Sayfa Yükleniyor...
Türkiye Yazarlar Birliği İzmir Şubesinin bu haftaki konuğu Antropolog ve Sosyolog Murat Demirdi. Çukurovada Yörüklerin Yerleşik Hayata Geçirilmesi konusunda konuşan Demir, Yörüklüğün bir hayat biçimi olduğunu belirterek sunumunu gerçekleştirdi
SULTAN GÜMÜŞ
Antropolog ve Sosyolog Murat Demir ile Türkiye Yazarlar Birliği İzmir Şubesinin Cumartesi Sohbetleri kapsamında tanıştık. Çukurovada Yörüklerin Yerleşik Hayata Geçirilmesi konulu sunumunu yapan Demir, Osmanlı Devletinin Yörükler ile birlikte yüzyıllar boyu mücadele verdiğini söyledi.
ŞEHİR KURAN BİR ORDU
Demir, Fırka-ı İslahiye, şehir kuran bir ordudur diyerek ordunun önemine vurgu yaptı. Devletin vergi, askerlik ve düzenle ayakta kaldığını kaydeden Demir, Yörüklerin bu üç konuda hiçbir kayıt altına girmediğinden 1800lü yıllarda kayıt altına alınması için Fırka-ı İslâhiye ordusu kurulduğunu ve bu ordu ile Yörüklerin iskân edeceği şehirlerin ortaya çıktığını belirtti. Yörüklerin yerleşik hayata geçirilmesi konusunda Osmanlı Devletinin başlattığı ciddi çalışmanın Çukurova bölgesinde başarılı olduğunu ifade eden Demir, Osmanlının son döneminde Çukurovada Fırka-ı İslahiyenin yapmak istediği hareket Cumhuriyet Döneminde Dersimde devam etmiştir dedi.
Osmanlının devlet sistemi Sokulluyla birlikte bozulmuştur diyen Demir konuşmasına şunları da ekledi: Osmanlı Devleti Yörükleri yerleşik düzene geçirmek için büyük bir mücadele vermiştir. Çünkü devlet vergi, askerlik ve düzenle ayakta durur. Yörükler bir yerde kalamadıkları için vergi alamazsınız. Askere de alma şansınız yok. Birçok Yörük hayatını talan ve vurgunla idame ettirmekte. Osmanlı devleti bu üç noktada Yörükleri bir devlet anlayışına getirmeye çalışmış. Ama bunda zaman zaman zorlanmıştı. İşte Çukurovada Yörüklerin yerleşik hayata geçmekte direnmeleri üzerine Fırka-ı İslahiye oluşturulmuş. Üç cengâver paşa yönetimindeki ordu Hassa, İslâhiye, Düziçi, Reyhanlı, Osmaniye, Kadirli gibi şehirleri bu Fırka-ı İslahiye ordusuyla kurmuş. Daha sonrada bu Yörükleri buralara yerleştirmiş.
Osmanlı Devletinde yaklaşık 180 bin belgenin çözülmeyi beklediğini de kaydeden Demir, bu belgelerin Osmanlı ve dünya tarihinin yeniden yazılmasına etki edebileceğini iddia etti. Göçerler için yerleşik hayata geçişin onur kırıcı bir hareket olduğuna dikkat çeken Demir, her devletin bir gardırobunun olduğu ve bu gardırobun mahremiyetine vurgu yaptı. Dünyanın tanıdığı iki büyük arşiv kayıtçısı devletin olduğunu söyleyen Demir bunların birinin İngiltere diğerinin ise Osmanlı olduğunu, hiçbir kayıt altına girmeyen ve girmek istemeyen göçerlerin kayıt altına alınmasının Osmanlının devlet anlayışı ile izah edilebilir olduğunu aktardı. Sunumun ardından Demire konuya ilişkin sorular yönlendirildi. Türkiye Yazarlar Birliği Yönetim Kurulu üyesi A. Levent Ertekin ise konuşmacıya katılım belgesini verdi.
Haber Merkezi