Koltuk değneğiyle dünyayı geziyor

Serebral palsi hastası olan Esin Merdan, ayağa kalkabilmek için beş kez ameliyat oldu ve uzun süre fizik tedavi gördü. En büyük tutkusu tek başına dünyayı dolaşmak olan Esin, şimdiye kadar koltuk değneğiyle 16 ülke gezdi


  • Oluşturulma Tarihi : 25.12.2017 08:35
  • Güncelleme Tarihi : 25.12.2017 08:35
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Koltuk değneğiyle dünyayı geziyor

E. ÇAĞLA GENİŞ / ÖZEL HABER

Esin Merdan, 23 yaşında bir gezgin. Hacettepe Üniversitesinde İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde okuyor. Aslen İzmirli ama eğitimi nedeniyle bir süredir Ankara’da yaşıyor. Şimdiye kadar tek başına 16 ülke gezdi. “Ne olmuş ki!” diyebilirsiniz ama Esin’i özel kılan bambaşka bir durum var. Esin, doğuştan serebral palsi hastası. Ayağa kalkabilmek için şimdiye kadar beş kez ameliyat oldu ve uzun süre fizik tedavi gördü. Uzun mesafe yürüyüşlerde koltuk değneğinden destek alıyor. Engeli ve koltuk değneğiyle yürümesi onu seyahat sevdasından vazgeçirmedi. İtalya’dan Rusya’ya, Çek Cumhuriyeti’nden Hollanda’ya, Avusturya, Macaristan’dan Finlandiya’ya kadar çok sayıda ülke gezen Esin, tüm bu seyahatlerini yanından ayırmadığı koltuk değneğiyle yapıyor. En büyük hayalinin Japonya’yı görmek olduğunu söyleyen Esin, “Yıllarca ailemin ve toplumun benden utanç duyduğuna inanmıştım. Ama seyahat etmek, birbirinden farklı yerleri, insan ve kültürleri tanımak bu gibi ön yargılarımı kırmamı sağladı. Benim gibi engelli bireylere vereceğim en önemli tavsiye; kendilerini asla eve kapatmamaları. Engelleri ortadan kaldırarak engelsiz yolculuklara çıkmak kendimi özgür ve bir o kadar da mutlu hissettiriyor. Hayatım boyunca bolca seyahat edip bu duyguları yaşamaya devam etmek istiyorum” dedi.

ENGELSİZ YOLCULUK

Esin, yabancı diller ve yeni kültürler öğrenmeyi çok seviyor. Japon kültürüne ise özel bir merakı ve hayranlığı var. Bir gün Japonya’ya gitmek çocukluk hayali. Ama başka bir hayali daha var: “Toplumlarda engelliler için farkındalık yaratılmasını sağlayabilmek, kabul görebileceğim bir toplumda yaşamak. Bir de adım gibi ilham kaynağı olabilmek. Bacak kaslarımı güçlendirip yürüyebilmek için 5 kez ameliyat geçirmem gerekti. Yani kısacası bacaklarımda güçsüzlük var ve yürüme zorluğu çekiyorum. Yakın yerlere tutunmadan gidebiliyorum ama uzun süre yürümem gerektiğinde veya çanta kullandığımda baston kullanıyorum. Bazen ani kramplarım oluyor veya uzun süre hareketsiz kaldığımda uyuşma problemi yaşıyorum. Tüm bunlara rağmen yolculuğa çıkıp farklı ülkeler görmeyi seviyorum.”

TEK BAŞINA AVRUPA’YI DOLAŞTI

Yurtdışına ilk kez çıktığında 17 yaşındaydı. Lisede empati konulu bir gençlik değişim programına seçilerek İtalya ve Vatikan’a gitti. Esin, ilk yurtdışı tecrübesinden şöyle bahsediyor: “Proje 1 hafta sürdü, ilk yurtdışı deneyimim olduğundan çok heyecanlıydım. Bu nedenle İtalya’nın bendeki yeri ayrıdır. İlk birkaç seyahatimde arkadaş veya öğretmenlerimle beraberdim çünkü projeler için gittik. Sonradan yavaş yavaş tek başıma çıkmaya başladım ve devamı geldi. Özellikle Erasmus programına katılmak ve 1 yıl yurtdışında kendi başıma yaşam deneyimimin buna etkisi oldu. Öyle bir noktaya gelmiştim ki hafta içi derslerime katılıyor, hafta sonuysa tur otobüslerine binip yakın ülkeleri dolaşmaya gidiyordum. Kendi başıma Avrupa’yı dolaşmak oldukça zevkliydi. Şimdiye kadar İtalya, Vatikan, Polonya, Estonya, Letonya, Almanya, Çek Cumhuriyeti, Fransa, Hollanda, Avusturya, Macaristan, Slovakya, Belçika, İsveç, Rusya, Finlandiya gibi ülkelere gittim.”

İLHAM KAYNAĞI OLDU

Esin, gittiği ülkelerin çoğunda unutulmaz anılar yaşadığını, mesela geçtiğimiz yaz Letonya’nın başkenti Riga’ya gittiğinde bütün şehri tek başıma dolaşması gerekiyordu. Yalnız olmayı pek sevmiyordu, dolayısıyla bu onu biraz korkutmuştu. Ama şehri kendi başına dolaşabildiğini anladığında kendini nasıl özgür hissettiğini şu şekilde anlattı: “Riga’da Cat House isimli binanın önüne geldiğimde fotoğraf çekilmek istedim. Ama telefonumun şarjı bitti ve kapandı. Oradan geçen bir gruptan yardım istedim. Başta birbirimizi anlayamadık çünkü onlar işitme engelliydi ve ben işaret dili bilmiyordum. Elimle fotoğraf sembolü yapıp kağıda durumumu yazmam sayesinde anlaşabildik. Fotoğrafımı çekip e-mail gönderdiler. Ne zaman o fotoğrafa baksam engellerin aşılabileceğini ve özgürlüğü anımsıyorum. Yaşadığım bu anı sonraki seyahatlerim için de bana ilham kaynağı oldu. O zamandan beri yaptığım seyahatleri anlatıp toplumda farkındalık yaratmak, ‘ben de varım’ diyebilmek hayat amacım haline geldi.”

KENDİLERİNİ EVE KAPATMASINLAR

“Engelinden dolayı kendini eve hapseden çok sayıda birey var” dediğimde, “Üzülerek söylüyorum ki ben de onlardan bir tanesiydim” diye cevap veren Esin, “Ailemin, toplumun benden utanç duyduğuna inanmıştım. Farklı olmak, yük olmak bir utanç kaynağı sanıyordum. Ama seyahat etmek, birbirinden farklı yerleri, insan ve kültürleri tanımak bu gibi ön yargılarımı kırmamı sağladı. Onlara vereceğim en önemli tavsiye hayatta aktif olarak yer almaları, kendilerini asla eve kapatmamaları. Çünkü biz engelli bireyler daha aktif davrandıkça toplumu da bilinçlendirebilir ve hepimize erişilebilir bir yaşam sunulması için haklarımızı savunabiliriz” ifadelerini kullandı.

TOPLUMUN BANA KARŞI OLAN ÖN YARGISI…

Esin, “Engelli bir birey olarak Türkiye’de sokağa çıktığında yaşadığın sorunlar neler?” sorusuna ise şöyle yanıt verdi: “Birçok sorun var. Bunlardan ilki sosyal aktiviteler... Boş vakitlerimi değerlendirmek istediğimde bana uygun bir hobi veya aktivite bulmakta zorlanıyorum. Spor yapmak veya tiyatro ya da sinemaya gitmek istediğimde insanlar bana acıyor, hastalıklı muamelesi yapıp katılmamı kabul etmiyorlar. Bir diğeri ise ulaşım. Özellikle günlük hayatımda bile ulaşımı hesaplayarak yaşamak zorundayım. Derslerime gidip gelebilmek ya da şehir merkezine gitmek gibi durumlar için araç yardımı istemek zorunda kalıyorum. Çünkü hem mesafe olarak uzak hem de okuduğum kampüs dik bayır, yüksek kaldırım gibi fiziksel engebelerle dolu durumda ve bu benim kendi başıma gidip gelebilmemi çok zorlaştırıyor. Herhangi bir aktivite yapmak istediğimde ne kadar sürede ve nasıl gidebileceğimi düşünmeden gidemiyorum. Eğer fiziksel engebe, hava şartları, kramp gibi problemlerim olursa katılmak istediğim aktivitelere katılamıyorum. Ama en önemli problemimse toplumun bana karşı olan ön yargısı. Benim aciz, riskli, acınası biri olduğumu düşünerek onlarla eşit imkan ve aktivitelere erişmeme engel oluyorlar.”

AVRUPA BU KONUDA DAHA BİLİNÇLİ

Gittiği ülkelerde engellilerin sosyal hayata adapte olabilmeleri için yapılan uygulamaları gözlemleme fırsatı yakalayan Esin, “Türkiye ile kıyasladığımda bu alandaki en önemli farkın yurtdışındaki sivil toplum kuruluşlarının engellilere yönelik daha aktif çalışmalar yapmaları olduğunu söyleyebilirim. Mesela 2015 yılında Polonya’daki bir gençlik değişimine gittim. Proje konusu engellileri sosyal hayata adapte edebilmekti ve gittiğimde bu konudaki problemleri belirleyerek çözümler ürettik, empati üzerine de çalışmalar yaptık. Oradaki sivil toplum kuruluşları bizleri destekledi. Engellilerin de dahil olabildiği dans aktiviteleri, el işi sergisi gibi etkinlikler düzenledik. Bunların yanı sıra Almanya’da Erasmus yaptığımda özellikle görme engellilere yönelik betimlemeli kaynaklar, kabartmalı haritalar, seminerler gibi aktiviteler mevcuttu. Yani gerek duyduğumuz bu gibi imkanlara erişme durumu da daha iyi düzeyde diyebilirim. Avrupa’daki toplumlar engellilik konusunda bilinçli, bizimse bu düzeye gelebilmemiz için daha fazla farkındalık edinmemiz ve engelli bireylerin aktif katılımını sağlayacak çözümler üretmemiz gerekiyor” dedi.

ÖZGÜR VE MUTLU HİSSEDİYORUM

Esin’in en çok görmek istediği ülke Japonya. Çocukluğundan bu yana Japon kültürüne büyük bir hayranlık duyuyor. Esin, bu hayalinden şöyle bahsediyor: “Bir gün Japon kültürünü yakından tanımayı çok istiyorum. Onun dışında İngiltere, Amerika, Kanada, Güney Kore gibi ülkeleri merak ediyorum. Bu ülkelerin dünyayı büyük ölçüde etkilediğine inanıyorum. Ancak maddi yetersizliğim nedeniyle bu ülkelere gidemiyorum. Kıtalararası seyahat edebilmem için uzun bir süre para biriktirmem ya da bir şekilde burs/sponsor bulmam gerekli. Engelleri ortadan kaldırarak engelsiz yolculuklara çıkmak kendimi özgür ve bir o kadar da mutlu hissettiriyor. Hayatım boyunca bolca seyahat edip bu duyguları yaşamaya devam etmek istiyorum. İnsanlara yardım etmekten de büyük bir zevk alıyorum. Onlara ilham kaynağı olabildiğimi bilmek beni çok sevindiriyor.”

Haber Merkezi