- Yaşam
- 18.06.2025 13:56
İzmir’in Çiğli ilçesinde yaşayan Neslihan Ergin (43), 5 yıl önce meme kanseri teşhisi aldı. Tedavi sürecinin ardından hastalığı tekrar eden Ergin, tedavi gördüğü hastanede hasta rehberi olarak göreve başladı. Işın tedavisi devam ederken, kanser hastalarına birebir destek verip kendi deneyimlerini paylaşıyor. “Beni görenler daha fazla motive oluyor” diyen Ergin, çalışmanın kendisine de iyi geldiğini belirtti
Eşi Ümit Ergin (44) ve kızı Defne Ergin (9) ile birlikte yaşayan Neslihan Ergin, kanserle mücadelesinde yeni hastalara yardımcı olmak amacıyla tedavisini sürdürdüğü Acıbadem Kent Hastanesi Onkoloji Merkezi’nde hasta rehberi olarak çalışmaya başladı. Tecrübelerini hastalarla paylaşmaktan mutluluk duyduğunu ifade eden Ergin, kanserle tanışmasının 2020 yılında göğsünde hissettiği kitleyle başladığını anlattı.
Ergin, “Genel cerrahi bölümünde ultrason, Emar (MR) ve mamografinin ardından biyopsi sonucunda teşhis konuldu. Ameliyat yapıldı ve kemoterapi süreci başladı. İlk hissettiğimde 'Benim başıma gelmez' diye düşünmüştüm. Çünkü hayat dolu, neşeli bir insanım. Onkolojide tedavim devam etti. Bu yılın başında hastalığım tekrar nüksetti. Kontrolleri elden bırakmamak gerekli. Bu başınıza geldiğinde 'acaba ben ne yapacağım?' diye düşünüyorsunuz. Bir bilinmezlik içine giriyorsunuz. En zorlayan şey, bu belirsizlik. Yol belli olduktan sonraki kısım daha kolay geçiyor. Kemoterapi sırasında korkularım vardı. Neler hissedeceğim konusunda endişeliydim. Kürler bitti ve kontrole devam ettim. Saçlarım döküldü. O süreçte kendi başına gelen yakın bir arkadaşım benimle bildiklerini paylaşmıştı. Bana yol gösterici oldu. Kontrolleri atlamamak gerekiyor. Herhangi bir kitle hissettiğimizde vakit kaybetmeden genel cerraha başvuralım. Erken teşhis hayat kurtarıyor. İyi ki kontrole gitmişim” dedi.
Ergin, tedavinin bir ekip çalışması olduğunu vurgulayarak, hem tıbbi hem de aile desteğinin birlikte çok önemli olduğunu belirtti. İlk teşhis konulduğunda kızı Defne henüz 3,5 yaşındaydı. “Ailenin desteği önemli. Onkoloji tedavisi tek başına yürümüyor. Bu bir ekip işi. Hem hastanedeki tıbbi destek hem de evinizde ailenin desteği büyük önem taşıyor. Bazen yemek yapmak istemeyebiliyorsunuz. Canınız hiçbir şey yemek istemiyor. Kızıma nasıl açıklayacağım konusunda pedagogdan yardım aldım. Beni kel görecekti ve ameliyatlı olduğumda ona sarılamayacaktım. Küçük çocuğu olan herkese bunu öneriyorum” dedi.
Merkezde 6 ay önce işe girdiğini anlatan Ergin, şöyle devam etti: "İnsanlara yardım etmeyi seven biriyim. İş başvurusu yaptım ve kabul ettiler. Özellikle onkoloji bölümünde çalışmak istedim. Çünkü ben bu yoldan geçmiş biriyim. Onkoloji hastalarının beni görmelerinin onlara iyi geleceğini düşündüm. Aralık ayından beri buradayım. İyi ki buradayım. Çalıştığım birimi seviyorum. Hastalarda bir tedirginlik süreci oluyor. Ben de nasıl bir yola girdiğimi bilmiyordum. Kendi yaşadıklarımı hastalara anlatıyorum. Gözlerindeki tedirginliği anlıyorum. 'Saçlarım dökülür mü?' diye soranlara hemen 'Saçını kısalt, rahat edersin' diyorum. 'Midem bulanır mı?' diye soranlar oluyor. Doktorlarımıza danışarak yardımcı olmaya çalışıyorum. Beni görenler daha çok motive oluyor. En son geçen hafta radyoterapi alıp, ışınlandıktan sonra yerime geri geldim. Çalışmama engel bir durum olmadı. Çalışmak bana iyi geldi. Beni gördükleri zaman enerjileri artıyor. Kanser hastaları için de hayat devam ediyor. Hayattan kopmamak lazım."
Aynı hastanede meme kanseri teşhisi nedeniyle tedavisi devam eden ve bir firmada lojistik yöneticisi olarak çalışan Aybike Tonguç (42) ise "Mart ayında tanı konuldu, nisanda tedaviye başladım. İlk duyduğumda korktum. Yol haritam belliydi ama istememiştim. Kemoterapiden korktum. Bu hastanede Neslihan Hanım ile tanıştım. En kötüsü ne yaşayacağınızı bilmemek. Bunu yaşayan birinden duymak daha önemliydi. Port cihazının takılması gerekiyordu. Buna karşıydım. İlk bunu sordum. Sonra hem portu taktırdım hem kemoterapiye ikna oldum. Bunu yaşayan birisiyle yol yürümek güzel oluyor. 'Ben de atlattım bak hiçbir şey yok' demesi bana moral oldu. Tedavim devam ediyor" dedi.
Hastanenin Onkoloji Merkezi Medikal Onkoloji Uzmanı Doç. Dr. Gürbüz Görümlü de belli bir yaşın üzerindeki herkesin kontrollerini aksatmaması gerektiğini belirterek, "Neslihan Hanım ileri evre bir hastalığa sahipti. Tedaviye yanıt verdi. Şu an iyi durumda. Hastanemizde çalışmaya başladı. Onun burada bulunması hastalar için oldukça faydalı. Onların morali ve ilaca alışmaları konusunda ciddi katkıları oluyor. Kanser psikolojik, duygusal, ruhsal, bedensel birçok travmayı bir arada yaşatabiliyor. Bu durumda tedavi sırasında hastanın moralinin yüksek olması tedavi başarısını arttırıyor. Hem kadınlarda hem erkeklerde 40 yaşın üzerinde takip önemli. Aile öyküsü olmayan bireyler için kadınlarda mamografi, erkeklerde prostat kanseri taraması 50 yaşın üzerindeki hem kadın hem erkeklerin kalın bağırsak için kolonoskopi yaptırmasını öneririm" diye konuştu.