Sayfa Yükleniyor...
İslam havuzunda her şeye izin var, felsefe hariç.
İmam Gazali’nin kaleme aldığı ‘Tehafütü’l Felasife’sinden (Filozofların Tutarsızlığı) bu yana o havuza temiz su girmiyor, giremiyor...
Düşünme eylemini, düşün-me! Haline getiren bir ortam yaklaşık bin yıldır İslam coğrafyasında at koşturuyor.
Sonuç ortada.
Aklın olmadığı yerde ‘Daeş, Boko Haram, Taliban, El Kaide ya da El Nusra’ gibi hormonlu örgütlerin başrole soyunması çok da şaşırtıcı gelmiyor insana.
Doğunun aksine Batı nasıl çıktı bağnazlık girdabından.
Antik Yunanla Batı dünyası arasında kopan zincirin Aristo üzerinden İslam dünyası sayesinde sağlanması tarihin garip bir cilvesi olmalı.
Batının zaferinin altında Socrates, Platon ve Aristoteles kadar Galileo, Descartes, Spinoza, Newton, Locke, Hume gibi muhteşem beyinlerin olduğu belli.
Bu isimlerin Doğu yerine Batıda ortaya çıkması tamamen tesadüf olamaz.
Vatikan tarafından yakılarak öldürülen Giardano Bruno’nun kıvılcımı, kilisenin Batı toplumu üzerine serdiği örtüyü tutuşturan ilk adım oldu.
Bugün teknoloji adına sahip olduğumuz ne varsa tümünü, felsefeyi kimi zaman matematik, kimi zaman geometri kimi zaman fizik üzerinden mercek altına alan ve bunda da başarıya ulaşan bir grup bilim savaşçısına borçluyuz...
Cihatçı selefi denilen radikal İslam’sa, insanlığa huzur getirme iddiasındaki bir inanca sızmış virüsten başka bir şey değil.
Bu virüs iki basit temel üzerine inşa edilmiş durumda.
Bu dünya için ‘mal, mülk, ganimet’ ve öbür dünya için Cennet vaadi.
Bu söylemleri ‘kutsallık’ makyajıyla kamufle ettiğinde ortaya bugünkü tablo çıkıyor.
Radikal İslam’a karşı verilen silahlı mücadele, kansere karşı uygulanan kemoterapi gibi.
Kemoterapide sadece kanserli hücreler değil, sağlam hücreler de bombardımandan büyük zarar görür.
Tıpkı bugün Batıda ortaya çıkan ‘Müslüman=Terörist’ algısı gibi.
Bu algının ardından ‘bütün Müslümanlar terörist değil ama bütün teröristler Müslüman’ gerçeği de önemli rol oynuyor.
Radikal İslam’la sadece silahlı mücadele edemezsiniz.
Asıl çözüm eli silahlı ruh hastalarını hamam böceği gibi tek tek temizlemek değil.
O ruh hastalarını besleyip büyüten bataklığı kurutmak şart.
Peki o nasıl yapılacak?
Tek bir çözüm var.
Felsefe.
Ana okulundan itibaren sorgulayan, soru soran birey yetiştirmediği müddetçe radikal islam virüsü kanser gibi bütün bünyeyi sarıp sarmalayacaktır.
İmam Gazali’nin İslam’ın sırtına sapladığı ‘düşünme, soru sorma, itaat et’ hançerini çıkartacak tek yöntem felsefe olabilir.
Hatta daha doğru bir deyimle ‘felsefe’ olmalıdır.
Unutmayın; felsefenin olmadığı toplumlarda eleştiri küfür yerine geçer...