2

Aile Şerefi ve Ünlü Yönetmen


  • Oluşturulma Tarihi : 03.02.2016 08:56
  • Güncelleme Tarihi :

Başrolünde Adile Naşit ve Münir Özkul’un oynadığı ‘Aile Şerefi’ diye bir film vardı. Evin babası seyyar su satıcısı Rıza (Münir Özkul) yerine göre sert, bazen de ağlayabilecek kadar yufka yürekli, ailesi için çalışan, didinen, tek kaygısı çocuklarını ‘düzgün’ bir şekilde büyütüp yuva sahibi yapmak olan biri. Evin annesi (Adile Naşit) bu yaşam kavgasında ‘iç işleri bakanı’, evi derleyip toplayan, neşeli, çalışkan, hareketli ve kendisine ait bir dakikası dahi olmayan biri.

Ailedeki herkesin birbirini sevdiği, birbirine destek olduğu, lokmasını bölüp paylaştığı sevgi dolu, fakir ama mutlu, beş çocuklu bir ailenin hikayesini anlatan bir film. Siz hatırladınız mı bilemiyorum ama ben hiç unutmadım. Hatta filmin o kadar çok etkisinde kaldım ki ailenin doktor adayı oğlu Selim’in tıp fakültesinde hoşlandığı kıza ‘Ben yolumu seçtim bile. Operattörr Oleceğim’ demesine kanarak bizde bir şey varmış gibi  ‘Operator’ olduk.

Diğer tarafta ise zengin sanayici Fehmi ve oğlu Oktay var. ‘Benim tek varlığım oğlum Oktay’ diyor Fehmi göğsünü gere gere… ‘Sen oğlunu fazla şımartmıyor musun?’ diyen arkadaşlarına ‘Ne olmuş ki? Benim tek varlığım oğlum. Ben onun yaşındayken çok zorluk çektim, süründüm, yaşamadım. Ama Ben sanayici Fehmi oğlumu yaşatacağım. Her şeyimi onun için yapmadım mı ha? Oğlum bir yana dünya bir yana’ diyor.

İşte sanayici Fehmi’nin bir dediği iki edilmeyen oğlu Oktay ve onun gibi zengin arkadaşları sıkıntıdan aralarında araba yarışı yaptıkları bir gün bizim ‘fakir ama mutlu’ ailenin küçük oğluna çarpıyorlar. Oktay çocuğu ortada öylece bırakıp babasının yanına koşuyor. Babası ‘Asma suratını, gül, korkma ben hayattayken sana kimse bir şey yapmaz’  diye oğlunun omzuna elini atıyor. Evin güzel kızı Zeynep’i gören Oktay onun peşine düşüyor. Sevdiği genç ile nişanlı olan kız ‘hayır’ dedikçe, o güne kadar her istediğine ulaşmanın şımarıklığı ile pervasızca hareket eden Oktay peşini bırakmıyor. Sonrasında gelişen olaylar mutlu ailenin huzuru ve işlerini bozuyor. Oktay kızı kaçırmaya çalışırken doktor adayı Selim’i bıçaklayıp tekrar sanayici babasına sığınıyor. Babası onu kaçırmak için arabaya bindirmek üzereyken o güne kadar bir karınca bile incitmeyen Rıza Efendi çıkıp, ailenin şerefi için Oktay’ı vurmak zorunda kalıyor. Oğlunun ölü bedenini kucaklayan sanayici Fehmi ‘Öldürdün oğlumu’ diye bağırıyor. ‘Onu ben değil sen öldürdün’ diye cevaplıyor Rıza Efendi.

Niye yazdım ben bunu? Orada bir gün dahi yaşamadığı halde ehliyetini Hakkari Yüksekova’dan alan, o günden beri alkollü araç kullanmaktan tutunda, aşırı hız, hatalı sollama, tehlikeli şerit değiştirmeye kadar 28 kez ceza yazılmış almış ‘Meşhur’ (Hülya Avşar’ın ‘mastürbasyon sahnesi’ ile ünlü Berlin in Berlin filminin yönetmeni olması dışında bir özelliğini bilmiyorum) Yönetmen Sinan Çetin’in oğlu Rüzgar Çetin’in en son vukuatını duyunca aklıma ‘Aile Şerefi’ filmindeki Oktay geldi. Bu ünlü yönetmenin vukuatları ile ünlü oğlu, şehrin göbeğinde, Beşiktaş Çırağan Caddesi’nde, altındaki süper lüks arabası ile aniden hatalı solama yapıyor ve o sırada karşısına çıkan polis arabasına çarpıyor. Lüks araba ile polis arabası aynı malzemeden yapılmıyor tabi ki. Rüzgar’ın burnu bile kanamazken ne yazık ki polis arabasından fırlayan iki çocuk babası Fatih Alagöz oracıkta ölüyor. Diğer polis de yaralı.

Rüzgar Çetin (kazadan 1.5 saat sonra savcının talimatı ile kanı alınarak ölçülmüş) 92 promil alkollü çıkmış. Rüzgar yani ismi diğer ‘Oktay’ın yaptığı bu. Peki, bu sırada sanayici babası Fehmi yani Sinan Çetin ne yapmış? Oğlu 28 defa suç işlerken oturtup nasihat mi yapmış? Yoksa, ‘Sen yap oğlum arkanda aslan gibi baban var, ben daha ölmedim’ mi demiş?

Bilemiyorum... Ama neticede parası var adamın. Oğluna en iyi avukatları tutmuş. Avukatı da bakın ne demiş ‘Ölen polis suçlu. Eğer kemer taksaydı ölmeyebilirdi’ demiş. Muhtemelen sanayici Sinan Bey, pardon yönetmen Sinan Bey devlete yeni birkaç araba bağışlar, zavallı polisin dul eşine de biraz para verir, ortada şikayetçi kalmayınca da dava düşer. Olan zavallı polise olur. Hayat film değil ne yazık ki. Gözümüz filmin sonunda elinde tüfekle Rıza Bey’i aramasın. 

‘Ah be Rıza baba! Neredesin?’ diyesi geliyor insanın…

Aile Şerefi ve Ünlü Yönetmen
Dr. Deniz Arslan
Yazarımız Kim ?

Dr. Deniz Arslan