Kendinize varmak kolay değil ama yolculuk keyiflidir

Kendini arayan ve kendine ulaşmak isteyen insanlara seslenen İkbal Kaya, kendimize varmanın kolay olmadığını ama kendimize yaptığımız yolculuğun çok keyifli olduğunu söylüyor


  • Oluşturulma Tarihi : 22.07.2016 08:21
  • Güncelleme Tarihi : 22.07.2016 08:21
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Kendinize varmak kolay değil ama yolculuk keyiflidir

ÖZKAN PEKÇALIŞKAN-ÖZEL RÖPORTAJ

Kişisel Gelişim Uzmanı İkbal Kaya ile kendimize doğru bir yolculuğa çıktık. Kendini arayanların, kendine doğru yolculuk yapmak isteyenler için tavsiyelerde bulunan İkbal Kaya, kendimize varmanın kolay olmadığını ama kendimize yaptığımız yolculuğun çok keyifli olduğunu belirtiyor. Kaya, hayatında değişim isteyen insanların yaşam amaçları doğrultusunda hayatlarını tekrar yaratmanın ise cesaret istediğinin özellikle altını çiziyor. Röportajı yaparken biz çok keyif aldık umarım siz de okurken keyif alırsınız.

-İsterseniz röportajımıza sizi tanıyarak başlayalım. İkbal Kaya kimdir?

- İkbal Kaya da birçok insan gibi, hayatın anlamını, yaşamın amacını arayan ve ararken de içine değil, dışına bakan biriydi. Mutluluğu hep dış koşulların iyileşmesine bağlayan, bir kurtarıcı gelsin de onu bulunduğu şartlardan kurtarsın ve o çok istediğini eline versin diye bekleyen bir kişiydi. Şu sıralar ne yazık ki birçok insanın bulunduğu durum bu. Hacı Bektaş Veli’nin bu durumu açıklayan güzel bir sözü var, “Ne ararsan kendinde ara. Hararet nardadır, sacda değildir. Keramet baştadır, taçta değil. Her ne arar isen kendinde ara” diye. Tabii bu noktaya gelmek kolay olmuyor. O çok beklediğiniz kurtarıcı her ne ise, anlamı neye yüklediyseniz (iş, aşk, ev, çocuk, para, sağlık vs) kendiliğinden gelmeyince ve oturduğunuz yerden mızmızlanmanın, dırdırlanmanın da bir işe yaramadığını görünce ayağa kalkma vaktinizin geldiğinin farkına varıyorsunuz. İşte o zaman çözüm üretmeye, ‘Ben ne yapabilirim?’ demeye başlıyorsunuz. Beklemekten vazgeçip harekete geçiyorsunuz.

-Peki, siz ‘beklemeyip’ ne yaptınız?

- İşte bu dönemde birçok eğitim aldım. Aldığım her eğitim bir adım daha kendime yaklaşmama, kendimi bulmama katkı sağladı.

-Nasıl bir katkı bu?

- Kendinize varmak kolay değildir ama kendinize yaptığınız yolculuk çok keyiflidir. Çünkü her anı bir keşiftir ve keşifler hiç bitmez. Ben de kendime ulaştıkça ne istediğimin farkına vardım. Yaşam amacınızı bulmanız, yaşam amacınız doğrultusunda hayatınızı tekrar yaratmanız cesaret ister. Kendinize her koşulda inanmak ve güvenmek ister. Kendinizi her şeyinizle olduğunuz gibi kabul edip sevmek ister. Bu noktaya beni aldığım Reiki, NLP, EFT, nefes terapisi, yaşam koçluğu, meditasyon, kuantum, melek koçluğu eğitimleri getirdi.

-Bu arada bir yerde çalışıyor muydunuz?

- Evet, bu eğitimleri aldığım dönemde Ege Üniversitesi Hemşirelik Fakültesi’nde çalışıyordum. Geçen ocakta da emekli oldum. Fakültede 7 yıl ‘Kişisel Gelişim’ dersine girdim. Yeni eğitim döneminde de aynı dersi özel bir üniversitede vermeye başlayacağım. Kendimi tanıtmam biraz uzun oldu sanırım. Klasik bir anlatımla Eskişehir doğumluyum. Evliyim. Anadolu Üniversitesi İktisat mezunuyum. 15 yıldır kişisel gelişimle ilgileniyorum. Son 7 senedir de profesyonel olarak yapıyorum. Yaşam koçluğu, reiki, kişisel gelişim, melek koçluğu, kuantumla ilgili eğitim ve seminerler veriyorum.

 -İkbal Hanım, kişisel gelişimle ulaşmak istediğiniz amacınız nedir?

- Sorunuzun yanıtını, “İlk başta gençler olmak üzere, tüm bireylerin şu an bulundukları durumda gerçekten yaşamak istedikleri hayatı mı, yoksa razı oldukları hayatı mı yaşıyorlar sorusunu kendilerine sormalarını sağlamak” diye özetleyebilirim.

BİRÇOK İNSAN RAZI OLDUĞU HAYATI YAŞAR

-Yukarıda sorduğum soruyu biraz daha açabilir misiniz?

- Zira, birçok insan razı olduğu hayatı yaşar. İstedikleri hayatı yaşamaktaki engeli de daima dış koşullara, aileye ve topluma bağlar. Seçimler her an tekrar yapılabilir. Hayatı güzel kılan da budur. Hayat dinamiktir, sürekli yenilenir. İçinde heyecan vardır, coşku vardır, mucize ve sürprizler vardır. Onu durağan yapan bizleriz. Bizler yaşadığımız hayatı razı olduğumuz hayattan çıkarıp istediğimiz hayata doğru yol almadığımız sürece durağan, sıkıcı, mutsuz, kısaca can sıkıcı geçmeye devam edecektir. ‘Bitse de gitsek’ durumu...

İLK ADIM, DURUMU SAPTAMAK

Peki, razı olduğumuz hayattan istediğimiz hayata nasıl geçebiliriz?

- İşte düğüm burada, çözmek de bizim elimizde. İlk adım, durumu saptamak. Şu an neden şikayetçiysek... Bunu yavaş yavaş biz yarattık, o şartları zaman içinde biz oluşturduk. Belki de ‘Hayır’ diyemedik. Yani sorumluluğu elimize alacağız. Başkalarını suçlamaktan vazgeçeceğiz. Kendimiz de dahil... Şartlara öfkelenmeyi bırakacağız. Zira öfke sorunu daha da büyütür. İlk önce şikayet ettiğimiz koşullara gelmemizi sağlayan kişiler varsa onları affedeceğiz. Affetmeden bir adım bile yol alamayız. Bazen yaşadığımız sorunlar değiştiremeyeceğiz durumlardan kaynaklanabilir. Örneğin, bedensel problemler... O zaman da değiştiremeyeceğimiz bu durumu kabul edeceğiz. Şartları değiştiremediğimiz anlarda soruna olan bakış açımızı değiştirebiliriz. Buna da ‘Teslimiyet ve kabul’ diyoruz.

TESLİMİYET VE KABUL İNSANI RAHATLATIR

-Bu ne işe yarar?

- Teslimiyet ve kabul insanı rahatlatır. Bulunduğunuz duruma göre yeni fırsat kapılarını açar. Kısacası ilk adımda durum saptaması yapılır. Gelinen durumda kişi kendisinin de payı olduğunu görüp sorumluluğu eline alır.

-İkinci adımda neler yapmalıyız?

- İkinci adım, ne istediğine karar vermek, inanmak. İstediği her ne ise ona değer vermek ve sonra da harekete geçmek.

-Peki, üçüncü adım ve üçüncü adımdan sonra atacağımız adımlarda neler yapmamız gerekiyor?

- Üçüncü adım, kişinin kendisine olan inancındaki ve harekete geçmesi konusundaki engelleri fark edip onlar üzerinde çalışmak. Dördüncü adım, kişinin kendisine olan inancı, özgüveni ve harekete geçme konusundaki en büyük engelin olumsuz bilinçaltı kayıtlarından ve sahip olduğu değerlerden oluşabileceğini saptamak. Beşinci adım ise, istediği hayata ulaşmasını engelleyen olumsuz inanç kalıpları üzerinde çalışarak yerine yeni olumlu inanç kalıpları oluşturmak.

-Tüm bu adımları attığımızda nasıl bir birey olacağız?

- Sonuç mu? Gerçekten ne istediğini bilen, kendi potansiyelinin farkında olan ve değişimi için kendine inanan ve istediği hayatı yaşamaya kendini layık bulan bir birey. Kendine değer veren, kendini seven mutlu bir birey.

-Farkındalığımız artıp değişim istediğimizde bizi ne bekliyor?

- Farkındalığı her geçen gün artan ve değişimi isteyen bireyler çoğaldığında evinde ailesi ve çocuklarıyla mutlu ve sevgi dolu, işini severek yapan ve verimli, sosyal hayatında mutlu ve huzurlu, seven ve sevildiğini hisseden o çok istediğimiz özlediğimiz toplum bir anda oluşuverir. Çünkü bir kişinin değişimi, diğerlerinin değişiminin başlangıcıdır. Bizler bütünü oluşturan parçalarız. Yaşadığımız olumlu olumsuz her şey enerji boyutunda hepimizi etkiler.

 BİR KİŞİNİN MUTSUZLUĞU DİĞER BİR KİŞİNİN MUTLULUĞUNUN ÖNÜNDEKİ EN BÜYÜK ENGELDİR

 -Son söz olarak sizi takip edenlere ve okuyucularınıza neler söylemek istersiniz?

- Bir kişinin mutsuzluğu diğer bir kişinin mutluluğunun önündeki en büyük engeldir. Bunun farkına vardığımızda, egolarımızdan özgür kaldığımızda, sağlıklı, mutlu, sevgi dolu, barış içinde bir arada yaşamaktan keyif alan bir toplum olacağımıza inanıyorum.

İKBAL KAYA’NIN HAYATINDAN KÜÇÜK BİR KESİT

…Hayatınızda yeni bir sayfa, yeni bir başlangıç istiyorsanız önce affetmeyi istemeli, affetmeyi öğrenmelisiniz.

Hiçbir bahane bulmadan, egonuzun tuzağına düşmeden affetmeyi öğrenin ve deneyin.

Affetmeye başladığımda tüm suçlamaları hayatımdan kaldırdığımda, geçmişin yükünü sırtımdan attığımda baktım ki hayat mükemmel, her şey olması gerektiği gibi oluyor. Anı yaşamaya başladığınızda, zihninizin o bitip tükenmek bilmeyen isteklerini susturduğunuzda bir bakıyorsunuz ki her şey yeteri kadar var. İşte tam o noktada hayata korku ve endişe dolu gözlerle değil, sevgi dolu gözlerle bakmaya başlıyorsunuz. Zihniniz sevgi dolu düşünceler üretmeye başladığında, olumlu düşünmeye başlıyorsunuz. Bu bir süre sonra duygularınıza ve davranışlarınıza yansıyor. Bir bakıyorsunuz ki kader dediğiniz şey sizin avuçlarınızda…

Haber Merkezi