Mutlu çocuk yetiştirmenin anahtarı…

Uzm. Psk. Gülendam Çakmak Ozan, çocukların ve gençlerin sağlıklı ve mutlu birer birey olabilmeleri için anne ve babalara çok büyük görevler düştüğünü söyledi


  • Oluşturulma Tarihi : 02.04.2016 07:33
  • Güncelleme Tarihi : 02.04.2016 07:33
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Mutlu çocuk yetiştirmenin anahtarı…

EMİNE YALÇIN

Anne ve babaların çocuklarına karşı yanlış tutum ve davranışlarının çocuklarının kişiliklerine olumsuz şekilde etkilediğine vurgu yapan Uzm. Psk. Gülendam Çakmak Ozan,  anne ve babaların çocuk yetiştirirken farkında olmadan hatalar yaptığını söyledi.

Uzm. Psk. Gülendam Çakmak Ozan, ideal anne ve babanın çocuğun ihtiyaçlarını sezen, onlara uygun yanıtlar veren, aşırı hoş görülü veya katı olmayıp, çocuğa karşı esnek bir yaklaşım içinde olan, davranışlarında belirli bir devamlılık ve kararlılık sağlayan, karşı çıkmadan önce her zaman çocuğun isteklerini dinleyen anne ve babalardır şeklinde tanımladı.

EBEVEYNLER ÇOCUK YETİŞTİRİRKEN HATA YAPABİLİR

Ozan, başarılı anne ve babaların çocuğun kendi kendisini denetlemesine ortam hazırlayan, çocuktaki sorumluluk duygusunu geliştiren olayların sonuçları ile onları baş başa bırakan, onlara hak ve özgürlüklerinin sınırını öğreten, kendi kendilerini disipline eden ve düşüncelerini özgürce anlatabilen birer birey olarak yetişmelerine imkan hazırlayan kimseler olduğunu açıkladı. Ozan, “Anne ve babaların çocuklarına karşı yanlış tutum ve davranışları onların kişiliklerini olumsuz şekilde etkilemekte. Anne ve babalar çocuk yetiştirirken farkında olmadan hatalar yapmaktadırlar. Yapılan bu hatalar çocukların bütün hayatını olumsuz şekilde etkilemekte, çocukların anti-sosyal davranışlar göstermelerine ve ruh yapılarının bozulmasına sebep olmaktadır” diye konuştu.

ÇOCUĞUN ÇABASINI ÖVEREK YÜKSELTİN

Ailelere, çocuktan her zaman mükemmel olmasını beklememek gerektiğini öneren Ozan, çocuklardan her şeyin en iyisini en mükemmelini istemek yerine onların çabalarını desteklemek gerektiğini tavsiye etti. Ozan, “Çocuğun kendine güven duygusunu, çocuğun çabasını överek yükseltmeliyiz. Birbirinden farklı ilgi ve yetenekleri olan çocuklarımızın istediğimiz her alanda başarılı olmalarını beklemek çocuğun daha fazla baskı hissetmesine neden olacaktır. Bu konuda yapılması gereken onların ilgili ve yetenekli olduğu konularda daha fazla destek olarak gelişmelerini sağlamaktır” şeklinde konuştu.

ÇOCUĞUN DUYGULARINI KABULLENMELİYİZ

Ozan, çocukları koşulsuz sevmek gerektiğini söyleyerek, çocukları şartsız olarak sevildiğini kendilerine hissettirmek gerektiğine dikkat çekti. Ozan, “Çocuğun başarılı oldukça sevileceğini düşünmesi telafisi zor hatalar doğurmakta ve ailesiyle ilişkilerine zarar vermekte, çocuğun sürekli baskı altında kalmasına neden olmaktadır. Olumsuz da olsa çocuğunuzun duygularını ifade etmelerine izin verin. Çocuklar kızgınlık, hayal kırıklığı, öfke, gerilim gibi olumsuz duygular gösterebilir. Çocukların duygusal halini ortaya koymalarını ‘ağlama çocuğum’, ‘ona kızmamalıydın’, ‘telaşlanma daha iyisini yapacaksın’ gibi yaklaşımlar çocuğa hiçbir şey hissetme hakkının olmadığı veya duygularının hiçbir önem arz etmediği mesajını verebilir. Çocukların duygularını anlamalı ve kabullenmeliyiz. Çocuklarımız duygularını ifade etmede ne kadar rahat olurlarsa ilerideki ilişkilerinde de o kadar samimi ve açık olacaklardır” dedi.

SİZDEN YARDIM İSTEYEBİLECEKLERİNİ ÖĞRETİN

Ailelerin, çocuklarına herkesi memnun edemeyeceklerini anlatması gerektiğini de ifade eden Ozan, eğer çocuklarının haklı olduğuna inanıyorlarsa direnmelerini öğretmeleri gerektiğini söyledi. Herkesi memnun etmeleri gerektiği duygusu ile yetişen çocukların kendileri hakkında kararsız ve endişeli olduklarının da altını çizen Ozan, “Çocuklarınıza hata yaptıklarında sizden yardım isteyebileceklerini öğretin. Hataların doğal ve kaçınılmaz olduğunu anlayan çocuklar kendilerini büyük bir kabul edilmişlik içinde hissedeceklerdir. Hataların olabileceği ve onlardan dersler çıkarılabileceği gerçeği vurgulanmalı ve böylece çocuğun kendini iyi hissetmesi ve özgüvenini artırması sağlanmalıdır” ifadelerini kullandı.

ÇOCUKLAR İLGİ İSTER

Ozan, çocukların yanlış davranmaya mecbur edilmemesi gerektiğine de vurgu yaparak, tüm çocukların ilgi istediğini söyledi. Ozan, “Çocuklar kendilerine bağırmanızı ve azarlamanızı hiç görmezlikten gelmenize tercih ederler. Çocuklar güzel şeyler yaptıklarında ana-babalar onları ödüllendirmeyip bunun yerine çocukları yanlış bir şeyler yapana kadar beklemekte ve o zaman onlara ilgi göstermektedirler. Aslında bu metot, ebeveynin ilgisini çekmek için çocukları yanlış davranmaya itmektedir. Yalnız hata yapılınca ana-babanın gösterdiği tepkiler bu tür davranışları istemeyerek de olsa pekiştirmektedir. Eğer çocuk onaylanmayan davranışlar gösteriyorsa, ana-babalar bu davranışı göstermediği zamanlarda çocuğu övmelidirler. Çocuğa koşulsuz sevginin bildirilmesi onun kendini güçlü hissetmesini sağlayacak ve gereksiz korku ve güvensizliği azaltacaktır” diye konuştu.

TUTARLI OLUN

Ailelere tutarsız davranmamalarını öneren Ozan, anne-babalar davranışlarında bir düzen ve tutarlılık oluşturmadılarsa bu durumun çocuklarda çeşitli davranış bozukluklarına sebep olabileceğini söyledi. Ozan, “Tutarlılık konulan kuralları ve onların sonuçlarını takip etmek manasına gelmektedir. Eğer bir kural koyduysanız ve bunun etkilerini görmek istiyorsanız söylediklerinizi uygulamaya çalışın. Tutarlı bir düzen çocuğa emniyet, güven ve kontrol hissi verecektir. Ebeveynin tutumundan çocuklar, onların limitlerini deneyip onların sınırlarını aşmaya zorlanmamalıdır. Ana-babaların verdikleri sözde durması çok önemlidir. Tutarlılık sadece düzen ve disiplin konusunda değil, çocuğun güven ve emniyet hissinin gelişmesine yardım etmede de önemli bir yöntemdir” şeklinde konuştu.

KENDİ KENDİNE YETMESİNE İZİN VERİN

Ozan, Çocuklarla açık bir şekilde iletişim kurulması gerektiğini ifade ederek, etkili iletişimin, çocuklara değer vermeyi, problemleri çözmeyi ve başkalarıyla iyi geçinmeyi öğretmek için temel bir kural olduğunu belirtti. Çocuklarla iletişimin açık ve etkili olması için anne- babaların, tam ve samimi bir ilgiyle onları dinlemeyi istediklerini hissettirmeleri gerektiğini de sözlerine ekleyen Ozan, “Çocuğunuzun kendi kendine yetmesine izin verin. Çocuklar problemler, ikilemler ve engellerle karşılaşabilirler. Bu hayatın kaçınılmaz bir parçasıdır. Çocukları bağımsız ve kendi kendine yeterli olmasını öğretmek yerine istemeyerek onları bize bağımlı olmaya teşvik etmekteyiz. Özellikle 13-19 yaş arasındaki gençler, kendi başlarına öğrenmeleri engelleyip tavsiyeler verildikçe, anne-babaya karşı ya bir hınç besleme veya bir bağımlılık geliştirmeye kalkışacaklardır. Çocuklarınıza problem çözmeyi öğretin. Ebeveynin aktif rol oynaması gereken durumlarda çocuğu da bu sürece dahil etmek önemlidir. (Buna problem çözme denir.) Problemi beraber çözmek için çocuğa yardımcı olmaya çalışmak, salt emirler ve direktifler yağdırmaktan daha etkili olacaktır. Çocuk problemin çözümüne katılınca ve başarı sağlayınca çocuğun başarı ve işbirliği hissi artabilir. Problem çözme yaklaşımını kullanmak, sorunlu davranışı azaltmaya yardım eder, başka durumlara da uyarlayacağı bağımsızlık, yetenek ve sorumluluk duygusunu artırır” ifadelerini kullandı.

ÇOCUKLARINIZA KARŞI AŞIRI OTORİTER OLMAYIN

Ozan sözlerine şu şekilde devam etti: “Çocuklarınıza karşı aşırı otoriter olmayın. Otoriter ebeveynli ailelerde, çocuklar genelde öfke, hayal kırıklığı ve kırgınlık içerisinde olmakta, isyana ve büyük güç çatışmalarına neden olan duygulara kapılmaktadırlar. Çocuklar arasında ebeveynlerin kendilerine karşı olduğu inancı gelişmektedir. Yıkıcı disiplin kullanmayın. Anne-babalar bir hareket planına sahip değillerse gereksiz hatalar yapabilirler. Bu hatalar disiplin girişimini etkisiz hale getirebilir ve çocuğun özgüvenine zarar verebilir. Kızgınlık esnasında, anne-babalar çocuklarına çok katı ve uygulanması zor cezalar verme eğilimindedirler. Çocuklar bu cezaların uygulanmayacaklarını bildikleri için aldırış etmezler. Ağır cezalar yerine çocuğa seçenekler sunun.”

İYİ ÖRNEKLER İLE ÇOCUĞUNUZA MODEL OLUN

Çocuğun modelinin ailesi olduğunu da vurgulayan Ozan, en temel ve en etkili anne-baba yöntemlerinden birisinin iyi örnek olmaları olduğunu belirtti. Ozan, sözlerini şöyle bitirdi: “Onlara model olmak istediğimiz şekilde davranarak, çocuklarımızın yaşamında güçlü bir olumlu etki oluşturabiliriz. Kişiliğimizi oluşturan temel inanç ve değerlerimiz, günlük hareketlerimiz yolu ile iletilebilir. Eğer çocuk, fikirleri dinlenmiş ve onlara değer verilmişse genç de anne-babanın söylediği şeyleri daha çok dinleyecektir. Eğer ebeveynler çocuklarına aktif bir şekilde sözle ve davranışlarla sağlam değerler öğrenmişse, çoğu genç, yetişkin olduğunda aynı davranışları benimseyecektir. Anne-babalar hem olumlu hem olumsuz davranışlar için çocuğa örnek olabilirler. İyi örnekler göstererek uygun davranışlar için çocuğunuza model olun.

AKTİF OLAN BİR ÇOCUĞU SPORA TEŞVİK EDİN

Özel ihtiyaçları gözden kaçırmayın.  Her çocuk farklı güçler, zayıflıklar, ilgiler ve dayanıksızlıklar toplamından oluşmaktadır. Hayat tecrübeleri aracılığı ile çocuklar, aktiflik, utangaçlık, kendine güven ve buna benzer birçok özellik bakımından birbirlerinden farklıdırlar. Aktif olan bir çocuk spora teşvik edilebilir. Çekingen bir çocuğu zihinsel faaliyetlere yönlendirmek gerekebilir, onu rahatsız eden spor ve toplum önünde konuşmaya zorlanmamalıdır.

ANI YAŞAMAK HER DAKİKAYI DEĞERLENDİRMEKTİR

Elbette ki eğlence de bir ihtiyaçtır. Çocuklara, her zaman önem vererek onların içinde bulundukları durumdan zevk almasını öğretmek, gelecekte karşılaşılabilecekleri pek çok probleme, karşı koymalarına yardımcı olacaktır. Araştırmalar, günlük hayatında mizaha yer veren yetişkinlerin daha sağlıklı olduğunu göstermektedir. Ebeveynler için çocuklarımızla anı yaşamanın bilincinde olmak birçok önemli bir özelliktir. Anı yaşamak, her dakikayı değerlendirmek ve zamanı dolu dolu geçirmek anlamına gelir. Çocuklar bu kavramı, anne-babalarından, daha küçük yaşlarda iken öğrenmektedirler. Eğlence ve heyecan için küçük işler bile birer fırsat olabilir. Ev işlerini oyuna çevirmek veya bahçeyi süpürürken şarkı söylemek, mekanın ve anın nasıl yaşanabileceğini çocuklara öğretebilir. O anda nasıl mutlu olunabileceğini çocuğa öğretebilir.”

 

 

Haber Merkezi