Tüm dünya ülkeleri, koronavirüs ile mücadeleyi birinci önceliğine almış durumda. Bu mücadelelerinde ekonomiyi de geri plana attıkları görülmektedir.
Ekonomi elbette önemli ancak sağlık daha önemli durumda. Hem de pandemi söz konusu olduğunda birinci önceliği sağlık almaktadır.
Bazı ülkelerde mutasyon geçirmiş koronavirüsüne de rastlandı. Tüm haber kanallarında bunları görebiliyoruz. Çok daha ağır vakaların görüldüğü ülkelerin sayısı küçümsenmeyecek oranda ve bu sayı hızla artmaktadır.
Bundan iki üç gün kadar önce, DSÖ Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, video konferans sistemi ile basın toplantısı düzenlemiş; ‘Sağlık çalışanları bitap düştü ve sağlık sistemleri gerildi. Bazı ülkelerde oksijen kaynaklarının tehlikeli derecede azaldığını görüyoruz’ demiş. DSÖ Acil Durumlar Programı Direktörü Mike Dyan yöneltilen soru üzerine komitenin ‘seyahat eden kişiler için aşı olduğunu kanıtlayan belge bulundurulması şartını tavsiye etmediğini’ belirtmiştir.
Tüm bunlardan anlaşıldığı gibi DSÖ komitesi aşı pasaportunun kullanılmamasını önermektedir.
Ancak, güçlü ülkeler halen yurt dışından gelen kişilere karantina kurallarını uygulamaktadır.
Tüm dünyada aşının etkili olacağı, koruma tedbirlerine ek, çok önemli bir koruma sağlayabileceği üzerinde durmakta ve her ülke vatandaşlarını kısa sürede aşılamaya çalışmakta, bunun için bütçe ayırmaktadırlar. Her ülke, özellikle fakir ülkelerin aşıya ulaşmada da sorunlar yaşayacakları ortada, hatta aşıya çok geç ulaşmaları da mümkün.
Hal böyle iken aşı çalışmalarına hız veren ülkeler, ülkelerine giriş ve çıkışlarda aşı pasaportu istemelerinin normal olduğunu düşünüyorum. Tüm dünyada öyle bir algı oluşturuldu ki aşı pandemi için en önemli koruyucu unsur olarak görünmekte. Bu nedenle ülkeler aşı çalışmalarına hız verirken ülkelerine gelip ve giden kişilerin aşı olup olmadıkları hususunda bilgi sahibi olmak isteyeceklerdir. Bu nedenle aşı pasaportu uygulamasının etkili olacağını düşünüyorum.
Bazı kesimler aşı olmak istemeyeceklerdir. Bu yönde düşünen vatandaşlarında küçümsenmeyecek kadar çok olduğunu düşünüyorum. Tavsiyem herkesin sırası geldiğinde aşı olmasıdır. Aşı olmayanlara virüs bulaştığında ki bunu asla istemediğimi belirtmek isterim. Kendilerine bulaşan virüsü yayma etkilerin daha çok olacağı varsayımı ile aşının etkili olduğu düşünüldüğünde, aşı olmak istemeyenlerin de aşılanmaları gerektiğini düşünmekteyim.
Herkes kendi hür iradesi ile karar vermeli ve bu karara saygı duymalıyız. Ama unutmamalıyız ki Kovid-19 çok etkili ve tüm insanlığı tehdit eden bir pandemi yaratmıştır.
Yine tüm dünya bu virüs belasından kurtulmak istiyorsa yine el birliği ile zengin fakir ülke ve vatandaş ayırımı yapmadan topyekun tüm dünya mücadeleye ortak olmalı ve tıp uzmanlarının tavsiyeleri ile siyasilerin kararları doğrultusunda insanlar gerekli alınan tedbirlere azami uymalılardır.
Bu dünya Kovid-19 virüsünden kurtulacak ise, bu tüm dünyanın birlikte mücadelesi ile olacaktır. Bu yüzden gerekli tedbirler azami derecede alınmalı ve ülkelerin vatandaşlarının bu tedbirlere uymaları hususunda da etkili kararlar ele alınmalı, uygulanmalıdır. Aşı bu beladan kurtulmak etkili olacak ise el birliği ile bunun üstesinden gelmenin yollarına bakmalıyız. Bu yüzden de gerekirse aşı pasaportu uygulamasının gündeme gelmesi taraftarıyım.
Ancak yine de uygun ortamlarda, panellerde, açık oturumlarda, siyasilerin, gazetecilerin, tıp uzmanlarının, psikologların, sosyologların kesinlikle aşı pasaportu hakkında tartışmalarını ortak düşünce üzerinde karar almalarının sağlanmasını, iyi bir istişareden sonra hükümet tarafından uygulanmasına veya uygulanmamasına karar verilmesini, vatandaşlarında bu kararlara uymasını bekliyorum.