Tellerden gelen acı sesler

Keman çalarak geçimini sağlamaya çalışan İsmail dede, Neşet Ertaş, Ahmet Aslan gibi sanatçıların da bestecisiydi. Eski günlerini özleyen İsmail dede, 6 aydır kaldığı otelden çıkıp bir yuvasının olmasını istiyor


  • Oluşturulma Tarihi : 05.01.2018 08:16
  • Güncelleme Tarihi : 05.01.2018 08:16
  • Kaynak : HABER MERKEZİ
Tellerden gelen acı sesler

SULTAN GÜMÜŞ / ÖZEL HABER

80 yaşındaki İsmail Arslan, yıllarca Birinci Kordon’daki seyir terasında keman çaldı. Şimdi ise Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde kemanını konuşturan İsmail dede, topladığı bahşişlerle 6 aydır kaldığı otelin kira parasını çıkarmaya, karnını doyurmaya çalışıyor. Adeta Kordon’un simgesi haline gelen İsmail dede, Neşet Ertaş, Ahmet Aslan gibi ünlü sanatçılara da birkaç bestesini verdi. Rahmetli usta sanatçı Neşet Ertaş’la birlikte sahne alan İsmail Arslan, düğünlerde ve gazinolarda da yer aldı. Yıllardır gözünden sakındığı kemanına, “Can yoldaşım” diyen Arslan, gözleri dolarak, “Eski günleri çok özlüyorum” dedi. Çocukları tarafından yeterli ilgiyi göremeyen İsmail dede sadece sıcak bir yuva istiyor.

ALTI AYDIR OTEL ODASINDA

İzmirliler, İsmail Arslan’ın kemanıyla çaldığı ezgileri ve söylediği şarkıları dinlemeden geçmiyor. Altı aydır Basmane semtindeki bir otel odasında kalan Arslan, sabah kemanını kaptığı gibi soluğu sokaklarda alıyor. Günlük 25 TL’lik otel parasını ve geriye kalırsa karnını doyuracak parayı çıkarmak için keman çalıyor. Ünlü türkücü Neşet Ertaş ile çocukluk ve gençlik yıllarında birlikte düğünlere gidip türküler söylediklerini anlatan İsmail Arslan, birçok türküye söz yazdığını, ayrıca besteleri olduğunu anlatıyor. İsmail dede şunlara yer verdi: “Aslında sanatçıyım ben. Neşet Ertaş’ın okuduğu ‘Dane dane benleri var yüzünde’ şarkısının bestecisiyim. Aynı şekilde Ahmet Aslan’ın da birkaç şarkısının bestecisiyim. Hatta benim yazdığım ama onun söylediği bir şarkı da şöyle, ‘Dert yanarım sağa sola, dert yanacak kimsem yok. Şu öksüzlük başa bela sır dökecek bir kimsem yok.’ Piyasada benim birçok bestem var ama kader böyle yazmış yazıyı. Sokaklarda keman çalmak nasibimizde varmış. Ben dillerde olan bir sanatçıyım. Düğünlerde çaldım, gazinolarda ünlü isimlerin arkasında yer aldım. Fakat yaş kemale erince yeni parçalar istemeye başladılar. Bu sebepten gazinolardan ayrılmak zorunda kaldım. Dertten, sıkıntıdan artık kafam dolup taşmıştı. Yeni eserler ortaya çıkaramıyordum.”

AŞK OLMAZSA MEŞK OLUR MU?

Müzik olmadan kendini düşünemeyen İsmail dede, “Aşk olmazsa meşk olur mu? Ama nasıl bir aşk Allah’ın aşkı. Eşim 1990 yılında vefat etti. O günden beri yalnızım. Evlenmeyi de hiç düşünmedim. Kemanım benim yol arkadaşım, can yoldaşım oldu” dedi. 12 yaşlarında keman çalmaya, müzikle ilgilenmeye başladığını kaydeden Arslan, müziğin kökenlerinde var olduğunu söyledi. Çok fazla plağı olduğunu da söyleyen Arslan, “Kökenlerimde var zaten müzisyenlik. Babaya, dedeye baka baka öğrendim. Saz çaldığım çok fazla plağım var benim. İstanbul Unkapanı’ndaki plakçıların hepsi tanır beni. O eski günleri çok özlüyorum. Özlenmez mi?” diye aktardı. Zor durumda kalmasının nedenini de anlatan Arslan, “Bağkur’dan emekli olabilmem için, prim affı çıktığında 43 bin TL borç çıkardılar. Kredi çekmem için kefil istediler. Bulamadım ve yatıramadım. Faizleri ile birlikte borcum 156 bin TL oldu. 6 çocuğum var, torunların sayısını bilmiyorum. Onlara küstüm ve kendimi İzmir’e attım” dedi.

SICAK BİR YUVA HASRETİ

“Sosyal bir güvencem olmadığı için bu işi yapıyorum” diyen kemancı dede, çocuklarının ilgi göstermediğini ve maddi imkansızlıklar nedeniyle sokaklarda çaldığını belirtti. Kemancı dede, “Azıcık param olsa asla ve asla yapmam. Mecburen sokaklarda keman çalıyorum. Geçimimi sağlamak adına. Maddi durum biraz iyi olsa yapar mıyım hiç. Çekilecek gibi değil. Azıcık param olsaydı kendime çay ocağı gibi bir yer açardım, oturup orada hem kafamı dinlerdim hem de iki üç kişiyi çalıştırır evine ekmek götürmelerine vesile olurdum. Bundan da çok mutluluk duyardım. Günde topladığım para hiç belli olmuyor kızım. Ama ayakta tutuyor çok şükür” ifadelerini kullandı.

“Gücüm yettiğince kemanımı çalmaya devam edeceğim” diyen İsmail dede, yıllardır kaldığı sokakların en yakın tanığı. Bizler de kendisine sorduk. İzmir insanı değişti mi diye. Aldığımız cevap ise hüzünlüydü. Arslan, “Eski İzmir insanı ile yeni İzmir insanı arasında dağlar kadar fark var. Saygı, sevgi anlayışı değişmiş. Birine dost dediğin zaman o gerçekten bir dosttu. Şimdi ise dost dediğine bile güvenemiyor insan” dedi. Sözlerine devam eden İsmail dede, şunları ekledi: “Akşamları yorgun argın eve gittiğimde bana hayatı kim sevdirecek diyorum. Bir otel odasında tek başına kalmış, yalnız bir adama hayatı kim sevdirecek. Sonra aklıma kemanım geliyor. Başlıyorum o soğuk duvarlara çalmaya.”

“Tek isteğim sıcak bir yuva” diyen İsmail dede, sözlerini Nazım Hikmet’in mısralarıyla tamamladı: “Ve ben bu günden çok daha sonra sağ kalırsam eğer, şehrin meydan kenarlarında yaslanıp duvarlara, son kavgadan sonra benim gibi sağ kalan ihtiyarlara, bayram akşamlarında keman çalacağım.”

Haber Merkezi