Sayfa Yükleniyor...
Spor psikoloğu Melda Yakupoğlu, hayatımızın her alanında olduğu gibi spor camiasında insanların birbirini kıskanabileceğini belirtirken takım içerisinde sporcuların duygusal karışıklık yaşadıklarında destek olunmasını gerektiğini söyledi.
Sosyal medyada ve gazetelerde psikoloji alanında yazılarıyla dikkat çeken, disiplinlerarası akademik çalışmalarının yanında psikolojinin klinik uygulamalarında yetkinliği ile bilinen Psikolog Melda Yakupoğlu, sporcularda ve takım içerisinde yaşanan kıskançlığa dair gazetemize açıklamalarda bulundu. Profesyonel, amatör sporcuların oyun içerisinde veya hazırlık sürecinde takım arkadaşlarını kıskanabildiğini belirten Yakupoğlu, sporcuların ve spor çalışanların motivasyonu için önemli öneri ve tavsiyelerde bulundu.
Takım içerisinde sporcular arasında yaşanan kıskançlığın aidiyeti azalttığını vurgulayan spor psikoloğu Melda Yakupoğlu, "Hayatın her alanında olduğu gibi sporda da insanlar birbirini kıskanıp kendilerini kıyaslayabilme durumları vardır. Takım içerisindeki kıskançlık ve kıyas aidiyeti azaltır. Takım içerisinde huzursuzluk çıktığında sporcular başka takıma transfer olabilir. 'Bu durum uzun vadede performansı nasıl etkiler?' sorusu üzerinde düşünmemiz gerekir. Herkesin hayatında kendisine rol model olarak benimsediği birileri mutlaka vardır. Bu belki iş yaşamınızda, belki sosyal hayatınızda veya yaşamınızın çeşitli alanlarından olabilir. Kimisini beğenip örnek alabilirsiniz, kimisini kıskanabilirsiniz, kimisi için ‘onda var bende neden yok?’ diyerek sorgulamalara başlayabilirsiniz. Kimi duygularınız daha pozitif olurken, kimi duygularınız ise daha negatif ve yıkıcı hatta hayatınıza zarar verebilecek nitelikte olabilir" şeklinde konuştu.
Takımda oluşan kıskançlık sonucunda sporcuların karmaşık duygular hissedebileceğini belirten Melda Yakupoğlu, "Bazı insanların fiziksel özellikleri ve dış görünümünden dolayı popüler olan kişileri kıskanabiliriz. Oluşan bu duygular yaşamınız içerisinde olurken spor camiasında yaşanıyor. Spor alanında da insanlar birbirini kıskanıyor. Bu kıskançlığın ne olduğuna ve uzun vade de performansa nasıl etki ettiğini araştırdığımızda; örneğin bir maç yaşadınız, öncesinde sürekli antrenmanlar ve sıkı çalışma ile kendinizden iyi sonuçlar beklerken karşılaşma içerisinde olumsuz bir performansı sahaya yansıttınız. Takım arkadaşınızın sizden daha az efor sarf ederek daha iyi sonuçlar çıkardığını ve karşılığında da takımın antrenörü ve yönetim tarafından övgü ile maddiyat olarak beslendiğini gördünüz. Ne hissederdiniz? Yine başka bir örnek, bir takım içerisinde performans gösteriyorsunuz, bir başka takımdan sporcu arkadaşınız sizinle hemen hemen aynı performansı göstermesine rağmen o takımda kendisini daha çok ait hissediyor ve yine maddi, manevi olarak daha çok karşılık alıyor. Ne hissederdiniz? Benzer örnekler türetilebilir. İşte bu tarz durumlarda sporcular birçok karmaşık duygular hissedebilir" diye konuştu.
Kıskançlığın oluşmaması için takım içerisinde adil bir ortamın olması gerektiğini söyleyen Psikolog Yakupoğlu, "Kıskançlık, özenme, haksızlığa uğramış hissetme, kendini suçlama, yargılama gibi negatif duygular yanında bazen de tükenmişlik, haset, nefret gibi duygular bile görülebiliyor. İşte bu hisler bazen kişilerin arkadaşlarına negatif olarak dolmalarına ya da takımlarına olan aitlik hissiyatlarının azalmalarına neden oluyor. Bu aidiyet azaldığında ise başka bir takıma transfer olmak isteme, hakkının karşılığını almaya çalışma gibi davranışlarda bulunabiliyorlar. Bu durumlar bazen gerçekten iyi performans gösteren ve başarılı sporcuların başka takıma geçerek kaçırılmasına ya da yeterince ödüllendirilme sağlanmadığında hakkının karşılığını alamadığını düşünüp hayal kırıklığı yaşamalarına neden olabiliyor.Bu tarz durumların oluşmaması için takım içerisinde daha adil bir ortam sağlanması gerekmektedir. Kıskanma dengesinin sağlanması gerçekten önemlidir. Çünkü kişiler genellikle başarılarını kendi performansları ve skalaları ile karşılaştırmak yerine hep başkasını referans alarak, adaletsiz karşılaştırmalar yaparak kıyaslama eğiliminde olurlar. Yetişme tarzı olarak bile büyürken aileler çocuklarının başarılarını diğer kardeşlerle, sınıf arkadaşları ile kıyaslayabilirler. Bu şekilde bir büyüme tarzı olan sporcu doğal olarak kendisini bir başka sporcu ile kıyaslamaya sokacak belki de kendisine acımasızca davranacaktır" ifadelerini kullandı.
Sporcuların başarısızlıklarından bile onlara sahip çıkılması gerektiğini, duygusal karışıklarında motive edilmesinin önemli olduğunu belirten Yakupoğlu, "Bu durumların olmaması için neler yapılabilir; Antrenmanlarda vurguyu kişinin kendi başarı profili içerisinde yapması gerektiğini anlatmak. ‘İlk zamanlarda nasıldım, şimdi nasılım ve neleri geliştirmem gerekli’ diyerek kişisel analiz yapılmasını sağlamak. Takımda zaman zaman başka kişilerin ön plana çıkabilmesine olanak vermek, maçların durumuna göre sık sık oyuncu değiştirerek diğer oyuncuların da maça girebilmesine ortam sağlamak. Sadece bir kişinin değil de diğer bütün herkesin tanıtım ve reklam çalışmalarını yapmak ve sırayla öne çıkarmak, sosyal medyada ya da televizyonda hepsine sırayla yer vermek. Sporcuların başarısızlıkları olsa bile takım olarak onlara sahip çıkmak, devam eden duygusal karışıklıklarda sporcuların destek almasına yardımcı olmak, teşvik etmek onların motivasyonlarını arttıracak ve dengeyi sağlayacaktır" dedi.
HÜSEYİN DEMİR