Sayfa Yükleniyor...
Manisanın Çukurcuma bölgesinde yaşayan Suriyeli mülteciler kendi çabalarıyla yaşam savaşı veriyor. Aralarında çok sayıda çocuğun bulunması ise yaşanan dramı daha da derinleştiriyor
E. ÇAĞLA GENİŞ-ÖZEL HABER
Suriyede yaşanan iç savaş yüzünden yüz binlerce Suriyeli Türkiyeye sığınıyor. Ülkelerindeki savaş koşullarından kaçanlar için kitlesel göç merkezi haline gelen İzmir kenti dışında, çevre iller de çok sayıda göç alıyor. Bölgeye yerleşen sığınmacıların küçük ölçekli fabrikalarda ve mevsimlik tarım işlerinde çalışma imkanı elde ettiği Manisa da bu illerden biri.
Manisanın Çukurcuma bölgesinde yaşayan Suriyeli ailelerin anlattığına göre; bir süre önce Manisanın Şehzadeler İlçesindeki çadır kentte tüp patlaması sonucu çıkan yangın nedeniyle çadırları kullanılamaz hale gelmiş. Tehdit oluşturdukları gerekçesiyle jandarma ekipleri tarafından bölgeden dağıtılmışlar.
SAĞLIK HİZMETLERİNDEN FAYDALANAMIYORLAR
Sokakta kalan aileler, daha sonra Manisa Çukurcuma bölgesindeki terk edilmiş ve yıkılmak üzere olan evlere yerleşmiş. Yaklaşık 2-3 aydır bu evlerde ortalama 350 lira kira ödeyerek barınıyorlar. Az sayıda da olsa derme çatma çadırlarda, 10-12 kişi birlikte yaşayan aileler de bulunuyor. Kaldıkları mekanlarda temiz su ve tuvalet yok; içme suyunu uzaktan taşıyarak getiriyorlar. Çoğunun kaydı daha önce ilk yerleştikleri yer olan Adana ve Gaziantepte bulunduğu için Manisada yeniden kayıt yaptıramamışlar. Kayıt yaptıramadıkları için de hiçbir sağlık hizmetinden faydalanamıyorlar. Evlerde çok sayıda haşere var; bu da ciddi sağlık sorunlarına yol açıyor. Bir kısmı mevsimlik tarım işinde çalışarak günde ortalama 40 lira kazanıyor. Büyük bir bölümü ise çöplerden plastik ve hurda toplayarak Manisa çevresindeki fabrikalara götürüyor.
KADINLAR HER ŞEYE RAĞMEN GÜÇLÜ
Savaş en çok kadınlar ve çocuklar için zor. Ama onlar yine de direniyor ve güçlü kalmayı başarıyor. Çok zor koşullarda yaşamalarına rağmen yüzündeki kocaman gülümsemesi, pırıl pırıl parlayan gözleri, hayata tutunuşundaki coşkuyla 26 yaşındaki Suriyeli Cemile Cuma da bunlardan biri. Eşi ve 6 çocuğuyla yaklaşık 1,5 senedir Manisanın Çukurcuma bölgesinde yaşıyor. Kocası iş buldukça civardaki inşaatlarda çalışarak kiralarını ödüyor. Çocukların en küçüğü henüz 2 aylık; erken doğduğu için 1 hafta küvözde kalmış. Bebeğe hastanede serum takılırken kolunda bir yara oluşmuş; her gün pansuman edilmesi gerekiyor. Erken müdahale edildiği için sakat kalma riski yok. Diğer çocuklarda ise paraziter hastalıklar ve beslenme eksikliğinden kaynaklı demir eksikliği var. İki sene önce Kobaneden göç eden aile, ilk olarak İzmire gelmiş. Cemile, bir süre İzmirde kaldıklarını ama çok sıkıntı çektikleri için Çukurcumaya yerleştiklerini şu sözlerle anlatıyor: Çok zor şeyler yaşadık. Sonra buraya yerleştik. 1,5 senedir buralarda yaşıyoruz. 6 tane çocuğum var. İki tanesi küçük... Ben de hastayım ama geceleri ağlıyor çocuklar, dinlenemiyorum. Eşim inşaatlarda çalışıyor. Bir gün çalışıyorsa 10 gün oturuyor. Çok fazla iş çıkmıyor. İş varsa çalışıyor.
UÇURTMA UÇURUP, OYUNLAR OYNANDI
Savaş ve çatışma süreci çocukları ve kimlik oluşum sürecindeki ergenleri yetişkinlerden daha fazla etkiliyor. Duygusal olarak sessizlik ile hırçınlık arasında sıkışan çocuklar, aile fertlerini, yakınlarını, evlerini, odalarını ve oyun alanlarını çatışma alanlarında bırakıp kaçmak zorunda bırakılıyor. Halkların Köprüsü Derneği, bu bölgeye giderek sağlık taraması gerçekleştirdi. Derneğe tarama sırasında eşlik eden gönüllü gençler, mülteci çocukların acılarını umutlara döndürebilmek için ufak sürprizlerle çocukları sevindirmeyi unutmadı. Çocuklara dağıtılan rengarenk uçurtmalar özgürce uçuruldu; renkli kalemlerle yüzleri boyandı. Çocukların yüzünün gülüyor olması, ailelerini de sevindirerek göç psikolojisinden biraz da olsa uzaklaşmaları sağlandı.
SAĞLIK TARAMASI YAPILDI
Halkların Köprüsü Derneği, sağlık ekibiyle birlikte bölgede yaptığı taramada çok sayıda aşısız çocuk ve hiç takibi yapılmamış gebe kadınlar tespit etti. Evlerde su ve tuvalet olmamasının ciddi sağlık tehdidi oluşturduğuna dikkat çeken Halkların Köprüsü Derneği Başkanı Prof.Dr. Cem Terzi, sağlık taramasıyla ilgili şu bilgileri paylaştı: Yaklaşık 53 aileye ulaştık; çoğu Kobaneli. Manisa Büyükşehir Belediyesi tarafından bölgeye elektrik hattı çekilmiş. Fakat evlerde su ve tuvalet yok; bu çok büyük bir risk. Yaptığımız sağlık taramasında aşısız çocuklarla karşılaştık ayrıca çok sayıda gebe var. Gebelerin hiçbirinin takibi yapılmamış. Basit tanı konulabilecek hastaları yanımızda götürdüğümüz ilaçlarla tedavi ettik. Daha ciddi problemleri olanları da not ettik. Telefon numaralarını aldık. Örneğin 4 kez düşük yapmış, şu anda da 5. çocuğuna hamile olan bir kadın vardı. Daha önce hiç kontrolü yapılmamış. Onu gebe takibine alıp sağlıklı koşullarda doğumunu gerçekleştirmesi için elimizden geleni yapacağız.
DERİ VE PARAZİT HASTALIKLARI YAYGIN
Bölgede yapılan sağlık taramasına tespit ve önerilerini Manisa Halk Sağlığı Müdürlüğüne göndereceklerini söyleyen Terzi, Hem küçük ölçekli fabrikalarda çalışan işçilerle hem de tarım sektöründe çalışan geçici mevsimlik işçilerle karşılaştık. Fabrikalarda çalışan işçilerin hurdaları toplarken ya da çöpten plastikleri ayıklarken eldiven takmadıkları için pek çok el yarasıyla karşılaştık. Üst solunum yolu enfeksiyonları, deri hastalıkları ve çocuklarda bit salgını yaygındı. Bir de parazit hastalıkları O da hijyenik olmayan koşullardan kaynaklanıyor. Hem erişkinler de hem çocuklar da kıl kurdu tespit ettik. Manisa Halk Sağlığı Müdürlüğüne tespitlerimizi ve önerilerimizi göndereceğiz. Her zaman yaptığımız gibi acil ihtiyaçları saptayıp durumu tespit etmek ve kamu otoritelerini harekete geçirmek üzere bir kampanya yürütüyoruz. Manisa Tabip Odasıyla da irtibata geçmeyi düşünüyoruz. Belli ki Manisada epey göç alacak dedi. Tarama esnasında ailelere bebek maması, bebek bezi, kadın pedi ve hijyenik ürünler gibi yardım malzemeleri dağıtıldı.
HALKLARIN KÖPRÜSÜ DERNEĞİ
Halkların Köprüsü Derneği, asıl olarak halklar arasında eşitlik, adalet ve özgürlük temelinde kamusal dostluk ve dayanışma için kuruldu. Kendilerini bir sivil toplum örgütünden çok bir dayanışma grubu olarak tanımlıyorlar. Türkiyenin büyük bir mülteci göçü ile karşılaşması ve İzmirin kitlesel göç merkezi haline gelmesi nedeniyle mültecilerle ilgili çalışmalar da yapıyorlar. Devletten, ulusal ya da uluslararası hiçbir kurumdan nakdi yardım kabul etmiyorlar. Gönüllülerin küçük bağışları ve üyelerin aidatları ile dernek faaliyetlerini yürütüyorlar. Dernek bünyesinde hemşire, ebe, diş hekimi, sağlık memuru, diyetisyen, psikolog, hekim; sağlık çalışanlarından oluşan büyük bir sağlık grubu, saha taramaları için saha/sokak grubu, Arapça, Kürtçe ve Farsça bilen kişilerden oluşan tercüman grubu ve kültür-sanat grubu var. Yüzlerce gönüllü ile çok sayıda, çok farklı bölgelerde ve çok çeşitlilikte çalışmalar yapıyorlar. Yardımseverlik/hayırseverlik yerine dayanışmaya inanıyorlar. Hatta yardımseverliğin zayıf ve yoksulu bağımlı kılan ortamın oksijeni görerek zararlı olduğuna inanıyorlar. Bu yüzden bütün güçleriyle kamu otoritelerini görevlerini yapmak üzere harekete geçirmeye çalışıyorlar. Yaptıkları her saha ve sağlık çalışmasını rapor halinde valiliğe, il sağlık müdürlüğüne, il halk sağlığı müdürlüğüne, AFADa gönderiyorlar.
Haber Merkezi