Sayfa Yükleniyor...
Yazın eğer biri ile bir randevum ya da dışarıda işim yoksa işte biraz oyalanır, eve gitmek için daha serin saatleri beklerim.
Dün akşam da öyle yaptım. Saat 7 civarında işten çıktım.
Annemlerin evi önündeki boş alana park edip eve doğru yöneldim. Her zamanki alışkanlıkla sağ taraftaki bahçeye selam vermek üzere baktım. Kimse yoktu. Normalde o saatlerde beyaz muşamba örtülü küçük masasında, rakısı, buzlu suyu ve yanında özenle dilimlenmiş kavun, beyaz peyniri, ve bazen de roka ve balığı ile diğer tarafta da Radyo Kordelya kanalına ayarlanmış radyosu ile İhsan amca olurdu. Bu akşam masa boştu. Bazen deniz kenarına giderdi güneşin battığı bu saatlerde. Bir kayanın üzerine oturur saatlerce düşünürdü. Herhalde oradadır diye düşündüm.
Eve geldim. Ablamın yaptığı nefis menemeni, Foça yoğurdu eşliğinde yedim. Yemekten sonra sigaramı içmek üzere bahçeye çıktım. Her akşam bu saatlerde İhsan amcanın bahçesindeki radyodan gelen sanat müziği nağmeleri eşliğinde içerdim sigaramı. Bazen ben seni ellerin olsun diye mi sevdim parçasına denk gelirdim ki bir başka olurdu o zaman o sigara.
Bu akşam hiçbir ses yoktu.
İyice meraklandım. Yıllardır böyle olmamıştı. Ne oldu acaba? diye düşündüm. Aklıma gelen olasılıkları yok canım öyle değildir diye kafamdan uzaklaştırdım.
Belki bir yakınına gitmiştir diye düşünüyorum. İyide pek kimsesi de yok ki.
Ben onu bildim bileli yalnızdı. Zaman zaman bir yeğeni ziyaretine gelirdi, görürdük. Onun dışında hep yalnızdı. Uzun yıllara dayanan bir yalnızlık.
O mahalleye taşındığımız ilk yıllarda mesafeli davrandı bize. Pek konuşmazdı da zaten. Diğer çocuklar bayramlarda bile bahçesine girmeye korkarken ben tek başıma girer ellerini öper bayram harçlığımı ve şekerimi alırdım. Hep dersler nasıl bakalım? diye sorar, bende gururla Bu sene Teşekkür aldım, Takdiri 2 puanla kaçırdım falan derdim.
Onun yanına gide gele yıllar geçtikçe samimi olduk. Tıp fakültesini kazandığım zaman zarfın içinde o güne kadar aldığım en büyük harçlığı vermişti. Bu senin ilk muayene ücretin. İlerde hasta olursam diye şimdiden parayı veriyorum demişti.
Mahallede tek konuştuğu kişi bendim. Bazen akşamları yanına uğrar sohbet ederdik. Israrla Sana da bir kadeh koyayım. Rakı arkadaşla daha güzel içilir derdi. Niye bir arkadaşın yok? diye soracak olurdum bazen. Kırılır, üzülür diye soramazdım.
Konuştuğumuzda kendinden konuşmayı pek sevmezdi. Birileri eski eşinin onu terk ettiğini söylemişti. Ne olmuştu? Neden terk etmişti? Kimse bilmiyordu. O zamandan beri yalnızdı.
Ne düşünürdü kendi başına içtiğinde bilmiyorum. Söylemezdi de.
Sadece bazen çok içtiğinde Kadınlar çok vefasız be Denizcim. Dikkat et, kimseyi kendinden çok sevme derdi bana.
Bir gün bile tıraşsız görmedim onu. Dumandan sarıya dönmüş beyaz saçları hep taralı ve biryantinliydi.
Sabah işe gelmeden önce onu kontrol etmek istedim. Bahçe kapısından seslenerek içeri girdim. Salondaki çekyatta, kucağında bir resim çerçevesi ile uyuyor gibiydi. Yanına gittim. Seslenip uyanmayınca kolundan biraz dürttüm. Hiç hareket yoktu. Nefes almıyordu. O zaman sessizliğinin nedenini anladım.
Bir güzel İzmir beyefendisi yaşadığı gibi sessizce çekip gitmişti.
Belediye tabibi Ölüm raporuna kalp krizi yazdı. Görevli onu battaniyeye sarmadan önce kucağındaki resmi aldı. Masanın üstüne koydu. Kırklı yaşlarda bir kadına ait sonradan renklendirilmiş siyah beyaz bir resimdi.
Arkadaşları aradım. Bu gün bana izin alın bir yakınım öldü dedim.
Kim?dediler
Çok yakın bir arkadaşım dedim.