2

Bir İşin Ucundan Tutsan Ölür müsün?


  • Oluşturulma Tarihi : 10.12.2016 08:26
  • Güncelleme Tarihi :

Erkek: Hayatım, canım, aşk böceğim. Valla sen harika bir aşçısın ya.

Kadın: Afiyet olsun canımm. Bu tarifi yeni öğrendim. Sanki az daha pişirsem daha iyi olurdu gibi geldi.

Erkek: Yok be canikom. Valla yemeye doyamadım. Daha yer olsa biraz daha yerdim valla.

Kadın: Bunları duyduğuma çok sevindim.

Erkek: Gerçekler böyle hayatım. Senin yemeklerini beğenmeyen mi var. Hani geçenlerde bizim iş yerinden Ali ve eşi gelmişti ya. Adam hala senin yemeklerden bahsediyor. ‘Bizimki sürekli makarna yumurta yapıyor, yakında yumurtlamaya başlayacağım’ diyor. (Güler)

Kadın: Abartma canım sende.

Erkek: Valla hayatım bir şekilde yolu bizim evden geçen herkes çok şanslı olduğumu düşünüyor.

Kadın: Yaaa. Yeter. Valla nazar değecek bak.

Erkek: Tü tü tü maşallah benim güzel tombikime. Amanda nazar değmesin. (Kadının elinden öper) Sofrayı kaldırdıktan sonra şöyle bize telvesi bol bir kahve yapsan diyorum.

Kadın: İşte şimdi bir çuval inciri mahvettin.

Erkek: Ne dedim ki?

Kadın: Hep kendini düşünüyorsun. Bu kadın sabahtan akşama kadar ameliyatta ayakta duruyor, ameliyatı beceremediğinde hemşireye bağıran, kabahat bulan bir sürü doktorun ağız kokusunu çekiyor, sonra koştura koştura markete gidip bir sürü malzeme alıyor, gelip sana yemek yapıyor, sofrayı hazırlıyor ve sen doya doya yiyorsun. Ama işin bir ucundan tutmayı düşünmüyorsun.

Erkek: Amma abarttın. Sanki dünyada bütün bunları yapan tek kadın sensin. Hem madem ameliyathane hemşireliği seni yoruyor benim partili bir arkadaşım var. Onunla konuşayım seni başka bir bölüme aldırayım.

Kadın: Ben ameliyathane hemşireliğini seviyorum. Başka bir yere de geçmek istemiyorum. Esas sorun da o değil zaten.

Erkek: Esas sorun senin çalışıp yorulman ise kaç defa ‘çalışma’ dedim sana.

Kadın: Niye çalışmayacakmışım efendim? Boşuna mı okudum o kadar.

Erkek: O zaman sorun nerede? Ev işlerini benim mi yapmamı istiyorsun?

Kadın: Ev işlerinin bir ucundan tutsan mesela. ‘Bu kadın benim için bunca hazırlık yapmış ben de sofrayı kaldırayım’ diye düşünmüyorsun.

Erkek: Valla bir gün keyifli bir zaman geçirmeme müsaade etmiyorsun. Şurada ağız tadıyla bir yemek yedik, mideme oturdu yani!

Kadın: Yani hiç olmazsa ‘Sen sofrayı kaldır da ben kahve yapayım’ diyemez miydin?

Erkek: Ben kahve yapmaktan ne anlarım ya, Allah Allah!

Kadın: Valla benim hatırladığım kadarıyla ilk çıktığımız zamanlarda beni kahve içmek için eve götürmeye can atıyordun.

Erkek: Canım o prosedür gereğiydi. (Göz kırpar)

Kadın: Peki beni eve yemek yemeye davet etme ısrarların?

Erkek: O da prosedürün bir başka şekli, yani seni kandırmak içindi.

Kadın: ‘Köprüyü geçtik nasıl olsa. Artık dayı demek gerekmiyor’ diyorsun.

Erkek: Ne köprüsü be hayatım ya. Ben ilk tanıştığımızda neysem şimdi de oyum. Hem söyler misin Allah aşkına, senin baban ne zaman sofrayı kaldırdı? Ne zaman annene kahve yaptı?

Kadın: Şimdi annemi ve babamı karıştırma. Onların döneminde öyleydi. Hem annem ev hanımıydı. Babam tüm gün işte çalışmaktan canı çıkıyorken bir de ona ev işi mi yaptıracaktı?

Erkek: O zaman sende çalışma. İhtiyacımız mı var? Ben iyi kazanıyorum nasıl olsa. Fazla fazla yeter bize.

Kadın: Sen ne demek istediğimi bir türlü anlayamayacaksın. Ya da işine gelmiyor. Neyse sofra öyle kalsın ben yarın sabah kaldırırım. İyi geceler.

Erkek: Bunlar böyle mi kalacak şimdi? Kokar ev ya.

Kadın: Çok rahatsız olursan kaldırırsın. Tekrar iyi geceler…

Erkek: …

Bir İşin Ucundan Tutsan Ölür müsün?
Dr. Deniz Arslan
Yazarımız Kim ?

Dr. Deniz Arslan