Yazmak Bir Sorumluluk mudur?


  • Oluşturulma Tarihi : 04.10.2025 10:21
  • Güncelleme Tarihi : 04.10.2025 10:21

Yazmak, insanoğlunun en eski ihtiyaçlarından biridir. Kimi zaman mağara duvarlarına kazınmış sembollerle, kimi zaman bir destanın satırlarında, kimi zaman da bir köşe yazısının mürekkebinde karşımıza çıkar. Yazının biçimi değişse de anlamı hep aynı kalır: Kendini ifade etme ihtiyacı. Ancak şu soruyu sormak gerekir: Yazmak sadece kişisel bir ihtiyaç mıdır, yoksa daha ötesinde bir sorumluluk mudur?
İlk bakışta yazı, bireysel bir yolculuk gibi görünür. Yazar kalemiyle baş başadır. Düşüncelerini, hislerini, hayallerini kâğıda döker. Bu noktada yazmak, ruhu hafifleten bir terapi gibidir. Fakat yazının yolculuğu yazarla sınırlı kalmaz. Yazılan her cümle, okuyanların zihnine girer, onların dünyasında yeni pencereler açar. İşte tam bu noktada yazı, kişisel olmaktan çıkar; toplumsal bir sorumluluk haline gelir.
Her yazar, ister istemez bir iz bırakır. Yazdıkları; birini düşündürür, birini sarsar, birini umutlandırır. Kelimeler, bazen bir yarayı kanatır, bazen de o yaraya merhem olur. Bu yüzden yazmak, yalnızca “Ben yazdım, içimden geldi” diyerek geçiştirilebilecek bir eylem değildir. Yazar, farkında olsa da olmasa da okura karşı bir sorumluluk taşır.
Peki, bu sorumluluk neyi kapsar? Öncelikle gerçeğe karşı sorumluluk vardır. Çünkü kelimeler, gerçeği gizlemek için de kullanılabilir, ortaya çıkarmak için de. Yanlış bir kelime, bir toplumu yanıltabilir. Ama doğru bir kelime, adaletin ve vicdanın sesi olabilir. Yazar, her daim kalemini hakkaniyetin yanında tutmalıdır.
İkinci sorumluluk vicdanadır. Her yazı, yazarın vicdanından süzülerek kâğıda düşer. Eğer vicdan susmuşsa, kalemin değeri de düşer. Bu yüzden yazmak, aynı zamanda iç hesaplaşma demektir. İnsan kendiyle yüzleşmeden başkalarına seslenemez.
Üçüncü sorumluluk geleceğe karşıdır. Çünkü yazılan hiçbir satır, yazıldığı anda tükenmez. Belki yıllar sonra, hiç tanımadığımız bir insan, satırlarımızda kendi yolunu bulacaktır. O yüzden yazı, zamana atılmış bir imzadır. Bugün yazdığımız, yarının tarihine not düşer.
Bütün bunları düşündüğümüzde şunu söylemek mümkündür: Yazmak, evet, bir sorumluluktur. Ama bu sorumluluk bir yük değil, aksine bir onurdur. İnsan kalemiyle, başkalarının hayatına dokunabildiğinde, sadece bir yazar değil; aynı zamanda bir vicdan, bir tanık, bir yol gösterici olur.
Kelimelerin gücünü küçümsememek gerekir. Bir cümle, bir savaşın fitilini ateşleyebilir; başka bir cümle, o savaşı durdurabilir. Bir yazı, bir kalbi kırabilir; başka bir yazı, o kalbi onarabilir. İşte bu yüzden yazarken daima düşünmeli: Bu kelimeler neye hizmet ediyor? Hangi yarayı sarıyor, hangi vicdanı uyandırıyor?
Sonuç olarak; yazmak, yalnızca oturup kelimeler dökmek değildir. Yazmak, sorumluluk almaktır. Okura, topluma, vicdana ve geleceğe karşı bir sorumluluk… Belki de bu yüzden, yazar olmak isteyen herkesin önce şu soruya cevap vermesi gerekir: “Benim kelimelerim kimin yükünü hafifletecek?”
Ve işte o soruya verilen samimi cevap, gerçek yazarlığın başladığı yerdir.

Yazmak Bir Sorumluluk mudur?
Cemal Durmaz
Yazarımız Kim ?

Cemal Durmaz