Sayfa Yükleniyor...
Geçen hafta Türkiye Odalar ve Borsalar Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi (TOBB ETÜ) öğrencileri bizi bir söyleşiye davet ettiler.
Yok hayır sizin tahmin ettiğiniz gibi Ünlü bir köşe yazarı olarak değil. Henüz kimse ne kadar ünlü olduğumu bilmiyor.
Ama ümitliyim ben.
İlerde bir gün köşe yazarı olarak da böyle toplantılara davet edileceğime eminim.
Oraya Afrikada geçirdiğimiz 1 yılda yaşadıklarımız, yaptıklarımız, oradaki yaşam ve biraz da Afrika ile ilgili bir sunum yapmak üzere davet edilmiştik.
Bize verilen süre yaklaşık kırk beş dakikaydı. Bu konuda üzerine basa basa bizi uyardılar. Sizden başka kişiler de gelip sunum yapacak. Süre bizim için önemli dediler.
Hocam istediğiniz özel bir şey var mı? diye sordular. Beni karşılamaya Limuzin gelsin, odamda kuş sütü, tuvalette özel deve tüyünden yapılmış kağıtlar olsun dedim. Nede olsa çok meşhur biriyim, öyle sıradan tuvalet kağıdı kullanamam.
Tamam hocam dediler.
Daha sonra Ankarada hemen hepsiyle şahsen tanışıp, konuştuğum, onları tanıdığım için de geleceğe daha güvenle ve umutla baktığım, yaklaşık otuz kişilik bir grup olduğunu gördüğüm, TOBB TALKS grubundan Gaye hanım sağ olsun her adımda beni bilgilendirdi. Hocam bilet şu saatte, hocam otel şu, şöyle alacağız, şu saatte konuşacaksınız vs
Süre sınırlı ve bu süreye yaklaşık 1 yılı sığdırmalıydık. Yapışık ikizim Erdinç Kınalı ile beraber oturduk Afrikada çektiğimiz altı bin fotoğraf arasından ilginç olanları, güzel olanları seçtik. Sizinde tahmin edeceğiniz gibi resimleri seçerken çok kararsız kaldık. Erdinç kendisin başrolde olduğu hemen tüm fotoğrafları Bak bu da çok ilginç, bu mutlaka olmalı diyerek sunuma koymak istiyordu.
Örneğin voleybol oynadıktan sonra hepimizin, dışarıda, sırayla hortumla yıkandığımızda çekilen bir resmi görünce Hacı bu resim mutlaka olmalı dedi.
Hacı bu sunumda bir sürü genç kız da olacak. Eminim ki üzerinde Love me yazan Boxerını kimse görmek istemez dedim.
Tamamda hacı sonuçta orada odada su olmadığını, dışarıda, hortumla yıkandığımızı bilseler ilginç olmaz mı? dedi
Bence de ilginç olur ama RTÜK tarafından sansür olmayacak bir resim olsa daha iyi olur dedim. Baktık ama birinde sabunu düşürüp öne doğru eğilen birinin resmi, diğerinde kafa köpüklü iken arkadaşların yaptıkları el hareketleri var. Normal bir resim bulamadık.
Hacı, en iyisi ben bunları sözel olarak geçeyim dedim.
Başka bir resimde geziye çıktığımız ilk gün koltukta tabanca üzerine otururken şaşırdığımız bir an var. İkimizde güldük. Ama tabanca, silah falan dersek çocuklar korkar dedik. Ondan da vazgeçtik.
Vahşi Afrika köpeklerinden kaçtığımız ve tahmin ediyorum dünya 400 metre rekorunu kırdığımız bir an vardı. Tahmin ediyorum diyorum çünkü ne yazık ki o anda süreyi kaydedecek bir hakem yoktu ve kırdığımız bu rekorun bir resmiyeti olmadı. Erdinçle hastaneden yürüyerek dönerken bir ağaç altında uyuyan köpeklerin Taze beyaz et kokusu alıp aniden kulakları dikmesi, bizim tarafa bakması, bizimde onları fark etmemiz ile köpeklerle birbirimize yakın mesafede başladığımız bu yarışta, Otelimizin duvarlarına yaklaştığımızda, içinde bulunduğumuz yusuf yusuf durumu nedeniyle köpeklerle aramızdaki mesafe bayağı açılmıştı. O sırada otelin duvarları üzerinde akşam batmakta olan güneşi çekmeye çalışırken, bizi öylece kaçarken gören ve bu anı sonsuza dek ölümsüzleştiren Doktor arkadaşımızın, daha sonra kahkaha ile bize hediye ettiği bu resme geldiğimizde, ikimiz de oy birliği ile Hayır, bu resmi koymayalım dedik.
Çünkü bu seferde sunuma katılanlar Bunlar Aslanların olduğu yere gidip köpeklerden korkmuşlar diyebilirlerdi. Öyle ya çok az kişinin gitmeye cesaret edebileceği yerlere giden insanlar olarak o köpeklerden korkmuş olmamız insanların gözündeki imajımızı zedeleyebilirdi. Ancak bilmeyenler için söylemekte fayda var. Afrikada köpekler bile normal köpek gibi değil, uzun ince bacaklı, atletik, ve dişleri bir aslanınki kadar büyük.
Yani görünüşleri bile çok farklı sizin anlayacağınız.
Şimdilik bu kadar
Merak edenler için devamı gelecek ..