Sayfa Yükleniyor...
İzmirin en eski tarihi ve kültürel değerlerden bir tanesi olan eski Yıldız Sinemasının tarihine, sahibi Tolga Kazmirci ile bir yolculuk yaptık
YUSUF ÇAĞIRTEKİN / ÖZEL HABER
İzmirin belki de en tarihi yerlerinden bir tanesi Basmane olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Sayısız tarihi esere sahip bu semtin her köşe başında bir tarih yatıyor. İzmire gelen turistlerin de ilk tercih ettiği yerlerin arasında Basmane olduğu bilinmektedir. İlk çağlardan, yakın tarihe her devirden bir eser ile karşılaşmamız mümkün. Bunlardan bir tanesi de yakın tarihimizde önemli bir yere sahip, Türk sinemaları tarihinde en başta gelen mekanlardan bir tanesi olan eski Yıldız Sinemasını rahatlıkla gösterebiliriz. 1989 yılında kapanan sinemanın yerine halı saha yapıldı. Yıldız halı sahası da alanın da ilklerden bir tanesi oldu. Zira halı saha açıldığında, İzmirde başka bir halı saha olmadığı görüldü. Sinemanın balkonları yıkıldı, koltukları söküldü ve devasa büyüklükteki sahnesinin perdesi hiç açılmamak üzere kapatıldı. Eski Yıldız Sinemasının yıllarca hizmet verdiğini söyleyen Tolga Kazmirci, Sinema 1989 yılında kapandı. Ben üçüncü kuşağım. Büyük babamdan geliyor sinemacılık. Büyük babam Mezarlıkbaşında bulunan İnci Sinemasından sonra burayı aldı. Tabi burayı arsa olarak aldı ve sonra inşa ettirdi dedi.
AVARE FİLMİ İLE ÖZDEŞLEŞTİK
Sinemanın aslında iki defa kurulduğunu ifade eden Tolga Kazmirci, Önce bir yazlık sinema kuruldu. Adı Güneş Sinemasıydı. Ön tarafında gazino gibi bir şey vardı, arka tarafında ise yazlık bahçe gibi bir şey vardı. Açık sinema ve tiyatro olarak kullanılıyordu. Bizimkiler o haliyle almışlar. Bir ya da iki sene sonra büyük babam sinemanın ilk kapalı halini yaptırmış. Mezarlıkbaşındaki İnci Sineması yani eski Asri Sinema ile birlikte devam etti. Bu arada bir film şirketimizde vardı. Kazmirci Film adında diyerek eski Yıldız Sinemasının başlangıcını anlattı. Yıldız Sineması denince akla ilk gelen filmin Raj Kaporun oynadığı meşhur Avare filmi olduğunu ifade eden Tolga Kazmirci, Yanılmıyorsam 1950li yılların başlarındaydık. Belgeleri de var yukarıda bulunan odamızda. Hiç bilinmeyen bir film olarak İstanbullu Toros diye bir filmcinin filmiydi. Adam sırtında getirmişti filmi. Maddi olarak zor bir durumdaydı ve bu filmi oynamamızı istemişti. Bizimkiler de yardım olsun diye almışlar. Amerikan filmleri burada çok ilgi görüyordu ve bir Hint filminin rağbet göreceği tahmin bile edilemiyordu ama film çok beğenildi. Efsane haline geldi. Bugün İzmirin eskilerine Yıldız Sinemasını sorduğunuz zaman size ilk söyleyecekleri film Avaredir. Tam hatırlamamakla beraber sanırım 2 ay oynamıştı. Tabi şimdiyle kıyaslanmaması lazım ama 100, 200 ya da 300 kişilik sinemaları kastetmiyorum, onları bir tarafa bırakın bir seansta 2 bin kişinin girdiği bir sinemada 2 ay civarında oynadı. Yani bütün çevre illerinden falan otobüslerle izlemeye gelirlerdi. Giriş çıkışları kabaca bir hesap ettiğiniz zaman İzmir nüfusunun iki misli insan topluluğu bu filmi burada izledi diye konuştu.
ZEKİ MÜREN KONSERİYLE AÇILDI
Sinemayı yenilemek isteyen babasının Amerikada öğretim görevlisi olan amcasının yanına gittiğini ve bazı plan ve projeler aldığını da söyleyen Tolga Kazmirci, Yanılmıyorsam 1954 senesinde, o zaman genç bir mühendis olan Erdoğan Tözge bey efendi ile babam mimariyi üstlendi. Ortaya son derece mükemmel bir yapı çıkardılar. Bilinen eski klasik haliyle Yıldız Sineması ortaya çıkmış oluyor. Yukarıdaki odamızda kayıtlarımızdaki bir belgeye göre İzmir Gazeteciler Cemiyetinin düzenlediği bir Zeki Müren konseri ile açılmış. Hatta bizimkiler konsere yetiştirmek için gece gündüz çalışmışlar. Çünkü açılmasında gecikme olması halinde tazminat ödeme gibi bir durum oluşmuş. Çünkü Zeki Müren ile temas kurulmuş ve konser vermesi istenmiş. Hazırlıklar tamamlanmış ama bir yandan da inşaat var. Bizimkiler bu yüzden bitirmek için çok çaba sarf ettiler. Nitekim yetiştirdiler de. İkinci yani bu halinin açılışı Zeki Müren konseri ile gerçekleştirildi mi yoksa daha sonraki kapalı halinde ilk açık halinde mi tam hatırlamıyorum. Muammer Karaca tiyatrosu vardı. Gazanfer Özcan, Muzaffer Karaca burada birkaç sene gelip tiyatro oynamışlar açıklamasında bulundu.
SİNEMA MUHİTİYDİ
Sinemanın başka amaçlar içinde kullanıldığının altını çizen Tolga Kazmirci, Güreş milli takımı burada güreş yapmış. Elimizde İsveç Güreş Milli Takımı ile Türk Güreş Milli Takımı arasında yapılacak olan müsabaka için Yıldız Sinemasının bilmem kaç liralığına, şu kadar müddetle kiralandığını gösteren bir mukavelede elimizde bulunuyor. Buna benzer birkaç şey daha yaşanmış diye konuştu. Basmanenin o yıllarda sinema muhiti olduğuna dikkat çeken Tolga Kazmirci, Alsancakta Tayyare Sineması, El Hamra Sineması, Mezarlıkbaşında bizim İnci Sinemasının haricinde Saray ve Yeni sinemaları, İkbal Sineması, ilerimizde Büyük Sinema arkamızda Ülkü Sineması vardı. Bütün sinemalar bu muhitteydi. Bütün İzmirli vatandaşlar sinema seyretmek için buraya gelirdi. Hatta Basmane Tren Garının ve eskiden Basmane Çukuru dediğimiz şehirlerarası otobüs garajının burada olması şehir dışından insanların da çok gelmesine sebep olurdu diyerek eskiden çok fazla insanın burayı sinema muhiti olarak tanıdığını ve bu muhite sürekli geldiklerini iletti.
İNSAN KAYNIYORDU
Yıldız Sineması olarak hep iki film oynadıklarını da söyleyen Tolga Kazmirci, izleyicilere bir bilet ile iki film izleme olanağı sunduklarını söyledi. Kışın genellikle iki tane birinci vizyon film oynattıklarını belirten Tolga Kazmirci, Bir filmimiz daha hareketli, kovboy filmi olurdu, diğer filmimiz ise daha salon filmi yani sakin bir film olurdu. Amacımız iki türlü müşteriye de hitap etmekti. Çünkü herkes aynı tarz filmi sevmez. Bir de büyük bir sinema olduğu için dolup, boşalması öyle bir anda olacak, bitecek bir şey değildi. İki film arası 15-20 dakika bir boşluk oluyordu ve o arada 4 bin kişilik bir sirkülasyon oluyordu. 2 bin kişi çıkıp, 2 bin kişi giriyordu. Bu sirkülasyonu sürekli sağlamak kolay olmadığı için bir bilet alan iki filmi birden izleyebiliyordu. Yaz mevsiminde ise bu üçe çıkıyordu. Müşterilerimiz bir biletle üç film izleme olanağı yakalıyorlardı. Bu şekilde vasati yani günde en az 6 bin kişi geliyordu. Bu maksimum değil. Çok büyük bir rakam. Tabi bunun büfesi de var. Meşrubat firmaları her gün 1 kamyon mal indiriyordu. Büyük bir sanayi gibi, büyük bir fabrika gibi bir yerdi burası. Öyle düşünmek lazım. Bu da sadece tek tip meşrubat için geçerli. Yani gazozu, üzüm şırası her birinden buraya bir kamyon mal indirilirdi. Fırınlarımız ara saatlerini bilirdi. Her arada büfelere taze gevrek koyup giderdi. İnanılmaz bir alışveriş vardı. Her bir bölüm apayrı bir yoğunlukta, doluluktaydı. Deyim yerindeyse insan kaynıyordu diye konuştu.
AYAKTA YER BULUNMAZDI
Karaborsa bilet gibi uygulama yapan kişilerin de türediğini belirten Tolga Kazmirci, Çok fazla insan ve çok fazla talep olduğu için bu kaçınılmazdı. Bir de vali, belediye başkanı da sık sık gelirdi. Rahmetli Osman Kibar falan sık sık geliyordu. Telefonla bize Vali gelecek diye bildiriliyordu. Mesela 6 numaralı loca ve balkonda 15. sıra film başladıktan epey sonra satılırdı. Biz çoğu zaman satmazdık beklerdik. Belediye Başkanı Osman Kibar aniden çıkıp gelirdi, doldu yer yok diyip geri de yollayamazsın. Bu yüzden bekletiyorduk. Filmimiz başlardı, epey bir süre geçerdi ve biz öyle o bileti satardık dedi. Müşteri memnuniyetinin çok büyük olduğuna da değinen Tolga Kazmirci, Müşteri velinimetimizdi. Müşterimize mümkün olduğunca iyi davranırdık. Müşteri de bizi severdi. En başta hizmet verirdik. Teknik imkanların çok sınırlı olduğu o dönemlerde telefonla rezervasyon yapardık. Hatta onun için ayrı gişemiz vardı. İki gişemiz vardı ve telefonla rezervasyon yapardık. Arayan şu gün şu saatte iki kişilik rezervasyon yapardı. Arkasına adını yazardık, numara koçanına yazılırdı. İsminin baş harfine koyardık, fihriste. En son gelmeyenleri belirler, ayrılan biletlerden gelmeyen olursa diye bekleyen kişilere o biletleri satardık. Balkonda zaten kolay kolay yer bulunmazdı. Biz de bir de ayakta diye bir sistem vardı. Millet ayakta yer bulamazdı. Sahnenin üstüne insanlar muntazam bir şekilde oturtulurdu. Bağdaş kurar otururlardı insanlar. Aralarda dolu, ayakta seyrediyorlardı. Ayakta duracak yer bulamıyorlardı. Sinemamızın müdürü Oğuz Işıkak kapıda bağırırdı, Her taraf ayaktadır diye. Bilet verilirken de söylenir kabul edilirse verilirdi. Müşteri bunu kabul ederek içeri girer, ayakta seyrederdi. Fakat iki seansta bir giriş çıkışlar olduğu için, bir filmi ayakta seyrederken, diğer filmde muhtemelen epey bir yer açılabilir ve otururdu. Bunlar yasak şeylerdi aslında ama biz müşteriye açıkça söylüyorduk ve kabul eden girebiliyordu ancak. Aslıda tehlikeli işler yani Allah korusun bir yangında farklı şeyler olabilirdi ama neyse ki hiçbir şey olmadı diye belirtti.
BADİGARTLARIMIZ ÇOK İYİYDİ
Son olarak sinemada çok fazla sorun çıkaran insan ile karşılaştıklarını ve bu durumu badigartlar tutarak, aştıklarını belirten Tolga Kazmirci, Son derece profesyonel ve amacına yönelik çalışıyorlardı. İçerisi genelde tamamen dolu olurdu. Ama sizin mesela yanınızdaki şahsı alır götürürler fakat siz bile fark etmezdiniz. Arka sıradan gelir ellerin, ağzını kapatırdılar. Çırpınamazdı bile o kişi. Sessiz, sessiz götürürdüler. 6 bin kişi geliyor sonuçta ve bu tür şeyler de oluyordu böyle şeyler. Büyük babamdan, babama geçti. Babamdan da bana geçiyor. Son birkaç senede ben ilgilendim. Çok fazla dayanamadık zaten. Sinema 1980li yılların sonuna doğru biraz kötüye gitmeye başlamıştı. Biz de yeterince kazanamamaya başlamıştık. Bir süre sonra babamla yeni bir arayışa da giriştik. Bir kaç zaman sonra halı saha olarak hizmet vermeye başladık diye konuştu. Eski Yıldız Sinemasının olduğu yer şimdi halı saha olarak kullanılıyor. Üstelik üstü kapalı olması nedeniyle kışın en çok tercih edilen halı sahalardan bir tanesi konumunda. Halı sahanın başında da yine Kazmirci Ailesi bulunuyor. Bir sonraki haberimizde Halı sahanın hikayesini de paylaşacağız. Zira Yıldız halı sahası da birçok anıya sahip ve İzmirin ilk halı sahalarından biri.
Haber Merkezi