Sayfa Yükleniyor...
Kadın: Hayatım, yarın bana ayakkabı almaya gidecektik, unutmadın değil mi?
Erkek: Hayatım yarın değil de perşembe gitsek olur mu?
Kadın: Tamam sorun değil, ben kendim gider alırım. Sadece beraber gidip senin de beğendiğin bir şeyi almak istediğim için Sen de gel demiştim.
Erkek: Tamam. Bende gelmek istiyorum ama yarın için hesapta olmayan bir şeyler çıktı. Patron yurtdışından gelen şirket yöneticilerine benim eşlik etmemi istedi. Üstelik bir de onlara sunum yapacağım. Bütün bir gece onunla uğraşacağım. Yorgun olurum çıkışta.
Kadın: Sorun değil dedim ya hayatım. Sorun değil!
Erkek: İyi de neden öyle trip yaparak söyledin ki? Alt tarafı ayakkabı. Ha yarın ha perşembe Ne fark eder ki?
Kadın: Alt tarafı ayakkabı ama seninle beraber seçmek istediğim bir ayakkabı ve üstelik yarın gideceğimizi çok önceden planlamıştık.
Erkek: Hayatım, bak yarın salı. İki gün sonra ayakkabıyı alsak ne olur?
Kadın: Canım benim. Sana Sorun değil, ben gider kendim alırım dedim. Hem zaten ben şimdiye kadar her şeyimi seninle mi aldım? Sadece sen de olsan iyi olur diye düşünmüştüm.
Erkek: Evet. Ben de iyi olur diye düşünüyorum. Ama
Kadın: Tamam canım. Benim için konu kapanmıştır. Gidip kendim istediğimi alıyorum.
Erkek: Neden böyle yapıyorsun ki şimdi?
Kadın: Ne yapıyorum ki şimdi?
Erkek: Basbayağı sorun yapıyorsun ve ben biliyorum ki bu ilerde bir gün bir yerden karşımıza çıkacak. Tıpkı Turgaylarda yediğimiz yemek meselesi gibi.
Kadın: Bak Ercan, o konuyu açmanı hiç tavsiye etmiyorum zaten şu anda gerildim. Bir de o yemek konusunu açıp daha fazla germe beni. O gün hatalı olduğunu kabul et.
Erkek: Pardon ama bir incir çekirdeğini doldurmayan meseleden gerginlik çıkaran sensin. Hatalı olmam Ben uygunum, İnciyi arayın o karar versin deyip sana sormalarını istemem mi?
Kadın: Bir gün önce, sen bana Hayatım, yarın evde mum ışığında yemek yiyelim dedin mi?
Erkek: Evet dedim.
Kadın: Pekiii, sevgili arkadaşın Turgaylara yemeğe gideceğimizi niye ondan duyuyorum acaba?
Erkek: Ya onlar beni aradılar, Bu akşam yemeğe gelin dediler. Ben de Alışverişe gidecektik falan dedim ama onlar Biz İnci'yi arar, ikna ederiz dediler. Ondan sonrada seni aradılar.
Kadın: Evet arayıp Ercan bize geleceğinizi söyledi dediler, şok oldum. Kırılmasınlar diye Hayır demedim.
Erkek: Teşekkür ederim ama tüm gece somurtarak burnumdan getirdin.
Kadın: Ben bir şeyi planladığımda ve o şey gerçekleşmezse huzursuz olduğumu biliyorsun.
Erkek: Biliyorum ama Turgaylara gitmekten keyif aldığını da çok defa söylemiştin.
Kadın: Evet keyif alıyorum ama seninle baş başa bir şeyler yapmaktan daha çok keyif alıyorum. Seninle beraber romantik bir akşam yemeği yemek, mum ışığında gözlerine bakmak, sonra
Erkek: Hayatım sen iyi misin? Kaç yaşına geldin hala Mum ışığı, el ele tutuşmak, romantizm falan,Allah akıl fikir versin diyorum.
Kadın: Allah o aklı fikri keşke senin gibi bir öküzle bir ilişkiye başladığımda da verseydi bana. Ben neler diyorum, senin verdiğin tepkiye bak.
Erkek: Doğru değil mi yani şimdi? Ne o öyle yeni yetmeler gibi mum ışığı, yok güneşin batışı, yok yemek yerken elini tutma falan.
Kadın: Bir zamanlar biri yapmıştı onları. Ahh ah, ne güzel günlerdi!
Erkek: Kim yapmıştı?? O nasıl iç çekiş öyle??
Kadın: Evet şimdi bir kez daha düşündüm de çok güzel günlerdi gerçekten de.
Erkek: Bana bak! Sen beni katil mi edeceksin? Kendine gel.
Kadın: Gelmek istemiyorum. Çünkü kendime gelip de o ilk zamanlar narince elimi tutan, bana İncim diyen, Yaşadığım her saniyede seninle olmak ve her şeyi seninle yapmak istiyorum diyen romantik erkeğin nasıl bir evrim geçirerek sana dönüştüğünü, şimdi bir ayakkabı almak için bile bana vakit ayırmadığını görmek istemiyorum.
Erkek: Ohh. Valla bir an için kafamdan neler geçirdim, korktum resmen.
Kadın: Bence de korkmalısın. Çünkü ben sanırım öyle birini istiyorum hayatımda. Neyse ben kapatıyorum telefonu sonra konuşuruz, hoşça kal.
Erkek: İnci, Alooo, Aloo! İnciii!