23 Nisan 2025 tarihinde İstanbul’da 6.2 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Kentin büyük bir kısmında ve çevre illerde hissedilen bu sarsıntı, hem halkta büyük bir korku yarattı hem de deprem gerçeğini bir kez daha tüm çıplaklığıyla hatırlattı. Can ve mal kaybı yaşanmamış olup, birçok kişi evlerinden panikle çıkarak sokaklara döküldü. Bu olay, depreme karşı hazırlıklı olmanın ne kadar hayati olduğunu bir kez daha gösterdi.
Deprem, yer kabuğundaki fay hatlarının hareketiyle meydana gelen doğal bir afettir. Özellikle Türkiye gibi aktif fay hatları üzerinde yer alan ülkelerde, bu doğa olayının yıkıcı etkileri sıkça yaşanabiliyor. İstanbul, Kuzey Anadolu Fay Hattı’na yakınlığı nedeniyle uzun süredir büyük bir deprem riskiyle karşı karşıya. Bilim insanlarının yıllardır yaptığı uyarılar, bugün yaşanan depremle adeta somutlaştı.
Depremin zamanı önceden bilinemediği için en etkili mücadele yöntemi hazırlıklı olmaktır. Binaların depreme dayanıklı inşa edilmesi, düzenli tatbikatlar yapılması, afet anında izlenecek yolların belirlenmesi gibi önlemler, olası can kayıplarını ve maddi zararları önemli ölçüde azaltabilir. Bugün İstanbul’da yaşanan bu sarsıntı, bu hazırlıkların ne kadar gerekli olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
Depremler sadece fiziki değil, psikolojik açıdan da büyük etkiler bırakır. Korku, panik, belirsizlik hissi uzun süre kalabilir. Bu nedenle, afet sonrası sadece arama kurtarma ve ilk yardım değil, psikolojik destek hizmetleri de çok önemlidir. Toplum olarak birbirimize destek olmak, dayanışma içinde hareket etmek, bu tür olayların ardından daha çabuk toparlanmamıza yardımcı olur.
1999 Marmara Depremi ve 6 Şubat Depremi’nden bu yana yapı stoku ve afet yönetimi konusunda önlemlerin alınmadığı bir kez daha gündeme gelirken, bugün yaşanan deprem gösterdi ki hâlâ uzmanlar depreme dirençli kentler oluşturulması konusunda bas bas bağırırken, bu noktada yapılmış herhangi bir düzenleme yok. Riskli binaların dönüştürülmesi, halkın eğitilmesi ve afet bilincinin artırılması için daha fazla çaba harcanmalı.