Sosyal medya ve sahte mutluluk algısı

Sosyal medyada sürekli mutluluk ve başarı temalı içeriklerin bireylerde yetersizlik hissi, kıyaslama psikolojisi ve öz benlikten uzaklaşma gibi ciddi sorunlara yol açtığını belirten Uzman Klinik Psikolog Mehmet Yıldız, sosyal medya detoksunun bireyin içsel dünyasıyla yeniden bağ kurması ve psikolojik sağlığını koruması açısından önemli bir adım olduğunu vurguladı 

  • Oluşturulma Tarihi : 22.07.2025 08:59
  • Güncelleme Tarihi : 22.07.2025 08:59
  • Kaynak : MERVE AĞRIÇ
Sosyal medya ve sahte mutluluk algısı haberinin görseli

MERVE AĞRIÇ- ÖZEL HABER/ Günlük yaşamın vazgeçilmez bir parçası haline gelen sosyal medya platformları, kullanıcıların sürekli olarak mutluluk, başarı ve mükemmellik temalı içeriklerle karşılaşmasına neden olabiliyor. Ancak bu ‘kusursuz hayat’ yansımaları, bireylerin ruh sağlığında olumsuz etkilere yol açabiliyor. Uzman Klinik Psikolog Mehmet Yıldız, sosyal medyanın bireylerde yetersizlik hissi, kıyaslama psikolojisi ve öz benlikten uzaklaşması gibi ciddi sorunlara yol açtığını belirterek, “Gerçeklikten uzak bu içerikler, bireyleri robotlaşmış bir yaşam biçimine sürüklüyor” dedi. Yıldız, özellikle gençler ve çocuklar üzerinde baskı oluşturan bu algının, aile ilişkilerinden kişisel mutluluğa kadar birçok dinamiği olumsuz etkilediği ifade etti. Sosyal medyada görülen sahte mutluluk algısının ve onay arayışının, bireylerin kendi hayatlarını değersizleştirmesine neden olabildiğini belirten Yıldız, “Birey kendini mutsuz ve yetersiz hissediyor” dedi. 

ABARTILMIŞ BEKLENTİLER

Sosyal medyada sürekli mutluluk, başarı ya da kusursuzluk temalı paylaşımların bireylerin ruh halini nasıl etkilediğine değinen Yıldız, “Bu tür paylaşımlar bireyleri olumsuz etkileyebiliyor.  Sosyal medyada abartılmış beklentiler olabiliyor. Birey potansiyelinin farkında oluyor ve aslında istediği statüye erişmiş oluyor ancak sosyal medyada zaman geçirdiği sırada, orada yapılan paylaşımlar sonucunda kendini yetersiz hissedebiliyor. Sosyal medyada gerçeklikten uzak beklentiler yer alıyor. Medya bireylerin iç dünyasından uzak kalıyor. Çocuklar için de olumsuz durumlar oluşuyor. Çocuğun potansiyelinden fazlası bekleniyor, başka çocuklar ile kıyaslanıyor ve bu durumda çocuk depresyona girerek kaygılanıyor. Yapamayacağı hedefler veriliyor. Sosyal medyanın en büyük etkisi yetersizlik oluşturması. Bireyi öz benliğinden uzaklaştırıyor” diye belirtti. 

GERÇEKLİKTEN UZAK BİR HAYAT 

Sosyal medyada yer alan içeriklerin bireylerin gerçeklik algısına olan etkisini aktaran Yıldız, “Sosyal medyada bireyler sabah erken kalkıyor, spor yapıyor, beslenmelerine dikkat ediyorlar, işine gidiyor, yoğun bir şekilde çalışıyor, sonrasında eve geliyor kitap okuyor, hobilerine yer veriyor ve sosyalleşiyor. Bunları her gün aralıksız bir şekilde yapıyorlar ve yetmiyor videoya çekerek paylaşıyorlar. Bu kadar vakti olan ve yoğun bir insan buna zaman ayırmaz. Burada bir sorgulamak gerekiyor. Robotlaşmış ve gerçeklikten uzak bir hayat. Hastalanma ve depresyon süreci olabilir ancak sosyal medyadaki hayatta asla bunlar yok. Sürekli iyi şeyler yansıtılıyor. Bir de bireyler yaşadıkları hayatları gösterip mutluluğunu ispat etmek istiyorlar. Aslında mutsuzluğunu paylaşarak farklı bir hayat elde etmek istiyorlar. Kendi benliklerinden mutlu olmadıkları için bu şekilde yansıtmaya çalışıyorlar. Kendi yaşam şekillerini dayatmaya çalışıyorlar. Herkes bir onay arayışına giriyor. Ancak herkesin hayattan beklentileri ve istekleri aynı değil. Bireyler bu durumda da kendi isteklerinden uzaklaşıyor ve sonucunda mutsuzlaşıyor. Bireyler tek kalıba sokulmak isteniyor” ifadelerini kullandı. 

SOSYAL MEDYA VE KIYASLAMA PSİKOLOJİSİ

Sosyal medyanın bireylerin kendini başka bireylerle kıyaslamasına neden olduğunu belirten Yıldız, “Sosyal medyada sürekli en iyi şeylerin paylaşılması bireylerde kıyaslama psikolojisine yol açabiliyor. Çünkü insan beyni her zaman kendisini en iyisi ile kıyaslar. Bu durumda da birey sürekli iyiyi gördüğünde kendini yetersiz hissediyor. Olumsuz düşünmeye başlıyor. Her bireyin mutluluk algısı çok farklı. Birey bu noktada kendi öz benliğinden kopmamalı. Kendini iyi tanımalı. Başkalarının nasıl mutlu olduğuna değil, kendisinin nasıl mutlu olacağına odaklanmalı. Birey daha küçük şehirde yaşıyor, daha az kazanıyor olabilir. Bu nedenle kendi hayatı ve potansiyeli doğrultusunda hareket etmeli” diye aktardı. 

İLİŞKİ DİNAMİKLERİ BOZULDU 

Sosyal medyada yer alan ikili ilişkileri değerlendiren Yıldız, “Herkes çok mutlu, gezmeye, tatile, lüks restoranlara gidiyorlar, arabaların bagajlarından abartılmış sürprizler çıkıyor. Evde oturan 2 çift olarak kendinizi düşündüğünüzde sürekli karşınıza bu tür çiftlerin çıkması tabii ki ilişkiyi etkiler. ‘Acaba gerçek mutluluk bu mu?’ sorusu oluşuyor. Aslında evde oturup birlikte vakit geçiren çift de gerçekten mutlu olabilir. 30 saniyelik bir video ve 5 saniyelik fotoğrafta sürekli iyi şeyler yer alıyor ancak gerçekten mutlu olup olmadıklarını bilemeyiz. İlişkilerini yansıttıkları kadar biliyoruz. Onay alma ihtiyacı da duyuyor olabilirler. Alınan bir beğeni onları tatmin edip sorunları kapatmalarına yol açıyor olabilir. Sosyal medya ilişkilerinde şu an herkes mutlu. Ancak ilişkilerde mutlaka bir sorun ve anlaşamamazlık olur. İlişki dinamikleri gerçekten bozuldu. İlişkideki sorunları görmezden gelmek ve farklı şekilde yansıtmak patolojik olarak daha derin sorunlara yol açabilir. Bu sorunlar tatile giderek, hediyelerle çözülmez. Sorunlar konuşularak çözülebilir. İlişkilerde gerçek sorunlar hiçbir zaman bastırılmamalı. Daha sonrasında sorunlar yüzeye çıkar ve bastırılmış öfke büyüyerek kendini gösterir. Gerçek başarı ve mutluluk sorunları farklı yansıtarak değil, konuşarak çözerek elde edilir” sözlerine yer verdi. 

SOSYAL MEDYADAN UZAKLAŞMAK BİR BAŞARI 

Sosyal medya kullanımıyla ilgili değerlendirmelerde bulunan Yıldız, özellikle “beğenilme arzusu” ve “sahte mutluluk algısı” gibi unsurların psikolojik olarak yıpratıcı olabileceğine dikkat çekti. Sosyal medyada geçirilen zamanın bilinçli yönetilmesi gerektiğini vurgulayan Yıldız, “Özellikle önemli dönemlerde sosyal medyadan uzak durmak faydalı olabilir. Kendimizi başkalarıyla kıyaslamak, motivasyonumuzu ve özsaygımızı olumsuz etkileyebilir. Bu noktada sosyal medya detoksu iyi bir yöntem” dedi. Sosyal medyadan bir süreliğine uzaklaşmanın bireylerin içsel dünyasına yönelmesine yardımcı olabileceğini belirten Yıldız, “İstenildiği zaman sosyal medyadan uzaklaşmak aslında bir başarıdır. Sosyal medyaya olan bağımlılığı azaltmak ve ara vermek, kişiye iyi gelebilir” ifadelerini kullandı.