Sayfa Yükleniyor...
Köşende bir gün beyaz yalanlardan bahsetsene dedi gülümseyerek
Yalanın renkleri de mi var? dedim
Var tabii. Beyaz yalanlar kimseye zararı olmayan ve hatta faydalı olan yalanlardır. Mesela birisi saçını kestirmiş. Aslında eskisinin daha iyi olduğunu düşünmene rağmen sırf o üzülmesin diye Aaa ne kadar çok yakıştı, böyle daha genç gösterdin gibi şeyler söylersin. Mesela bu beyaz yalanların en masumudur dedi.
İyide sen bunları bir ay önce bana söylemiştin.
Gerçekten mi. Pardon canım ya dedi kahkaha atarak.
Ama o yalan değildi inan bana. Ben son halini daha çok beğeniyorum. Ne o öyle saçın başın karışmıştı ayol. Böyle daha erkeksi oldun dedi. Söyledikleri ile gönlümü kazanmıştı tekrar
Çok teşekkür ederim canım dedim.
Ne diyorduk canımcım diye bana sordu.
Beyaz yalanlar diyorduk dedim.
Hah evet, beyaz yalanların kimseye pek zararı yoktur. Ama açıkçası bazen çok da vicdan azabı çekiyorum. Acaba gerçekleri mi söylemeliydim? diye düşünüyorum dedi.
Bir örnekle açıklayalım lütfen dedim.
Şimdi 8 yıl önce bir erkek arkadaşımla 9 ay kadar çıkmıştık. Geçenlerde bir grup arkadaş toplanacaktık. Evden çıkmadan önce arkadaşım Buse beni aradı. Bir şeyler söylemek istiyor ama kıvranıyordu. Kızım kıvranıp durma, çıkar ağzındaki baklayı dedim ona. O da Senin Tuğra da gelecekmiş dedi. Bir an düşündüm Tuğra kim? diye. O kadar aklımdan çıkmış yani. Neyse sonra aklıma geldi tabii. Kızım bir kere Tuğra nereden benim oluyor? Tuğranın üzerinden kaç tane padişah geçti? dedim ona
Ne demek istedin? dedim.
Canımcım, Tuğra Osmanlı padişahlarının imza yerine kullandıkları özel biçimli bir tür mühür ya. Yani Tuğradan sonra birkaç kişi daha oldu hayatımda demek istedim. Valla Buse bile tek seferde anlamıştı dedi.
Canım aranızdaki şifreli şeyleri ben nereden bileyim şimdi? Hem Tuğradır, imzadır geç bunları. Sonrasında ne oldu? dedim biraz da kızarak.
Gelsin yani benim için hiçbir anlam ifade etmiyor dedim. Tabii o sırada benim bir erkek arkadaşım var. O benim bir grup arkadaşımla buluşacağımı biliyor ama tabii eski erkek arkadaşımın geleceğini bilmiyor, ben de söylemedim. Söylesem gereksiz yere hır gür, tartışma, yok gidemezsin! falan tripleri. Akşam akşam çekemezdim dedi.
Seni kıskanması doğal değil mi? Neticede oradaki eski erkek arkadaşın dedim.
Canımcım, orası öyle de aradan asır geçmiş neredeyse. Benim için hiçbir şey ifade etmeyen bir insan. Ha sokaktaki başka biri, ha Tuğra. Hatta belki sokaktaki başka biri benim için çok daha fazla anlam bile ifade edebilir yani dedi.
Sonra? dedim.
Sonrası şu; oraya gittim. Tuğra ile el sıkıştık, oturduk. Gecenin ilerleyen saatlerinde birden ikimizin kafa kafaya vermiş, kendi ilişkimizden bahsettiğimizi anlatırken bulduk. Son derece arkadaşça, keyifli bir sohbetti. Onun da sözlüsü vardı, benim de erkek arkadaşım. Tabi bu sırada benimki de onun ki de aradı, dışarı çıkıp konuştuk. Ben Arkadaşlarlayım dedim sadece. Ama diğer taraftan da açıkçası yalan söylemek zorunda kaldığım için üzgündüm. Ben yalan söylemek istemezdim, gerçekleri söylemeyi isterdim. Ama erkeklerin Eski erkek arkadaştan arkadaş olmaz! düşüncesini bildiğim için çekindim. Tuğranın da sözlüsüne gerçeği söylemek zorunda kaldığını sanmıyorum. Ben bunlara beyaz yalanlar diyorum. Yani orada arkadaşlarımla beraberdim. Gerçek bu dedi.
Valla biraz karmaşık bir durum. Bu beyaz yalan mı ya da başka bir renkte mi bilemedim dedim.
Hani sen bazen okurlara soruyorsun, yorum yapıyorlar ya, sorsana bunu da. Ne yazacaklarını çok merak ediyorum dedi.
Bak kalbini kırabilir bazı yorumlar dedim.
Gerçek buysa ne yapalım dedi.
Yazdım, soruyorum, beyaz yalan var mı? Yalanın rengi olur mu?