütüphane yok. Milli Kütüphanede kitaplarla ilgili her şey bulunabiliyor. Ama eski döneme ait iyi bir şarkının baskısını, paklını saklamamışız. Bu büyük bir kayıp. Müzikle ilgili bir kütüphane veya müze kurulması lazım. Cumhurbaşkanımızın Sarayda Taş Plak Kütüphanesi yapacağını duymuştum. Bu benim çok hoşuma gitmişti. Çünkü o dönemin kayıtları bir şekilde arşivlenmesi gerekiyor. Geçmişini öğrenemezsen geleceğini bakamazsın. Bizim kendi müziklerimizin de kayıt altına alınması gerekiyor.
İZMİR MÜZİKLERİ YUNANİSTANDA
İzmirde bir müzik kütüphanesi olmadığını değinen Birol Üzmez, Yunanistanda müzik kütüphanesi olduğunu ve İzmir müziklerini Selanikte bulabildiklerini belirtti. Üniversitede gençlerin müzikle ilgili bir araştırma yapacağı zaman bilgi bulmakta zorlandığını değinen Üzmez, 18. yüzyıldaki tasavvuf müziğini nasıl bulacak. Mevlananın mesnevi müzikleri nelerdir. Bunları nasıl bulacak. Eskiden bunlar basılmıştı. Ama kimse bunu kütüphanede saklamamış. O zaman araştırmacıların eli boş kalıyor ve araştırmaları bir yerde tıkanıyor. İngilterede dev gibi müzik kütüphaneleri var. Arşivlerde bu eserler çok güzel bir şekilde saklanmış. İzmir müziklerini Selanikte bulabiliyoruz. Çünkü müzik kütüphanesi var. Maalesef İzmirde bir müzik kütüphanemiz yok. 1900lü yılları İzmir müziği ile ilgili bir araştırma yaptığımızda bir şey bulamıyoruz. İzmir rembetikosu, İzmir Zeybeği bu kültürleri anlatan bir plak, baskı yok. Maalesef kaydetmemişiz, saklamamışız. O zaman da plakçılar kütüphane gibi bir yer oluyor. Yunanistan baskılı eski İzmir şarkılar, rembetiko müzikleri olan plak elime geçince hemen saklıyorum. Bunları satmıyorum. Arşiv yapıyorum bir nevi müzik kütüphanesi oluşturuyorum diye konuştu.
PLAK İSİMLERİ DEVİR HIZINDAN GELİYOR
Plak türleri hakkında bilgiler veren Birol Üzmez, Plak türlerini baktığımızda şuanda en popüler format longplay dediğimiz 33 devir plaklardır. Bu plaklar plastik malzemeye basılmış. İki yüzü var. Bir yüzünden 5-6 şarkı diğer yüzünde de aynı şekilde 5-6 şarkı alıyor. Yaklaşık 10-12 şarkı yer alıyor bu plaklarda. 33lük, 45lik denmesi devir hızıyla ilgili bir durum. 45lik koyduğumuz zaman 45 deva dönüyor. 78lik taş plaklarda ise daha hızlı dönüyor. Taş plak 78 devir tek şarkılık plaklardır. Boyutları da farklıdır. Tek şarkı olduğu için çabuk bitiyor insanlar plak takıp çıkarmaktan dolayı sıkılıyor. Longplay de bu yüzden ortaya çıkmıştır. Tek şarkılık plakların kırılma özelliği var. Elinizde çok değerli bir plak var ve siz bunu düşürdüğünüz anda kırılır. Bu plakları korumak çok zor. O yüzden bu teknolojiden vazgeçilmiş. İlk dönem kayıtları hep taş plaklarda saklı. O yüzden çok değerli oluyor ve bulmak çok zor ifadelerini kullandı.
HERKES PLAKÇI OLMAYA BAŞLADI
Plak tekrar popüler olmaya başladığı için herkesin bu işe girdiğini ve kalitenin düştüğünü belirten Üzmez, Şu an sektörün en kötü tarafı ise plak yeniden popüler olmaya başlayınca herkes plakçı olmaya başladı. Bilen bilmeyen bu işe saldırmaya başladı. O zaman da kalite düşüyor. Satıcıya güven azalmaya başladı. Dükkan dışındaki mecralarda da plaklar satılmaya başlandı. Bu sefer de işin dolandırıcılığı ortaya çıkıyor. İnsanlar bildiği yerden, güvenebileceği yerlerden plak alsın. Spekülasyona çok açık bir sektör haline geldi. İstanbul, İzmir, Ankarada çok iyi plakçılar var. İnsanlar bildiği yerlerden plak alsın dedi.
HANIN MÜZİKLE İLGİLİ BİR RUHU
Plak dükkanının tarihi bir handa olmasını çok dikkat ettiğini anlatan Üzmez, Öncelikle bir yaşanırlığı, ruhu olmasını istedim. Geçmişin atmosferi olmasını istiyordum. Fotoğraf çekimleri için geldiğim zaman burayı fark ettim. Eski bir han, tarihi bir yapı. Eski sahipleri Mirkelamzadeler, Necip Mirkelamoğlu o da besteci bir insan. İzmir üzerine şarkıları var. Buranın müzikle ilgili bir ruhu da var. Aynı zamanda merkezi bir yer. İnsanlar buraya çok rahatlıkla gelebiliyorlar. AVMlerin yarattığı o ruhsuzluk yok. Burası bir AVM olsa barkodlar üzerinden çalışırsın. Plak alıcısı, dinleyicisi ile ilgilenmezler. Sana bir şey anlatmaz, öneride bulunmaz, dinletmez. Orada hiç iletişim olmaz. Buraya gelenler insanlar ise plakı dinliyor, önerilerde bulunuyoruz, plakın hikayesini anlatıyoruz. Plakı inceleme şansı var. Aynı zamanda plaklar üzerine sohbetler ediyoruz. Kültürel bir alışveriş yapmış oluyoruz. Plakların içinden bazen mektuplar çıkıyor. Bir sevgiliye yazılmış şiirler, mektuplarla karşılaşıyoruz. İmzalı plaklar çıkıyor. Birçok yaşanmışlığı görebiliyoruz diye konuştu.
MÜZİK EVRENSELDİR
Birol Üzmez, mesleğinin en güzel yanını şöyle anlatıyor: Müzik insanı bir kere rahatlatıyor. Plaklar ise çok daha farklı bir şekilde bunu yapıyor. En güzel taraflarından bir tanesi bu. Müzikle bir yolculuğa çıkabiliyorsunuz. Her ülkenin kendine has bir müziği var. Bu müzik bir şekilde size ulaşıyor. Müzik sayesinde dünyayı ve ülkeleri daha iyi tanıyabiliyorsun. Müziğin bir ırkı, dili, dini yok. Müzik evrenseldir. Bir plakı dinlediğinde söyleyeni bakmıyorsun sırf o müziği dinliyorsun.
Haber Merkezi