1 Mayıs İçin Bir Doktorun Düşündükleri


  • Oluşturulma Tarihi : 03.05.2017 06:50
  • Güncelleme Tarihi :
1 Mayıs İçin Bir Doktorun Düşündükleri yazının resmi

Bir doktor arkadaşım yazıp sayfasında paylaşmış.

Ben çok beğendim. Sizin için ondan izin isteyerek paylaşıyorum.

“Valla 1 Mayıs için benim de söyleyeceklerim var! Bugün,

Kipa veya Migros’tan alışverişini yaptıysan, sıra beklemekten sıkılmana rağmen her zamanki o pis bakışını atmadıysan kasiyere (1 Mayıs diye),

Zara’daki bahar indirimini kaçırmamak için forum Bornova’ya koştuysan, tişört katlamaktan salağa dönmüş tezgahtar kıza, “Bunun mediumu var mı?” diye sormadıysan,

Ve bugün 1 Mayıs değil mi ya, bu insanlar neden çalışıyor! Diye kendi kendine sorup bir an duraksadıysan,

Facebook veya Twitter’dan orak çekiçli veya elleri nasırlı bir işçi resmi paylaşıp 1 Mayısı kutladıysan,

Görevini yaptığını düşünüyor olabilirsin.

Ama benim de söyleyeceklerim var senin de vaktin varsa okursan sevinirim; 2011 yılında ilk görev yerim bir devlet hastanesinin acil servisiydi. Bir işçi, inşaatın 5. katından düşmüştü. Ölmemişti ama belden aşağısı tutmuyordu ve bir ömür boyu tutmayacaktı. Önümden sedyeyle geçerken durdum ve düşündüm, hangi kardeşi bakacaktı bu adama? Memlekete dönünce 7 kardeşin 7 si de kaçacaktı belki de. Bir anası ya da babası vardı. Peki o da ölünce ne olacaktı? Düşünsene bir sevgilisi bile olmayacaktı artık ve bir karısı varsa muhtemelen belki onu bırakıp gidecekti. Bir düşünsene ne olur, bir düşün! Çünkü bütün ihtiyacımız olan bu!

Bir gece lastik işçisi bir çocuk geldi, belki 18-20 yaşındaydı, işçiler vardiyadayken şefleriyle gelir. Ateşi var boğazı ağrıyordu. Ağzını açtı, nefesi lastik kokuyordu adamın ya! Siz hiç nefesi lastik kokan bir çocuk gördünüz mü?

Ve bir başka gece belki saat 2’ydi ve yine aynı yaşlarda bir çocuğun yüzü boydan boya kesilmişti. Yan profilden dişlerini görüyordum, oluk oluk kan akıyordu. Babası araya milletvekilini sokmuş oğlunu işe aldırmış. Çocuğu gece vardiyasına vermişler hem de riskli bir işe. Adam ‘Bu yarayla bu çocuğu nasıl evlendireceğim?’ diye düşünüyordu kara kara.

Bir adamın parmağı kopmuştu, yerine dikilmesini istemiyordu, tazminat alacakmış! Düşünsene bir parmak ne kadar eder ya? Senin bir parmağın ne kadar eder mesela bir düşün!

Ve bir başka gün eli olmayan bir adam gördüm, makineye kaptıralı 1 sene olmuş, belki masa başı bir iş verirler diye tazminat bile talep etmemişti. Çünkü bizim atasözlerimiz bile “Köpek bile yediği kaba pislemez (bkz. TDK)” diyordu!

Ben kısacak acil servis günlerimde bunlara ve burada anlatmadığım birçok iş kazasına şahit oldum. Ben acil servisten ayrıldım ama Türkiye’nin her yerinde iş kazaları ve işçi ölümleri (Tedbirsizlikten oluşan cinayet de denilebilir) sürmeye devam etti.

Türkiye’de bugün ‘işçi bayramı’ kimileri için siyasi propaganda aracı, kimlerine şakşakçılık için vesile ve kimileri için 3 günlük bir bahar tatili anlamı taşısa da bir emekçi olarak tüm hekimlerin ve işçilerin bayramını ben de kutlamak isterim. Çünkü hekimlik de bir akıl ve el işçiliğidir. İşçi olmak için illa çivi çakmamız gerekmiyor (ki onu da yapıyoruz yerine göre) Ve hekimlik Türkiye’de öğrenciliğinden uzmanlığına kadar her alanda en çok sömürülen meslek gruplarından biridir. Bu açıdan 1 Mayıs’ın bizim için ayrı bir önemi olmalı diye düşünüyorum” demiş Dr. Osman Burak Can.

Umuyorum siz de benim kadar beğenmişsinizdir.

1 Mayıs İçin Bir Doktorun Düşündükleri
Dr. Deniz Arslan
Yazarımız Kim ?

Dr. Deniz Arslan